30 Nisan 2016 Cumartesi

A.H. BAKİR - SURİYE’DE RUS VARLIĞININ TÜRKİYE’YLE ALAKASI


SURİYE’DE RUS ASKERİ VARLIĞININ TÜRKİYE’YLE BİR ALAKASI VAR MI?

Ali Hüseyin Bakir (Uluslararası İlişkiler Uzmanı ve Türkiye'nin Katar Büyükelçiliğinde Siyasi Danışman)
El-Arabi 21, 19.9.2015


Tercüme: Zahide Tuba Kor

Rusya’nın son dönemde harekete geçerek Esed rejimine desteğini artırması, Rusların gerçek niyetlerine ilişkin zihinlerde birçok soruyu beraberinde getiriyor. Son dönemde birbiri ardında yayınlanan haberlere göre, Rusya’nın Suriye’deki varlığı sadece danışmanlar, askeri yardımlar ve yedek parçalarla sınırlı kalmayıp askeri kuvvet, saldırı silahları, lojistik teçhizat, savaşçılar için barınaklar, savunma sistemleri, radarların yanı sıra askeri hava üssünü de içeriyor.

Doğal olarak böyle bir durum şu soruları akla getiriyor: Suriye’de beklenen Rus askeri hareketliliği ne türdendir? Ve tam olarak kimi hedef almaktadır? Moskova hedefinin IŞİD’e karşı savaş olduğunu söylüyor; ancak Rusya’nın yolladığı silahların çeşidine baktığımızda, bilhassa SA-22 füze savunma sistemi ve T-90 tankları kafalardaki soru işaretlerini artırıyor.

Haberlere göre son dönemde kesintisiz devam eden Rus askeri yığınağı, hiç şüphesiz SSCB’nin yıkılışından bu yana ülke sınırları dışında gerçekleşen türünün en büyüğü sayılır. Suriye’ye son dönemde ulaşan Rus askeri teçhizatının şekli ve Suriye sahilindeki Rusya’nın halen çalışmalarını sürdürdüğü tesisler [Moskova’nın hedefinin] sadece “IŞİD”e karşı savaşla sınırlı olmadığını net bir şekilde ortaya koyuyor.

Bilhassa SA-22 füze savunma sistemi hiçbir şekilde “IŞİD”e karşı savaş için olamaz. Bu nedenle Rusya’nın varlık nedeni, hedefi ve rolü hakkında sorular sormamız gayet mantıklı. Bazıları [Rusya’nın] varlığını, buradaki askeri tesislerini koruma hedefinin doğal bir sonucu olarak okuyabilir. Ancak konuyu bu bağlamda yorumlasak bile şu soruyu sorabiliriz: Bu yorum doğruysa eğer “kime karşı koruyacak?”

Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde bir güvenli bölge kurulmasını ve uçuşa yasak bölge oluşturulmasını en fazla isteyen ülke olduğu ve -Amerikan tarafının mütemadiyen [Ankara’yı]  atlatma/engelleme çabalarına rağmen- şimdiye kadar bu konuda herhangi bir tavize yanaşmadığı herkesin malumu.

Geçen ay İncirlik hava üssünü IŞİD’e karşı Amerikan ve koalisyon kuvvetlerinin kullanımına açan anlaşma imzalandığında Türkler güvenli bölge ve uçuş yasağını bir kez daha ortaya attı. Bu öneriye en bariz şekilde karşı çıkanlar ABD’nin yanı sıra Tahran ve Moskova’ydı.

ABD’nin Türk tarafına önerisi “IŞİD’den arındırılmış bir bölge”nin oluşturulmasıydı, yoksa “güvenli bölge” veya “tampon bölge” değildi. Türklerin fazla bir seçeneği kalmadığından bunu kabul ettiler. Türklerle bu konuyu konuştuğunuzda, ileriki bir dönemde söz konusu temel talep karşılığında bundan istifade etmenin mümkün olabileceğini söylüyorlardı. Ama öyle görünüyor ki bu Amerikan teklifi [Z.T.K. “IŞİD’den arındırılmış bir bölge”nin oluşturulmasını kastediyor], gerçekte [Türklerin] söz konusu temel talebini atlatarak kurtulmaktan/tuzağa düşürmekten başka bir şey değildi ve [bu haliyle anlaşma] belki de Ankara’nın değil Washington’ın gündemine hizmet edecek.

Kimilerine göre, önümüzdeki kasım ayında Türkiye’de yapılacak seçimler AKP’nin kazanması ve tek başına hükümeti kurmasıyla sonuçlanırsa eğer, Ankara, -Esed’in ya siyasi bir süreçle ya da askeri yollardan görevi bırakmasını açıkça dillendiren Suud’un çelik duruşundan da kuvvet alarak- tüm gücüyle Suriye dosyasına askeri olarak müdahil olacak.

Türkiye ve Suud’un duruşunun Esed’in devrilmesini istemeyen Rusya’nın duruşuyla çeliştiği aşikâr. Dolayısıyla Rusya’nın Suriye’ye ilişkin yenilenen gündeminde ya önümüzdeki dönemde herhangi bir Türk-Suud hareketliliğinin önünü kesmek ya da Esed’in fiilen çökmesi halinde bu ülkedeki nüfuzunu korumak türünden hesaplar görmezden gelinemez ki Moskova bunun gerçekleşmesine izin vermez.

SA-22 füze savunma sistemi, Suriye’nin kuzeyinde uçuş yasağı ve güvenli bölge kurulmasına dönük gelecekteki herhangi bir girişimin önünü kesme amacı taşıdığına dair hipotezleri güçlendiriyor. Şunu unutmamak gerekir ki 2012’de Suriye kıyılarına yakın sularda bir Türk uçağının düşürülmesinde Rusya’nın rolüne dair birçok haber yayınlanmıştı.  Yine son dönemde ABD ve Almanya’nın Patriot füze savunma bataryalarını Türkiye sınırından geri çekmeleri, Ankara’nın güvenli bölge kurma ve uçuş yasağı çabalarını engelleme kabilinden yorumlamak da mümkün.

Rusya’nın Suriye’deki doğrudan askeri varlığının gerçek hedefi bunlardan hangisi olursa olsun, ve Moskova’nın oynayacağı rolün mahiyetine bakmaksızın, şunu söyleyebiliriz ki Suriye’ye müdahil olan bölgesel güçlerin hesapları nispetinde işler giderek karmaşıklaşıyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder