30 Nisan 2016 Cumartesi

B. CASPIT – İSRAİL, MISIR VE SUUDİ ARABİSTAN İTTİFAKI?


İSRAİL MISIR VE SUUDİ ARABİSTAN’LA BİR İTTİFAK MI KURUYOR?

Ben Caspit (İsrail basınında kıdemli köşe yazarı ve siyasi yorumcu)
El-Monitor, 13.4.2016

Tercüme: Zahide Tuba Kor

9 Nisan’da Mısır’ın Tiran ve Sanafir adalarını Suud’un egemenliğine bırakacağını ilanı Ortadoğu’daki birçokları için tam bir sürpriz oldu. Bu gelişmeye şaşırmayan tek ülke İsrail’di. Kudüs’ten üst düzey bir yetkili 12 Nisan’da el-Monitor’e dedi ki, gizli müzakerelerin bilgisi İsrail’le paylaşılmıştı. İsrail bu sürece onay verdi ve –her ne kadar [Camp David Anlaşması’nda] herhangi bir toprak takasının veya İsrail’in geri verdiği Mısır egemenliğindeki toprakların bir başkasına devrinin Anlaşmanın ihlali sayılmayacağına dair maddeye rağmen– Mısır’la barış anlaşmasını yeniden masaya yatırma gibi bir talepte de bulunmadı.

Suud’la Mısır arasında adaların devri konusundaki görüşmeler İsrail’in sert muhalefetine rağmen yıllardır devam ediyordu. Bu devrin gelinen noktada İsrail desteğini de alması Kahire, Riyad ve Kudüs arasındaki ortak çıkarların derinliğini yansıtıyor.

Ortada gerçek bir jeostratejik ve diplomatik oyun var. İsrail iç güvenlik servisi Şin-Bet’in eski başkanı, şu anda Likud Partisi milletvekili Avi Dichter 12 Nisan’da İsrail’in Kol Yisrael radyosuna verdiği demeçte, bu adımın Ortadoğu’da iki Arap ülkesi arasında cereyan eden en önemli ve dramatik diplomatik hadiselerden biri olduğunu vurguladı. İsrail Savunma Bakanı Moşe Ya’alon (...) İsrail’in gerçekten de bu gelişmenin gidişatına rıza gösterdiğini ve hatta bu konuda tüm tarafların altına imza koyduğu bir yazılı belge dahi aldığını doğruladı. Belge iki stratejik adanın bulunduğu ve İsrail’in liman şehri Eliat’a açılan Tiran Boğazı’nda İsrail’in seyrüsefer serbestliğini teyit ediyordu. Ayrıca Ya’alon, Amerikalıların müzakerelere eşlik ettiğini ve anlaşmalara imza koyanlardan biri olduğuna da dikkat çekti. Yani Ya’alon, İsrail’in gerekli tüm garantileri aldığını söyledi.

El-Monitor’a konuşan adının açıklanmamasını isteyen üst düzey bir güvenlik yetkilisine göre, Ya’alon birlikte mesai yaptığı arkadaşlarına Mısır ile İsrail arasındaki güvenlik işbirliğinin tüm zamanların en üst noktasına ulaştığını vurgulamış. İki ülkenin güvenlik sistemleri aynı çıkarları paylaşıyorlar. Mesela Mısır, İsrail’in Gazze’de Hamas’ı kuşatıp güvenlik çemberine almasına yardımcı oluyor.

İki adanın Suudi Arabistan’a devri İsrail ile Sünni komşuları arasında gelişen diyalogun bir kısmını faş ediyor. Üst düzey bir İsrailli güvenlik yetkilisi el-Monitor’e yaptığı açıklamada bazı ayrıntılar da verdi: İsrail’in bölgedeki ilişkileri derin ve önemli. Ilımlı Arap ülkeleri Osmanlı dönemini unutmamışlar ve Arap olmayan iki imparatorluğun –İran ve Türkiye’nin– artan gücünden ve genişlemesinden oldukça endişeliler. Bu arka plan çerçevesinde birçok bölgesel oyuncu İsrail’in problemin değil, çözümün bir parçası olduğunu artık fark etmiş durumdalar. İsrail’in büyük ve önemli Sünni ülkelerle diyalogu takip altında, ama bu diyalog sürekli derinleşiyor ve meyvelerini de veriyor.

Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin attığı bu adım Mısır kamuoyunda çok sert eleştirileri beraberinde getirdi. Sisi muhalifleri, Mısır anayasasına göre cumhurbaşkanının Mısır toprağını başkasına teslim etme yetkisine sahip olmadığı iddiasında. Ama Sisi doğru bir şekilde bu eleştirilere karşı koydu: Adalar aslen Suudi Arabistan’a aitti ve 1950’de İsrail’i güneyden boğma ve İsrail ordusunun kontrolü ele geçirmesini önleme çabasının bir parçası olarak adaları Mısır’a devretmişti. İsrail Kızıldeniz’de seyrüsefer hakkı için Mısır’a karşı 1956 Sina ve 1967 Altı Gün Savaşı’nı açtı. Adaları iki defa ele geçirdi ama daha sonra Mısır’a geri vermek zorunda kaldı. Şimdi ise olaylar dönüp dolaşıp aslına rücu etti ve Mısırlılar adaları ilk sahibi olan Suudi Arabistan’a geri veriyor. Bu, Suudilerin önümüzdeki beş yıl boyunca Mısır rejiminin iktisadi ödeme/borçlarını çevirme gücünü garanti altına alma yönündeki taahhüdünün ardından Sisi’nin Kral Selman’a bir iyi niyet jesti niteliğinde. Suudiler Mısır’da devasa yatırımlar yapıyorlar ve Mısır ekonomisini çöküşten kurtarmak için mali destek de veriyorlar.

Mısır’ın adaları Suudi Arabistan’a devrinin bir boyutu daha var: Geçmişte Filistin-İsrail çatışmasının çözümü hedefiyle bölgesel toprak takası için birçok teklif gündeme gelmişti. Çerçeve prensipte gayet basit: Mısır Gazze’yi güneye doğru genişletecek ve Gazzeli Filistinlilere nefes almalarını sağlayacak daha geniş bir alan bırakacak. Bu toprak değişimi karşılığında Mısır, İsrail’in çöl bölgesi Necef’ten koparılıp Sina’ya katılacak şekilde, iki ülke arasındaki sınır hattı boyunca dar bir şerit alacak. Bunun aksine, Filistinliler Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimleri İsrail’e bırakacak. Ürdün de bu tür bir girişime kendi topraklarıyla katkıda bulunabilir ve karşılığında başka topraklar alabilir. Hüsnü Mübarek döneminde böyle bir yaklaşım kategorik olarak reddedilmişti. Ama artık Ortadoğu’nun yeni şartlarında toprak takası imkan dahilinde görünüyor ve İsrail-Mısır toprak takası fikri yeniden gündeme gelmiş bulunuyor. Geçmişte bu toprak takası ihtimalleri bölgede birçoklarının hayallerini dağlıyordu. Vakti zamanında İsrail Milli Güvenlik Konseyi eski başkanı Tümgeneral Giora Eiland bu konuda bölgesel bir inisiyatife el atmış, ama Mısır tarafından engellenmişti.

Yine de her şey güllük gülistanlık değil. Ortadoğu’da kolay denklemler yoktur. İsrail’de Mısır üzerinde artan Suudi nüfuzundan –bilhassa Mısır’da Suudi ilhamlı medreseler kurulmasından ve Suudi tarzı Sünni radikalleşmeden– endişe duyanlar var. Ama bu kötümserler azınlıkta. Adının açıklanmasını istemeyen Kudüs’ten diplomatik bir kaynak el-Monitor’e dedi ki “Sisi’nin güçlenmesi ve ayakta kalması önemli; tüm bölgenin istikrarı için o, kilit bir önemde.”

Amerika’nın bölgeden çekilmesi ve Mısır’ın son yıllarda Washington’dan gördüğü soğuk muamele göz önüne alınırsa, Kahire’ye Suudi yardımı ve İsrail desteği Sisi’nin iktidarda tutunabilmesi için kritik önemde. Ve bu denklemi daha da karmaşıklaştıran bir diğer faktör ise İsrail ile Türkiye arasındaki uzlaşma çabaları – ki iki taraf arasındaki müzakere maratonu oldukça uzunca bir süredir devam ediyor.

İsminin açıklanmasını istemeyen üst düzey bir İsrailli yetkili el-Monitor’e dedi ki Mısırlılar Türkleri Gazze’de görmek istemiyorlar ve Kudüs ile Ankara arasındaki bir yakınlaşmaya şiddetle karşılar. Uzlaşma görüşmelerinin bir türlü tamamlanıp da anlaşmaya varılamamasının sebebi de işte bu. İki taraf arasında boşluklar var. Mevcut durumda Türklerin ve İsraillilerin tam bir anlaşmaya varamayacakları gerçeğini kabul edip kısmi bir uzlaşmaya varmaları mümkün. Yani sadece büyükelçileri karşılıklı olarak atamakla ve ilişkileri sınırlı olarak sıcak tutmakla yetinmek. İsrail bir ikilem içinde kıvranıyor: –İsrail doğalgazının Türkiye’ye arzı anlaşmasının imzalanmasını kolaylaştıracak olan– Türkiye’yle ilişkileri normalleştirme arzusu ile yeni ortaya çıkan ve İsrail milli güvenliğinin stratejik bir köşe taşı haline gelen İsrail-Sünni mutabakatını daha da geliştirme isteği.

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder