Kimberly
Dozier (The Cipher Brief genel yayın yönetmeni ve CNN
analisti; daha evvel Associated Press, CBS News ve BBC World’de istihbarat ve
terörle mücadele alanında muhabirlik yapmıştı)
The
Chipher Brief, 3.4.3018
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
NOT:
Lütfen kaynak göstermeden tercümenin bir kısmını veya tamamını
kullanmayınız, alıntılamayınız, yayınlamayınız.
Blogda yer alan
750 küsur içeriğe http://ortadogugunlugu.blogspot.com.tr/2018/01/bu-blogda-neler-var.html
linkinden toplu olarak ulaşabilirsiniz.
İsrail istihbarat bakanlığından Chagai
Tzuriel, İran Suriye’de kalıcı bir varlık inşa ettiği takdirde İsrail’in buna
karşı harekete geçeceği, böyle bir çatışmanın da Amerikan birliklerinin orada
kalması halinde önlenebileceği mesajını iletmek üzere Brüksel’e geldi.
Tzuriel, Brüksel’deki Alman Marshall
Forum toplantısı arasında dedi ki “Şu an için bir numaralı hedefimiz, İran’ın
askerî olarak Suriye’de üslenmesini engellemek. Eğer ki ABD sahada var olup
Suriye’nin geleceğine ilişkin siyasi süreçte yer alırsa gidişatı
etkileyebilir.”
Tzuriel, pazartesi günü Başkan Trump’ın
sarf ettiği Suriye’den “çok çok kısa bir süre sonra” çekileceklerine dair
sözlerine bir yorum yapmadı. Ancak eğer ki ABD İran’ı Suriye’de askerî üsler
kurmaktan alıkoyacak bir yol bulamazsa İsrail’in Trump’ın bahsettiği “icabına
bakacak başkaları” haline gelebileceği aşikâr.
İsrail (…) bir Şii milisler ağını
destekleyen İran’ı gönülsüzce sineye çekti. (…)
Tzuriel dedi ki “Eğer ki onlar [İranlıları kastediyor] kendileri ve Şii
milisler için -daha evvel tıpkı Lübnan’da Hizbullah için bir ileri üs
kurdukları gibi- hava, deniz ve kara üsleri inşa etmeye başlarlarsa bu durumu
kabul etmeyeceğimizi açıkça ortaya koyduk. Bunu bir kırmızı çizgi olarak ilan
ettik.”
İsrail’in diğer kırmızı çizgileri ise
şunlar: Suriye’ye gelişmiş silahlar aktarmayın, Golan Tepelerinde İsrail
topraklarının egemenliğini ihlal etmeyin, kimyasal silah üretmeyin.
Bu giderek büyüyen endişeler listesi,
İsrail’in Moskova’yla niçin görüştüğünü de kısmen açıklıyor.
Tzuriel şöyle devam etti: “Suriye’de
müthiş başarılar elde eden Ruslar bunu sarsıntıya uğratmak istemiyor… İran’ın
Suriye’de bulunan vekil kuvveti bir anlaşmazlık ve gerilim kaynağıysa ve
potansiyel bir parlama noktasıysa kendilerinin de [Rusya’yı kastediyor] yapıcı bir oyuncu olabileceğini ve İran ile
Hizbullah’a karşı sınırlayıcı ve dizginleyici bir rol oynayabileceğini
biliyorlar.”
Tzuriel, Amerikalı muhataplarını
Suriye’de kalmaya ikna etmek isteyecektir.
Müstakbel tehlikelerin izini sürmek
Tzuriel Washington’da mesaj iletiminin
nasıl işlediğini biliyor. 27 yılını geçirdiği Mossad’da araştırma ve analiz
birimi başkanı, ABD temsilcisi ve stratejik işler birimi başkan yardımcısı
görevlerinde bulunmuş bir isim.
İsrail istihbarat bakanlığı, dış
istihbarata odaklanan Mossad ve iç güvenlik servisi Şin-Bet’i yöneten
başbakanlığa bağlı bir kurum. Askeri istihbarat teşkilatı olan Aman ise İsrail
ordusunun idaresinde.
(…)
(İngiltere, ABD ve Singapur’da çalıştığı istihbarat
paylaşım ağlarını kopyalamak suretiyle) İsrail’deki bahsi geçen istihbarat
birimlerinin çabalarını bir araya getirmek, Tzuriel’in müstakbel tehditleri
öngörme görevinin bir parçası. İstihbarat Bakanlığında “Ufuk/Horizan Forumu”
veya Cav Ofek adını verdiği
toplantıları başlatmaya yardımcı oldu. Bu platform, şimdiye kadar üç defa
toplanan, İsrail’in güvenlik ve istihbarat kurumlarını sivil bakanlıklarla bir
araya getiren gizliliği bulunmayan bir forum.
Tzuriel’e göre, “Güncelle irtibatta kalmak, sadece
istihbarat teşkilatları değil, özel sektör için de stratejik bir meydan okuma.
Son birkaç yıldır herkes istikrarsızlığın ve değişimin baş döndürücü hızıyla
nasıl baş edeceğini konuşuyor.”
Bu da onun, görevi sırasında Mossad’da
günlük taktik operasyonlardan ayrı olarak, geniş bir çerçevede müstakbel
tehditleri çalışabileceği küçük bir stratejik öngörüler ofisi kurmasına yol
açmış. (…)
Ufuk Forumu’nda bir sonraki adımı,
yatırımları ve karar verme süreçlerini yönlendirecek trendleri ve
mega-trendleri inceleyerek, verileri öğütüp paylaşmak için bir “ufuk tarama
mekanizması” kurmak.
Önümüzdeki yıllar boyunca Tzuriel’in
stratejik tehdit listesinin en başında neyin yer alacağını bilmek için bir
foruma gerek yok. [Tabii ki] Tahran.
Müstakbel tehdit İran
İsrail, bölgedeki İran nüfuzundan neşet
eden bir yığın muhtemel baş ağrısı görüyor ki bu ağrılar, ileride Amerikalı
müttefikini de içine çekebilecek doğrudan çatışmalara yol açabilir.
Sözkonusu baş ağrıları şunlar: İran,
Lübnan Hizbullah’ı ve Hamas arasında güçlenen bağlar; Suriye’den Lübnan’daki
Hizbullah’a ileri teknoloji ve gelişmiş silah transferinin devam etmesi (ki şu
an zaten tahminen 100.000’i aşkın füze güneyde yönü İsrail’e çevrilmiş halde
bekliyor); Hizbullah ve Şii milislerin Golan Tepelerinin diğer tarafındaki
varlığı; İran ve ona bağlı milislerin Suriye ve Irak sınırını kontrolü.
İsrailliler, Obama yönetiminin Suriye’de
işi ağırdan alan yaklaşımından hayal kırıklığına uğrayarak ve Amerika’yı
önceleyen mevcut başkanın da bir an evvel çekip gideceğini hesaba katarak
çoktan Moskova’yla görüşmelere başladılar.
Tzuriel dedi ki “Rusya Suriye’de daha
baskın. Savaşın başlarında ABD’nin hareketsizliği dolayısıyla [Ruslar] ortada bir boşluk ve bir fırsat
gördüler. Onlar tamamen dost gibi görünen bir düşman; yaşananlar, mümkün
oldukça işbirliği yapıp diğer alanlarda sürtüşmekten ibaret. ABD bizim
stratejik müttefikimiz, Rusya ise hayatın bir gerçeği.”
Peki, tehlike nerede? Tzuriel’e göre,
Suriye’nin kendisi “küresel ve bölgesel ilişkilerin bir küçük evreni: Rusya ve
ABD, Türkiye ve İran, Araplar ve Arap olmayanlar, Şiiler ve Sünniler, IŞİD,
el-Kaide ve biatlıları.” “Suriye çatışmasının beklenmedik yan ürünleri, hem
terörizmin hem de mültecilerin ihracı oldu ve bunlar Ortadoğu ve Avrupa’nın
iktisadi ve toplumsal dokusunu bozdu” diyerek sözlerine devam etti.
Dolayısıyla İsrail, ABD’nin sahada en
azından küçük de olsa bir askerî birlikle çatışmada kalmasını isteyecektir.
Tzuriel de dedi ki “Ümit ederim ki [ABD] çatışmaya müdahil olmaya ve [İsrail olarak bizim] endişelerimizi
orada temsil etmeye devam eder. Bölgenin en büyük meselesi olan İran’a karşı
koymak, öncelikle Suriye sahasında gerçekleştirilmeli. Az şeyle çok işler
başarabilirsiniz. Nihayetinde orada var olmakla masada oturup Suriye’nin
geleceğini şekillendiriyorsunuz.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder