7 Ocak 2017 Cumartesi

T.ROGAN: TRUMP, ERDOĞAN’IN ABD’YLE OYNAMASINI NASIL DURDURABİLİR?



TRUMP, ERDOĞAN’IN ABD’YLE OYNAMASINI NASIL DURDURABİLİR?

Tom Rogan (National Review Online ve Opportunity Lives yazarı; Steamboat Enstitüsü kıdemli üyesi)
National Review, 29.12.2016

Tercüme: Zahide Tuba Kor

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyük ihtirasları var. O bir İmam Atatürk olmak, Türkiye’nin ulusal laikliğini despotça bir siyasal İslam’la değiştirmek istiyor.
Ancak bu hafta ABD’nin IŞİD’i desteklediğini iddia ederek Erdoğan sınırı aştı. Bunu yaparken de Amerikan çıkarlarına alenen zarar verse dahi istediği her adımı atacağını gösterdi. Tehlike büyük; 20 Ocak’ta görevine başladığında Başkan Trump’ın buna bir cevap vermesi lazım.
Erdoğan’ın artık bir Amerikan müttefiki olmadığı aşikâr; son günlerde o, Putin’in boyunduruğuna girmiş durumda. Erdoğan’ın Rusya’ya yalvarıp yakarması iki gelişmeyle şekillendi: IŞİD’in Türkiye’ye yönelik artan tehdidi ve Başkan Obama’nın Suriye’yi Rusya’nın hâkimiyetine bırakması. Erdoğan’ın Rus savaş uçaklarını vurup düşürdüğü günler çoktan geride kaldı. Artık Erdoğan, kimin patronu olduğunu biliyor: KGB şefi [Z.T.K. Putin’i kastediyor].
Bu çeşitli şekillerde ABD için bir problem. Birincisi, sadakat duyduğu tarafı değiştirmesi, Putin’in Esed’e karşı çıkan Suriyeli Sünni isyanı boğmasına muhtemelen yardım edeceği anlamına geliyor. Erdoğan vakti zamanında titizlikle isyanı destekledi (hatta zaman zaman Esed’e karşı savaşan radikal gruplara da yardım etti); ama bugün artık öncelikleri değişmiş durumda. Erdoğan, Rusya’nın Kürtlere baskısı ve Esed’in iktidardan el çekmesi sürecine ilişkin uzun vadeli (ama uygulanamaz) Rus taahhütleri karşılığında Putin’den direktifler alacak.
Eğer ki Trump bunun iyi bir fikir olduğunu düşünüyorsa kötü bir sürprizle karşılaşmak üzere. Nihayetinde ılımlı Sünni isyancılar bastırılırsa onun savaşçı unsurları (ve Sünni Arap monarşiler) sadece sivil hayata dönmeyecekler. Bunun yerine IŞİD ve Şam’ın Fethi Cephesi gibi Selefi cihadi gruplara destek çıkmaya başlayacaklar. Hatırlayın, Rusya’nın Suriye harekâtının büyük yalanı IŞİD’i hedef almaktı. Gerçekte ise Rusya, Avrupa’yı istikrarsızlaştırmak ve Batı’nın Esed’i kötünün iyisi olarak kabullenmesi için baskı yapmak üzere IŞİD’in güçlenmesini destekledi. Erdoğan, Kürtlerin güçlenmesine saplantı derecesinde karşı çıktığından Putin’in manipülasyonuna kolay lokma oldu.
Bu meydan okumayla yüzleşen Trump, Obama’nın yapmadığını yapmalı.
Elinde iyi seçenekler var. Her şeyden evvel, ABD’nin eski güçler dengesine dayalı ittifaklarını yeniden inşa edebilir. Obama yönetimi altında İran’ın güçlenmesinden paranoyak haline gelen ABD’nin geleneksel Sünni Arap müttefikleri mezhepçiliklerini ikiye katlamış durumdalar. Ama eğer Trump, İran’ın nükleer anlaşmaya ilişkin dalaverelerine meydan okursa Suudi Arabistan, BAE ve şürekâsı hemencecik ABD’nin tarafına geçecektir. Trump bu yeni nüfuzu Erdoğan’a baskı için kullanabilir. Sünni monarşiler eğer ki İran’a karşı ciddi bir Amerikan liderliğini hissederlerse Türkiye’yle diplomatik ve ekonomik bağlarını bir öncelik olmaktan çıkarmaktan mutluluk duyacaktır. Trump’ın Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’yle yeşeren dostluğu burada bir model sunuyor. Erdoğan ve Sisi zaten birbirlerinden nefret ediyor. Erdoğan’ın inatla uluslararası prestij kazanma arzusu Trump’ın ona yönelik baskı aracı olabilir. Nitekim Erdoğan tecrit edildiğini hissettikçe politikalarını değiştirecektir.
Kürt meselesi de Trump için bir diğer fırsat. Erdoğan, Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyinde Kürtlerin toprak kazanma arzularının artmasından son derece endişeli. Bunu kontrol altına almak için Ruslara bel bağlarken, sözkonusu endişelerini çözecek Kürtlerle çok kanallı ilişkilere sadece ve sadece ABD’nin sahip olduğunu biliyor olmalı. Her üç taraf da uzunca bir süredir Türkiye ve Kürt siyasi grupları arasında bir aracı olarak ABD’nin rolünden istifade etmekteydi. Dolaysıyla Trump, eğer ki Amerikan çıkarlarını aşağılamayı sürdürürse Kürtleri güçlendirmek üzere ABD’nin çok daha fazla destek vereceği konusunda Erdoğan’ı ikaz etmeli. Bu, hem Erdoğan’ı hem de Türkiye’deki müesses nizamın çoğunu çileden çıkaracak ama mesajı da alacaklar.
Trump, Türk hükümetine sağladığı Amerikan istihbarat ve askeri desteğini keserek de Erdoğan üzerinde baskı kurabilir. Erdoğan Amerikan dış politikasına sövüp sayarken Türk güvenlik aygıtları aşırı derecede Amerikan desteğine bağımlı halde. Bu destek hele de bugünlerde özellikle önem arz ediyor; zira Erdoğan Türk ordusunun imkân ve kabiliyetlerini ihmal etti. Savunma harcamalarını düşük tuttu ve subaylarda siyasallaşma alıp başını gitti. Erdoğan kendi milletini zayıflatmış durumda. Hatalar örtbas ediliyor.
Son çare olarak Trump, NATO’yu reformdan geçirme çabasının bir parçası olarak Türkiye’yi İttifak’tan kovmak için harekete geçebilir. Evet, bu, öngörülemez sonuçlarıyla önemli bir adım olacaktır. Ancak eğer ki Erdoğan, Türk ordusundaki Amerikan eğitiminden geçmiş subayları hapse atmaya ve Rusya’nın kuklası olmaya devam etmek isterse zaten her halükarda NATO’da yeri kalmaz.

ABD, bir süreliğine Erdoğan’ın tuhaflıklarını hoş görmekte haklıydı. Zira iktidarının ilk senelerinde siyasal İslam’ı Batı’ya el uzatarak dengelemişti. Ama bu dönem çoktan bitti. Erdoğan dipsiz kuyuda kontrolünü kaybetmiş durumda ve Trump onun derinlik algısını değiştirmeli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder