YAKLAŞAN
RESESYONUN ANATOMİSİ
Nouriel Roubini (New
York Üniversitesi’nde iktisat profesörü; Roubini Global Economics (RGE) bloğu
sahibi)
Project
Syndicate, 22.8.2019
Tercüme:
Zahide Tuba Kor
NOT: Bu özet tercüme Fikir Turu web
sitesinde 12.9.2019 tarihinde yayınlanmıştır. https://fikirturu.com/2019/09/12/yaklasan-resesyonun-anatomisi/
İngilizcesi The Anatomy of the Coming
Recession başlığıyla yayınlanan yazının tamamını okumak için TIKLAYINIZ.
NOT: Blogda yer alan 800 küsur içeriğe http://ortadogugunlugu.blogspot.com.tr/2018/01/bu-blogda-neler-var.html linkinden toplu olarak ulaşabilirsiniz.
Kaynak göstermeden blogdaki yazı, tercüme ve infografikleri kullanmamanız önemle rica olunur.
Özet: ‘Kriz kâhini’ diye ünlenen Amerikalı iktisatçı
Nouriel Roubini uzun zamandır uyardığı krizin anatomisini yazdı. Amerikalı
ekonomiste göre, ABD-Çin ticaret savaşlarının tetiklediği ekonomik durgunluk enflasyonun
artmasıyla daha da ağırlaşabilir. Üstelik tüketimi arttırmayı hedefleyen klasik
çözüm reçeteleriyle sorunu aşmak bu sefer hiç de kolay olmayacak.
Geçtiğimiz yıldan beri, 2019 sonu veya en
geç 2020’de yeni ve 2008’dekinden çok daha vahim bir küresel ekonomik krizin
yaşanacağı tahmin ve uyarıları yapılıyor. 2008 küresel ekonomik krizini çok
evvelden öngörmesi nedeniyle “kriz kâhini” veya “piyasa kâhini” olarak nam
salan Amerikalı iktisatçı Nouriel Roubini de bu tahminlerini yapanlar arasında,
son yazısında da bu uyarısını yineledi.
ABD eski başkanlarından Bill Clinton’ın
yönetimi döneminde Beyaz Saray Ekonomi Danışmanları Konseyinde ve Amerikan
Hazinesinde danışmanlık yapmış; IMF, Amerikan Merkez Bankası ve Dünya
Bankası’nda görevler almış Roubini’nin Project Syndicate web
sitesi için bu konuda kaleme aldığı yazı, 22 Ağustos’ta yayınlandı.
Roubini, “Yaklaşan Resesyonun Anatomisi”
başlıklı yazısında, beklenen ekonomik durgunluğu (resesyon) analiz ediyor,
alışılageldik para politikası ve mali teşviklerle bu resesyonun
atlatılamayacağı uyarısında bulunuyor.
New York Üniversitesi’nde ekonomi
profesörü olan Roubini’ye göre, 2020 yılına kadar küresel bir resesyonu
tetikleyebilecek üç negatif arz şoku mevcut.
Ekonomik durgunluğu tetikleyecek üç arz
şoku
Roubini’nin sıraladığı üç muhtemel arz
şoku da, uluslararası ilişkileri etkileyen siyasi faktörlerin birer yansıması;
her bir şokun merkezinde ABD var ve ikisine Çin de dahil.
Bunlardan ilki, ABD-Çin ticaret ve kur
savaşından kaynaklanıyor. Bu savaş, “Ağustos ayı başında Trump yönetiminin Çin
ihraç ürünlerine ek gümrük vergisi uygulamakla tehdit etmesi ve resmen Pekin’e
kur manipülatörü damgası vurmasıyla tırmanmıştı.”
“İkincisi, teknoloji üzerinden ABD ve Çin
arasında yavaş yavaş ısınan soğuk savaşla alakalı. (Antik Yunan’da bir şehir
devleti güçleniyor diye, diğerinin endişeye kapılması nedeniyle çıkan savaşlara
adını vermiş olan) ‘Thucydides Tuzağı’nın her özelliğine sahip böyle bir
rekabette Çin ve ABD, -yapay zekâ, robot teknolojisi, 5G gibi- geleceğin endüstrileri
üzerinden hâkimiyet mücadelesi veriyor.”
“Üçüncü büyük risk ise petrol arzıyla
alakalı. Her ne kadar petrol fiyatları son haftalarda düşse de ve ticaret, kur
ve teknoloji savaşının tetiklediği bir resesyon enerji talebini azaltacak ve
fiyatları düşürecek olsa da ABD’nin İran’la karşı karşıya gelişi tam aksi bir
etki yapabilir. Bu karşılaşma askeri bir çatışmaya dönüşürse küresel petrol
fiyatları aniden yükselebilir ve resesyonu hızlandırabilir; tıpkı daha evvel
1973, 1979 ve 1990’da Ortadoğu’yu saran çatışmalarda olduğu gibi.”
Hem durgunluk hem enflasyon kapıda
Roubini’ye göre, bu üç muhtemel şokun
hepsi; ithal edilen tüketici mallarından ara girdi ürünlere, teknolojik
parçalardan enerjiye kadar birçok alanda fiyatları yükseltirken, küresel tedarik
zincirlerinin bozulmasıyla üretimi azaltacak ve stagflasyon (durgunluk içinde
enflasyon) etkisi yapacak. Daha da kötüsü, Çin-ABD çatışması, çoktandır tersine
küreselleşmeci bir süreci körüklüyor; zira ülkeler ve şirketler, bu birbirine
entegre değer zincirlerinin uzun vadeli istikrarına artık güven duyamazlar.
Mal, hizmet, sermaye, emek, bilgi, veri ve teknoloji ticareti artan biçimde
yapısal bozulmaya maruz kaldıkça küresel üretim maliyetleri de her endüstri
dalında yükselecek.
Roubini, ticaret ve kur savaşı ile
teknolojik rekabetin birbirini şiddetlendireceğine de vurgu yapıyor. Bu
bağlamda ABD’nin milli güvenlik tehdidi olarak gördüğü Çinli telekom devi, 5G
alanında dünya lideri Huawei örneğini ele alıyor.
Kritik soru: Hazır mıyız?
Roubini’ye göre, günümüzdeki durumun
küresel serbest ticaret sisteminin topyekûn çöküşüne nasıl yol açabileceğini
tahmin etmek zor değil; ama kritik soru şu: Para ve maliye politikasını
belirleyenler acaba uzun süreli -hatta kalıcı- negatif arz şokuna hazırlar mı?
Yazar bu konuda çok da ümitvar değil.
Küresel ekonomi konularında yazılarını
yayınladığı Roubini Global Economics (RGE) adlı bloğu defalarca en iyi ekonomi
sitesi seçilen Roubini, arz ve talep şokları arasındaki bağlantıyı ve küresel
iktisadi çöküşe doğru gidişatı da makalesinde açıklıyor.
Roubini, “Zaman içinde negatif arz şokları
tüketim ve yatırım harcamalarının üzerinde azaltıcı bir baskı yaratabilir. Bu
da zamanla geçici de olsa negatif bir talep şoku oluşturarak büyümeyi ve
enflasyonu negatif yönde etkileme eğilimindedir” yorumunu yaparken,
değerlendirmelerine şöyle devam ediyor:
“Nitekim, mevcut koşullar altında, üç
şokun gerçekleşme olasılığı, şiddeti ve sürekliliğindeki belirsizlik nedeniyle
ABD ve küresel şirketlerin yatırım harcamaları ciddi ölçekte azalmakta.
Hâlihazırda ABD, Avrupa, Çin ve Asya’nın diğer yerlerinde firmaların yatırım
harcamalarını kısmasıyla küresel teknoloji, üretim ve sanayi sektörü zaten bir
resesyona girmiş bulunuyor. Bunun hâlâ daha küresel bir çöküşe dönüşmemesinin
tek nedeni, özel tüketimin güçlü olması. Eğer ki negatif arz şoklarından
herhangi biri yüzünden ithal ürünlerin fiyatı daha da yükselirse, reel
(enflasyona göre ayarlanmış) kullanılabilir hane halkı gelir artışı, tıpkı
tüketici güveni gibi, ciddi bir darbe alarak küresel ekonomiyi resesyona
sokacaktır.”
Roubini, ticaret ve teknoloji savaşından
kaynaklı negatif arz şoklarının -tıpkı muhtemel büyümedeki düşüş gibi- kalıcı
olabileceğini de öngörüyor.
Yaklaşan krizin 2008’den farkı
Yazar, 2008 küresel finans krizi ile bugün
küresel ekonomiyi vurabilecek negatif arz şokları arasında önemli bir farka da
işaret ediyor: 2008’deki kriz, büyümeyi ve enflasyonu düşüren büyük bir negatif
toplam talep şoku olduğundan para ve mali teşviklerle kriz aşılmaya
çalışılmıştı. Ama bu defa dünya, orta vadede çok farklı bir politika
izlenmesini gerektiren uzun süreli negatif arz şoklarıyla yüzleşecek.
Dolayısıyla bitmez tükenmez para ve mali teşviklerle hasarı telafi etmeye
çalışmak mantıklı bir seçenek olmayacak. Zira bu türden şoklar, üretilecek para
politikası veya mali politikalarla geri döndürülemez; kısa dönemde işe yarar
gibi görünse de enflasyonu ve enflasyon beklentisini tırmandırır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder