David Ignatius (Washington
Post gazetesi köşe yazarı, ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar
listesinde yer alan casusluk romanı yazarı)
Washington Post,
21.12.2017
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
NOT: Lütfen kaynak
göstermeden tercümenin bir kısmını veya tamamını kullanmayınız,
alıntılamayınız, yayınlamayınız
(…)
2017 yılı sona
ererken Mattis, Trump’ın solunda oturan ve –başkanlığın siyasi gürültü
patırtılarından uzak durmaya çalışarak– onu yandan koruyan iyi asker olmaya
devam ediyor. O, iktidara yakınlığıyla zarar görmemiş intibaı veren Trump’ın
atadığı nadir isimlerden. Diğer birçok Amerikan kurumunun baskı altında olduğu
bir dönemde, Mattis’in başında bulunduğu Pentagon bir istikrar unsuru olarak temayüz
ediyor.
Mattis’in tek
problemi her iki parti nezdinde de sahip olduğu itibar: Trump’ı sevmeyenlerce
hayranlık duyulan ama onun atadığı resmî yetkililerden. Bu da bazı Trump
hayranlarını sinirlendiriyor. Beyaz Saray eski danışmanlarından Stephen K.
Bannon’un, Mattis’i geleneksel dış politika egemen çevrelerine fazlaca yakın
bulduğu söyleniyor. Ancak Trump, “Kuduz Köpek” lakabıyla çağırmaktan hoşlandığı
deniz kuvvetlerinden emekli generale saygı duyuyor.
Yiğit Mattis, aslında
Trump için fazla uzun sürmeyecek bir ortak. (…) İslam Devleti’ne karşı zafer
kazanmakla böbürlenmekten kaçınması, (…) dikkat çekiciydi. Mattis’in, Trump’ın
Washington’unun bir parçası olan siyasi salon oyunlarından nefret ettiği de aşikâr.
Bu sene Mattis,
arkadaşı ve müttefiki Rex Tillerson’ın Dışişleri Bakanlığının neredeyse paramparça
hale gelmesini izledi. Tillerson’ın görevden alınacağına dair Beyaz Saray
sızıntısından sonra Mattis, kurumlar arası çekişmelerde onu çok daha sıkı
sahiplenmişe benziyor. Tillerson etrafında dönen ihtilaf, bu yönetimde “adult
swim” diye bir şey olmadığını hatırlatıyor; Trump havuzun sahibi.
Tillerson’ın
artık sonunun geldiğine dair dedikoduların erken olduğu ispatlandı: O hala daha
Kuzey Kore konusunda öncü rol oynuyor ve Pyongyang’a uygulanacak –yaptırımları
dolaylı olarak delen gemileri kara listeye almak da dâhil– yeni yaptırımları
görüşmek üzere bu hafta Kanada’ya gitti. Belki de Trump, Tillerson’ı görevinde
tutarak, kendisi hakkında çıkan başının belada olduğuna dair söylentilerin
aslında bir “yalan haber”den ibaret olduğunu göstermek istemiştir.
Trump yönetimi
içindekiler, Tillerson’ın yeni yılda görevi bırakacağını ve yerine CIA Direktörü
Mike Pompeo’nun geçeceğini hala daha düşünüyorlar. Dışa açık sosyal bir kişilik
olan Pompeo, kolayca Trump’la uyum sağlayacağa ve Mattis’le de sağlam bir iş
ilişkisi geliştireceğe benziyor. Mattis ve Pompeo’nun bir ekip olarak verimli
çalışıp çalışamayacağı yönetim için hayati olabilir.
Bu küresel
çalkantı döneminde Mattis, Pentagon’da bir sürekliliğe sahip olacaktır.
Genelkurmay Başkanı Joseph F. Dunford Jr. ve Yardımcısı Paul Selva, kısa süre
evvel iki yıllığına tekrar atandılar. Patrick Shanahan’ın temmuz ayında savunma
bakan yardımcılığı görevi onaylandı; eski Boing şirketi yöneticisi olan Shanahan,
Mattis’in zayıf olduğu yatırımlar ve teknoloji alanında kararları
şekillendirmeye başladı bile.
Mattis’in
ekibinin geri kalanı da sonunda görevlerine atandı. (…)
Mattis için
önümüzdeki yıl en alengirli meydan okuma Kuzey Kore olacaktır. Savunma Bakanı
olarak Tillerson’ın diplomatik baskı stratejisini destekliyor; hedef, yavaş
yavaş nefessiz bırakıp boğma. Ancak Trump askerî seçenekleri de istiyor ve
Pentagon bunun için harıl harıl çalışıyor. Genelkurmay Başkanı Dunford, Kuzey
Kore’nin muhtemel bir füze atışı için her an hazırlıklı olmalı.
Eski savunma bakan
yardımcısı John Hamre, şu an başkanlığını yürüttüğü Stratejik ve Uluslararası
Araştırmalar Merkezi’ndeki meslektaşlarının kısa süre evvel bir konuda dikkatlerini
çekti: Yönetimden üst düzey bir isim “Kuzey Kore konusunda sabrımız tükeniyor”
diyerek kendisini uyarınca Hamre ona şöyle bir cevap vermiş: “Sen ne
söylediğinin farkında mısın?... Washington’daki herkes sakin olmak zorunda.
Hiçbir politika yönelimi olmayan ateşli bir söylemle bizi galeyana getirmeyi
bırakın artık. Biz daha evvel bununla yaşadık ve şimdi de aynısıyla
yaşayacağız.”
Acaba Mattis,
savaş sahalarında yoğrulmuş bir komutan olarak edindiği tecrübelerle benzer bir
sabır tavsiyesinde bulunabilir mi? Acaba yeni dışişleri bakanı, selefi Tillerson
kadar Mattis’in etkili bir ortağı olacak mı? Acaba Mattis, hırçın ve gururlu
olan Başkan’ın öfkesini üzerine çekmeden, Cumhuriyetçiler ve Demokratlar
arasında son derece yaygın şekilde hürmet edilen bir şahsiyet olarak
kalabilecek mi? Bunlar 2018 yılı Pentagon bilmecelerinin bazıları.
Mattis şimdiye
kadar soğukkanlılığın gücü addedilmekteydi, ama belki de fırtına henüz daha
yeni başlıyordur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder