David Ignatius (Washington Post gazetesi köşe yazarı,
ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde yer alan casusluk
romanı yazarı)
Washington Post, 13.2.2018
Tercüme: Zahide Tuba Kor
NOT: Lütfen kaynak göstermeden tercümenin
bir kısmını veya tamamını kullanmayınız, alıntılamayınız, yayınlamayınız
Rakka/Suriye
Cehennem iki defa Rakka’nın üzerine çöktü: Birincisi, 2014’te
İslam Devleti (İD) savaşçıları tarafından ele geçirilip başkent haline
getirildiğinde; ikincisi, geçtiğimiz sene şehir merkezinin çok büyük kısmını
dümdüz eden bir operasyonla ABD destekli kuvvetlerce kurtarıldığında.
Fotoğraflar ve videolar buradaki hasarı gösteriyor; ama
yıkımın ne denli yoğun olduğuna sizi hazırlamıyor. Binalar parsel parsel un
ufak olup birer moloz yığınına dönüşmüş durumda. Bazı alanlarda yeniden inşa
uzak bir ihtimal. Sadece paramparça haldeki betonları ve eğri büğrü inşaat
demiri yığınlarını temizlemek bile yıllar alacaktır.
Rakka, İkinci Dünya Savaşı’ndan beri ender yaşanan bir şehir
savaşı vahşetini tecrübe etti. 1943’te Stalingrad ve 1945’te Berlin’le ilgili
haber filmlerini bir düşünün. Bu şehirler savaşın şiddetinin ve kurtuluşun
maliyetinin birer sembolüydü ve şimdi de Rakka aynı kaderi paylaşıyor.
Rakka’nın kurtarıcıları, şehri ele geçiren Kürtler
öncülüğündeki SDG milisleriydi. Haziran ayı sonunda Rakka’yı kuşattılar,
ardından ekim ayına kadar çemberi giderek daralttılar ve sonunda direniş çöktü.
SDG savaşçıları ne kadar cesur olurlarsa olsunlar, eğer Amerikan savaş
uçaklarının, silahlı İHA’larının ve topçularının yıkıcı ateş desteği olmasa
savaşı kazanamazlardı. Bu vahşice ama etkili bir bileşendi. Son tahkimli
mevzilerden biri yerel hastaneydi.
İD bir veda mesajıyla Rakka’dan ayrıldı: Şehri el yapımı
patlayıcılarla doldurdu, ki ekim ayından bu yana 150’den fazlası çocuk olmak
üzere yaklaşık 500 kişi yaralanmış durumda.
Geçen hafta operasyonu yöneten Amerikan Özel Harekât
birlikleriyle yaptığımız bir günlük şehir turunda bazı unutulmaz kareler
hafızamıza kazındı: Düşmanlara gözdağı vermek için bir amfitiyatroya açılan
toplu mezarlar, internete yüklemek maksadıyla infazları videoya çektikleri
şehir merkezi, yeraltı zindanlarında mahkûmlara işkence yaptıkları stadyum. İD
şehri bir ölüm tarlasına çevirmiş.
(…) Şimdiye kadar belki 50.000 kişi, yani Rakka’nın eski
nüfusunun altıda biri şehre geri dönmüş durumda.
(…)
Peki, Rakka’dan alınan dersler neler? ABD 2014’te verdiği
İD’i “geriletme ve nihayetinde kökünü kazıma” vaadini yerine getirdi. Başkentin
fethi tüyler ürpertici olsa bile şüphe duyulan Amerikan kararlılığını göstermiş
oldu. Burada Amerikan askerî stratejisi “imha etme” idi ve bu gerçekleşti.
Bundan sonra düşmanlar savaş çıkarmakta daha çekingen olacaktır.
Diğer bir ahlaki ders şu: İD gibi kararlı bir düşmanın Rakka
ve Musul gibi şehir merkezlerinin kontrolünü ele geçirmelerine müsaade etmek
bir hatadır. Zira kurtarılırken bu şehirler enkaza dönüştüler. Eğer ki
kendisini adamış savaşçılar bir şehri ele geçirirse onları oradan çekip
atabilmek ancak muazzam bir insani maliyetle gerçekleşir.
Ve son olarak Rakka [tecrübesi],
herhangi bir yerde ardından ne geleceğini bilmeden mevcut idari düzeni bozmakta
dikkatli olunması gerektiğine dair bir uyarı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir
Putin, sürekli bu noktaya –yani ABD’nin “ertesi gün”e dair daha iyi bir planı
olmadan Suriye, Irak, Yemen ve Libya’da yönetimin devrilmesini pervasızca
teşvikte ettiğine– işaret ediyor ve belki de bu konuda haklı. [Bu gibi durumlarda] doğan boşluklar
sıklıkla savaş ağaları, yabancı paralı askerler ve ölüm tutkunları tarafından
doldurulmakta.
ABD ve müttefikleri, Rakka’yı işkenceyle yöneten bir
hilafetin elinden kurtarmak için neredeyse tamamen yerle bir etti. Bu sadece
bir savaştı; ama bir kez daha buna benzer bir savaş vermekten kaçınmak için
elimizden geleni yapmalıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder