20 Haziran 2024 Perşembe

XX: “TAM 14 BAYRAMDIR GÖREMEDİĞİM AİLEMİ NASIL ÖZLÜYORUM BİLEMEZSİNİZ”

 

“TAM 14 BAYRAMDIR GÖREMEDİĞİM AİLEMİ NASIL ÖZLÜYORUM BİLEMEZSİNİZ”

XX (9 yıl Türkiye’de yaşadıktan sonra 2022’de Almanya’ya sığınmış 17 yaşında bir Suriyeli genç erkekle röportaj)

Almanya, 17.6.2024

NOT: Blogda yer alan 900 küsur içeriğe http://ortadogugunlugu.blogspot.com.tr/2018/01/bu-blogda-neler-var.html linkinden toplu olarak ulaşabilirsiniz.


2007 doğumlu Halep kökenli Suriyeli bir genç. 4 yaşında ailesiyle ülkesinden ayrılmış; önce bir sene Irak’ta kalmışlar, ardından 2012’de Türkiye’ye gelmişler. 2016’da ailesi Suriye’ye geri dönse de o, 10 yaş büyük ağabeyiyle Türkiye’de kalmış. Küçücük yaşta çalışmaya başlamış. 15 yaşındayken büyük badireler atlatarak Almanya’ya kaçak şekilde göçmüş. Şu an Sosyal Hizmetlere bağlı bir yerde tek başına yaşıyor, bunalımda ve aile hasreti çekiyor. Kurban Bayramı’nın 2. günü kendisiyle online röportaj yaptım. Duygu ve düşüncelerini içtenlikle anlattı.

Beni bu gençle tanıştıran Almanya’daki yabancı dil öğretmeni Emel hanıma teşekkür ederim.

 

Neden 2011 gibi erken bir tarihte, savaş henüz Halep’te başlamamışken ülkeden ayrıldınız?

Savaş Halep’e sıçramasa da Deraa’da başlamıştı ve tüccar olan babam, Suriye’nin yerle bir olacağının daha en baştan farkına varmıştı. Kalırsak ölürüz diye düşündü. Irak’a gitme kararı aldı. 2015-2016’ya kadar ailemle yaşadım, ama sonra onlar geri döndü.

Ailen neden Suriye’ye döndü?

Babamın yaşı ilerlemişti, 45’ine ulaşmıştı. Türkiye’de iş bulamadı. [Ülkemizde orta yaş ve üstü sığınmacı erkeklerin iş bulabilmesi çok zordur; ya genç erkekler ya da kadınlar iş bulabilir.] Sonunda annemi ve iki kardeşimi alıp Halep’e döndü. Ağabeyimle ben Türkiye’de kalıp çalışmaya başladık. Gaziantep, Antalya, İstanbul ve Adana’da yaşadım; nerede iş bulduysak o şehre gittik. 2016’dan 2021’e kadar ayakkabı üretimi, süpermarket, inşaat başta olmak üzere farklı farklı işlerde çalıştım. Sonunda ağabeyimle Avrupa’ya gitme kararı aldık.

Peki, sen neden ebeveyninle Suriye’ye dönmedin?

Çünkü 4 yaşında küçücük bir çocukken Suriye’den ayrıldım. 5-13 yaş arası çocukluğum Türkiye’de geçti ve burayı çok sevdim. Babam hep birlikte dönmek istedi; ama ben ve ağabeyim razı olmadık. Suriye’ye dair hiçbir şey hatırlamıyordum ki. Bana yabancı bir memleket gibiydi. Ağabeyim tam askerlik çağındaydı. Suriye’ye dönsek de o, Halep’te evimizin olduğu rejim bölgesine giremezdi; el-Bab’da [ÖSO ve Türkiye tarafından] kurtarılmış bölgede kalacaktı. El-Bab’da tek başına kalmaktansa alıştığı Türkiye’yi tercih etti. Sonuçta ailemle pek yaşayamadım.

Baban şu an Suriye’de çalışıyor mu?

Hayır.

O zaman siz kazandığınız parayı ailenize yolluyor olmalısınız.

Evet, aynen öyle.

Türkiye’deki hayatın nasıldı?

Çok iyiydi. Suriye’dense Türkiye’de yaşamayı tercih ettim. Ama sorun şu ki aile hasretine dayanamadım.  2017 veya 2018 yılıydı, vali beye gidip aile hasretiyle yanıp tutuştuğumu, bir kerecik olsun onları görmek istediğimi anlattım. Sağ olsun, kabul etti. Suriye tarafına geçip el-Bab’da ailemle buluşup 1,5 ayımı onlarla geçirdim; sonra Türkiye’ye dönüp çalışmaya devam ettim. Son 6-7 yıldır ebeveynimi hiç görmedim. Artık yaşları 50’yi geçti, sağlıkları da iyi değil. Şu hayatta onları tekrar görüp göremeyeceğimi bilmiyorum. Onları çok özlüyorum.

[Fark ettiyseniz 45-50’yi ileri bir yaş gibi görüyor. Şubat 2024’teki Azez ziyaretimde görüştüğüm psikososyal destek uzmanı da artık Suriye’de ortalama ömrün kısaldığını, özellikle kamplarda kalanların 50’li yaşlarında ölmeye başladığını anlattı.]

Peki Türkiye’deki çalışma şartların nasıldı, ne kadar ücret aldın?

Ailem gittikten sonra gece-gündüz hep çalıştım. Ayakkabı üretiminde çalışırken mesaim 13 saatti; ücretimi hatırlamıyorum. Ama 2020’de haftalık 800 TL alıyordum; 2021’de Türkiye’deki son senemde aldığım ücret haftalık 1000 TL’ye çıkmıştı.

İşverenler ücretini veriyor muydu?

Bazıları veriyor, bazıları vermiyordu. Sürekli haftaya vereceğiz diye oyalıyorlardı.

Ücreti alamadığında ne yapıyordun?

Ben, ağabeyim ve arkadaşlarım işyerine gidip oturma eylemi gibi bir şey yapıyorduk, çay içip müzik dinliyor, “Paramızı verene kadar gitmeyiz, isterseniz polis çağırın” diyorduk. Zaten kimliğim Gaziantep’e kayıtlıydı ve orada çalışıyordum. Kaçak değildim. İşveren sonunda paramı veriyordu.

İşverenlerin muamelesi nasıldı?

İyi değildi. Ama bize muamele iyi mi kötü mü umursamıyorduk, çünkü paraya ihtiyacımız vardı.

Peki her işte yasal çalışmış değilsindir. Kaçak işlerde ne yaptın?

Evet, kaçak çalıştığımız da oldu. Kaçak işlerde hakkımızı arayamıyorduk, işveren paramızı vermediğinde yapacak bir şey yoktu.

Ağabeyin ne işle meşguldü, seninkiyle aynı mıydı?

O, ticaretle uğraşıyordu.

Almanya’daki hayatın nasıl?

İyi değil. Çok büyük sıkıntılarım var. Burada hayat yok, arkadaş yok. Sadece okul arkadaşlarım var, o kadar.  Okul dışında herkes evden işe, işten eve gidiyor…

Ailemi nasıl özlüyorum bilemezsiniz. Dün Kurban Bayramı’nın ilk günüydü. Biliyor musunuz, tam 14 bayramdır ailemi göremiyorum. Bundan 7-8 yıl önce ailemle birlikteyken bayramları çok güzel geçirirdik. Kurban keserdik, ziyaretler yapardık, mutluyduk. Dün yapayalnızdım. Bayramı odama kapanmış, öylece tavana bakarak geçirirken derin düşüncelere daldım. Ben neden buradayım diye sorguladım. Ailemle birlikte olsaydım belki her şey çok daha güzel olurdu. Neden ailemi bıraktım? Acaba ailemi tekrar görebilecek miyim? Ailemle birlikte onurlu bir hayat sürebilecek miyim? Burada ikamet hakkı kazandıktan sonra onları görmeye gidebilir miyim veya onları Almanya’ya getirtebilir miyim? Bunun gibi nice şeyler düşündüm.  

Suriyeli arkadaşların yok mu?

Yaşıtım yok. Sosyal Hizmetler’de benim gibi kalan Afganlar, Afrikalılar falan var. Sadece okulda birkaç Suriyeli var, o kadar.

Yalnızım dedin, ağabeyin nerede? O neler yaşıyor, ne hissediyor?

Bilmiyorum. Çünkü o, Almanya’nın başka bir şehrinde yaşıyor. En son kendisiyle bir ay evvel görüştüm.

Çok büyük sıkıntıların olduğundan bahsettin. Aile hasreti dışında neler yaşıyorsun?

İki sene evvel Almanya’ya geldiğimizde 25 yıldır burada yaşayan amcamın oğlunun evine yerleştik ve onun lokantasında kaçak çalışmaya başladık. Ama tek kuruş para vermedi. Böyle olunca ağabeyim ayrılıp Almanya’nın başka bir yerinden kendisine ev tuttu. Amcaoğlum çok sıkıntı yaptığı için ağabeyimle birlikte gidemedim. Evinde kalıp işinde çalışmaya devam ettim. 1,5 sene boyunca beni bedava çalıştırdı. Sadece maaş ödemese sıkıntı etmem; ama onun yüzünden devletten sosyal yardım da alamadık, sağlık sigortası da bağlanmadı. Bana çok büyük kötülük yaptı. Sonunda dayanamadım. Altı ay evvel okulda Sosyal Hizmetler görevlisine durumumu anlattım. Şimdi Sosyal Hizmetlere bağlı bir otelde kalıyorum, tek başımayım. Altı ay evvel kurtulsam da yol açtığı sıkıntılar sürüyor. Bana borcu 30.000 avro.

Peki, göç sırasında neler yaşadın? Bol maceralı olmalı.

Suriye’den Irak’a ve Irak’tan Türkiye’ye gidişte hiçbir sıkıntı yaşamadık; hatta savaşın ilk yılları olduğu için Suriyeliyiz diye bize çok iyi davrandılar. 2021’de Türkiye’den ilk olarak Yunanistan’a gittik. 8 gün yaya yürüdük, 3 gün aç susuz kaldık. Selanik’e vardık. Kaçakçılara toplamda 8000 avro ödedik. Ama sonra Yunan polisi bizi yakalayıp Türkiye’ye geri yolladı.

Yunan polislerin size muamelesi nasıldı?

Çok kötüydü. Fena dayak yedik.

Sadece dayak mı? Ben çok daha kötü şeyler duyuyorum. Kıyafetleri soyma, köpeklere saldırtma, paraları çalma gibi…

Tabii bunlar da oldu. Her şeyimizi aldılar. Üstümüzü arama bahanesiyle kıyafetlerimizi tamamen soydular. Sonra sadece çamaşırımızı verdiler. Dövmeye başladılar. Ağabeyimin polis dayağından kolu kırıldı, üç gün hastanede yattı. Benim de ayağımı köpek ısırdı. Sabahın 4’ünde polis bizi Edirne sınırına bıraktı. Hava karanlık ve soğuktu, biz çıplak vaziyetteydik. İstanbul’da bir tanıdığımızı telefonla aradık. İstanbul sınırına bizim için kıyafet getirdi, onu giyip şehre girdik.

O zaman İstanbul sınırına kadar kıyafetsizdiniz, öyle mi?

Evet, kıyafetsizdik. İnsanlar bize şaşkın şaşkın bakıyordu.

Kaç kişi bu şekilde geri yollandınız?

Çok fazlaydık… İstanbul’a gelip çanta, kıyafet, yiyecek içecek satın aldık. İkinci defa Bulgaristan sınırına doğru yola çıktık. Bu sefer Bulgaristan’a geçmeden hırsızlara yakalandık. Bizi dövüp 12.000 avro para istediler. Videomuzu çekip babama yolladılar. “Bize para verecek misin, vermeyecek misin? Vermezsen çocuklarını öldürüp çöpe atacağız” diyerek tehdit ettiler. Babam çok hastaydı. Suriye’de küçük bir tarlamız vardı, bizim için onu satmak zorunda kaldı. 2021’de Türk polisi kimliksiz Suriyelileri yakalayıp Suriye’ye sınır dışı ediyordu. Hırsızlar bizi tam Esenyurt’ta karakolun oraya bıraktılar ki yakalanalım. Bir arkadaşımızı aradık, gelip bizi kurtardı. Birkaç hafta evinde kaldık. Artık iş bulup çalışacak, Almanya’ya gitmeyecektik. Ben kayıtlı olduğum Gaziantep’e geri döndüm, ağabeyim İstanbul’da kaldı. İkimiz de para kazanmak için çok çalıştık. Allah yardım etti, para topladık. Bu arada bizim Suriye’de iki evimiz vardı. Halep merkezdeki evimiz savaşta tamamen yıkılmıştı; ailemin yaşadığı kırsaldaki evimiz ayaktaydı. Biz Avrupa’ya gidebilelim diye babam evi ve sahip olduğu her şeyi sattı. Tam 20.000 avro geldi. Yeniden Almanya için yollara düştük. Bu sefer de Bulgaristan’da polise yakalandık, dövülüp geri yolladık. Tam 13 sefer aynı şeyi yaşadık. Bulgaristan’a geçebilmek için 15.000 avro harcamışızdır. Avrupa’ya gitme uğruna çok fazla para kaybettik ve çok büyük sıkıntılar yaşadık. Türkiye’den Almanya’ya varış sürecinde toplamda 45.000 avro harcamışızdır. 

Neden Yunanistan’ı sadece bir kere deneyip sonrasında Almanya’ya hep Bulgaristan üzerinden gitmeye çalıştınız?

Bulgaristan yolu uzak olmadığından tercih ettik. 10 gün yaya yürüyerek gittik. Yolda hastalandım; hastanede ameliyat yapıldı, hala bacağımda ameliyat izleri var. Başkent Sofya’dan Sırbistan’a giderken yine polis yakaladı; üç gün karakolda gözaltında tutulduk. Sonrasında bizi kampa yollayıp bir kâğıt verdiler. İki hafta sonra Sırbistan’a geçtik. Orada da iki hafta geçirdik. Ardından Macaristan’a geçtik; iki gün kaldık, ormanlarda yattık. Oradan Slovakya’ya geçince yine polise yakalandık ve iki gün karakolda yattık. Bacağım koskoca şişti, kan oturdu. Hastanede bir hafta yattım. Çıktıktan sonra yine hapse atıldık. Bir gün sonra bir kart verildi; 24 saat içinde Slovakya’dan ayrılmazsanız cezalandırılacaksınız diyordu. Hemen Çek Cumhuriyeti’ne geçtik. Yine yakalandık, orada da iki gün hapis yattık. Bizi Bulgaristan’a sınırdışı edeceklerdi. Münih’te Alman vatandaşlığı olan doktor bir akrabamız olduğunu söyledik; sağ olsun, hemen gelip bizim adımıza cezayı ödedi. O sayede salındık ve Almanya’ya birlikte gittik. Ama o uzakta yaşadığından yolda ayrıldı; biz kampa gidip kaydolduk. Ama daha kampa girmeden bu sefer diğer kuzenimiz geldi. “Ben size her türlü yardımı yaparım. Lokantam var, benimle çalışırsınız. Sosyal sigortanızı yaptırırım, ailenizi de buraya getirtirim, gelip bizde kalın” dedi. Kabul ettik. 1,5 sene kaldım. Tek kuruş vermediği gibi sosyal yardım da alamadık. Hayatımızı mahvetti.

İstanbul’dan yola çıkıp Almanya’ya varmak ne kadar sürdü?

İki aya yakın.

Almanya’ya gittiğine pişman mısın?

Bilmiyorum ki. Burada Almanca konuşmayı öğrenmemiz ve en az üç-dört sene çalışmamız lazım. Ondan sonra işler rayına girecek. Şu an hayatımız iyi değil. Sürekli tek başımayım ve hep kendime soruyorum, neden bunları yaşıyorum diye. Ama elimden başka bir şey gelmiyor ki…

Göç sırasında hangi ülke size en kötü davrandı?

Yunanistan ve Bulgaristan dünyanın en kötü ülkeleri. Berbat davrandılar. Bu arada nereye gittiysek, hangi ülkede bulunduysak hep dayak yedik.

Yolculuk çok tehlikeliydi, öyle değil mi?

Öyle; yollarda öldürülme veya ölme ihtimalimiz vardı.

Neden çok sevdiğin Türkiye’yi bırakıp ölüm pahasına Avrupa’ya gittin?

Aileme kavuşabilmek için. Çünkü ailemi Türkiye’ye getirtme imkân ve ihtimalimiz yoktu. Almanya’da ise mültecilerin aile birleşimi çerçevesinde en azından bir süre sonra ailesini getirtebilme hakkı var.

Peki aileni en erken ne zaman Almanya’ya getirtebilirsin?

En az bir sene sonra. Ama bilmiyorum, böyle bir imkânımız olur mu, olmaz mı...

Ailen Almanya’ya gelmek istiyor mu?

Evet, istiyorlar. Suriye’de hayatta kalmak, yaşayabilmek artık çok zor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder