ÜÇ
DOKTORUN DİLİNDEN SURİYE’NİN KUZEYİNDEKİ SAĞLIK ŞARTLARI
Azez/Suriye,
11.2.2024
11 Şubat
Pazar günü (Pazar haftanın ilk iş günüdür) Suriye’nin Azez ilçesindeki Kifaf
Kliniği’ni ziyaret edip üç branştan -fizik tedavi, çocuk ve dahiliye bölümünden-
doktorlarla röportaj yaptım. Çevredeki dört-beş kamptan hastalar buraya geliyormuş.
Küçük bir klinik olduğu halde her gün ortalama 150 hasta müracaat ediyormuş. Uzman
doktorların bir kısmı Türkiye’de yaşıyor ve Suriye’ye çalışmak için gidip geliyormuş,
daha genç doktorlar ise Azez’de yaşıyormuş. Buyurunuz uzman doktorlarla
yaptığım röportajları okumaya…
15 yıldır fizik tedavi doktoru olan bir hanım:
“Modern fizik tedavi cihazlarımız olmadığından tedaviye gelenlerin
sağlık durumlarında hiçbir ilerleme sağlayamıyoruz”
“Bu kız çocuğu İsra, yetersiz beslenme yüzünden yürüyemiyor”
Fizik tedaviye
gelen bu çocukların hastalıkları neler?
Bu çocuk
Musa, doğuştan şekil bozukluğu var, sırtında bir kitleyle doğmuş; kitle
alındıktan sonra iki bacağına da felç inmiş. Bu çocuk ise otizmli, serebral
palsi hastası; doğum esnasında beynine yeterince oksijen gitmemiş. Bu da geçirdiği
trafik kazasında beyni hasar almış bir çocuk. Bakın bu gördüğünüz kız çocuğu İsra da (aşağıda resimdeki) yetersiz beslenme yüzünden yürüyemiyor.
Savaşta sakatlananlar
da vardır…
Evet,
hem de çok. En yaygın görülen vakalar omurilik zedelenmesi, uzuv kaybı ve sinir
sisteminin tamamıyla zarar görmesi.
Kampta
çadırlarda yaşayan hastalarla normal evde yaşayanlar arasında fark var mı?
Var
tabii. Hava durumu, özellikle soğuk havalar hastaları çok etkiliyor. Kamplarda yollar
yürümeye uygun olmadığından çocuklarda yürüme gecikmesi ve yürüme zorlukları var.
Yine kamplarda fakirlik çok yaygın. Ulaşım problemi var. Hastalarını buraya getirecek
araç sıkıntısı çekiyorlar. Kemik kırıkları olanlar, uzuvları kesilenler, şeker hastaları, omurilik yaralanmaları vb. var. Ayrıca
yetersiz beslenme de kas ve sinir sistemini çökertiyor, beyin hücrelerini de öldürüyor.
Böyle çok vaka var. Kamplarda yetersiz ve kötü beslenme, suların kirliliği, kimyasal
maddeler yüzünden oluşan çevre kirliliği hep beyin hücrelerine hasar veriyor. Kandaki
protein trombositleri zarar görüyor.
Psikolojik
rahatsızlıklar da bu tür hastalıklara yol açıyor mu?
Evet. Şu
an gördüğün, -yetişkin veya çocuk- fizik tedaviye gelmiş hastaların hepsinin
psikolojik rahatsızlıkları da var. Şöyle düşünün: Bu insanlar savaştan evvel doğru
düzgün evlerde, apartmanlarda yaşıyorlardı; bir anda kendilerini kamplarda,
çadırlarda buldular. Varlıklılardı; birden beş parasız kalakaldılar. Temiz su
içiyorlardı; artık kirli suya mahkumlar. Her yer çok kalabalık, kamplar iç içe
insan dolu. Buraya gelene kadar bombardımanlar yüzünden oradan oraya sürekli
göç etmek zorunda kaldılar. Tüm bu etkenler psikolojik problemlere yol açtı. Ayrıca
engellilik de insanları toplumdan uzaklaştırdı. Kıyafetsizlik ve gıdasızlık da.
Mevcut şartlar yüzünden hemen herkes psikolojik desteğe muhtaç, hatta biz
doktorlar bile.
Sizi en
çok etkileyen hastalar hangileri?
Tabii ki
çocuklar. Şu kız mesela; yiyecek yemek bulamadığı için yürüyemiyor. Bir de imkânsızlık
yüzünden gerekli tedaviyi uygulayamadığımız için hasta kalanlar var. Mesela yaşlılar,
mesela savaşta yaralananlar. Buna çok üzülüyoruz. Biz onların mevcut durumunu
korumaya, daha fazla kötüleşmelerini engellemeye çalışıyoruz, yoksa durumlarını
daha iyi hale getirebilmemiz mümkün değil. Çünkü modern fizik tedavi cihazlarımız
yok. Bu gördüklerinizin hepsi el yapımı cihazlar, onlarla hastalara tedavi uygulamaya
çalışıyoruz. Tabii ki elimizde modern cihazlar olmadığından bize tedaviye gelen
çocukların ve büyüklerin sağlık durumlarında hiçbir ilerleme sağlayamıyoruz.
Savaştan
evvel ve sonra size gelen fizik tedavi hastaları arasında ne gibi farklar var?
Eskiden vakalar hafifti ve sıradandı. Trafik kazasında, spor yaparken ya da bir yerden düşüp yaralananlar geliyordu. Eklem rahatsızlıkları oluyordu. Savaştan kaynaklı yaralamalar yoktu, yetersiz beslenme ve açlık yüzünden gelen hastalar da yoktu. Çok farklıydı hastalarımız. Savaşla birlikte kurşunla veya bombayla yaralananlar, yananlar, zehirlenenler, kemikleri kırılanlar, uzuvları kopanlar veya kesilenler yoğunlaştı. Felç vakaları çok arttı. Keza panik, fakirlik ve kahırdan yüksek tansiyon ve kısmi felç de çok. Yani savaş öncesi ile sonrası arasında çok bariz bir fark var. Artık savaş nedeniyle gelen vakalar, diğer normal yaralanmalardan çok daha fazla.
25 senedir çocuk doktoru olan Halid bey:
“Savaş nesli çocuklarının peşini hastalıklar hiç bırakmayacak”
“Kamplarda yaşayanların ömürleri 50-55 seneye düştü”
Savaştan
evvel Suriye’de sağlık şartları nasıldı? Neler değişti?
Savaştan
evvel Suriye’de sağlık durumu stabildi, hastanelerde hizmet iyiydi, doktorların
sayısı fazlaydı. Savaşla birlikte hem ülke içinde hem de ülke dışına 6-7’şer
milyonluk bir göç yaşandı. Suriye’nin doktorları ve diğer sağlık çalışanları
Türkiye’ye ve Avrupa’ya göç etti. Bu da içeride tıbbi kadrolarda büyük bir açığa
yol açtı. Diğer yandan savaş kaynaklı rahatsızlıklar çok fazla. Bir milyonu
aşkın insan hastalandı, yaralandı veya engelli kaldı. Bu da bölgede sağlık alanında
ciddi bir yük demek.
Çocuk hastalıklarında
ne gibi değişiklikler oldu?
Hastalıklar
çok arttı. Savaştan evvel ülkede gıda güvenliği vardı, yetersiz beslenme diye
bir şey yoktu. Şu an en büyük problemlerimizden biri bu. Kampların kötü hali,
insanların maddi sıkıntıları ve fakirliği, kaynakların yetersizliği yüzünden çocuklarda
kötü beslenme ileri derecede. Bazı hastalıkların sebebi de ailelerin cahilliği
veya yaşadıkları yerin sağlık merkezlerine uzaklığı yüzünden çocuklarına doğru
düzgün aşı yaptırmamaları. Yine kamplarda altyapısızlık ve hijyensizlik
yüzünden ishal, dizanteri gibi bağırsak ve mide hastalıkları çok. Savaş ortamı
ve sonuçları, Suriye halkının tamamı, ama özellikle çocuklar için tam bir
felaket oldu.
Bu çocuklar
büyüdüğünde ne olacak? Gelecekte nasıl bir Suriye toplumu bekliyorsunuz?
Biz bu
çocuklar için “savaş nesli” diyoruz. Eğitim, sağlık ve psikolojik baskı bakımından
eşi benzeri olmayan şartlarda büyüyorlar. Her gün bombalara, yıkıma şahit oldular.
Her gün korku içindeydiler. Allah yardımcıları olsun, bunların peşini psikolojik
hastalıklar ve depresyon bırakmayacak. Yetersiz beslenen çocukların gelişimi
tabii ki sağlıklı büyüyenler gibi olmayacak; ileride toplumda etkin rol alamayacaklar.
Yetersiz
beslenme gelecekte çocuklarda ne gibi sıkıntılara yol açacak?
Hafıza
zayıflığı, zihni ve fiziksel yetersizlik, tansiyon ve şeker gibi kronik
hastalıklara neden olacak. Bağışıklık sistemi zayıf kalacağından her türlü hastalığı
kapmaya meyyal olacaklar.
Bu çocuklar
yıllarca hep korku yaşadı. Daimi korkunun çocuklar üzerindeki etkisi ne
olabilir?
Korku ve
stres insanın bağışıklık sistemini çökertir. Böylece virüslere ve enfeksiyona daha
kolay kapılır ve hastalık şiddetlenir. Ayrıca stres, kortizon hormonunu da
yükseltir. Bu da kişinin gelecekte şeker, kalp ve damar hastalıklarına yakalanma
ihtimalini artırır.
Suriye
toplumunda erken ölümler başladı. Mesela kamplarda yaşayanların ömürleri artık 50-55
sene. Niye? Endişe, psikolojik baskı, üzerlerindeki büyük sorumluluklar, kısaca
tahammülü zor hayat şartları yüzünden. Her ailede bir-iki kişi şehit verildi ve
hayatta kalanların şehitlerin küçük çocuklarına bakmaları gerekiyor. Bu
sorumluluklar ebeveynler ve aileler üzerindeki psikolojik baskıyı artırıyor. Bu
şekilde insanların ömrü azalıyor. Bunu özellikle siyasi istikrarın olmadığı
bölgelerde görüyoruz. Bombaların, topun tüfeğin arasında insanların ne bir
gelecekleri ne de umutları var. Buna bir
de zorlu iktisadi şartları ve sağlık koşullarını ekleyin.
Çocukları
düzgün tedavi edebilme imkânınız var mı?
Mevcut tıbbi
imkanlar dahilinde elimizden geleni yapıyoruz. Kifaf Kliniği’nin varlık nedenlerinden
biri, yetersiz beslenme sorunları olan veya engelli kalan insanların, ama bilhassa
çocukların tedavisine odaklanmak. Hem yetersiz beslenme hem de fizik tedavi bölümümüz
var. Fizik tedavi bölümündeki çocukların durumunu gördünüz zaten. Savaştan
kalma engelleri, beyin felci gibi hastalıkları var.
Kuzeyde
tıbbi ihtiyaçlar çok fazla. Evet, sağlık merkezleri ve hastaneler var; ama
bunlar tıbbi müdahale için çok yetersiz.
Sizi en
çok üzen vakalar neler?
Savaş
yüzünden uzuvları kesilmiş çocuklar. Bombardımanın neden olduğu yaralanmalar
sonucu vücutlarının üst ya da alt kısmında uzuvlarını kaybettiler. Çok acı
veren durumlar bunlar. Bir de yetersiz beslenmeden muzdarip çocuklar. Eğer bu
çocuklar yeterli beslenebiliyor olsaydı ya da en başından tedavi edebilseydik beslenme
ve vitamin eksikliğinden beyinlerinde ya da karaciğerlerinde hasar meydana
gelmezdi.
Savaştan
önceki ve sonraki hastanelerin durumunu mukayese edebilir misiniz?
Savaştan
önce hastanelerin dağılımı nüfusun dağılımıyla doğru orantılıydı ve yeterliydi.
Bugüne gelince, bölgede hastaneler mevcut; ama tıbbi kadro eksiliği var. Çocuk
kalp cerrahı, göğüs hastalıkları cerrahı, damar cerrahı, romatolog gibi alanlarda
uzman doktor açığımız büyük. Varsa da bütün bölgede ancak tek bir tane olduğundan
yetmiyor.
10 yıl evvel mezun olmuş dahiliye doktoru Muhammed Vahîd:
“Kuzeydeki kurtarılmış bölgede örnek teşkil edecek çok iyi
bir sağlık hizmeti yok”
“Depremden sonra Türkiye’ye hasta nakli iyice zorlaştı, çok
fazla hasta hayatını kaybetti.”
Suriye’nin
kuzeyinde sağlık şartları nasıl?
Kuzeydeki
kurtarılmış bölgede örnek teşkil edecek çok iyi bir sağlık hizmeti maalesef yok.
Sıkıntılarımız büyük. Hele de bizim görev yerimiz gibi ilçe merkezinden uzak bölgelerde.
Mobil klinik hizmeti veren bazı özel kuruluşlar var. Ama sağlık merkezlerinin
sayısı ihtiyaca kıyasla az. Sağlık hizmetlerini yürütme önünde en büyük engel tıbbi
personel, cihaz ve ilaç yetersizliği. İhtiyaçlarımız çok. En temel
ihtiyaçlar, kronik hastalar ve çocuklar için gerekli ilaçlar. Fakirler bu ilaçları
satın alamıyor.
Burada en
temel sağlık problemleri neler?
Kamplarda
hijyen koşullarının ve altyapının kötü olması yüzünden bulaşıcı hastalıklar var.
Kolera, cilt hastalıkları, bit, uyuz, parazitler, karaciğer iltihaplanması, solunum
yolu enfeksiyonları gibi. Tedavi için gerekli ilaçlara ulaşma noktasında sıkıntı
çekiliyor.
Savaşla bağlantılı
hastalıklar yaygın mı?
Savaşın
engelli bıraktığı hastalar burada çok.
Psikolojik
rahatsızlıklar iç hastalıkları tetikler. Psikolojik rahatsızlıklar yaygın mı?
Evet. İç
hastalıkların yüzde 40 kadarı psikolojik rahatsızlıklardan kaynaklanıyor. Kalp çarpıntısı,
uyku bozukluğu, depresyon şikayetleri ve özellikle gençler arasında intihar
düşüncesi yaygın.
Bazı hastalıkların
burada tedavi imkânı yok diye biliyorum. Bu hastalar ne yapıyor?
Kanser
hastaları ve savaşta yaralanıp sinir sistemi zarar görenler sadece Türkiye’de tedavi
olabiliyor. Burada tecrübeli uzman doktorlarımız olsa bile ameliyatlar için
gerekli tıbbi cihaz ve ekipman yetersiz.
Bu hastaları
Türkiye’ye yollamanız zor olmuyor mu?
Türkiye’ye
hasta nakli ancak çok acil durumlarda yapılıyor; çünkü prosedürü zor ve belli
bir kotası var.
Peki, gerekli
tıbbi cihazlar ve ilaçlar olmaması yüzünden hayatını kaybeden hasta sayısı çok mu?
(Derin
bir nefes alarak) Evet, maalesef çok. Depremden önce durum daha iyiydi. Depremden
sonra hastaların Türkiye’ye nakli iyice zorlaştı, özellikle de kanser hastalarının.
Burada çok fazla hasta hayatını kaybetti. Eğer Türkiye’ye nakledilebilselerdi
veya burada daha iyi ekipman olabilseydi, bu insanların hayatı kurtulurdu.
Neden
depremden sonra hasta nakli zorlaştı?
Çünkü Türkiye’deki
hastaneler depremde yaralananlarla dolup taştı. Ayrıca sınıra yakın hastaneler de
depremde zarar gördü.
İlaç
sıkıntısından bahsetmiştiniz. Burada ilaç fiyatları nedir? Türkiye’den daha mı
pahalı, daha mı ucuz?
Evet. Maddi
durumu kötü olanlar, eğer hastanelerden bedava temin edemezse, parayla ilaç
satın alamıyorlar. Türkiye’den gelen ilaçların fiyatları aşağı yukarı aynı. Ama
buraya ilaçlar daha ziyade rejim bölgesinden geldiği için biraz daha ucuz. Ağrı
kesici gibi basit ilaçlar çok ucuz. Hatta bu bölgede de bazı ilaçların üretimi
var; ama ilaçların uluslararası lisansı olmadığı için güvenemiyoruz. O yüzden rejimden
ya da Türkiye’den gelen ilaçları kullanıyoruz.
Rejim bölgesinden
ilaçlar buraya hangi yolla geliyor?
Kaçak
geliyor. Bu yüzden fiyatları rejim bölgesine kıyasla daha yüksek. Tabii artık rejim
bölgesindeki ilaçlar da güvenilir değil, geçmişteki gibi bir kalite kontrolü ve
sıhhi denetim yok. Vakti bitmiş ilaçların tarihini yenileyip bize satıyor da olabilirler.
Suriye’nin
kuzeyinde çalışan sağlık personelinin ortalama maaşı nedir?
Doktorların
maaşı, eğer haftada altı gün tam mesai çalışırlarsa, ortalama 1200-1500 dolar;
hemşirelerin ise 300-500 dolar arası. Tabii ki bu, STK’ların kurduğu özel tıp
merkezlerinde çalışanlar için geçerli. Türkiye’den gelip giden Suriyeli doktorlar
ise 500 dolar ve hemşireler 200 dolar alıyor. Maaşlar, ya haftada altı gün ya
da nöbet sistemine dayalı olarak haftada 48 saat sürekli çalışma esasına dayalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder