IŞİD’İN ZEMİNİ
GELİŞTİKÇE RUSYA’NIN KUZEY KAFKASYA BÖLGESİNDEKİ İSYAN GENİŞLİYOR
Ekaterina Sokirianskaia (Sokirianskaia,
Uluslararası Kriz Grubu Avrupa ve Orta Asya proje direktörü)
12.4.2016
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
(...)
Kuzey Kafkasların
Stavropol şehrinde pazartesi günü bir polis karakolunun hemen dışında
engellenen intihar saldırısı bunun en son işaretiydi. (...) Bütün bunlar,
Avrupa’nın en amansız çatışmasında şiddetin 2014’ten beri belirgin bir şekilde
azalmasının ardından geldi. Ardı ardına iki yıldır Rusya’nın Kuzey Kafkasya
bölgesindeki isyanda ölü sayısı her sene yarı yarıya azaldı. Bunda güvenlik
birimlerinin başarısının payı olsa da aslında ne isyan tamamen bastırıldı ne de
bölgedeki Rus karşıtı ayaklanmanın temel sebepleri ortadan kalktı.
Daha ziyade, büyük bir
ideolojik ve operasyonel dönüşüm isyanın doğasını değiştiriyor; yani Çeçen
ayrılıkçı hareketinin bir parçası olarak 1990’ların ortalarında ortaya çıkan
Rus karşıtı milli bir ayaklanmadan 2000’lerin sonuna doğru önce bölgesel bir
cihatçı projeye ve bugün gelinen noktada da İslam Devleti’nin önderliğinde
küresel bir cihada doğru evrim...
İlk defa 2007’de
dönemin Çeçen lideri Dokku Umarov tüm Kafkasları içine alan (...) “Kafkas
Emirliği”ni ilan etmişti. (...)
2013’e gelindiğinde
örgüt felce uğradı. (...)
Bunun sonucunda
Kuzey Kafkaslardaki radikallerin çoğu geleceklerini İslam Devleti’nde görmeye
başladılar. (...) 2015 Haziran’ına gelindiğinde isyancı grupların çoğu İslam
Devleti’ne biat ettiler. (...)
Birkaç bin Kuzey
Kafkasyalı, gerek kendi anavatanlarından gerekse Avrupa ve Ortadoğu’daki
diasporadan Suriye ve Irak’ta İslam Devleti saflarında çarpışmaya gitti. Kuzey
Kafkasya cihadının Ortadoğu’ya ihracı Rusya’ya yeni düşmanlar kazandırdı ve
problem milli iken bölgesel bir probleme dönüştü.
Kuzey Kafkasyalı
militanlar sadece İslam Devleti saflarında değil, el-Kaide’nin Suriye kolu
Nusra Cephesi’nde ve diğer isyancı gruplarda da savaş veriyorlar. Komutanların
çoğu korkusuz savaşçılar olarak bilinen Çeçenler.
Kuzey Kafkasya’dan [Suriye
ve Irak’a] savaşçı akını 2014 Soçi Olimpiyatları çerçevesinde alınan
güvenlik tedbirlerine kadar geri gidiyor; iddialara göre bu dönemde Rus
istihbaratı sınırları açarak yerel radikallerin bölgeyi terk etmesini sağladı –
her ne kadar yurtdışında silahlı gruplara katılmayı suç saysa da. Kuzey
Kafkaslardan bir Rus güvenlik kaynağı, Uluslararası Kriz Grubuna açık açık dedi
ki “Hepsinin dışarı çıkmasına bizzat yardım ettik ve ardından bu tarz savaşları
suç kapsamına alarak sınırları arkalarından tamamen kapadık.”
Ancak 2014’ün
ikinci yarısından itibaren yetkililer dışarı akışı azalttı ve eleman
kazandıranları, para toplayanları ve savaşçıları sistematik bir şekilde
yakaladı. Şu anda Suriye ve Irak’ta savaşan ne kadar Kuzey Kafkasyalı olduğu
tam olarak bilinmiyor. Resmi rakamlara göre 2900, ama gerçek rakamlar çok daha
fazla olmalı. Bağımsız Devletler Topluluğu’nun Anti-Terör Merkezine göre İslam
Devleti saflarına katılan Rus vatandaşlarının sayısı yaklaşık 5000.
(...)
Güvenlik birimleri
Kuzey Kafkasya’daki isyanı bastırırken Rus yönetimi bu isyanı besleyen temel
rahatsızlıkların üzerine eğilmekte başarısız oldu. İslam Devleti, kendi
şemsiyesi altında daha iyi bir gelecek vizyonu sunmak suretiyle –el-Kaide ve
diğer örgütlerden çok daha fazla– bölgedeki Sünni Müslümanların öfkesini ve
hayal kırıklıklarını kanalize edebildi.
Uluslararası Kriz
Grubu’nun hazırladığı son raporu için mülakat yaptığı Kuzey Kafkaslardaki
Selefilerin çoğu, radikallerin İslam Devleti’ne katılmaktaki temel
motivasyonlarının dini olduğunda ısrarcı. İslam Devleti’ne savaşçı devşirenler
çoğunlukla insanları, özellikle de gençleri, Hilafete katılmanın veya onun için
savaşmanın her Müslüman’ın bireysel bir yükümlülüğü ve boyunduruk altındaki
Müslümanların onurlarını ve güçlerini ihya etmenin bir yolu olduğuna ikna
ediyor.
Moskova’nın
ezmesiyle zayıflayan Kafkas Emirliği’nin aksine, İslam Devleti yaşayabilir bir
siyasi proje olarak kendini takdim ediyor. Yine İslam Devleti, toplumsal düzen
vaadiyle eşitlikçi bir refah projesi –ve böylece Kuzey Kafkaslarda otoriterliğe,
belli bir zümreye dayalı adam kayırmacılığa, iktisadi eşitsizliğe ve yolsuzluğa
karşı bir alternatif– olarak kendini tanımlayarak insanların sosyoekonomik
sıkıntılarını dindirmeyi vaat ediyor. Bizzat tecrübe edilen aşağılanma hissinin
veya savaş mezaliminin intikamını alma arzusu da adam devşirmede etkili bir
diğer faktör ve bu motivasyon bilhassa Çeçen diasporasında oldukça güçlü.
Rus yetkililer,
Kuzey Kafkasya’daki terörizmle mücadele tecrübesinin dünyanın tek başarılı
radikalizmden arındırma örneği olduğunu söylemeyi çok severler. Gerçekte ise
bilhassa Dağıstan ve Çeçenistan’da kaba kuvvete dayalı zalimane metotlar, ağır
insan hakları ihlalleri, cebri kaybolmalar, yargısız infazlar ve işkencenin
yaygın kullanımı Selefi grupları radikalleştirmeye devam ediyor. Rus karar
alıcılar şunu bilmeliler ki İslam Devleti işte bu meşru rahatsızlıkları
istismar ediyor.
(…)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder