9 Mart 2018 Cuma

J.REIMANN: ABU DABİ’NİN YEMEN’DE SEKİZİNCİ EMİRLİK ARAYIŞI



ABU DABİ’NİN YEMEN’DE SEKİZİNCİ EMİRLİK ARAYIŞI

Jakob Reimann (Almanya merkezli JusticeNow! adlı internet sitesinin editörü ve genel yayın yönetmeni)
Middle East Eye, 18.2.2018

Tercüme: Zahide Tuba Kor

NOT: Lütfen kaynak göstermeden tercümenin bir kısmını veya tamamını kullanmayınız, alıntılamayınız, yayınlamayınız.

Güney Yemenli ayrılıkçıların liman şehri Aden’i kısa süre evvel ele geçirmesi, (…) 10.000’i aşkın cana mâl olan kanlı savaştaki son dönemeçti.
Savaş uzayıp giderken Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), kendi gündemini takip etmek için Suudi öncülüğündeki koalisyondan giderek ayrılıyor.

İşkence hapishaneleri ağı
Suudi Arabistan Yemen’e kara gücü yollamakta isteksizken BAE bir süredir büyük çaplı kara birlikleri yollamakta. BAE, liman şehri Aden’i Temmuz 2015’te Husilerden geri almakta kilit bir rol oynamış ve iki yılı aşkın bir süredir güney Yemen’de el-Kaide’ye karşı yürütülen savaşta öncü olmuştu. Abu Dabi, güneyde on binlerce Yemenli askerin eğitilmesinden ve kendi adına savaşmak üzere Güney Amerika’dan son derece yetenekli yüzlerce paralı asker ithal etmekten sorumlu.
BAE Yemen’in güneyinde işkence hapishaneleri ağı işletiyor ki burada binlerce terör şüphelisi “ortadan kayboluyor” ve tam bir işbölümü altında “BAE işkence yaparken ABD de sorguluyor”. BAE güney Yemen’de tamamen paralel bir güvenlik yapılanması kurdu ve buradaki yerel güçler sadece Abu Dabi’ye hesap veriyor.
BAE’nin Yemen’deki varlığına meta-perspektiften bakılmalı. BAE’liler, stratejik bakımdan önemli ticaret merkezlerini kontrol ederek, Avrupa’ya ve Kuzey Amerika’ya fosil yakıt ticaretini daha da genişletmek için Ortadoğu’da ve ötesinde bölge üstü yapılar kurmaya çalışıyor. Bu amaçla Abu Dabi hızla bölgenin enerji ve güvenlik altyapısına giriş yollarını zorluyor: Eritre ve Somaliland’dan Kıbrıs ve Libya’nın Bingazi bölgesine kadar...
Bu ihtiraslar Yemen’de stratejik bakımdan önemli çeşitli şekillerde tezahür etmekte: (i) Babu’l-Mendeb Boğazı’ndaki Perim adasını ele geçirme, (ii) Aden Körfezi’ndeki Sokotra adasını BAE’nin kendi turizm ve askeri kolonisine dönüştürme ve (iii) Yemen’deki limanlar ağının kontrolünü ele geçirmek için başarılı girişimler.

İşgalci olarak BAE’liler
Ancak BAE birlikleri çoğunlukla işgalciler olarak görülüyor. Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi onları kurtarıcı bir kuvvetten ziyade işgalci bir güç gibi davranmakla suçlamıştı. [Z.T.K. Konuyla ilgili daha evvel David Hearst’ten yaptığım tercümeyi okumak için TIKLAYINIZ]
Savaşın başından bu yana [Z.T.K. 1990 öncesinde olduğu gibi] Kuzey ve Güney Yemen olarak bölünme çağrıları giderek daha yüksek bir sesle dillendiriliyor; ancak çatışmanın tüm önemli tarafları, en azından resmiyette, Yemen’in toprak bütünlüğüne bağlı kaldıklarını vurguluyor. Ancak bir yılı aşkın bir süredir ayrılıkçı güçler BAE’nin güçlü desteğiyle içeride ivme kazanıyorlar.
BAE hırslı bir şekilde “bölünmüş Yemen” projesini izliyor. BAE’liler Cumhurbaşkanı Hadi’nin kendi memleketi Aden’e girişine izin vermediklerinde (ki bu, ülkedeki güç dengesinin unutulmaz bir sembolüdür) anlaşmazlık bütün saçmalığıyla gün yüzüne çıktı.
Güney Yemen’de ayrılıkçı milisleri silahlandırarak ve altyapıya milyarlarca dolar akıtarak BAE şimdilerde ektiği ayrılıkçı ürünlerinin hasadını yapıyor. BAE’nin kafasında manda eyaleti oluşturmak var; bir tür kendisine bağlı sekizinci Güney Yemen Emirliği [Z.T.K. BAE’nin yedi emirlikten oluştuğunu hatırlatmak isterim]. Ki bu emirlik, stratejik önemi haiz coğrafyası ve enerji altyapısıyla BAE’nin küresel bir enerji süper gücü konumuna yükselmesini sağlayabilir.

Aden’in düşüşü
Abu Dabi’nin bu hedefi gerçekleştirmek için kullandığı temel araç Mayıs 2017’de kurulan Güney Geçiş Konseyi. Hadi’nin Başbakan Ahmed bin Dağr’ın azliyle ilgili Güney Geçiş Konseyi’nin ültimatomunu göz ardı etmesi üzerine, geçen ay Aden’de kanlı çatışmalar patlak vermiş ve 36 kişi hayatını kaybederken yüzlercesi de yaralanmıştı. Sonunda Güney Geçiş Konseyi fiilî başkent Aden’in kontrolünü ele geçirmişti.
[Z.T.K. 1967-1990 arasında hüküm süren] Eski Güney Yemen’in bayrakları cumhurbaşkanlığı sarayının giriş kapısında göndere çekildi. Dağr bir “darbe” yapıldığını söylerken Güney Geçiş Konseyi’nden üst düzey bir isim “isyan”ın Hadi yönetimi “devrilene” kadar süreceğini ilan etti.
Güney Geçiş Konseyi BAE’den silah, para ve askeri danışmanlık alıyor. Konsey lideri eski Aden Valisi Aidarus el-Zubeydi’nin yıllardır BAE’nin himayesi altında olduğu biliniyor.
Bu işbirliğinin stratejik askeri bileşeni, Hadi’ye bağlı Cumhurbaşkanlığı Muhafızlarının askeri üssünün ocak ayında ele geçirilmesi sırasında görüldü. BAE savaş uçaklarının üssü bombalaması ve Hadi’ye sadık askeri birlikleri zayıflatması sayesinde sahada Güney Geçiş Konseyi bu üssü ele geçirebildi. BAE, Güney Geçiş Konseyi’nin hava kuvveti gibi hareket ediyor.

Dur durak bilmeden enerji hedefleri peşinde koşulması
Son olayların da bir kez daha gösterdiği üzere BAE ve Suudi Arabistan, bu karmaşık ve çok katmanlı savaşta birbirine düşman tarafta yer alıyor. Suudiler Hadi’nin tarafında sıkı sıkı durmaya devam ederken üst düzey bir BAE’li güvenlik yetkilisi açık açık onun devrilmesi çağrısı yaptı.
2017 Ağustos’unda Middle East Eye’a sızdırılan iki eski üst düzey Amerikalı yetkilinin e-postalarının da gösterdiği gibi, Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman iki yılı aşkın bir süre evvel bizzat kendisinin başlattığı Yemen’deki maliyetli savaştan “kurtulmak istiyor”. Hadi’nin eski görevini sürdürmesinin ulaşılamaz bir hedef olduğunun farkına varan Riyad, odağını son derece sınırlı bir hedef olan güney hududunu Husilere karşı güvence altına almak olarak değiştirdi.
Buna mukabil Abu Dabi Husilerle ilgilenmiyor. Başından beri Husilere karşı savaşı, Yemen’in güneyine askeri olarak ayak basmak için bir bahane olarak kullandı.
BAE’nin tek menfaati, –Yemen limanlarını [Yemenlilerle] birlikte kullanmayı ve ülkenin enerji altyapısına yatırım yapmayı meşru bir şekilde müzakere etmek yerine, dur durak bilmeden inatla peşinden koştuğu üzere– 2000 km’lik Yemen sahilini kontrol altına almak. Bu, Abu Dabi’nin küresel bir enerji süper gücü olma planlarının da merkezî bir dayanağı. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder