SURİYE’DE RUS
ASKERİ VARLIĞININ TÜRKİYE’YLE BİR ALAKASI VAR MI?
Ali Hüseyin
Bakir (Uluslararası İlişkiler
Uzmanı ve Türkiye'nin Katar Büyükelçiliğinde Siyasi Danışman)
El-Arabi 21,
19.9.2015
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
Rusya’nın son dönemde harekete geçerek Esed rejimine desteğini artırması,
Rusların gerçek niyetlerine ilişkin zihinlerde birçok soruyu beraberinde
getiriyor. Son dönemde birbiri ardında yayınlanan haberlere göre, Rusya’nın
Suriye’deki varlığı sadece danışmanlar, askeri yardımlar ve yedek parçalarla
sınırlı kalmayıp askeri kuvvet, saldırı silahları, lojistik teçhizat,
savaşçılar için barınaklar, savunma sistemleri, radarların yanı sıra askeri
hava üssünü de içeriyor.
Doğal olarak böyle bir durum şu soruları akla getiriyor: Suriye’de beklenen
Rus askeri hareketliliği ne türdendir? Ve tam olarak kimi hedef almaktadır?
Moskova hedefinin IŞİD’e karşı savaş olduğunu söylüyor; ancak Rusya’nın
yolladığı silahların çeşidine baktığımızda, bilhassa SA-22 füze savunma sistemi
ve T-90 tankları kafalardaki soru işaretlerini artırıyor.
Haberlere göre son dönemde kesintisiz devam eden Rus askeri yığınağı, hiç
şüphesiz SSCB’nin yıkılışından bu yana ülke sınırları dışında gerçekleşen
türünün en büyüğü sayılır. Suriye’ye son dönemde ulaşan Rus askeri teçhizatının
şekli ve Suriye sahilindeki Rusya’nın halen çalışmalarını sürdürdüğü tesisler [Moskova’nın
hedefinin] sadece “IŞİD”e karşı savaşla sınırlı olmadığını net bir şekilde
ortaya koyuyor.
Bilhassa SA-22 füze savunma sistemi hiçbir şekilde “IŞİD”e karşı savaş için
olamaz. Bu nedenle Rusya’nın varlık nedeni, hedefi ve rolü hakkında sorular
sormamız gayet mantıklı. Bazıları [Rusya’nın] varlığını, buradaki askeri
tesislerini koruma hedefinin doğal bir sonucu olarak okuyabilir. Ancak konuyu
bu bağlamda yorumlasak bile şu soruyu sorabiliriz: Bu yorum doğruysa eğer “kime
karşı koruyacak?”
Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde bir güvenli bölge kurulmasını ve uçuşa
yasak bölge oluşturulmasını en fazla isteyen ülke olduğu ve -Amerikan tarafının
mütemadiyen [Ankara’yı] atlatma/engelleme çabalarına rağmen- şimdiye
kadar bu konuda herhangi bir tavize yanaşmadığı herkesin malumu.
Geçen ay İncirlik hava üssünü IŞİD’e karşı Amerikan ve koalisyon kuvvetlerinin
kullanımına açan anlaşma imzalandığında Türkler güvenli bölge ve uçuş yasağını
bir kez daha ortaya attı. Bu öneriye en bariz şekilde karşı çıkanlar ABD’nin
yanı sıra Tahran ve Moskova’ydı.
ABD’nin Türk tarafına önerisi “IŞİD’den arındırılmış bir bölge”nin
oluşturulmasıydı, yoksa “güvenli bölge” veya “tampon bölge” değildi. Türklerin
fazla bir seçeneği kalmadığından bunu kabul ettiler. Türklerle bu konuyu
konuştuğunuzda, ileriki bir dönemde söz konusu temel talep karşılığında bundan
istifade etmenin mümkün olabileceğini söylüyorlardı. Ama öyle görünüyor ki bu
Amerikan teklifi [Z.T.K. “IŞİD’den arındırılmış bir bölge”nin
oluşturulmasını kastediyor], gerçekte [Türklerin] söz konusu temel
talebini atlatarak kurtulmaktan/tuzağa düşürmekten başka bir şey değildi
ve [bu haliyle anlaşma] belki de Ankara’nın değil Washington’ın
gündemine hizmet edecek.
Kimilerine göre, önümüzdeki kasım ayında Türkiye’de yapılacak seçimler
AKP’nin kazanması ve tek başına hükümeti kurmasıyla sonuçlanırsa eğer, Ankara,
-Esed’in ya siyasi bir süreçle ya da askeri yollardan görevi bırakmasını açıkça
dillendiren Suud’un çelik duruşundan da kuvvet alarak- tüm gücüyle Suriye
dosyasına askeri olarak müdahil olacak.
Türkiye ve Suud’un duruşunun Esed’in devrilmesini istemeyen Rusya’nın
duruşuyla çeliştiği aşikâr. Dolayısıyla Rusya’nın Suriye’ye ilişkin yenilenen
gündeminde ya önümüzdeki dönemde herhangi bir Türk-Suud hareketliliğinin önünü
kesmek ya da Esed’in fiilen çökmesi halinde bu ülkedeki nüfuzunu korumak
türünden hesaplar görmezden gelinemez ki Moskova bunun gerçekleşmesine izin
vermez.
SA-22 füze savunma sistemi, Suriye’nin kuzeyinde uçuş yasağı ve güvenli
bölge kurulmasına dönük gelecekteki herhangi bir girişimin önünü kesme amacı
taşıdığına dair hipotezleri güçlendiriyor. Şunu unutmamak gerekir ki 2012’de
Suriye kıyılarına yakın sularda bir Türk uçağının düşürülmesinde Rusya’nın
rolüne dair birçok haber yayınlanmıştı.
Yine son dönemde ABD ve Almanya’nın Patriot füze savunma bataryalarını
Türkiye sınırından geri çekmeleri, Ankara’nın güvenli bölge kurma ve uçuş
yasağı çabalarını engelleme kabilinden yorumlamak da mümkün.
Rusya’nın Suriye’deki doğrudan askeri varlığının gerçek hedefi bunlardan
hangisi olursa olsun, ve Moskova’nın oynayacağı rolün mahiyetine bakmaksızın, şunu
söyleyebiliriz ki Suriye’ye müdahil olan bölgesel güçlerin hesapları nispetinde
işler giderek karmaşıklaşıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder