TRUMP, ERDOĞAN’IN
ABD’YLE OYNAMASINI NASIL DURDURABİLİR?
Tom Rogan (National Review Online ve Opportunity Lives yazarı; Steamboat Enstitüsü
kıdemli üyesi)
National Review,
29.12.2016
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
Türkiye
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyük ihtirasları var. O bir İmam Atatürk olmak,
Türkiye’nin ulusal laikliğini despotça bir siyasal İslam’la değiştirmek
istiyor.
Ancak bu hafta
ABD’nin IŞİD’i desteklediğini iddia ederek Erdoğan sınırı aştı. Bunu yaparken
de Amerikan çıkarlarına alenen zarar verse dahi istediği her adımı atacağını
gösterdi. Tehlike büyük; 20 Ocak’ta görevine başladığında Başkan Trump’ın buna
bir cevap vermesi lazım.
Erdoğan’ın artık
bir Amerikan müttefiki olmadığı aşikâr; son günlerde o, Putin’in boyunduruğuna
girmiş durumda. Erdoğan’ın Rusya’ya yalvarıp yakarması iki gelişmeyle
şekillendi: IŞİD’in Türkiye’ye yönelik artan tehdidi ve Başkan Obama’nın Suriye’yi
Rusya’nın hâkimiyetine bırakması. Erdoğan’ın Rus savaş uçaklarını vurup
düşürdüğü günler çoktan geride kaldı. Artık Erdoğan, kimin patronu olduğunu
biliyor: KGB şefi [Z.T.K. Putin’i
kastediyor].
Bu çeşitli
şekillerde ABD için bir problem. Birincisi, sadakat duyduğu tarafı
değiştirmesi, Putin’in Esed’e karşı çıkan Suriyeli Sünni isyanı boğmasına
muhtemelen yardım edeceği anlamına geliyor. Erdoğan vakti zamanında titizlikle
isyanı destekledi (hatta zaman zaman Esed’e karşı savaşan radikal gruplara da
yardım etti); ama bugün artık öncelikleri değişmiş durumda. Erdoğan, Rusya’nın
Kürtlere baskısı ve Esed’in iktidardan el çekmesi sürecine ilişkin uzun vadeli
(ama uygulanamaz) Rus taahhütleri karşılığında Putin’den direktifler alacak.
Eğer ki Trump bunun
iyi bir fikir olduğunu düşünüyorsa kötü bir sürprizle karşılaşmak üzere.
Nihayetinde ılımlı Sünni isyancılar bastırılırsa onun savaşçı unsurları (ve
Sünni Arap monarşiler) sadece sivil hayata dönmeyecekler. Bunun yerine IŞİD ve
Şam’ın Fethi Cephesi gibi Selefi cihadi gruplara destek çıkmaya başlayacaklar.
Hatırlayın, Rusya’nın Suriye harekâtının büyük yalanı IŞİD’i hedef almaktı.
Gerçekte ise Rusya, Avrupa’yı istikrarsızlaştırmak ve Batı’nın Esed’i kötünün
iyisi olarak kabullenmesi için baskı yapmak üzere IŞİD’in güçlenmesini
destekledi. Erdoğan, Kürtlerin güçlenmesine saplantı derecesinde karşı
çıktığından Putin’in manipülasyonuna kolay lokma oldu.
Bu meydan okumayla
yüzleşen Trump, Obama’nın yapmadığını yapmalı.
Elinde iyi
seçenekler var. Her şeyden evvel, ABD’nin eski güçler dengesine dayalı
ittifaklarını yeniden inşa edebilir. Obama yönetimi altında İran’ın
güçlenmesinden paranoyak haline gelen ABD’nin geleneksel Sünni Arap
müttefikleri mezhepçiliklerini ikiye katlamış durumdalar. Ama eğer Trump, İran’ın
nükleer anlaşmaya ilişkin dalaverelerine meydan okursa Suudi Arabistan, BAE ve
şürekâsı hemencecik ABD’nin tarafına geçecektir. Trump bu yeni nüfuzu Erdoğan’a
baskı için kullanabilir. Sünni monarşiler eğer ki İran’a karşı ciddi bir
Amerikan liderliğini hissederlerse Türkiye’yle diplomatik ve ekonomik bağlarını
bir öncelik olmaktan çıkarmaktan mutluluk duyacaktır. Trump’ın Mısır
Cumhurbaşkanı Sisi’yle yeşeren dostluğu burada bir model sunuyor. Erdoğan ve
Sisi zaten birbirlerinden nefret ediyor. Erdoğan’ın inatla uluslararası prestij
kazanma arzusu Trump’ın ona yönelik baskı aracı olabilir. Nitekim Erdoğan
tecrit edildiğini hissettikçe politikalarını değiştirecektir.
Kürt meselesi de
Trump için bir diğer fırsat. Erdoğan, Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyinde Kürtlerin
toprak kazanma arzularının artmasından son derece endişeli. Bunu kontrol altına
almak için Ruslara bel bağlarken, sözkonusu endişelerini çözecek Kürtlerle çok
kanallı ilişkilere sadece ve sadece ABD’nin sahip olduğunu biliyor olmalı. Her
üç taraf da uzunca bir süredir Türkiye ve Kürt siyasi grupları arasında bir
aracı olarak ABD’nin rolünden istifade etmekteydi. Dolaysıyla Trump, eğer ki
Amerikan çıkarlarını aşağılamayı sürdürürse Kürtleri güçlendirmek üzere ABD’nin
çok daha fazla destek vereceği konusunda Erdoğan’ı ikaz etmeli. Bu, hem
Erdoğan’ı hem de Türkiye’deki müesses nizamın çoğunu çileden çıkaracak ama
mesajı da alacaklar.
Trump, Türk
hükümetine sağladığı Amerikan istihbarat ve askeri desteğini keserek de Erdoğan
üzerinde baskı kurabilir. Erdoğan Amerikan dış politikasına sövüp sayarken Türk
güvenlik aygıtları aşırı derecede Amerikan desteğine bağımlı halde. Bu destek
hele de bugünlerde özellikle önem arz ediyor; zira Erdoğan Türk ordusunun imkân
ve kabiliyetlerini ihmal etti. Savunma harcamalarını düşük tuttu ve subaylarda
siyasallaşma alıp başını gitti. Erdoğan kendi milletini zayıflatmış durumda.
Hatalar örtbas ediliyor.
Son çare olarak
Trump, NATO’yu reformdan geçirme çabasının bir parçası olarak Türkiye’yi
İttifak’tan kovmak için harekete geçebilir. Evet, bu, öngörülemez sonuçlarıyla
önemli bir adım olacaktır. Ancak eğer ki Erdoğan, Türk ordusundaki Amerikan
eğitiminden geçmiş subayları hapse atmaya ve Rusya’nın kuklası olmaya devam
etmek isterse zaten her halükarda NATO’da yeri kalmaz.
ABD, bir süreliğine
Erdoğan’ın tuhaflıklarını hoş görmekte haklıydı. Zira iktidarının ilk
senelerinde siyasal İslam’ı Batı’ya el uzatarak dengelemişti. Ama bu dönem
çoktan bitti. Erdoğan dipsiz kuyuda kontrolünü kaybetmiş durumda ve Trump onun
derinlik algısını değiştirmeli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder