30 Nisan 2016 Cumartesi

G.FRIEDMAN - TEHLİKELİ ERMENİ-AZERİ ÇATIŞMASI


ERMENİSTAN, AZERBAYCAN VE TEHLİKELİ BİR ÇATIŞMA

George Friedman (Amerikalı siyaset bilimci, Stratfor’un kurucusu ve 2015 yılına kadar başkanı, Geopolitical Futures’ın kurucusu ve yöneticisi)
Geopolitical Futures, 4.4.2016

Tercüme: Zahide Tuba Kor

(…)
Uzak bölgelerdeki savaşlar birçoklarını pek de ilgilendirmez, ama şu unutulmamalı ki ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan beri müdahil olduğu savaşların tamamı çıkarlarımızı çok da ilgilendirmeyen uzak bölgelerdeydi. Dağlık Karabağ’ı anlamak önemli; ABD doğrudan müdahil olacağı için değil, ABD tam da bu tarz çatışmalara müdahilliğe eğilimli olduğundan...
(…) 
Kafkaslar hem stratejik hem de istikrarsız bir bölge. (…)

İlk önce Çarlar ve daha sonra defalarca Sovyetler tarafından belirlenen Kafkas devletlerinin sınırları son derece keyfi. Mevcut sınırlar adeta üzerinde savaşmak için çizilmiş. Burası hafızanın eski, ruh halinin/tepkilerin kısa süreli olduğu bir bölge. Her ülkenin iddiaları ve öfkeleri bir dereceye kadar meşru. (…) Burası savaşların çok çok uzun yıllar sürdüğü bir alan; zira bölgenin coğrafi koşulları herhangi bir savaşın neticeye varmasını zorlaştırıyor. (…) Dağlık Karabağ’ı da bu şekilde görebilirsiniz. Küçük bir ülkenin küçük bir parçası; ama unutulması veya üzerinde uzlaşılması mümkün değil.

Bölgede barış varsa eğer, dışarıdan dayatılmıştır. En son emperyal tecrübe Rusya ve SSCB’yle yaşandı. Kafkaslar stratejik nedenlerle önemli. Zira Türklerin ve Farsların Rusya’nın kalbine ulaşmasına bir engel. Sovyetlerin çekilmesinden bu yana bölge geleneksel iç kavgalarla malul; ama dış güçler de bölgeyi manipüle ediyor ve nüfuzlarını yaymaya çalışıyor. (…)

Bölgedeki joker kartı ABD. 2008’de Rusya’yla savaşından evvel Gürcistan’ı destekledi; ama o dönemde bölgede Rusları engelleyecek [askeri] birliklere sahip değildi. ABD Ermenistan’ın Rusya’yla yakın bağlarına karşı çıkıyor; ama –kendisi için ikincil önem arz eden– bölge politikasını sınırlandıran önemli bir Ermeni nüfusuna sahip. Azerbaycan’ın insan hakları siciline karşı çıkıyor; ama Afganistan’a askeri birlik ve teçhizat yollamak için Azeri tesislerini kullanıyor.

Her büyük gücün bölgede kendi stratejik çıkarları var. Ruslar için Çeçenistan ve Dağıstan volkanları üzerine inşa edilen Kuzey Kafkasları elde tutmak stratejik bir zorunluluk. Kuzeyde güvenliğini sağlamak için Rusya güneyi dengede tutmak ve Türk, İran ve –hepsinden önemlisi– ABD nüfuzuna karşı koymak zorunda.
(…)
ABD içinse bölge ya hiçbir önem arz etmiyor ya da nadiren önem taşıyor. Eğer ABD Rusya’yı çevreleme stratejisini uygulayacaksa bu sadece Orta Avrupa’yla sınırlı tutulamaz. Bu stratejiyi Hazar Denizi çevresindeki ülkelere de yaymak zorunda. Şimdiye kadar bunu tahayyül etmek oldukça zordu; çünkü Türkiye, Baltık Denizi’nden [Z.T.K. Yazar, Karadeniz diyeceğine yanlışlıkla Baltık Denizi demiş olmalı] Hazar Denizi’ne kadar bu hattı fiziksel olarak engelliyordu. Ama şimdi Ruslarla ilişkilerinin çökmesiyle birlikte ABD’nin Türkiye’yle ilişkilerini –geçen hafta Washington’daki kaosa rağmen [Z.T.K. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son Washington ziyaretini kastediyor]– yeniden canlandırması mümkün ve ardından bölge, özellikle de Gürcistan ve –İran ve Rusya’yla sınır komşusu tek ülke olan– Azerbaycan, hayati birer değer haline gelecek.

Dağlık Karabağ’daki savaş bağlamında, –petrol zengini olan ve bu nedenle [son zamanlarda] bir anda nakit fakirine dönüşen– Azerbaycan için Ermenistan’da bir başarı, ekonomik problemlerin yaşandığı bir dönemde devletin yetkinliğinin bir sembolü olacaktır. Azerilerin çatışmaları başlattığına dair elimde hiçbir delil yok, ama her halükarda onlara bir fırsat sunduğu açık. Ermenistan’la çatışırken, aslında Rusların bir vekiliyle ve Türklerin düşmanıyla çatışıyorlar. Bu yüzden Türkiye Azerbaycan’a destek için hemen ortaya atladı. Bu ne türden bir destek olabilir henüz net değil; ancak Türkiye’nin elinde de birtakım kaynaklar/araçlar bulunduğundan [oynayacağı rol] göz ardı edilmemeli. Ruslar hemen arabuluculuk teklif ettiler. Dünyada istikrara kavuşturucu bir güç olarak kendilerini yeniden konumlandırmaya çalışıyorlar. Teklifleri ses getirdi/işe yaradı – ki bu da “Acaba çatışmaların patlak vermesinde Rusların parmağı var mıdır?” sorusunu akıllara getiriyor. Bu arada ABD geri duruyor ve yavan sözlerle yetiniyor. Henüz sonuç üzerinde hiçbir çıkarı yok.

Aslında Azerbaycan ve Ermenistan dışında başka herhangi bir devletin de Dağlık Karabağ üzerinde bir çıkarı yok. Bakü’deyken bir gazeteci bana Dağlık Karabağ meselesinde ve Azerbaycan’ın bu toprakları geri alma hakkı konusunda ABD’nin duruşunun ne olduğunu sormuştu. Ben de Dağlık Karabağ’ın kimin elinde olacağı meselesi ABD’nin hiç de umurunda değil ve bu yüzden Azerbaycan bu toprakları ister geri alsın ister almasın Washington’ın herhangi bir itirazı olmayacaktır cevabını vermiştim.

(…) Dağlık Karabağ bu iki taraf dışında çok az ülkenin umurunda olsa da bölge tarihi olarak hayati bir alanda. (…) Bir çatışma Rusya, Türkiye, İran ve ABD’yi içine çekebilir. “Çekebilir” kelimesi “çekecektir” ile aynı manayı taşımaz; ama bu meseleyi ciddiye almak için yeterli bir sebep.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder