7 Ocak 2017 Cumartesi

M.LIND: TRUMP’IN KENDİ UZMANLAR ORDUSUNA İHTİYACI VAR



TRUMP’IN KENDİ UZMANLAR ORDUSUNA İHTİYACI VAR

Michael Lind (Düşünce kuruluşu New America kıdemli uzmanı ve “American Way of Strategy” kitabının yazarı)
National Interest, 21.12.2016

Tercüme: Zahide Tuba Kor

Donald Trump’ın karşı karşıya olduğu en büyük meydan okuma, (…) Trumpçılığı uygulayabilecek üst düzey Trumpçıların yokluğu.
Ronald Reagan, Cumhuriyetçi Parti’nin egemen çevrelerine meydan okuyarak 1980’de başkanlık yarışını kazandığında bunu, –1950’lere kadar geri giden ve 1964’te içinden Barry Goldwater’ı aday olarak çıkarmış– muhafazakâr hareketin desteği sayesinde başarmıştı. Onlarca yıldır muhafazakâr hareket, National ReviewModern Age ve Human Events dergileri ile Üniversitelerarası Çalışmalar Enstitüsü (Intercollegiate Studies Institute) ve Özgürlük için Genç Amerikalılar (Young Americans for Freedom) gibi üye örgütler, ayrıca sağcı bir yayınevi olan Henry Regnery çevresinde yeşeren bir altyapı inşa etmişti. Muhafazakâr hareket 1970’lerde kendi düşünce kuruluşu Miras Vakfını (Heritage Foundation) kurdu. Bir zamanlar liberal olan yeni-muhafazakârlar (Neoconlar) arasından kendilerine müttefikler de bulmuştu; Mevcut Tehlike Komitesi (the Committee on the Present Danger), Commentary, the Public Interest, the National Interest  ve yeni-muhafazakârların revize ettikleri, eskinin iş dünyası yanlısı düşünce kuruluşu Amerikan Girişim Enstitüsü (the American Enterprise Institute) gibi. Ardından düşünce kuruluşu Cato Enstitüsüyle ve onun amiral dergisi Reason’la kendisini ifade eden liberteryen hareket, Evanjelik Protestan dinî sağ ve hatta Richard Viguerie gibi Cumhuriyetçi aktivistlerin harekete geçirdiği Trump’ın öncüsü popülistler de müttefik haline gelenlerdendi. Federalist Toplum da yürütme erkine ve federal yargıya muhafazakârların atanması için çalışmalar yürüttü.
Miras Vakfı (Heritage Foundation) Ocak 1981’de 20 ciltlik ve toplamda 3000 sayfalık Mandate for Leadership’i yayınladı. Bu çalışma, federal politikada binlerce spesifik değişim önerisi içeriyordu ve bunların çoğu Reagan yönetimi tarafından hayata geçirilecekti.  
Kısaca Reagan buzdağının görünen yüzüydü, Trump ise buzdağının kendisi. Trump’ın Amerikan ordusunun aşırı yayılmasını ve Amerikan üretimine darbe vuran ticaret anlaşmalarını eleştirmesinin inanılmaz sayıda Amerikan seçmeni nezdinde yankı bulduğuna hiç şüphe yok. Ancak bu bakış açısının elit kurumlar veya elit gazeteciler arasında neredeyse hiçbir temsilcisi bulunmuyor.
Trump’ın sansasyonel, sağcı popülist haber sitesi Breitbart’la ittifakı seçim kampanyasında gayet işe yaradı. Ancak (…) yeni American Greatness dergisi dışında Trump yanlısı bir siyasi dergi bulunmuyor. National ReviewCommentary ve the Weekly Standard “Trumpçılara Asla”cılarla dolu. Muhafazakâr hareket için geçmişte Modern Age’in ve yeni-muhafazakârlar için de Public Interest ve the National Interest’in oynadığı rolün bir benzerini oynayacak entelektüel dergiler de yok.
Trump, tutarlılıktan oldukça uzak; ancak dış politikada zaman zaman Nixonvari bir realist izlenimi veriyor. Ulusal Çıkar Merkezi (Center for the National Interest) ve bu yayın organı [Z.T.K. the National Interest’i kastediyor] dışında, destekçilerinin çoğu akademisyenlerden oluşan ve dış politika realizmini destekleyen etkili herhangi bir düşünce kuruluşu veya dergi bulunmuyor. Bunun yerine her iki partinin de atadığı kadrolar ve Amerikan milli güvenlik kurumunun etkili askeri yetkilileri ve sivil memurları hala daha iki partili elit stratejisi olan Amerikan küresel hegemonyasına bağlılıklarını sürdürüyorlar. Bu elit stratejisine göre, Çin ve Rusya gibi diğer büyük güçleri sınırlarında çevreleyerek ve finans, teknoloji ve ilaç gibi alanlarda Amerikan sektörleri lehine kurallarla kaleme alınan bölgesel serbest ticaret anlaşmaları yoluyla Amerikan küresel hegemonyası tesis edilecektir.
İç siyasette Trump’ın devasa altyapı harcamalarına desteği, liderlerinin daha evvel bu tür tekliflere hep karşı çıktığı kendi partisindeki bütçe açığı şahinlerinin konsensüsüyle çelişiyor. Trump seçmenlerine sadece Sosyal Güvenlik ve Medicare politikalarını bırakma sözünü verdi. Çalışan sınıflarla orta sınıfın Sosyal Güvenlik yardımlarını kesmek ve Medicare’i Obamacare’e benzeyen karmaşık özel makbuz sistemiyle değiştirmek, Cumhuriyetçi Parti’nin geri kalanında kazanılmış ödenek haklarına ilişkin üzerinde uzlaşılan yaklaşım.
Yeni başkanın sadece kabineye veya temel yürütme kurumlarının başlarına değil, aynı zamanda yaklaşık 3000 siyasi makama atamalar yapması ve yine yaklaşık 3000 kısmi zamanlı eleman ile Beyaz Saray çalışanları ordusunu işe alması lazım. 1981’de bu makamların çoğu, düşünce kuruluşları, dergiler ve Federalist Toplum gibi muhafazakâr hareketlere bağlı kuruluşlardan gelen müesses nizam karşıtı Cumhuriyetçilerle doldurulmuştu. Reagan’ın aksine Trump’ın yararlanacağı elde hazır topluluklar yok.

Ayrıksı adaylar, uzmanlara ve teknokratlara karşı seçimlerde yarışabilirler; ama iktidar koltuğuna oturduklarında yetişmiş kendi uzmanları ve teknokratları yoksa başarılı olamazlar. Reagan, ülkeyi yönetmeye hazır bir makam bekleyenler topluluğunun başı olarak Beyaz Saray’a gelip oturdu. Peki ya Trump? Bush hanedanını devirdi ve Cumhuriyetçi Parti’nin Ryan kanadını yenilgiye uğrattı. Şimdi ise kendisine sadıklar topluluğu yaratmak zorunda. Ve bu hiç de kolay olmayacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder