TRUMP’IN
HAYALİ GÜCÜNÜN ZİRVESİNDE BİR AMERİKA MI?
David
Ignatius (Washington Post gazetesi köşe yazarı, ödüllü gazeteci ve
kitapları en çok satanlar listesinde yer alan casusluk romanı yazarı)
Washington
Post, 29.12.2016
Tercüme:
Zahide Tuba Kor
ABD
için 2016 karanlık bir yıldı. Ülke hala daha savaştaydı. Başkanlık
seçimlerimiz, sert bir intikam maçıydı ve bizi hiç olmadığı kadar kutuplaşmış
hale getirdi. En yakın müttefiklerimiz terörle ve kaosla sarsıldı. Hasımlarımız
kendi politikamızla bizi oynayıp karıştırdı. Görünen o ki hayatla ve bilimle
ilgili en temel olgular dahi artık içeride birer ihtilaf konusu.
Ancak
seçimi yaptınız; bu, çok az kişinin tekrar yaşanmasını isteyeceği bir yıldı.
Şimdi takvimler değişmek üzere; çoğumuz yeni yıla ümit ve endişe duyguları
içinde bakıyoruz.
Bu
tatil benim için bir düşünme vakti; zaman zaman acı ve keder içinde, nasıl bu
noktaya geldiğimizi ve nereye gittiğimizi muhasebe anı. Ben, Hıristiyan
inancının merkezindeki, karanlık/zulüm içindeki toprağa masum bebeğin gelişi
tasviriyle huzur buluyorum – geçmiş 2000 yılı aşkın süre boyunca bütün o zalim
hükümdarlardan ve vergi toplayıcılardan çok daha güçlü olan bir hikayenin
başlangıcı…
Amerikalılar
iyimserdir. Biz, “herkes için özgürlük ve adaletle ayrılmaz bir bütün” olan bir
ülkeye bağlılık yemini ettik. (…)
Kurucularımızın geliştirdiği sistemin
baskı/gerginlik altında ne denli iyi işlediğini önümüzdeki yıl test edeceğiz.
Başkan seçilen Trump’ın radikal değişim teklifi, destekçilerince memnuniyetle,
ona karşı oy kullanan nicelerince de korkuyla karşılanıyor. Ülkeyi kırılma
noktasına götürürse başarılı olamaz.
Trump mevcut
kanunların ve anlaşmaların feshi için ne denli sıkı bastıracak? Acaba yasama
erki Kongre, bu acemi yürütme gücünü denetleme rolünü oynayacak mı, yoksa
Cumhuriyetçi çoğunluk “önce parti” fikrine mi sadık kalacak? Acaba Anayasa’yı
koruyup kollama yemini eden yetkililer iktidardaki davranışlarıyla da bunu
teyit edecekler mi?
Trump’ın yemin
edip göreve başlayacağı gün yaklaşırken o birçoğumuz için hala bir muamma.
Değişimin yıkıcı bir temsilcisi olma çabasında, ama sınırları ne? Trump
kendisini hukukun üstüne çıkarmak isterse ne olacak? O bunu yapmak isteyen ilk
başkan değil; ama acaba ülkemizin kurumları hala buna karşı koyacak kadar güçlü
mü? Peki ya istihbarat örgütlerimizin ve Kongrenin yürüttüğü Rus bilgisayar
korsanlığıyla ilgili soruşturmaları altüst ederse? “Gözü peklerin
biyografileri” klişemiz 2017’de bir testten geçebilir.
Rus bilgisayar
korsanlığına rağmen Trump’ın çarşamba günkü “hayatla barışık olmalıyız” yorumu,
sanki henüz başlamakta olan bir soruşturmayı önemsizleştirmek için kendini
müdafaa çabası gibiydi.
2017 yılında
ABD, değişime ve siyasi uyuşmazlıklara eşlik eden şiddetli baskılarla
yüzleşecek. İlkel fay hatlarımızın meydana çıktığı ve istismara açık olduğu,
sinirleri bozuk bir ülke olarak şu anda hasımlarımızın hassas hedefiyiz.
(…) 2017’de
siyasi yapımızın gerçekte ne kadar sağlıklı ve demokratik kurumlarımızın ne
denli dirençli olduğunu öğreneceğiz.
(…)
Trump
“Amerika’yı Yeniden Büyük Kılmak” derken, her ne kadar ırkçı veya diğer
önyargıları perdelese de, bizi birbirimize kenetleyen milli mitolojiyi akıllara
getirdi. Hırpalandığımız 2016 yılından sonra belki de bu, hepimizin
kucaklayabileceği ortak bir tema. ABD birlik halinde, kendinden emin ve tüm
vatandaşlarını kucaklarken gücünün/büyüklüğünün zirvesindeydi. Ümit edelim ki
bu, Trump’ın ülkesi için düşündüğü şey olsun. Bizim bu yolla yeniden büyük
olmamız lazım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder