TRUMP, ORTADOĞU’DA
ŞEKİLLENEN YENİ İTTİFAKA ZARAR VERMEMEK İÇİN KUDÜS KARARINI HEMEN VEREMEDİ
Amos Gilead (emekli tümgeneral, İsrail Savunma Bakanlığı Politika ve Siyasi-Askeri
İşler Eski Direktörü)
Röportajı yapan: Barbara
Opall-Rome (İsrail televizyonu i24 “Strictly Security” programı
yapımcısı)
i24 televizyon kanalı, 10.12.2017
Deşifre ve tercüme: Zahide Tuba Kor
NOT: Lütfen kaynak göstermeden tercümenin bir kısmını
veya tamamını kullanmayınız, alıntılamayınız, yayınlamayınız
Birinci
İntifada’nın 30. yıldönümündeyiz. Uzunca bir süredir donuk haldeki barış süreci
ve hayati bir konu olan Kudüs üzerinden ABD’nin güvenilir bir arabulucu olup
olmadığına dair ortaya çıkan yeni sorular dikkate alındığında, acaba önümüzdeki
dönemde bir üçüncü intifadanın patlak verme ihtimali var mı?
Birinci İntifada
tüm istihbarat servisleri için tam bir sürpriz olmuştu. Aldığımız ders şu oldu:
Terör ve barış aynı anda olamaz, birlikte yaşayamazlar. Eğer terör yüzünden birçok
İsrailli öldürülüp yaralanıyorsa ve İsrail bir av evine dönüştüyse ve bu terör
Arafat’ın bir elinde barış bir elinde terörü taşıyabileceği algılamasından
kaynaklanıyorsa… bu hatayı tekrarlamamız gerektiği sonucuna vardık.
Peki, üçüncü intifada
beklentisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Biz şu anda Ortadoğu’da
dramatik değişimlerin tam ortasındayız. Bir yanda stratejik İran tehdidi var,
diğer yanda olumlu beklentiler. Şu an Sünni Arap dünyasının muhafazakâr
yönetimleriyle gayriresmi bir ittifakımız mevcut. Benim ABD’ye eskiden beri
tavsiyem, biz Arapları kültürel olarak Amerikan, İngiliz ve İsrail gibi birer
demokrasi olmaya zorlayamayız. Bölgede istikrarı temel önceliğimiz yapmak
zorundayız, bu en önemli şey. Arap krallıkların tamamı Arap Baharı’ndan ayakta
kaldılar. Bu da demek oluyor ki bugün İsrail olarak biz, Sünni Arap ülkeleriyle
ilişkilerimizi, güvenlik işbirliğini teşvik ve inşa etmeli ve pekiştirmeliyiz.
Mısır, Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri ve tüm Sünni Arap ülkeleri son derece
önemliler. En önemli şey bu ülkelerin ABD tarafından yönlendirilmesi; ben buna pax-Americana
(Amerikan barışı) diyorum. Bölgede Amerikan liderliğine bir alternatif yok.
Sünni Arap
ülkeleriyle ilişkilerde bütün bu ilerlemeler, Mısır ve Ürdün’le daha sıkı
ilişkiler Filistin kulvarındaki ilerlemelere bağlı değil mi?
Sayın Jared Kushner’in
Saban Forum’da açıkladığı Başkan Trump’ın barış inisiyatifi şunu ortaya
koyuyor: Trump yönetimi, ABD ve İsrail için daha evvel görülmedik şekilde uygun
olan stratejik ortamı geliştirebilmek için barış sürecinin önemini kavramış
durumda. Çünkü sadece güvenlik işbirliğine odaklanmak tek köklü ağaç gibidir. Ve
tek köklü ağaç siyasi bir holokosta maruz kalabilir. Bu ABD için geçerli
olmayabilir ama biz buna muhatap olabiliriz. Unutmayın, İran eskiden bizim en
iyi dostumuzdu, şimdi en kötü düşmanımız. Türkiye’yle ilişkiler de değişti.
Geçen hafta Ürdün
Kralı Abdullah Washington’daydı ve bu, Trump’ın başa geçtiği Ocak ayından beri onun
dördüncü ziyaretiydi. İsrail’in herhangi bir tek taraflı adımının veya Beyaz
Saray’ın Kudüs açıklamasının Filistin sokaklarında ve hatta kendi kraliyeti
içinde şiddet olaylarına yol açacağı konusunda uyardı.
Bizim Ürdün’le
stratejik güvenlik ve savunma işbirliğimizin amacı şu: Doğu sınırımızda Irak’la
da sınır olan Ürdün, teröristler için sığınılacak güvenli bir limana
dönüşebilir ve bu teröristler yüksek tepelerden sınırımızın içine sızabilir.
İki taraf arasındaki işbirliği ve eşsiz kapasitelerimiz sayesinde bu
engelleniyor. Her yıl iki ülke arasındaki Kral Hüseyin Köprüsü’nden çok fazla sayıda
insan geçiyor ve bu köprü Kudüs’e sadece 50 kilometre uzaklıkta.
Son on yılda İsrail’de terör en düşük seviyesinde. Eğer ki Ürdün’de siyasi bir
kargaşa baş gösterirse bu, işbirliğimizi sarsabilir ve hatta
istikrarsızlaştırabilir. Başkan Trump Amerikan büyükelçiliğini Kudüs’e taşımaya
kararlıydı ancak bu konu üzerinde öyle hemen nihai kararı veremedi, şu an Ortadoğu’da
şekillenen yeni ittifaka zarar vermemek için…
Mısır konusunda
Cumhurbaşkanı Sisi’yi bir “mucize” olarak nitelemiştiniz; Mısır yönetimi şu an İsrail’in
en yüksek seviyeden güvenlik ortağı... İsrail olarak Sisi yönetimine Sina’daki
bedevi teröristlerle mücadelede ilave nasıl destek verilebilir?
Cumhurbaşkanı
Sisi’yi bir general olarak savunma bakanlığına atayan Müslüman Kardeşler’di.
Mısır’da savunma bakanının dört yıldızlı generallerden olması şart. Onların
nazarında Sisi’nin misyonu, Müslüman Kardeşler’in orduya girişini sağlamaktı.
Mısır ordusu siyasi, iktisadi, toplumsal ve askeri bakımdan devasa bir
kurumdur. Mısır’ın en önemli kurumudur, hatta Mısır devletinden çok daha güçlüdür.
Sisi, son anda
vatansever bir duruş sergiledi ve Mısır’ı bu canavarlardan kurtarmaya karar
verdi. Bunu da başardı. Çok tehlikeli bir işti, ama Sisi son derece cesurdu. Sisi’nin
bütün hür dünyanın istikrarına katkısı inanılmaz büyük. Bütün bu olan biteni
ABD “askeri darbe” olarak niteledi, ama bu hukuken oldukça olumsuz bir tabir.
Ben yaşanana “devrim” diyorum. Sisi, Türkiye’deki Müslüman Kardeşler ile
Mısır’daki Müslüman Kardeşler arasındaki ekseni bozdu. Böyle bir ekseni havsalanız
alıyor mu? Müslüman Kardeşler’in tüm Ortadoğu’da bir hilafet kurmasını tasavvur
edebiliyor musunuz? Şu an artık yoklar, hapisteler. Sisi, Sünni Arapları
kurtardı; o sadece bir Mısır vatanseveri değil, yaptığı şeyle bölgeyi bir
depremden kurtardı.
Suriye konusunda “Omletin
yumurtaya dönüşmesi imkansızdır” demiştiniz ama Başkan Putin tam da bunu
yapıyor gibi görünüyor.
Putin’in performansı
profesyonel olarak oldukça etkili. Beşşar’ın Ortadoğu’da çöküşünden istifade
etti. Ve şimdi de IŞİD çöküşte. Putin’e göre IŞİD var olmamalıydı, çünkü Rusya
ve Moskova için doğrudan bir tehditti. Bu yüzden Esed’i destekleyip iktidarda
kalmasını sağladı, insanlığa karşı suçlar işlemiş olmasına rağmen. Esed
Suriye’nin başında kalmaya devam edecek. (…) Görevi bırakmayacak. Şu an Pers
İmparatorluğunun yeniden ortaya çıkışına şahit oluyoruz; Lübnan’da
Hizbullahistan’dan başlayıp Esed yönetimi altında Suriye’ye, Şii nüfuzu
altındaki Irak’a kadar uzanan bir imparatorluk. Golan’daki varlıklarını
artırmaya çalışıyorlar. Ruslar İran’ı stratejik ortak olarak görüyorlar. İsrail,
İran varlığına karşı elinden gelenin en iyisini yapıyor ve liderlerimiz buna
izin vermeyeceklerini haklı bir şekilde tekrarlayıp duruyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder