BİR PETROLCÜNÜN DIŞ POLİTİKA KILAVUZLUĞU
Metthew Bey (Stratfor
enerji ve teknoloji uzmanı)
Stratfor, 29.12.2016
Tercüme: Zahide Tuba Kor
Trump’ın alışılmadık bir Amerikan başkanı olacağında
hemen herkes müttefik. Bakan olarak seçtikleri de alışılmışın dışında. Bunların
başında da dışişleri bakanı olarak belirlediği ExxonMobil Şirketi CEO’su Rex
Tillerson geliyor. İlk bakışta Washington’da en tepe diplomatik pozisyona Tillerson’ın
seçimi tuhaf gelebilir; nihayetinde dışişleri bakanlığına gelenlerin birçoğunun
hükümette veya diplomatik hizmette bir geçmişi var. Ancak Tillerson’ın petrol
ve doğalgaz endüstrisindeki tecrübeleri onu ciddi ve hassas olan bu göreve
hazırladı. Diplomatik bir performans geçmişi olmasa da dünyanın en büyük petrol
şirketinin başı olarak Tillerson’ın adımları, onu –ve Amerikan dış
politikasının geleceğini– yönlendirecek pragmatizminin ve gerçeklik algısının
bir göstergesi.
Jeopolitik saha çalışması
Bir petrol şirketi, gelecekteki bir projenin muhtemel
risklerini yeterince değerlendirmek için ilgili ülkenin jeopolitiğini yerel,
ulusal, bölgesel ve küresel düzeyde mevcut siyasi ikliminden tutun uzun vadeli
gidişatına kadar iyice bilmelidir. Petrol şirketleri boru hatları, kuyular ve
platformların bulunacağı arazi –ve bu arazinin kontrolü için rekabet edebilecek
yerel ve dış aktörler– konusunda çok iyi
bir bilgi sahip olmalıdır. Dahası, enerji projelerinin başlaması veya başlangıç
yatırımlarının masrafını çıkarması onlarca yıl alabilir ve bu süreçte nice
siyasi liderler gelip giderler. Birçok petrol ve doğalgaz üreten ülkedeki
hükümetler, milli gelir olarak enerjiden gelen kazanca bağımlı olduklarından
siyasi liderler bu sanayinin idaresinde aktif bir rol oynarlar. Bu ülkelerdeki
projelere yatırım yaparken uluslararası petrol şirketleri çoğunlukla devlet
başkanları da dâhil üst düzey yetkililerle müzakere etmek zorundadır.
Geçtiğimiz on yılda ExxonMobil’in CEO’su olarak
Tillerson, aslında dışişleri bakanlarından pek de farklı olmayan bir rolle
iştigal etti (…). ExxonMobil’in başındayken şirketi, hükümetlerle yakın
ilişkilerinin çoğunlukla rakip siyasetçiler arasında bir savaş alanına
dönüştüğü birçok milli petrol şirketiyle iş tuttu. Endonezya ve Nijerya gibi uzak
bölgelerde üretim altyapısına yönelik isyancı saldırılarını tecrübe etti.
Tillerson, jeopolitik güçlerin her düzeyde gelişen meydan okumalarıyla
şirketini yönetti ve mesela Çin’in Dünya Bankası’yla 2006’daki ihtilafında
olduğu gibi dikenli meselelerde müzakereleri kolaylaştırdı. Daha da önemlisi,
şirketinin dünya çapında yürüttüğü işler, –yeni dışişleri bakanının ana gündemi
olacak ülkelerden– Irak’ta ve Rusya’da çetrefilli siyasi ortamlarla muhatap
olmasını sağladı.
Kürtler ve Bağdat arasında
Tillerson eğer dışişleri bakanlığı koltuğuna oturursa
Irak siyasetinin karışıklığı karşısında gayet tecrübeli biri isim olacaktır.
2009’da ExxonMobil, dönemin Irak Başbakanı Maliki’nin önde gelen projelerinden
Irak’ın güneyindeki Batı Qurna-1 petrol sahasını geliştirme hakkını kazandı.
Ama anlaşma maddeleri pek de uygun değildi. (…) Sonunda ExxonMobil, Irak
Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile anlaşma şansını denemeye karar verdi.
Karar riskliydi: Bağdat, Irak’ın tüm enerji kaynaklarının tek sahibi olarak
kendini görüp Erbil’in kendi kontrolündeki bölgelerde enerji üzerinde herhangi
bir tasarrufta bulunma hakkını inkar ediyor, Erbil’le iş yapacak şirketleri
kara listeye alma tehdidinde bulunuyordu. (…) Buna rağmen ExxonMobil Kürt
bölgesindeki altı saha için anlaşma imzaladı. (…)
Irak Kürdistan’ıyla anlaşma imzalayarak ExxonMobil,
sadece Irak hükümetini sinirlendirmek ve Irak ile IKBY arasındaki gerginliği
alevlendirmekle kalmadı, Amerikan yönetiminin politikalarına da meydan okudu.
Anlaşma ExxonMobil için de meydan okuyucuydu. Şirketin Irak Kürdistan’ındaki
projeleri, (i) İslam Devleti’nin, (ii) Bağdat-Erbil arasında petrol zengini
ihtilaflı bölgeler üzerindeki çatışmanın ve (iii) Türkiye ile İran arasında
artan rekabetin beraberinde getirdiği altüst oluşa karşı dayandı. Sonunda
ExxonMobil altı petrol alanının üçünden geri çekilmek zorunda kaldı. (…)
Neticede şirketin Irak tecrübesi karmakarışıktı. Buna rağmen Tillerson, bir
dışişleri bakanı olarak Irak’ın kuzeyinde kendisini nelerin beklediğini
biliyor.
Sadece İş
Tillerson’ın Rusya’yla köklü ilişkileri bir sır değil.
ExxonMobil’in Rusya ve Hazar Birimi başkan yardımcılığı görevine geldiği
1998’den beri Rus lider Putin’le ve Rus enerji devi Rosneft’in başkanı olan
rakibi Igor Seçin’le en derin bağları kurdu. Ama bu ilişkiler işbirliğinden
ziyade gerginlik ve tavize dayalıydı.
(…)
Pragmatik bir yaklaşım
(…)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder