Tuz ve Taş Üstünde: Suriye’de
Rejim, Savaş ve Göç
Zahide Tuba Kor
Küre Yayınları, İstanbul, Ekim
2023
https://kureyayinlari.com/Kitap/11322/tuz_ve_tas_ustunde
Savaşlara
sadece büyük güç mücadelesi, doğal kaynak paylaşımı, cephelerdeki ilerleyiş
üzerinden bakarak sahanın gerçeklerini okuyamayız. Askerî-siyasi süreç
kadar toplum ve birey, istatistikler kadar biyografiler de önemlidir. Siyasi ve
askerî şahsiyetler kadar sıradan siviller de kulak verilmeye değerdir.
Bu
kitapta farklı vilayetlerden, mesleklerden, mezheplerden ve ideolojilerden otuz
küsur Suriyeli hem rejim, isyan/devrim, savaş ve göçe dair kendi hikâyelerini
ve şahitliklerini anlatıyor hem de duygu ve düşüncelerini paylaşıyor.
Baas
nasıl bir rejimdir? Siyasi, iktisadi, hukuki, askeri, dini ve kültürel
politikaları nelerdir? Halk neden isyan etti? Barışçıl gösteriler savaşa nasıl
evirildi? Savaş ve kuşatma altında ne tür acılar ve yıkımlar yaşandı? Rejim
gerçekten kazandı mı? Şu an nasıl bir sosyoekonomik çöküş yaşanıyor? Mültecilik
ne demektir? Niçin kısa vadede barış ümidi yok? Yaşananlardan ne gibi dersler
çıkarılmalı? Bunlar, cevabı aranan sorulardan sadece birkaçı.
12
yıldır Suriye ve Suriyeliler hakkında doğrusuyla yanlışıyla çokça konuştuk. Bu
kitapta sözü olayların canlı şahitlerine veriyor; Suriyeli şair Nizar
Kabbani’nin Yasaklanmış Şiirler adlı şiirinde dile getirdiği gibi “Tuz ve taş
üstünde uyuyan kentler”e misafir oluyoruz.
İ Ç İ N D E K İ L E R
Giriş
Ali
el-Kürdî (Filistinli Suriyeli eski mahkûm, belgeselci, gazeteci-yazar):
“2011’de
başlayan olaylar, Esed’in elli yıllık demir yumrukla yönetiminin sonucu”
Hâşim
Kâsım (Filistinli Suriyeli UNRWA insani yardım görevlisi):
“Filistinliler
tarihte ilk defa rejimin Yermük Kampı kuşatmasında açlıktan öldü”
XX-1
(Filistinli Suriyeli iktisatçı ve yazar):
“Halkın
yüzde 90’ı fakirlikle boğuşurken yüzde 10’luk rejim ve çevresi refah içinde”
XX-2
(Filistinli Suriyeli UNRWA insani yardım görevlisi):
“Acayip
olayların şahidiyim; Suriye halkının yaşadığı zulümleri havsalanız almaz”
XX-3
(Duma’da yaşananların şahidi ve devrimin öncüsü ev hanımı):
“Kimyasal
silah yüzünden insanlar boğularak korkunç şekilde can verdi”
XX-4
(Askerden firar eden Yebrûdlu elektrik mühendisi):
“Askerlerin
halkı öldürmek ile firar edip ailesini kurban vermek ikileminde kalmaları
korkunçtu”
XX-5
(Filistinli Suriyeli gazeteci):
“Şam
sokakları dilenen çocuklar ve çöpten yiyecek arayanlarla dolu”
XX-6
(2013-2015 yıllarında hapis yatmış Şam Kırsalı’ndan dul hanım):
“Suriye’deki
hapis hayatım da, Türkiye’deki tutunma çabam da çok zordu”
XX-7
(İdlibli eski mahkûm ve hemşire):
“Korkunç
işkenceleri rejime boyun eğip asla muhalif olmamamız için yaparlardı”
XX-8
(Savaşta yaralıları tedavi etmiş Şam Kırsalı’ndan hemşire):
“Yararlılar
hiç bitmiyordu; sağlık personeli olarak çocuklarımızı bile unutuyorduk”
Hamza
el-Hatîb (Doğu Halep’te hastane kuran doktor ve aktivist):
“Doktorlar,
halka ümit ve direnmeleri için cesaret veriyordu”
Vaad
el-Hatîb (For Sama belgeselinin yönetmeni ve aktivist) ve Hamza el-Hatîb:
“Yaptıklarını
inkâr eden rejime karşı direniş yöntemim yaşananları filme almaktı”
Râid
es-Sâlih (İdlibli Suriye Sivil Savunma Kurumu müdürü):
“Rejim
Sivil Savunma gönüllülerimizi katletse de 125.000’i aşkın Suriyeliyi kurtardık”
XX-9
(Şam’da psikolojik danışmanlık yapmış Filistinli Suriyeli):
“İç
göç yaşayanlar her şeylerini yitirmiş, travma içindeydi”
Âmir
Münir Gadban (Ürdün ve Türkiye’de mültecileri tedavi etmiş, 43 yıldır ülkesine
dönemeyen psikolog):
“Geleceğini
yitik hisseden mülteciler en çok güvene ve güvenliğe ihtiyaç duyuyor”
XX-10
(Subay eşi ordudan firar etmiş, Hamalı sınıf öğretmeni dul hanım):
“Vatanımızı
terk edip mülteci konumuna düşmek kolay mıydı sanıyorsunuz?”
XX-11
(Hamalı, tarih alanında yüksek lisans öğrencisi):
“Savaşın
hatıralarıyla yaşamak çok kötü; içimde mutluluğu engelleyen bir şey var”
XX-12
(Ebeveyni ve üç kardeşi bombardımanda hayatını kaybetmiş Humuslu yetim):
“Uçak
sesi duyunca yere yatıp kelime-i şehadet getirmeye başlardık”
XX-13
(Eşi hapishanede işkenceyle hayatını kaybetmiş Şam Kırsalı’ndan dul hanım):
“Hapiste
işkence altında can veren eşimin nereye gömüldüğünü bilmiyoruz”
XX-14
(Halepli gazeteci ve yazar):
“Biz
mültecileri devletçe de, milletçe de istemediğinizi biliyoruz ama çaresiziz”
Muhammed
Akta (Türkiye doğumlu, Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları Federasyonu genel
müdürü):
“Suriye’nin
yatırımcıları ve kültürel-entelektüel birikimi Türkiye’ye gelmişti”
Alaa
el-Hatîb (Mehcer: Göç Sanatçıları Derneği kurucusu Selemiyeli ûdî bestekâr):
“İnsanları
ferahlatmak ve onlara ümit vermek için Şam’da müzik icra ettim”
Ahmed
Kebsu (Azez’de kültür merkezlerinin idarecisi Halepli entelektüel):
“Kuzeybatıdaki
Suriyeliler rejimin eline düşmektense denizde boğulmayı yeğliyor”
XX-15
(Suriye’nin kuzeybatısında görev yapan Halepli avukat):
“Suriye’de
hukuk acınası halde, hiçbir bölgede doğru düzgün uygulanmıyor”
XX-16
(Kamışlılı müderris ve imam):
“Baas
rejimi Kürtleri marjinalleştirdi, PYD ise cahilleştirdi ve göç ettirdi”
Bedir
Mulla Reşîd (Raman Araştırma ve Danışma Merkezi kurucusu, Kamışlılı
araştırmacı):
“PYD
önce İran ve Esed’den, daha sonra ABD’den gelen emirle hareket etti”
Muhammed
Sarmînî (Jusoor Araştırma Merkezi kurucusu, Kuveyt doğumlu siyasi aktivist):
“Muhaliflerin
yeterli siyaset ve devlet tecrübesi yoktu, fikirleri olgunlaşmamıştı”
Abdülhakîm
Kuteyfân (Deraalı eski mahkûm ve tiyatro, televizyon ve sinema oyuncusu):
“Devrimi
destekleyen sanatçıların çoğu yurtdışında maddi sıkıntı içinde”
XX-17
(Rejimin gazetesi Tişrin’de çalışmış Selemiyeli gazeteci):
“Esed,
Suriye halkının değil, bir çetenin cumhurbaşkanıdır”
Bessâm
Yûsuf (Lazkiyeli eski mahkûm ve gazeteci, yazar ve siyasetçi):
“Hafız
Esed, tarih boyunca mazlum bir azınlık olan Alevileri zalime dönüştürdü”
Fazl
es-Sekkâl (Şamlı eski mahkûm ve siyasi aktivist):
“Hiçbir
diktatörlük, halkı bastırma konusunda Esed rejiminden daha beter olamaz”
Sâyil
Nâsîf (Süveydalı eski mahkûm ve siyasi aktivist):
“Rejim
Süveyda’yı bombayla yıkmadı, ahlaki-toplumsal olarak çökertmeye çalıştı”
Saleh
X (Halepli aşiret reisinin torunu, tercüman ve aktivist):
“Rejimle
silahlı mücadelede ağabeyim dahil kırk küsur akrabamız şehit düştü”
Zeliha
nine (İşgalci Fransızları öldürdüğü için Kayseri’ye sığınmak zorunda kalan
Halepli Abdurrahman’ın 1938 doğumlu kızı):
“Ailesine
hasret giden babamın vasiyeti, vatanı Suriye’ye gömülmekti”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder