19 Mart 2024 Salı

Z.T.KOR: POST ÖYKÜ DERGİSİNİN ÇEVİRİLERİMLE İLGİLİ SORUSUNA CEVABIM


POST ÖYKÜ DERGİSİNİN ÇEVİRİLERİMLE İLGİLİ SORUSUNA CEVABIM

Zahide Tuba Kor

Post Öykü dergisi, Mart-Nisan 2024, sayı 57, sf. 134-135.

NOT: Blogda yer alan 900 küsur içeriğe http://ortadogugunlugu.blogspot.com.tr/2018/01/bu-blogda-neler-var.html linkinden toplu olarak ulaşabilirsiniz.


Bu sıralar üzerinde çalıştığınız, yeni bitirdiğiniz, yeni başladığınız metin ve yazarlardan bahseder misiniz? Her çeviri yeni bir deneyimdir, her yeni günün olduğu gibi. Bizimle paylaşmak istediğiniz herhangi bir bilgi var mı?

Siyonist anlatıya meydan okuyan İsrailli revizyonist tarihçilerden Avi Shlaim’in 2023’te İngiltere’de yayımlanan Three Worlds: Memoirs of an Arab-Jew başlıklı hatıratını çevirmeye yeni başladım. Bu kitap, aslen bir Irak Yahudi’si olan ama 1950’de henüz beş yaşındayken ailesiyle İsrail’e göç etmek zorunda kalan, daha sonra 15 yaşında Londra’ya eğitim için giden yazarın Irak-İsrail-İngiltere’de geçen ilk on sekiz yıllık hayat hikayesini anlatıyor. Konuyu İngiliz sömürgeciliği, yükselen Yahudi ve Arap milliyetçilikleri, Arap-İsrail savaşları ekseninde, siyasi argümanlarla ele alıyor. Ailesinin geçmişi üzerinden Ortadoğu’nun çalkantılı bir dönemine ayna tutarken alternatif bir tarih anlatısı sunuyor.

Bu kitabı neden çevirmek istedim? 1000 sayfalık Demir Duvar: İsrail ve Arap Dünyası başlıklı şaheserinin giriş bölümünde kitabı babasının hatırasına adadığını vurguladığı şu satırlar merakımı celbetmişti: “Bizler Arap Yahudileriydik, evde Arapça konuşur ve Müslüman komşularımızla daima uyum içinde yaşardık. Ebeveynimin Siyonizm ve Siyonizm ülküsü hakkında çok az bilgisi ve sempatisi vardı. (…) Babam, asıl vatanından sürgün edildiği bu zorlu deneyimi asla atlatamamıştı. Irak’ta yüksek statülü varlıklı bir tüccar; İsrail’de ise iflas etmiş ve yıkılmış bir adamdı. Derin bir iç geçirmeyle ‘Yahudiler iki bin yıl boyunca kendi devletlerine sahip olmak için dua ettiler ve duaları beyhudeydi; İsrail devleti benim ömrüme denk gelmek zorunda mıydı?!’ demeyi adet edinmişti.”

Hatıratında da İsrail’e birlikte gittiği ninelerinin “Cennet Bahçesi” dedikleri Irak’ı sevgili anavatanları, İsrail Toprağını ise sürgün yeri gördüğünü vurguluyor. Çünkü Arap-Yahudileri olarak Irak’tan İsrail’e göç, aile için mutlu ve müreffeh bir hayattan Avrupa merkezli yeni ‘vatan’da sosyokültürel aşağılanma, marjinalleştirilme, uyum sorunları ve güçlü kimlik duygusunu yitirme anlamına geliyor.

Kitabın benim açımdan en güzel yönü, ezberleri bozucu olması ve aynı zamanda Avi Shlaim’in dilinin sadeliği sayesinde çevirmenin kolaylığı.

Son çıkan kitabıma gelince, otuz küsur Suriyeliyle yaptığım röportajlardan oluşan Tuz ve Taş Üstünde: Suriye’de Rejim, Savaş ve Göç Ekim ayında yayımlandı. Üçte ikisi Arapça, üçte biri de İngilizce veya Türkçe toplamda elli saatlik röportajdan oluşuyor. Farkı, yazılı bir metni değil, sözlü röportajları çevirmiş olmam ve bu, çok daha zor bir iş. Çünkü röportajlarda jest, mimik, ses tonu ve duraksamaların hepsinin bir anlamı vardır. Hele de bu röportajlar savaşı, göçü ve kimseciklere anlatılamayan acı hayat hikayelerini içeriyorsa. Zaten birçok Suriyeli, “Dünyadaki hiçbir dil ve hiçbir kelime, yaşadıklarımızı ve şahit olduklarımızı hakkıyla anlatmakta yeterli değildir” diye vurguladılar.

Kitabın en önemli özelliği; Suriye’nin farklı şehirlerinden, mesleklerinden, etnik, mezhep ve yaş gruplarından insanların hem duygu ve düşüncelerini hem de rejime, isyana, savaşa ve göçe dair şahitliklerini içermesi. Yani devleti ve uluslararası sistemi değil, Suriyelilerin kendisini özne kılması.

Bu arada ilk çeviri röportaj kitaplarımı (Küresel Vicdanın Dilinden Özgürlük Filosu ve Witnesses of the Freedom Flotilla: Interviews with Passengers) 2011’de yayınladım. Gazze’ye deniz ablukasını kırmak için yola çıkan, ancak uluslararası sularda İsrail’in saldırısına uğrayan Mavi Marmara’nın otuz beş yabancı ve dört Türk yolcusuyla kahir ekseriyeti İngilizce röportajlardan oluşuyordu.

En değerli çevirime gelince; aslen bir tıp doktoru, insan hakları aktivisti, siyaset teorisyeni ve tam bir münevver olan Tunus’un devrim sonrası ilk cumhurbaşkanı Munsif Merzûkî’nin el-Cezire’deki Arapça makalelerinden derleyip çevirdiğim, Diktatörlük ile Devrim Arasında Arap Dünyasının Krizleri başlıklı kitap 2019’da yayımlandı. Kendisiyle yaptığım iki röportajı ve hayat hikayesini de eklediğim bu eser, son derece ufuk açıcı ve ezber bozucu.

Merzûkî’nin makalelerini çevirmek hiç kolay değildi. Çünkü Arap dilini ve edebiyatını enfes bir şekilde kullanıyor. Maalesef ki kaliteli bir Arapça edebi eseri Türkçeye kazandırabilmek kolay değil. Çünkü dilimizi on yıllar içinde fena budamışız ve kısırlaştırmışız. Çeviri yapmaya başlamasaydım ‘öztürkçeleştirme’ adı altında dilimize ve düşünce dünyamıza ne kadar zarar verildiğini fark edemezdim.

Çevirdiğim diğer kitap ise jeopolitik alanında dünyaca meşhur Amerikalı yazar Robert D. Kaplan’a ait. Coğrafyanın İntikamı: Yaklaşan Çatışmalar ve Kaderle Savaş Hakkında Harita Bize Neler Söyler? başlıklı kitap 2022’de yayımlandı. Küreselleşmeyle sınırların kalktığı iddia edilen bir dünyada coğrafya ve tarihin neden çok önemli olduğunu hatırlatan, alanında otorite bir eser. Daha evvel yazarın yirmi dokuz makalesini çevirmiş olmama rağmen bu kitap, diliyle ve muhtevasıyla beni o kadar yordu ki artık geçmişteki gibi keyif alamıyorum çeviriden.

Kitaplarım dışında bir de 2015-2021 yılları arasında yabancı basından ve düşünce kuruluşlarından Türkiye, Ortadoğu ve dünya siyasetiyle ilgili çevirdiğim yedi yüz küsur analiz ve makale var. Bütün çalışmalarıma Ortadoğu Günlüğü blogumdan ulaşabilirsiniz.

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder