KORONAVİRÜSÜ YENMEK İÇİN İRAN’A YAPTIRIMLARI KALDIRIN
Ariel Gold (Barış için CODEPINK ulusal
eş-başkanı) ve Medea
Benjamin (Barış için CODEPINK kurucularından
ve 40 yıldır verdiği sosyal adalet mücadelesiyle dünyaca tanınan bir aktivist)
Foreign Policy in Focus, 13 Mart 2020
Tercüme ve editoryal katkı: Zahide Tuba Kor
NOT: Bu
özet tercüme Fikir Turu web sitesinde 19.3.2020 tarihinde
yayınlanmıştır.
İngilizcesi “To Help Stem Coronavirus, Lift the Sanctions
on Iran” başlığıyla yayınlanan yazının tamamını okumak için TIKLAYINIZ.
NOT: Blogda yer alan 800 içeriğe http://ortadogugunlugu.blogspot.com.tr/2018/01/bu-blogda-neler-var.html linkinden toplu olarak ulaşabilirsiniz.
Kaynak göstermeden blogdaki yazı, tercüme ve
infografikleri kullanmamanız önemle rica olunur.
Özet: Koronavirüsün en yüksek ölüm oranına
sahip olduğu ülkelerden biri İran. Bu ülkenin salgınla baş etmesini zorlaştıran
en önemli nedenlerden biri de, yaptırımlar. Koronavirüs, bir ülkenin sağlık
sistemine verilen kasıtlı zararın, tüm dünyanın küresel bir salgınla baş etmesini
nasıl zorlaştırabileceğini ortaya koyuyor. İran’a yönelik yaptırımlar kalkmadan
bu salgını yenmek mümkün olur mu?
Kapı
komşumuz İran dünyada koronavirüsün en hızlı yayıldığı ve en çok can aldığı
ülkelerden. Bunda Amerikan yönetimlerinin yıllardır uyguladığı yaptırımlarla
sadece ekonomisini değil, İran’ın sağlık sistemini de çökertmesinin etkisi
büyük. Tahran yönetiminin uluslararası kuruluşlardan acil yardım istemesi,
İran’daki salgının bu noktaya gelmesinde etkili olan yaptırımlar meselesinin
daha fazla sorgulanmasına yol açtı.
Bu
sorgulamayı yapanlar arasında bir grup kadının öncülüğünde kurulmuş savaş
karşıtı Barış İçin CODEPINK adlı bir sivil toplum kuruluşunun iki etkili ismi
de yer aldı.
Barış
için CODEPINK, ABD’nin yürüttüğü savaşları ve işgalleri sona erdirmek, küresel
olarak militarizme meydan okumak, barış ve insan hakları girişimlerini
desteklemek ve vergileri savaşa değil sağlık, eğitim, çevre gibi alanlara
yönlendirmek üzere Irak Savaşı öncesinde (2002) kurulan bir sivil toplum
kuruluşu. Bu STK’nın ulusal eş-başkanı Ariel Gold ve kurucularından, -aynı
zamanda 40 yıldır verdiği sosyal adalet mücadelesiyle dünyada tanınan- Medea
Benjamin, 13 Mart’ta Foreign Policy in Focus için
“Koronavirüsün Yayılmasını Engellemek İstiyorsanız İran’a Yaptırımları
Kaldırın” başlıklı bir yazı kaleme aldılar.
Ortadoğu’da
koronavirüs neden en çok İran’ı vuruyor?
Yazarlara
göre, koronavirüs pandemisi, küresel toplum olarak ne denli birbirimizle iç içe
geçtiğimizin ilk kanıtı değil. Çünkü iklim krizi ve mülteci krizi, uzun
zamandır bir kıtadaki savaşların veya korbondioksit salınımının başka bir
kıtadaki insanların hayatını ve refahını nasıl tehlikeye attığının çarpıcı
birer örneğiydi. Bununla birlikte koronavirüs, bir ülkenin sağlık sistemine
verilen kasıtlı zararın, tüm dünyanın küresel bir salgınla baş etmesini nasıl
zorlaştırabileceğini ortaya koyuyor.
Gold
ve Benjamin, kişi başına virüs kapma ve ölüm vakaları bakımından İran’ın şu
anda Ortadoğu’da birinci, dünyada da İtalya ve Güney Kore’den sonra üçüncü
sırada olduğuna dikkat çekiyorlar. Ortadoğu’da koronavirüs vakalarının şimdiye
kadar İsrail-Filistin, Suudi Arabistan, Ürdün, Katar, Bahreyn, Kuveyt, BAE,
Irak, Lübnan, Umman ve Mısır’da tespit edildiğini; eğer ki İran bu krizi
engelleyemezse, virüsün Ortadoğu ve ötesine yayılmaya devam edeceğini
vurguluyorlar.
“Son
derece yaygın ve ağır” yaptırımlar
Koronavirüs
19 Şubat’ta İran’ı vurduğunda, -sağlık sistemi de dahil- ülke ekonomisinin
Amerikan yaptırımlarıyla çoktan harap olduğuna dikkat çekiyorlar:
“Trump
yönetiminin 2018’de nükleer anlaşmadan çekilmesinden sonra yaptırımların
yeniden dayatılması, ülke ekonomisi ve sıradan İranlıların hayatları üzerinde
yıkıcı bir etki yaptı. İran riyali değerinin %80’ini kaybederken gıda fiyatları
ikiye katlandı, kiralar da işsizlik de yukarı fırladı.
2018
başında günlük petrol satışının 2,5 milyon varilden bugün yaklaşık 250 bin
varile düşüşüyle İran ekonomisinin uğradığı çöküş, kaynakları zaten yetersiz
olan hükümeti, koronavirüsün ıstırabını çeken hastalar için doğrudan tıbbi
tedavinin ve işlerini kaybeden işçiler ile iflas eden işletmelere yardımda
bulunmanın muazzam maliyetlerini karşılamakla baş başa bıraktı.
İnsani
yardımın -gıda ve ilacın- yaptırımlardan istisna tutulması beklenirdi. Ancak
öyle olmadı. Nakliye ve sigorta şirketleri İran ile iş yapma riskini almak
istemedi ve özellikle Trump yönetiminin İran Merkez Bankası’nı yaptırım
listesine aldığı Eylül 2019’dan sonra bankalar ödemeleri işleme koyamadı veya
koymak istemedi.”
Yazarlar
İran’da tıbbi malzeme ve ilaç eksikliğinin yeni olmadığına dikkat çekiyorlar:
“İran, şu an koronavirüsün yayılmasını yavaşlatmak ve hayat kurtarmak için
yeterince test kiti, solunum cihazı, antiviral ilaç ve diğer malzemeleri
tedarik edemiyor; ama daha önce de İranlılar hayat kurtaran ilaçlara ve
tedavilere erişmekte zorlanıyorlardı.”
Ekim
2019’da İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün yayınladığı bir rapordan bahsederek şu
alıntıyı yapıyorlar: “ABD’nin [İran’a yönelik] yaptırımlarının son derece
yaygın ve ağır olması yüzünden dünyadaki bankalar ve şirketler İran’la insani
ticaretten geri çekildi ve dolayısıyla nadir veya komplike hastalıkları olan
İranlılar ihtiyaç duydukları ilaç ve tedaviye ulaşamıyorlar.”
Koronavirüs
tek değil
Yazarlar,
İran’da kritik ilaç tedavisine erişilemeyen hastalıkları da sıralamış:
İran-Irak Savaşı sırasında kimyasal silahlara maruz kalınması nedeniyle kronik
göz yaralanmaları, epilepsi, lösemi, epidermoliz bülloza [doğuştan gelen ve
tedavisi olmayan bir deri hastalığı] ve şimdi de koronavirüs.
İran’da
koronavirüsten ölüm oranının %16’ya ulaştığı 27 Şubat 2020 tarihinde Amerikan
Hazine Bakanlığı, bazı insani yardım malzemelerinin İran Merkez Bankası
üzerinden geçişi için yaptırımları esneteceğini açıklasa da yazarlar bunu hem
çok ufak hem de çok geç bir adım olarak görüyorlar.
İran
hükümeti de suçsuz değil
Gold
ve Benjamin’e göre, İran hükümeti de suçsuz değil; çünkü başlangıçta süreci
fena halde kötü yönettiler, tehlikeyi küçümsediler, yanlış bilgi verdiler ve
hatta tehlikeye dikkat çekenleri tutukladılar. Ama yazarlar, virüsün
başlangıcında Çin’in de ABD’nin Trump’ının da benzer tepkiler verdiğini
hatırlatıyorlar.
“Koronavirüs
Aralık 2019’da Çin’de başladığında Amerikan Başkanı Donald Trump hemen salgını
Çin’le sınırlıymış gibi başından savdı. Ocak ayı sonunda, Çin’den geleceklerin
ABD’ye girişini yasakladı, ancak yine (…) durumu ‘çok iyi kontrol altında’
tuttuklarında ısrarcı oldu. Trump tıbbi pandemilerin seyahat yasaklarıyla ve
sınırları kapatarak kontrol altında tutulabileceği ısrarına rağmen, koronavirüs
sınır tanımadı ve (…) 21 Ocak’ta ABD, Wuhan/Çin’den yeni dönen Washington
eyaletinden 30 yaşındaki bir vatandaşının enfeksiyon olduğunu doğruladı.”
Yazarlar,
bugün hâlâ daha ABD’de yeteri kadar test kiti olmadığını (…) ve Trump’ın
salgını ‘yabancı bir virüs’ olarak nitelemeye devam ettiğini belirtiyorlar.
Bir
araya gelme vakti
“İran
hükümeti, pandemiyle mücadele için IMF’den 5 milyar dolarlık acil finansman
talep etti ve BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e ABD yaptırımlarının
kaldırılması çağrısı yapan bir mektup kaleme aldı.” diyerek durumun bulunduğu
noktayı hatırlatan yazarlar, yaptırıma maruz kalanın sadece İran olmadığını da
vurguluyorlar:
“ABD,
dünya nüfusunun üçte birinden fazlasını etkileyecek şekilde, toplamda 39 ülkeye
bir çeşit yaptırım uyguluyor. İran’ın yanı sıra Venezuela Amerikan
yaptırımlarının en sert vurduğu ülkelerden biri.”
Devlet
Başkanı Nicolas Maduro’ya göre ülkesinde henüz koronavirüs vakası olmasa da
yaptırımların Venezuela’yı dünyadaki en savunmasız ülkelerden birine
dönüştürdüğüne dikkat çekiyorlar: “Sağlık sistemi öyle bir altüst durumda ki
birçok devlet hastanesinde su, elektrik veya temel tıbbi malzeme çoğunlukla yok
ve birçok ailenin su ve sabun gibi en temel temizlik malzemelerine erişimi
sınırlı.”
Yazarlara
göre, Başkan Trump’ın koronavirüs salgınıyla yurtiçinde ve yurtdışında baş
edebilmesi için köklü değişiklikler yapması gerekiyor: Krizi küçümsemeyi ve
insanların sosyal mesafe uygulamalarının gerekmediği ısrarını bırakmalı. Ülkede
virüs testinin yeteri kadar olduğu konusunda gerçek dışı sözler sarf etmekten
vazgeçmeli. Açgözlü, kâra dayalı sağlık hizmetleri endüstrisini beslemeyi
bırakmalı. Ayrıca Trump yönetimi İran’a, Venezuela’ya ve sıradan insanların
sıkıntı çektiği diğer ülkelere uyguladığı yaptırımları kaldırmalı.
Gold
ve Benjamin yazıyı şöyle sonlandırıyor: “Hükümetlerini beğenmediğimiz ülkeleri
iktisaden sıkıştırmanın zamanı değil. Küresel toplum olarak kaynakları ve en
iyi uygulamaları paylaşmak için bir araya gelme zamanı. Koronavirüs bize bir
şey öğretiyorsa o da şudur: Bu korkunç salgını ancak ve ancak birlikte
çalışarak yenebiliriz.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder