7 MAYIS’TAN İTİBAREN KUDÜS’TE VE FİLİSTİN’DE YAŞANANLARLA İLGİLİ TWITTER PAYLAŞIMLARIM
7 Mayıs'tan itibaren Twitter hesabımdan yaptığım paylaşımları bir araya getirip yeniden düzenleyerek ve bazı küçük eklemeler yaparak blogumda istifadenize sunuyorum. Yeni tvitler attıkça metnin sonuna eklemeye devam edeceğim. Görselleri yüklemek çok vakit alacağından linkleri paylaşmakla yetiniyorum. Bilgilerinize.
NOT:
Blogda yer alan 850 küsur içeriğe http://ortadogugunlugu.blogspot.com.tr/2018/01/bu-blogda-neler-var.html linkinden toplu olarak ulaşabilirsiniz.
Kaynak göstermeden blogdaki yazı, tercüme ve infografikleri kullanmamanız önemle rica olunur.
7 Mayıs Cuma
https://twitter.com/ztkor/status/1390731031620296704?s=20
Şu an Mescid-i Aksa’da teravih
namazı kılınırken İsrail güvenlik güçleri baskın yaptı, çatışmalar sürüyor; avluda
göz yaşartıcı bombalar, ses bombaları ve plastik mermilerle Filistinlilere
saldırıyor. Bir yandan teravih namazında imamın kıraat sesi yükseliyor, diğer
yandan İsrail askerlerinin silah sesleri… Şimdiye kadar 11 kişi vurulmuş.
Ramazan’ın başından beri her gün
Kudüs’te ve Mescid-i Aksa’da olaylar ve saldırılar var. Aşırı sağcı çetelerin,
Netanyahu hükümetinin, Yüksek Mahkeme’nin desteğiyle Kudüs’ü Yahudileştirme
politikaları son dönemde iyice hız kazanmış durumda.
El-Cezire muhabirinin anlattığına göre “Filistinliler
eskiden Ramazanlarda iftardan sahura kadar Mescid-i Aksa’da bulunup orucunu
açar, akşam, teravih ve sabah namazlarını kılardı. Bu sene teravihten sonra
Mescid-i Aksa’da kalmayı İsrail suç haline getirdi.” Yani itikaf yasak.
İşgalcinin hedefi, 28 Ramazan Pazartesi günü 3. Tapınağı inşa hedefindeki
Yahudi grupların Mescid-i Aksa’ya planlanan binlerce kişilik büyük baskını için
ortamı hazırlamak.
Filistin Kızılay’ı şimdiye kadar
53 kişinin yaralandığını açıkladı. Rakamlar sürekli artıyor.
Bu Ramazan’da İsrail, Batı Şeria’daki
3 milyon Filistinlinin Kudüs’e, Mescid-i Aksa’ya girmesine önemli ölçüde izin
vermedi. 2 milyon Gazzelinin gidişi zaten 1990’lardan beri yasak. Ekseriyetle Kudüslüler
ve İsrail içindeki Filistinliler Mescid-i Aksa’yı savunmaya çalışıyor. https://twitter.com/ztkor/status/1390750582353321984
El-Cezire’ye konuşan Filistinli siyasetçi
ve aktivist Mustafa Bergusi dedi ki: “Filistinlilerin hayatının her ânı
direniş. Mescid-i Aksa’da ibadeti de, (Şeyh Cerrahlıların vs.) evine kapanıp
dışarı çıkmaması da, sokakta protestosu da...” Bu sözü mevcut durumun iyi bir
özeti.
Koronavirüs yüzünden bir yıldır
Kudüslüler çok zor durumdaydı. Birçok Filistinlinin dükkânları kapandı. Tam
Ramazan’la ziyaretler ve ticaret artacak ve Kudüslüler nefes alacaktı ki İsrail
bütün Ramazan’ı Filistinlilere dar etti. Bir aydır hem Kudüs hem de İsrail’in
Filistinlilerin yoğun yaşadığı bölgeleri karışmış durumda. Filistinliler
sokaklarda İsrail güvenlik güçleri, Yahudi yerleşimciler, aşırı sağcılarla
zaman zaman çatışıyor. Daha da karışırsa 3. İntifada’nın başlama ihtimali var.
2. İntifada, 2000 yılında dönemin muhalefet partisi Likud lideri Ariel Şaron’un
1000 askerle Mescid-i Aksa’ya yaptığı baskınla başlamıştı.
İsrail 3. İntifada ihtimaline
2015’ten beri hazırlık yapıyor. Kanaatimce gerçekleşme ihtimali düşük olsa da
şöyle bir hedefleri var: Eğer yeni bir intifada patlak verirse Mahmud Abbas
liderliğindeki Filistin yönetimini ilga edecek; Batı Şeria kırsalındaki bütün
Filistinlileri şehir merkezlerine sürecek ve birbirinden kopuk yedi ayrı şehre
hapsedecek. Batı Şeria’nın kalanını tamamen ilhak edecek.
Bir de İsrail’in Mescid-i Aksa’yı
zamansal ve mekânsal olarak Müslümanlar ile Yahudiler arasında bölme planı var.
Yani zamansal olarak sabah saatlerinde ve ayrıca bayram günlerinde Harem-i
Şerif’in Yahudilere açılması, mekânsal olarak da içerideki mescitlerden birinin
sinagog yapılması... İsrail yönetimi yıllardır bunu gerçekleştirmek için fırsat
kolluyor, ama her defasında Filistinlilerin direnişiyle karşılaşıp geri adım
atıyor. Bu arada Kudüs’ü Yahudileştirme planından sadece İslami eserler değil, Hristiyan
kiliseleri de nasibini alıyor.
Az evvel Mescid-i Aksa ve
Kubbetu’s-Sahra önünde o kadar çok ses bombası patlatıldı ki adeta düğünlerde
dakikalarca süren havai fişeklerin sesi gibiydi. İsrail güvenlik güçleri
Mescid-i Aksa’nın tamamen boşaltılıp kapılarının kilitlenmesi için içeride şu
an yetkililere baskı yapıyor.
İsrail askerleri Mescid-i Aksa’nın
hala içinde bulunan ve teravih namazını sonuna kadar kılabilmiş cemaati dışarı
çıkarmaya çalışıyor. Filistinliler kapıları içeriden tutuyor. Az evvel İsrail
kapıyı zorla açıp caminin içine ses veya göz yaşartıcı bomba attı. https://twitter.com/ztkor/status/1390765474745573383
Mescid-i Aksa (Kıble Mescidi) içinde
erkekler, Kubbetu’s-Sahra içinde ise kadınlar direniyor. Kadınlar diyor ki “Kubbetu’s-Sahra
içinde Siyonist askerlerce kuşatıldık. Üzerimize ses bombaları atıyorlar.” Kapılar
tutulmuş durumda. İsrail askerlerinin kapıları kırmasından endişe ediliyor.
Filistinliler bir yandan Mescid-i
Aksa’yı savunmaya çalışırken diğer yandan 1 km’den daha kısa mesafedeki Şeyh
Cerrah Mahallesi’nde direnişi sürdürüyor. Filistinlileri yerinden eden ve
evlerini mahkeme kararı ve polis zoruyla ele geçiren Yahudi yerleşimciler işgal
ettikleri evin önünde silahlı bir şekilde dans ediyor, kutlama yapıyor. https://twitter.com/ztkor/status/1390767872532754436
Az evvel Filistin Kızılay’ı,
Mescid-i Aksa ve çevresi ile Şeyh Cerrah Mahallesi’nde 163 Filistinlinin
yaralandığını duyurdu. Bu arada hem bu iki bölgede hem de Kudüs’ün başka
yerlerinde yaralılara acil yardım için bekleyen sağlık ekipleri İsrail güvenlik
güçlerince uzaklaştırılıyor.
İsrail güvenlik güçleri son
dönemde Filistinlileri dağıtmak için yeni bir silah icat etti. Kokarca suyu da
denilen, kanalizasyon kokusunun daha ağırı, günlerce sıkılan kişinin üzerinden
çıkmayan, yıkandıkça artan bir koku... Ramazan’ın başından beri bu kokuyu
Filistinlilere karşı sıkça kullanıyor.
İsrail askerleri Harem-i Şerif
içindeki diğer mescitleri birer birer boşalttırdı. İtikaftakileri çıkarttı. Şu
an sadece Mescid-i Aksa ve Kubbetu’s-Sahra’da çok az Filistinli kaldı. Askerler
elektrikleri kesti.
Maalesef en başından kamerayı
açamadığım, ama bu haliyle de son derece çarpıcı olan bir görüntüyü paylaşmak
istiyorum. Mescid-i Aksa avlusunda 20-30 kadar Filistinli teravih namazını
kılıyor. İsrail güvenlik güçleri, tamamı namazlarını bozup gidene kadar
üzerlerine defalarca göz yaşartıcı veya ses bomba(sı) atıyor. https://twitter.com/ztkor/status/1390795964106035200
…Teravih öncesi başlayan ve
saatlerce süren direnişten ve çatışmalardan sonra Kudüslüler ve İsrail içinde
yaşayan Filistinliler sabah namazına koştular. Yaralı sayısının 205 olduğu
açıklandı. https://twitter.com/ztkor/status/1390838215872065537
8 Mayıs Cumartesi
Middle East Eye sitesi Genel Yayın Yönetmeni David
Hearst’ten yaptığım, Perspektif Online tarafından yayınlanan “Kudüs
Patlamaya Hazır, Dünya Uyarılmadık Diyemez” başlıklı tercüme Kudüs merkezli
yaşananları ve yaşanacakları değerlendiriyor. Yazar, “İsrail’i bir Yahudi
devleti olarak kurma projesi hiç bugünkü kadar tehlikeye düşmemişti, tam da zaferin
eşiğinde olduğunu düşündüğü bir dönemde.” diyor. Yazıyı bloğumdan
okuyabilirsiniz. http://ortadogugunlugu.blogspot.com/2021/05/dhearst-kudus-patlamaya-hazir-dunya.html
Filistin’i Yahudileştirmek için
saldırılarını artıran İsrail aşırı sağının en uç kanadı kimlerden oluşuyor,
hangi görüşleri savunuyor? Bu konuyu öğrenmek isterseniz gazeteci Mustafa Ebu
Sneyne’nin “Lehava: Filistin Karşıtı, Aşırı Sağcı İsrailli Grup Kudüs’te
Yürüyüşte” başlıklı yazısını çevirdim. Blogumda. https://ortadogugunlugu.blogspot.com/2021/05/mebu-sneyne-lehava-filistin-karsiti.html
Dün bütün gün yaşananların bir
özeti… Ben TV’den fotoğrafladığım için görüntü kalitesi düşüktü. Bu linkte
çarpıcı ânları izlerken neden ve nasıl oldu sorularının cevabını da
bulacaksınız. https://www.middleeasteye.net/video/explained-why-did-israeli-forces-storm-al-aqsa
10 Mayıs Pazartesi
https://twitter.com/ztkor/status/1391626587225923584?s=20
Kritik gün geldi. Mescid-i Aksa
şu an tam bir savaş alanı. Filistinlilerin taşlarına karşı İsrail güvenlik
güçlerinin plastik mermileri ile göz yaşartıcı ve ses bombaları havada
uçuşuyor. Çok fazla yaralı olduğu söyleniyor. İtikafta olanlardan bazıları da
başlarından vurulmuş. İsrail’in bu defa kasıtlı olarak Filistinlileri başından
vurduğu söyleniyor.
Canlı yayında Mescid-i Aksa’da yaşananlardan
kısa bir anı paylaşıyorum. https://twitter.com/ztkor/status/1391627002357157889
Şu an Mescid-i Aksa’nın içindeki
Filistinliler zorla boşaltılıyor. Harem-i Şerif’in bütün kapıları kapatılmış
durumda. Ambulans dahil hiçbir aracın ve hiçbir kimsenin içeri girmesine izin
verilmiyor. Bomba, silah ve ambulans sesleri Kudüs semalarında sürekli
yankılanıyor. https://twitter.com/ztkor/status/1391628551099723776
Çatışmalar üç noktada artmış
durumda: Kıble Mescidi, Kubbetu’s-Sahra ve Mervan Mescidi. Bu sefer çok çok
daha fazla göz yaşartıcı bomba, ses bombası ve kurşun kullanıldığı ve yaralı
sayısının çok olduğu belirtiliyor.
Harem-i Şerif, İsrail askerleri
ve özel kuvvetlerince tamamen muhasara altına alınmış durumda. İçeride her kim
varsa herkesi hedef alıyorlar. Bugün İsrail’in milli bayramı: Kudüs Günü. Yani
Kudüs’ü işgallerinin 54. yıldönümü. 54 yıl sonra bir kere daha adeta savaş
yaşanıyor. https://twitter.com/ztkor/status/1391632002424745985
Harem-i Şerif’e giremeyen Filistin Kızılay’ına
bağlı ambulanslar dışarıda bekliyor. Ambulanslar ve sağlık görevlileri yaralılara ulaşamamaktan şikâyetçi.
Filistinlilerin kendi çabalarıyla dışarıdaki ambulanslara ulaştırmaya çalıştıkları
yaralıların tutuklandığı bildiriliyor.
Ayrıca İsrail güvenlik güçleri Eski Şehrin dışındaki caddelerde de
yakaladıkları Filistinlileri tutukluyor. Direnişi aşırı güç kullanarak tamamen
çökertmeye çalışıyor. https://twitter.com/ztkor/status/1391634255013351424
Harem-i Şerif’ten el-Cezire’ye
bağlanan görgü tanıkları, içeride tam bir can pazarı yaşandığını anlatıyor. Şu
an muhtemelen 1967’den ve 2000 yılında Şaron’un Mescid-i Aksa baskınıyla
patlayan 2. İntifada’dan beri en büyük saldırı yaşanıyor. Eski Şehir surlarının
hemen dışındaki mezarlık alanda bulunan Filistinliler tazyikli suyla
uzaklaştırılıyor. https://twitter.com/ztkor/status/1391637445104504832
İsrail tarafının mantığını
anlamak için dün i24 kanalına konuşan Dr. Mordechai Kedar’ın sözlerini
paylaşmak istiyorum. Kedar, elindeki Filistin atkısını gösterdi; bir tarafında üzerinde
“Kudüs bizimdir” yazan Kubbetu’s-Sahra resmi, diğer tarafında bugünkü İsrail’i
de içine alan Filistin mandası haritası vardı. 5 dakikalık konuşmasında özetle
dedi ki “Olaylar birkaç ev için çıkan tahliye kararından kaynaklanmıyor, bu bir
egemenlik mücadelesi. Tıpkı bu atkıdaki gibi Kudüs bir başlangıç. Kudüs’ü
kazanırlarsa sıra bütün İsrail’e gelecek…” https://twitter.com/ztkor/status/1391645002426720257
İsrail şu an tam da Filistinlilere
“Egemen benim, boyun eğeceksiniz” diyor. Kedar ayrıca bütün yaşananlardan
Filistin yönetimini ve Amerikan Başkanı Joe Biden’ı sorumlu tuttu. “Filistinliler
kendi beceriksiz yönetimlerinden o kadar bunaldı ki öfkelerini bize
yönelttiler. Normalde bu gençler yurtdışına giderdi. Koronavirüs yüzünden bir yıldır
içeride kaldılar.” diye sözlerine devam etti.
İsrail güvenlik güçlerinin Mescid-i
Aksa’nın içine saldırı ânının videosunu paylaşıyorum. https://twitter.com/ztkor/status/1391646442247315456
Bu da kadınların bulunduğu
Baburrahme Mescidi’ne ses bombaları atılma ânının görüntüsü. https://twitter.com/ztkor/status/1391649841911148548
Sabahtan beri Harem-i Şerif
içinde tam bir can pazarı yaşanırken ve yüzlerce Filistinli
yaralanırken/tutuklanırken hemen dışında girişte ise yüzlerce aşırı sağcı
Yahudi yerleşimci, meclis üyeleri Matan Kahana, Sharan Haskell ve Simha Rotman
önderliğinde Mescid-i Aksa baskını için hazırlanıyor. https://twitter.com/ztkor/status/1391650909957115909?s=20
Soldaki, Harem-i Şerif’e baskın
yapmak için hazır bekleyen grupların fotoğrafı. Alanın Filistinlilerden tamamen
temizlenmesi için bekliyorlar. Sağdaki fotoğraf ise Kudüs caddelerinde İsrail
bayraklarıyla Kudüs’ün “kurtuluşu ve birleşmesi”ni kutlamakta olan kitleler... https://twitter.com/ztkor/status/1391652031065174016
Az evvel el-Cezire
muhabiri Harem-i Şerif içinde görev yapan sağlık görevlilerine mikrofon uzattı.
“Durum korkunç, yüzlerce yaralı var, birçoğu başından ve gözünden vurulmuş
durumda, içeride ne ilaç kaldı ne oksijen ne de diğer malzemeler” diyorlar.
Hepsi de yaralılara yetişememenin ve tedavi edememenin üzüntüsü içinde.
Sağlık görevlileri Harem-i Şerif’e
girebilmek için kapılarda bekliyor. İsrail askerleri içeriye sokmuyor.
Doktorlar çaresiz durumda. https://twitter.com/ztkor/status/1391656820805095427
Az evvel Eski Şehrin kapısında
yaralıları bekleyen doktorların üzerine canlı yayında göz yaşartıcı bomba
atıldı.
Eski Şehre ve Harem-i Şerif’e
çıkan tüm kapılar bu şekilde İsrail askerlerince tutuluyor. Kimse içeri
sokulmuyor. https://twitter.com/ztkor/status/1391659748555206656
Mescid-i
Aksa’nın bütün anahtarlarına İsrail işgal kuvvetleri el koymuş durumda. https://twitter.com/ztkor/status/1391662310515740672
Mescid-i Aksa minaresinin
hoparlörlerinden tekbirler ve yardım çağrıları yükseliyor. Özetle şöyle
deniyor: “Mescid-i Aksa yanıyor. Aksa’nın şerefi ayaklar altında. Selahaddin
nerede? Selahaddin nerede? Selahaddin nerede? Yahudi yerleşimciler ancak
bedenlerimizi çiğneyebilir. Ey Yahudiler, Aksa bizim, sizin değil. Ey Kassam
askerleri, ey Kassam askerlerinin komutanı Muhammed ed-Deyf… Bize sözün vardı,
Aksa’ya sözün vardı. https://twitter.com/ztkor/status/1391665859358244864
Sabırsızlanan radikal Yahudiler,
Mescid-i Aksa’ya girebilmek için Meğaribe Kapısı’nın demirlerini kırmaya
çalışıyorlar. Hala Filistinlilerden boşaltılmamasının öfkesini yaşıyorlar. Radikal
Yahudilerin sabırsızlık nedeni, haftalardır Kudüs Günü’nde on binlerce Yahudi’nin
Mescid-i Aksa’ya baskını ve egemenliklerini teyit için yaptıkları çağrılara
rağmen 7.00-11.00 saatleri arasında Filistinlilerin direnişi nedeniyle hala
içeri girememiş olmaları… https://twitter.com/ztkor/status/1391671147620675584
Sadece bu görüntüler bile bu
tapınakçı-yerleşimci Yahudi aşırı sağının zihin dünyasını ve saldırganlığını
ele veriyor. Bunlar aynı zamanda haftalardır caddelerde “Araplara ölüm”
sloganlarıyla yürüyen ve yıllardır kameralardan uzakta Filistinlilere, evlerine
ve geçim kaynaklarına saldıran, yakan ve yağmalayan güruhun ta kendisi…
Radikal Yahudiler Harem-i Şerif’te
ibadet saatini kaçırıyor olmalarının öfkesi içindeler. Bu arada yıllardır küçük
gruplar halinde haftada dört-beş gün bu saatlerde zaten Harem-i Şerif’e
giriyorlardı. Bu sefer hedef on binlercesini toplamaktı. https://twitter.com/ztkor/status/1391677148885307392
Bu
da Eski Şehrin Yafa Kapısı önünde Yahudi gençlerin 1967’de Doğu Kudüs’ü
işgallerini kutlamalarının bir görüntüsü. Bir yanda can pazarı, diğer yanda
kutlamalar... İsrail’in i24 haber kanalından. https://twitter.com/ztkor/status/1391682096549203970
Filistinliler
direnişlerinin ilk sonucunu aldı. İsrail güvenlik güçleri şimdilik geri
çekildi. Kapılar açıldı. Filistinliler öğle namazı için Harem-i Şerif’e girmeye
başladı. Mescid-i Aksa’da da hummalı bir temizlik çalışması var. Ama öğleden
sonra yine bir kapışma yaşanabilir. https://twitter.com/ztkor/status/1391688372717072388
Mescid-i
Aksa içindeki yıkım kısa sürede tamamen temizlendi, namazlar kılındı. Tabii caminin
içine yüzlerce ses bombası, göz yaşartıcı bomba ve kurşun yağdırıldığından camlar
kırık, caminin birçok yerinde hasar var. 300 küsur yaralı olduğu açıklandı. https://twitter.com/ztkor/status/1391709999802589185
Filistinliler
ilk direnişle hedeflerine ulaşmalarının ardından, önümüzdeki saatlerde veya
dakikalarda yeniden başlayacak mücadeleden evvel top oynayarak rahatlıyorlar.
Ömrü direnişle geçen Filistinliler akıl ve ruh sağlıklarını nasıl koruyor
derseniz işte bu çok iyi bir örnek. https://twitter.com/ztkor/status/1391716885213949954
Filistinlilerin
işgal altında öğrendikleri en önemli şeylerden biri, ânın gereğini yapmak ve ânın
tadını çıkarmak. Krizlerin, çatışmaların kısa arasında sanki hiçbir şey yokmuş
gibi oynar, güler, eğlenir. Ve bu bir gerekliliktir… Filistinlilerin, Suriyelilerin
ve ülkesi savaş altındakilerin akıl ve ruh sağlığını korumak için yaptıklarını bizler
sık sık yargılıyoruz. Bunlar niye gülüyor, geziyor, oynuyor diyoruz. Bunların
birer savunma mekanizması olduğunu, insanoğlunun aylarca, yıllarca travmayı her
an yaşarsa akıl ve ruh sağlığını kaybedeceğinin farkında değiliz.
Mescid-i Aksa murabıtları
temizlenen cami içinde bir yandan dinleniyor, diğer yandan Kur’an-ı Kerim
okuyor. https://twitter.com/ztkor/status/1391724148309778434
İsrail’in -yeni bir hükümet
kurulsa dahi- kısa zamanda beşinci seçime gitme ihtimali olduğundan Başbakan
Netanyahu’nun tapınak örgütleriyle ve aşırı sağcı seçmen kitlesiyle çatışma
ihtimali olmadığını, ne olursa olsun geri adım atmayacağını düşünüyordum. Tam
da bu yüzden sabahki saldırı alabildiğine sert ve kanlı geçmişti. Ancak
Netanyahu, Filistinlilerin direnişi karşısında geri adım atmak zorunda kaldı ve
Kudüs Günü dolayısıyla yapılacak Bayrak Yürüyüşünün güzergâhını -Eski Şehir
içinde Müslüman mahallesinden geçmeyecek şekilde- değiştirdi. Oysaki bir gün
evvel Netanyahu, ABD Milli Güvenlik Müsteşarı Sullivan’ın güzergâhı değiştirme
teklifini reddetmişti.
Netanyahu bugün şöyle konuştu: “Şu
an Kudüs’ün kalbi için bir mücadele yürüyor. Bu yeni bir mücadele değil. Bu mücadele
hoşgörüsüzlük ile hoşgörü, kanunu çiğneyen şiddet ile hukuk ve düzen arasında…”
Kendini hoşgörü ve hukuk ile düzen cephesine koyması da ayrı bir komedi.
Sabahtan beri Mescid-i Aksa’ya
baskın yapmak ve Müslüman mahallelerinde gövde gösterisi yaparak egemenliklerini
göstermek için sabırsızlıkla bekleyen aşırı sağ öfkeli. Meclisteki en radikal
temsilcileri olan Yahudi Gücü lideri Itamar Ben Gvir, “Yahudilere zarar veren”
bu karar nedeniyle yetkilileri kınadı. Önümüzdeki haftalarda meclisteki
oylamalara katılmama kararı aldı. Diğer aşırı sağ partilerden milletvekilleri
de Netanyahu’ya istifa çağrılarında bulunuyor.
Tapınak Dağı’na Dönüş örgütü, “Yazıklar
olsun İsrail devletine ki 2021 yılında Yahudiler, en kutsal mekânında Arapların
terörizmi yüzünden ibadet edemediler.” açıklaması yaptı ve şöyle devam etti: “Müslüman
isyancıları kesin olarak ortadan kaldırma vakti geldi; Tapınağı inşa etme ve
kurban ibadetini yeniden başlatmak da dahil Tapınak Dağı’nda Yahudilere ibadet
hürriyeti verme vakti geldi de geçiyor.” (Tapınak Dağı ile kastettikleri
Harem-i Şerif’tir. 2. Tapınağın MS 70’te Roma yönetimince yıkılmasından bu yana
daha evvel en önemli Yahudi ibadeti olan kurban ibadeti yerine
getirilememektedir.)
Velhasıl Ramazan başından beri
Filistinlilerin direnişi ve uluslararası tepki nedeniyle İsrail, aşırı sağın
tetiklediği Kudüs’ü Yahudileştirmeye hız verme politikasından bir bir geri adım
atıyor; tabii ki şimdilik. Ama bunun Netanyahu’ya maliyeti olacaktır; artık
günleri sayılı görünüyor.
Bu arada Netanyahu yeni hükümet
kurmakta başarısız oldu ve rakipleri, merkezdeki Yair Lapid ve -eski müttefiki-
aşırı sağcı Neftali Bennett liderliğinde, İslamcı Arap partisi Ra’am’ın da
dışarıdan desteğiyle “Netanyahu’ya Asla” blogunun hükümet kurma ihtimali
gündemde. Kanaatimce kuramayacaklar veya kursalar bile aşırı sağ ve aşırı solun
Netanyahu karşıtlığında bir araya geldiği böylesi bir hükümetin fazla ayakta
kalma ihtimali yok. Yani beşinci seçim kapıda.
Ama burada asıl önemli olan,
Netanyahu’nun da karşıtlarının da hükümet kurabilmek için artık Filistinlilerin
partilerine muhtaç olması. Tam da bu yüzden Netanyahu seçimlerden evvel Filistinli
İsrail vatandaşlarına şirin görünüp oylarını almak için çok çabalamıştı. i24
kanalı spikeri, Netanyahu’nun seçimlerden evvel destek verdiği Ra’am’ın,
Netanyahu rakiplerine dışarıdan destek olma ihtimaliyle ilgili hoş bir yorum
yaptı: “Netanyahu masayı hazırladı, yemeği rakipleri yiyecek”
Şu an çok ama çok ilginç
gelişmeler oluyor. HAMAS, İsrail’e Mescid-i Aksa’dan ve Şeyh Cerrah Mahallesi’nden
askerlerini çekmesi, son olaylarda gözaltına aldıklarının tamamını serbest
bırakması için saat 18.00’e kadar süre verdi. Süre dolunca Gazze’den İsrail’e roketler
atmaya başladı. Kudüs’te uzun süre sirenler çaldı. Gerginlik daha da tırmanacağa
benzer. https://twitter.com/ztkor/status/1391780451963052034
Bu yeni şartlar altında İslamcı
Arap partisi Ra’am’ın dışarıdan desteğiyle bir koalisyon hükümeti kurulması
ihtimali kalmamış olmalı. Oysa bugün taraflar koalisyon için görüşeceklerdi. Olayların
hiç bu kadar hızlı değiştiği bir dönem daha hatırlamıyorum hayatımda. Çok
ilginç bir süreçteyiz. Bugün tarihe “Uzun Pazartesi” olarak geçmeli.
HAMAS roketlerinin Kudüs’e
yönelmesi üzerine Kudüs’te yükselen siren seslerini ve Bayrak Yürüyüşü yapan
İsraillilerin kaçış görüntüsünü paylaşıyorum. Bu arada Gazze sınırına yakın
bölgeler başta olmak üzere İsrail’in başka yerlerinde de sirenler çalıyor. https://twitter.com/ztkor/status/1391783725449502728
Bir aydır olaylar Kudüs’te ve
İsrail’deki Filistinlilerin yoğun yaşadığı yerlerdeydi. Gazze’nin de denkleme
girmesiyle cephe genişliyor. İsrail’in Gazze’ye ilk saldırılarında 9 Filistinli
hayatını kaybetti. Son 2,5 saatte Gazze’den İsrail’e 70 roket atıldı; çoğunu
Demir Kubbe füze savunma sistemi havada yakalayıp imha etti.
İsrail kabinesi, Gazze’ye büyük
bir hava operasyonu yapma kararı aldı. Hamas liderlerine suikast düzenleme ve
askeri karargâhlarını vurma ihtimalleri çok yüksek. Bugün Kudüs’ün “birleşmesi”ni
bayram tadında kutlamayı hedefleyen İsrailliler, Netanyahu yönetiminden ardı
ardına gelen geri adımlarla ve son olarak Gazze’den atılan roketlerle tam bir şok
içindeler.
Karizması çizilen ve aşırı sağcı
tabanını hayal kırıklığına uğratan geçici başbakan Netanyahu, Gazze üzerinden
güçlü bir cevap vererek sarsılan imajını kurtarmaya ve safları sıkılaştırmaya
çalışacaktır. Holokost takıntısından hiç kurtulamamış İsrailliler zayıf bir
devlet imajıyla yaşayamazlar.
Uzun lafın kısası, Ramazan’ın
ilk gününden beri devam eden olaylar, artarak ve yayılarak önümüzdeki günlerde
de devam edecektir. 2020’de Filistinlileri dışlayarak Arap dünyasıyla
normalleşmenin keyfini çıkaran İsrail, önce kendisinin anormallikten kurtulması
gerektiğini anlayacaktır.
Şu an Kudüs’ün ve Filistin’in
her yerinde Filistinliler sokaklarda. Birçok yerde İsrail güvenlik güçleriyle
çatışmalar yaşanıyor. Bazı yerlerde polis karakolları yakılıyor. Zannedersem
1948’den beri bu çapta bir isyan sadece İntifadalarda yaşanmıştır. Bu isyanın
kontrol altına alınması hiç kolay değil. https://twitter.com/ztkor/status/1391849548755111939
Tıpkı
önceki gecelerde olduğu gibi İsrail güvenlik güçleri, yine Mescid-i Aksa içinde
Müslümanları kuşatmış durumda. Teravih sonrası cemaati zorla dışarı çıkarmaya
çalışıyorlar. İçeri yine gaz bombaları atıyorlar. Cami içinden görüntülerde
Filistinliler artık solunum problemi yaşıyor ve sürekli öksürüyorlar.
Videoda sol taraf Mescid-i Aksa’dan,
sağ taraf Kudüs-Ramallah arasındaki İsrail’in Kalandiya kontrol noktasından. El-Cezire
muhabirine göre Kudüs’te şimdiye kadarki en şiddetli gece yaşanıyor. Batı Şeria’nın
tüm şehirlerinde gösteriler var. Bu uzun günün gecesi de uzun geçeceğe benzer.
Bugünlük bu kadar diyelim. https://twitter.com/ztkor/status/1391864005866803201
11 Mayıs Salı
Son birkaç gündür Filistin’le
ilgili ne okumalıyız diye sıkça sordunuz. 2019 Temmuz’unda Ortadoğu ile ilgili
100 kitap tavsiyemi paylaşmıştım. Bu defa, İTÜ’deki okuma grubumda okuttuklarım
başta olmak üzere Filistin-İsrail ile ilgili olanları yeniden bir araya
getirdim. http://ortadogugunlugu.blogspot.com/2021/05/z-tuba-kordan-filistin-israil-ile.html
https://twitter.com/ztkor/status/1392237667484569605?s=20
Filistinliler topyekûn bir isyan
çıkardı. Nâsıra, Ümmü’l-Fehm, Hayfa, Akka her yer karıştı. İsrail’in her yeri
yanıyor, her yerde çatışmalar var. Kudüs ve Lid bölgesinde İsrail güvenlik
güçleri kontrolü çoktan kaybetti. Lid’de Filistinliler yerleşimcilerin
arabalarını ateşe verdi.
Ve yine Lid’de OHAL ilan edildi.
Hamas’ın attığı roketler dünden beri İsrail’in birçok şehrini vurdu: Kudüs, Tel
Aviv, Askalan, Aşdod vs. Eşzamanlı roketler karşısında Demir Kubbe füze savunma
sistemi arızalandı. Şu anki bilgilere göre 500 küsur roketten 200’ü havada
yakalanmış, 100 küsuru Gazze içine düşmüş durumda.
İsrail’in Ben Gurion Uluslararası
Havalimanı roketler karşısında uçuşları durdurdu. Tel Aviv’de petrol rafineri
yanıyor. https://twitter.com/ztkor/status/1392239238620516354
Şu an İsrail’in birçok şehrinde
sirenler çalıyor. Hamas az evvel Tel Aviv’e 130 roket attığını duyurdu. 70
küsur yıllık tarihinde İsrail hiç böyle bir şey yaşamamıştı, ne komşularından
ne de Filistinli nüfustan.
Yeni düşen bir roketle 3
İsrailli yaralanmış. Düşen roketin yol açtığı yangının görüntüsünü paylaşıyorum.
https://twitter.com/ztkor/status/1392243918801182720
Az evvel Demir Kubbe ile Tel
Aviv semalarında yakalanan roketlerin görüntüsü. İsrail kanalında askeri uzman şöyle
dedi: “Bu gördüğünüz bilgisayar oyunu değil, hakiki” https://twitter.com/ztkor/status/1392245040739672068
İsrail güvenlik yetkililerinden
biri i24 kanalında dedi ki “Tıpkı 2014’teki savaşı bitirdiğimiz taktik
gibi, Gazze şehir merkezinin yüksek binalarını vuracağız ki Hamas geri adım
atmak zorunda kalsın.” 2014’te 51 gün süren savaşın sonu tam da böyle bir
taktikle gelmişti.
Bu arada İsrail çok katlı
binaları vurmaya çoktan başladı. Kara operasyonuna hazırlık yapıldığı söyleniyor;
ama kendi içi yanarken ve kendi Filistinli nüfusu isyandayken Gazze’ye
girebilir mi? Hiç emin değilim. Zira İsrail’in en büyük korkusu, aynı anda
birkaç cephede savaşmak zorunda kalmaktır. Bir de kara operasyonunun yol
açacağı asker zayiatını göze alabilir mi? Bu da zor.
İsrail’in sahil şehri Askalan
yakınlarındaki boru hattına Gazze’den atılan roketlerin isabet etmesiyle yangın
çıktı. İsrail muhabiri “Biz daha evvel hiç böyle bir şey yaşamadık” diyor. https://twitter.com/ztkor/status/1392260692389023749
Askalan’daki boru hattı yangını
çok çok büyük. https://twitter.com/ztkor/status/1392269387726524419
Az evvel Başbakan Netanyahu, Savunma Bakanı Gantz,
Genelkurmay Başkanı ve Mossad Başkanı kısa kısa kamuoyuna açıklamalar yaptı. i24
muhabiri, benim de izlerken hissettiğim şöyle bir tespitte bulundu: “Her zaman
özgüvenle, ikna edici, meydan okuyucu bir şekilde konuşan Netanyahu’dan eser
yoktu.”
i24 muhabirinin diğer bir yorumu da
şöyleydi: “Hamas Filistin denkleminde ne kadar önemli ve belirleyici olduğunu
gösterdi.”
Hamas’ın askeri kanadı İzzettin Kassam
Tugayları, İsrail’in Gazze’de yüksek binaları hedef almasına karşılık olarak
Tel Aviv ve Ben Gurion Havalimanı yönüne doğru 110 roket attıklarını açıkladı.
Sahur esnasında TV’lerden çekip burada
sizinle paylaştığım videolara tekrar bakarken adeta Hollywood filminin kıyamet
sahnelerini izliyormuşum gibi hissettim. Hayret verici, ibretlik bir durum bu. İsrailli
güvenlik analizcilerinin en kötü durum senaryosu olarak kuzeyde Hizbullah,
güneyde Hamas’ın eşzamanlı savaş açıp içeride de Filistinli nüfusun
ayaklanmasını dillendirdikleri yazılarını yıllarca okuyup durdum. Her türlü
ihtimal hesabını yapan güvenlik uzmanlarının senaryo gerçekleştiğinde bu kadar
aciz bir görüntü vermeleri hayret doğrusu. İsrail’in üst aklı olan Amos Gilad’ın
birkaç yıl evvel verdiği bir röportajı izlemiştim. İsrail’in önünde iki tehlike
var demişti. Bunlardan biri kibirdi. Ne gariptir ki bundan sadece bir yıl evvel
Beyaz Saray’da Trump’ın barış planı açıklanırken jest, mimik ve sözleriyle
muazzam bir kibir ve küstahlık içinde Filistin tarafını alabildiğine aşağılayan
Netanyahu, bu geceki basın toplantısında gayet düşük profilliydi. İki videosu
bir araya getirilerek anlamlı bir kolaj yapılabilir.
Bir de şu notu düşeyim: Kur’an-ı
Kerim’de Allah’ın şirkten sonra en çok uyardığı kötü ahlak kibirdir. Ve bu
İsrail yönetimlerinde, hele de Netanyahu’da fazlasıyla mevcuttur.
Son olarak, hayatımda olayların
hiç bu kadar şok edici bir hızda aktığı ve değiştiği bir çatışma daha bilmiyorum.
2013 ve 2015, Ortadoğu satrancının çok hızlı oynandığı, bölgesel ve küresel
güçlerin bazen aylık, bazen haftalık periyotla oyun değiştirici hamleler
yaptığı yıllardı. Ama -adeta borsadaki işlemler gibi- sadece günler ve hatta
saatler içinde bu kadar sürprizin yaşanması görülmüş şey değil. Çok ilginç ve
sonucu öngörülemez bir dönemdeyiz.
Şimdilik bu kadar diyelim.
Bakalım sabaha nasıl bir Ortadoğu’ya uyanacağız...
12 Mayıs Çarşamba
i24 muhabiri, OHAL ilan edilen Lid’de
her yerin yanık arabalarla ve İsrail polisinin protestocuları dağıtmak için
kullandığı ses bombası kapsülleriyle dolu olduğunu anlattı. “Tarihinde hiç
görülmemiş olaylar yaşayan şehirde Yahudi-Arap ilişkilerinin düzelmesi epey vakit
alacak” dedi. https://twitter.com/ztkor/status/1392381109351198725
Lid, İsrail’in uluslararası Ben
Gurion Havalimanı’nın bulunduğu bir şehir. Dün i24 yayınında bu
şehirdeki Filistinlilerin en dışlanmış ve yoksullaştırılmış kesim olduğu
vurgulandı. Yani İsrail on yıllardır kasıtlı olarak uyguladığı ırkçı ayrımcı politikaların
bedelini ödüyor.
Gazze’de İsrail’in vurduğu çok
katlı binalardan. https://twitter.com/ztkor/status/1392387255717830658
İsrail’in Gazze’de vurduğu
yüksek katlı binaların bulunduğu mahallelerden biri. Her birinde yüzlerce
insanın yaşadığı bu evler, önceden hedef olacağı tahmin edildiğinden
boşaltılmış. https://twitter.com/ztkor/status/1392392745604558849
İsrail’in uzun yıllardır Gazze
içine çimento, demir gibi inşaat malzemeleri başta olmak üzere yüzlerce, hatta
zaman zaman birkaç bin ürünün girişine izin vermediğini veya iyice
kısıtladığını düşünürsek bu saldırıların Gazzelilere ne denli ağır bir yıkım getirdiği
daha iyi anlaşılır.
Bu da Gazze’ye İsrail
saldırısından bir görüntü. İsrail Hamas’a geri adım attırmak ve roket
saldırılarını durdurtmak için Gazze’de sivil alanları, şehir merkezlerini
bombalayarak yıkımı ağırlaştırıyor. https://twitter.com/ztkor/status/1392410797503098884
Şu an eski notlarıma bakıyorum.
Çok önemli bir bilgi buldum. 1 Ocak’ta yayınlanan Lily Galili’nin yazısının son
bölümünde siyaset bilimci Menachem Klein, tam da bugün İsrail’de yaşananları
bir ihtimal olarak belirtip ne planlandığını anlatmış.
Bakın ne diyor: “Klein’e göre
normalleşmeyle birlikte artık Filistin milliyetçiliği bir Arap meselesi olmaktan
çıktı. Filistinliler Arap ülkelerince terk edildiler. Dolayısıyla artık bu konu
İsrail için bir dış politika değil, iç politika meselesi. Filistinlilerin
herhangi bir isyanı kolayca bir kaosa dönüşebilir. İsrail’in planı, böyle bir
durumda Batı Şeria’nın kontrolünü ele almak ve “Büyük Nablus”, “Büyük Cenin”
gibi parçalara bölmek. Her bir bölge bir askeri valinin kontrolüne girecek.
İsrail ordusunun merkez komutanlığı bu planı çoktan uygulamaya koydu. Bu bir
isyanı kontrol altına alma planı değil, Filistin yönetimini dağıtma ve Filistin
milliyeti diye bir siyasi yapıyı ortadan kaldırma planı.”
Middle East Eye’da yayınlanan bu yazıya şu
linkten ulaşabilirsiniz: https://www.middleeasteye.net/news/why-israel-now-delighted-about-arab-spring
Batı Şeria kırsalındaki
Filistinlileri buradaki yedi şehrin merkezine sürme ve tüm Filistinlileri
birbirinden kopuk bu adalarda tecrit etme planının yıllardır var olduğunu,
Yahudi yerleşimciler ve İsrail askerleri eliyle yavaş yavaş ve sessiz sedasız
hayata geçirilmeye çalışıldığını belirteyim. Eğer Batı Şeria’yı ilhak etmeye
dayalı bu plan gerçekleşirse süreç çok daha hızlı bir şekilde yürütülecek ve
epeyce kan dökülecek demektir. Ancak Filistin yönetimini dağıtmanın şu an için İsrail’in
menfaatine olduğu kanaatinde değilim. Nitekim Mahmud Abbas liderliğindeki
Filistin yönetiminin İsrail’le yürüttüğü güvenlik işbirliği, İsrail’in Batı
Şeria’yı daha ucuz, daha kolay ve daha maliyetsiz yöntemlerle kontrol altında
tutmasının bir teminatı.
İsrail’in Aşdod Limanı’na az
evvel bir roket düştü. https://twitter.com/ztkor/status/1392461152303652865
Radikal Yahudiler İsrail’in Lid
şehrinde akşam namazı sırasında camilerdeki Filistinlilere saldırıyor. Cami
minarelerinden halka çağrılar yapılıyor. Dün OHAL ilan edilen şehirde bu gece
de çok gergin geçeceğe benzer.
İsrail güvenlik kabinesi, Gazze
saldırısının bir haftadan daha uzun süreceğini duyurdu.
Hayfa’daki isyandan görüntüleri
canlı paylaşıyorum. https://twitter.com/ztkor/status/1392550980051521536
İsrail’in Taberiye şehrinde
milliyetçi Yahudiler sokaklarda Filistinlileri avlamaya çalışıyor. https://twitter.com/ztkor/status/1392551865477443596
Bu da Taberiye’den bir görüntü. https://twitter.com/ztkor/status/1392552244520882176
Soldan sağa Yafa, Hayfa ve Lid
şehirlerinde Filistinliler ile aşırı sağcı radikal Yahudiler arasındaki
çatışmalardan görüntüleri paylaşıyorum. Nüfusu karışık bütün şehirler benzer
durumda. 1 Filistinlinin Tel Aviv’de sokak ortasında onlarca Yahudi gencin
saldırısına uğrama görüntüleri de var. https://twitter.com/ztkor/status/1392558947249397765
Bu olaylar, aşırı sağcı grupların
Filistinlilerden tamamen kurtulma planlarını hayata geçirmelerine kapı açmaz
inşallah. Olaylar bu boyuta varmasa bile bundan böyle İsrailli Filistinlilerin
hayatının güvende olmadığı aşikâr.
Akka’da aşırı sağcı çeteler
polis koruması altında Filistinlilere evde, sokakta, her yerde saldırıyor. Bu
arada İsrail kanalı i24 muhabiri bile canlı yayında “Polis, asker ne
yapıyor, güvenlik görevlileri nerede, bu siyasiler ne yapmaya çalışıyor?” diye
veryansın etti. https://twitter.com/ztkor/status/1392567013202087937
İsrail Başbakanı Netanyahu,
nüfusu karışık şehirlerde çıkan olayları kontrol altına almakta polis yetersiz
kalınca orduyu göreve çağırdı. Savunma Bakanı Gantz ise izin vermeyip “Bu
polislerin görevi” dedi. Bu arada şimdiye kadar 800 Filistinli şiddete
başvurduğu gerekçesiyle gözaltına alınmış durumda.
İsrail içinde bunlar yaşanırken
Ramazan Bayramı arifesinde Kudüs’te Mescid-i Aksa’dan tekbirler yükseliyor. Günlerce
silah ve bomba sesleri duyduktan sonra şimdi bu sesleri duymak her şeye rağmen
mutluluk verici. https://twitter.com/ztkor/status/1392564969540030487
13 Mayıs Perşembe
Aşırı sağcı çetelerin Filistinlilere
saldırıları sadece İsrail içinde yaşanmıyor, Batı Şeria’daki Yahudi
yerleşimciler de -yıllardır yaptıkları gibi- Filistinlilere saldırıyor. Böyle
giderse olaylar Batı Şeria’yı da saracak. Bu arada İsrail içinde Filistinlilere
saldıranların birçoğunun Batı Şeria içinden getirtildiğini de bir not olarak
düşeyim.
İsrail içinde Araplar ve
Yahudiler arasında yaşanan çatışmalarla ilgili burnuma kötü kokular geldiğini
söylemeliyim. Bu yaşananlar sonunda aşırı sağcıların emellerini
gerçekleştirmesine yol açabilir. Yani Arap nüfustan ebediyen kurtulup tam
anlamıyla bir Yahudi devletini kurmak… Günlerdir İsrail’in her yerini saran
sokak olaylarında kamu düzenini sağlaması gereken polisler her nedense ortada
yok. Adeta iki kesimin kapışması için meydan kasıtlı olarak boşaltılmış gibi.
Konuyla ilgili İsrail’de iki
görüş var: Birincisi, polisin görevini yapmadığını düşünüp eleştirenler.
Çoğunluğu oluşturan ikincisi ise, isyanın polisi aştığı ve yetersiz kaldığını
düşünenler. Çoğunluk görüşüne göre bu sadece polisin işi değil; hükümetin,
siyasilerin, din adamlarının ve kanaat önderlerinin de bu işe el atması
gerekiyor ama siyasi krizin yaşandığı bir dönemde geçici hükümet buna
yanaşmıyor.
Velhasıl meydanın bu denli boş
kaldığı bir ortamda kışkırtıcı siyasetçilerinden güç alan aşırı sağcı Yahudi çeteler,
Filistinli nüfusa saldırılarını artırarak evlerini, şehirlerini terk etmek
zorunda bırakabilir. Bu şekilde İsrail’i beşinci seçime götürecek siyasi açmazı
“çözme”ye çalışabilirler.
Daha evvel de bu mecrada
defalarca yazdığım gibi, son iki yıldır İsrail’de istikrarlı bir hükümet
kurulamamasının temel nedenlerinden biri, İsrail’de yaşayan Filistinlilerin
artık siyasi boykotu bırakıp sandıklara gitmeleri ve kendi adaylarını seçmek
suretiyle İsrail siyasi sistemini kilitlemeleri. Siyasi krizi çözmenin iki yolu
var: ya Filistinlileri doğrudan veya dolaylı koalisyon hükümetlerine dahil etmek
ya da hayatlarını dayanılmaz kılıp ülkeyi terk etmelerini sağlamak. Aşırı sağın
birinciye tahammülü olmadığı, ikinci seçeneği gerçekleştirmek için sabırsızlandığı
ise aşikâr.
https://twitter.com/ztkor/status/1392922602834784257?s=20
Middle East Eye’dan Lily Galili’nin “İsrail’in ‘değişim
hükümeti’ daha başlamadan bitti” başlıklı yazısı, Gazze operasyonunun nasıl
Netanyahu’ya can verdiğini ve İsrail iç siyasetinde değişime engel olduğunu
anlatıyor. Yazıya şu linkten ulaşabilirsiniz: https://www.middleeasteye.net/news/israel-gaza-netanyahu-coalition-abbas-lapid
Tam da az evvel Naftali Bennett,
“Artık Netanyahu’yu devirmeye dönük yeni bir hükümet kurmaya çalışmayacağım”
açıklaması yaptı. Gazze savaşı, siyasi ömrünü bitirmiş Netanyahu’ya yeniden can
kattı. Bu durumda aşırının da aşırısı bir hükümetle Filistinlilerin hayat alanı
iyice daraltılacak. 1948 ve 1967’den sonra Filistinlilere karşı yeni bir etnik
temizlik politikası kapıda gibi görünüyor. Olayların merkez üssünün bir anda
Kudüs’ten Gazze’ye kayışı, İsrail siyasetindeki değişimi engellediği gibi,
Filistinlilerin mücadelesini de orta ve uzun vadede -sanılanın aksine-
zayıflatacak gibi görünüyor.
Netanyahu, 2008 yılı sonunda
-tam da yolsuzlukla suçlanan Başbakan Ehud Olmert’in istifa ederek erken seçim
kararı aldığı bir dönemde- İsrail’in Gazze’ye açtığı korkunç bir savaşla
birlikte başbakanlık koltuğuna oturmuştu. 12 yıl sonra Netanyahu yolsuzluk
davalarıyla siyaseten tam da bitmek üzereyken ve elindeki tüm kartları
bitirmişken Ramazan ayı boyunca Mescid-i Aksa’ya sürekli saldırarak
Filistinlileri ülke çapında kışkırtmak ve en sonunda Gazze’ye savaş açacak
şartları oluşturmak suretiyle bir anda dengeleri değiştirip koltuğunu korumuş
görünüyor.
Bu demek değil ki Netanyahu
koltuğunu koruyor diye işler istediği gibi gidecek. Uyguladığı kontrollü
gerginlik politikası kontrolünden çıkacaktır. Roket tehdidi İsraillileri şu
anda birleştirse bile aşırının da aşırısı bir siyasal atmosfere kayış ileride Yahudiler
içi çatışmayı tetikleyecektir.
14 Mayıs Cuma
Dün i24 kanalında konuşan
emekli bir İsrailli büyükelçi şöyle dedi: “Gazze’de Hamas’ı bombalamakla bu iş
çözülmez. Asıl yılanın başını ezmek lazım. O yılanın başı da Tahran’da ve
Ankara’da. Ortadoğu’daki tüm rejimler, (Ankara destekli) Müslüman Kardeşler’i
baş tehdit olarak görüyor.” Büyükelçi, “(Müslüman Kardeşler’in Filistin kolu
olan) Hamas’tan kurtulmayı sadece biz değil, Arap devletleri de istiyor” diyerek
sözlerine devam etti.
Dünkü bu sözleri paylaşmışken
Andreas Kreig’in Middle East Eye’da yayınlanan şu yazısı, tam da BAE’li
sosyal medya fenomenlerinin nasıl İsrail propagandasının peşine takılıp
Filistin’de yaşananları çarpıttığını ele alıyor. Okunmaya değer. https://www.middleeasteye.net/opinion/israel-palestine-aqsa-attacks-uae-influencers-hasbara
Lid’de aşırı sağcı çetelerin
arabalarına, evlerine ve mezarlıklarına saldırdığı, yakıp yağmalamaya
kalkıştığı Filistinliler, el-Cezire’ye şöyle konuştu: “Lid, Arap ve
İslam kültürünün hala ayakta kaldığı bir şehirdir. Evlerimizi yakmaya, yıkmaya
kalksalar da asla terk etmeyeceğiz.” https://twitter.com/ztkor/status/1393218543844483074
Filistinlilerin doğumlarından
ölümlerine hayatları hep ayakta kalma mücadelesiyle geçmiştir; direnmek
hayatlarının bir parçasıdır. İç savaşvari durum devam ederse buna hiç alışık
olmayan Yahudi nüfus nasıl dayanabilir bu da önemli bir konu. İsraillilerin
dışarıya göçünü tetikleyebilir mi?
Gazze’de enkaz altından
oyuncaklarını arayan bir çocuk... Her yıkımdan sonra benzerleri yaşanır.
İnsanların sahip oldukları her şeyi yitirmesiyle istikballeri karardığı gibi,
mazileri de enkaz altında kalır. Çoğu zaman hayatını kaybetmiş sevdiklerinden
geriye tek bir fotoğraf bile kalmaz. İnsana en ağır geleni de işte budur. Giden
eşyaların yerine yenisi alınabilir, ama yitip giden hatıraların yeri
doldurulamaz. https://twitter.com/ztkor/status/1393267336300355586
Bu arada gurur duyduğum gençler
topluluğu, birkaç yıldır yürüttükleri çalışmalarını Nekbe’nin 73. yıldönümünde
ve Ramazan Bayramı’nda bir internet sitesiyle taçlandırdılar. Yolları açık
olsun. Başarılar dilerim. https://kudusarastirmalari.com/
15 Mayıs Cumartesi
Gazze’de bombalanarak yıkılan 12
katlı bir binada yaşayanlar, yıkıntılar altında bulabildikleri eşyalarını
almaya çalışırken “Her şey gitti, hatıralarımızı kökten sildiler.” diyorlar,
tam da dün yazdığım gibi… Gazzeli bir çocuk da diyor ki “Bu defa bayram bize mutluluk
getirmedi.” Ayrıntılar videoda. https://www.middleeasteye.net/video/theyve-erased-our-memories-residents-hanadi-tower-speak
İsrail’de Filistin çoğunluklu Nâsıra
şehrinde yaşayan İngiliz gazeteci Jonathan Cook, Middle East Eye’de
yayınlanan “İsrail’deki Filistinliler, Devlet Destekli Aşırı Sağcı Çeteyle
Karşı Karşıya” başlıklı yazısında sahada yaşananları çok iyi özetlemiş.
Okunması gereken yazılardan. https://www.middleeasteye.net/opinion/palestinians-israel-face-far-right-attacks-backed-state
İsrail, biraz evvel Gazze’nin
merkezinde el-Cezire, Middle East Eye, Associated Press’in
bulunduğu bir binayı bombaladı. Bu, uluslararası medya kuruluşlarının bulunduğu
üçüncü yerle bir edilen bina. Bu saldırı, her savaşta aynı şeyi yapan İsrail’in
kendi propaganda tekelini kıran medya kuruluşlarından ne denli rahatsız
olduğunun da bir göstergesi. https://twitter.com/ztkor/status/1393570238265020422
Bu görüntü, Gazze’de her gün
yüzlerce binanın kaderi. İsrail’in yıllardır Gazze’ye inşaat malzemesi girmesine
kolay kolay izin vermediğini göz önüne alırsak, en küçük şehrimiz Yalova’nın
yarısı kadar olan ama 2 milyon Filistinlinin üst üste yaşadığı bu küçücük
bölgeyi ne hale getirdiği daha iyi anlaşılır.
Az evvel Netanyahu bir basın
toplantısı yaptı. Bundan sonra İsrail içindeki Filistinlilerin eylemlerini
terör eylemi olarak kabul edeceklerini açıkladı. Bu da demek oluyor ki
sokaklardaki Filistinlilere karşı artık plastik değil gerçek mermiler
kullanacaklar.
Mehmet Akif Ersoy’dan retweet: “İsrail ordusu bir kediyi bile incitmez!” dedi. https://twitter.com/ersoyakif1/status/1393363882832547840
16 Mayıs Pazar
Gazzeliler diyor ki “Dün gece
İsrail’in saldırıları çok korkunçtu. Tam bir kitlesel katliam yaşandı.” Her
yerden yağan bombalar karşısında herkes tanıdıklarıyla helalleşmeye başlamış.
Gece Gazze’nin önemli doktorlardan şehit edilenler var. https://twitter.com/ztkor/status/1393838279708057601
Bombalanan binalar altından
sivil savunma ekipleri cesetleri ve yaşayanları çıkarmaya çalışıyorlar.
İsrailli yetkililer ise Gazze’yi taş devrine çevirmekle övünüyorlar. Gazze çoktan
yaşanamayacak bir yere dönüşmüştü. Filistinliler zaten “Ölemediğimiz için
yaşıyoruz” diyordu, şimdi ölüyorlar. https://twitter.com/ztkor/status/1393839526016163848
Dün gece İsrail, -Hamas’ın tünellerini
yok etme hedefiyle- Gazze’nin en önemli hastanesi olan Şifa Hastanesi’ne giden
yolları da bombalamış. Ambulansların hastaneye ulaşma imkânı kalmamış. Yine
birçok cadde bu şekilde bombalarla kullanılmaz hale getirilmiş. https://twitter.com/ztkor/status/1393840596234690563
Katar’da çalışan Filistinli
işadamlarının önemli bir kısmını inşa ettirdiği Gazze’nin lüks ve çok katlı binalarının
bulunduğu tek mahallesi olan, aynı zamanda idari binaların, yabancı temsilciliklerin,
medya kuruluşlarının, otellerin, ticaret merkezinin vs. yer aldığı er-Rimal bölgesi
büyük ölçüde enkaza dönüşmüş durumda. Ekranlarda kim konuşsa “Görülmemiş bir
katliam yaşadık” diyor. https://twitter.com/ztkor/status/1393841338622283777
Gazze’nin zenginlerinin,
işadamlarının, doktorlarının, profesyonel meslek sahiplerinin, bürokratlarının
yaşadığı bu bölgeye “Gazze’nin belkemiği” denirdi. Altyapısı, elektriği-suyu,
yolu düzgün nadir yerlerdendi. İsrail’in önceki saldırılarında hiç hedef olmadığından
her defasında Gazze halkının güvenli bölge olarak sığındığı bir limandı. Bu
defa tam aksi yaşandı. İsrail buraya yaklaşık 200 kadar bomba attı; şehit
ettiği Gazzelilerin muhtemelen dörtte biri veya daha fazlası bu mahallelerden. Can
verenlerin arasında Gazze’nin çok önemli doktorları da var. İsrail’in iddiası
tabii ki hiç değişmez: Buralar Hamas’ın komuta kontrol ve iletişim merkezleri,
“teröristler” sivillerin arasına saklanıyorlar, yerin altında da tünelleri ve
metro sistemleri var… Hamas’ın tabanının değil, Gazze’nin orta ve üst sınıfının
yaşadığı bu bölgenin hedef alınmasının üç nedeni olduğu aşikâr: 1. Hamas’ı
İsrail içine roket atmaktan caydırmak ve ateşkese razı etmek. 2. Gazze’nin
ekonomisini ve entelektüel ve kültürel sermayesini ayakta tutan kesimini Hamas
ile karşı karşıya getirtmek. 3. Gazze’nin bir daha kolayca ayağa kalkamayacağı
şekilde belini bükmek.
Evinizin gözlerinizin önünde
yerle bir olacağı ânı seyre zorlanmak... İsrail çoğu zaman bombardımandan 15
dakika evvel uyarı veriyor. Gazzeliler o 15 dakikada yanına ne alabildiyse can
havliyle dışarı kaçıyor. Ve sonra gözleri önünde her şeyini yitiriyor. Bunun
videosunu Middle East Eye’dan izleyebilirsiniz. https://www.middleeasteye.net/video/palestine-gaza-residents-israel-bomb-building
Dün medya organlarının bulunduğu
binanın yerle bir edildiğini yazmıştım. İsrail bir saat öncesinde binayı
vuracağını Filistin tarafına bildirmiş. Kameraları ve diğer ekipmanları dışarı çıkarabilmek
için bir on dakika daha mühlet istendiği ama İsrail tarafının bunu reddettiği o
ibretlik telefon görüşmesini izleyin: https://www.youtube.com/watch?v=QgtextTT0-I
Muhtemelen bu son paylaşımlarımı
anlamakta zorlandınız. Çünkü zihninizde İsrail’in sürekli Filistinlileri
öldürdüğü düşüncesi var. Oysa İsrail sandığımızdan daha az insan öldürür;
öldürmez ama evlerini ve sahip oldukları her şeyi yok ederek öldürmekten beter
eder, bir ömür süründürür.
Bu konuda Mescid-i Aksa İmam
Hatibi ve Kudüs Yüksek İslam Heyeti Başkanı Şeyh İkrime Sabri’nin şu sözünü hep
paylaşırım: “Ölüm insanın evinin yıkılmasından daha iyidir. Çünkü ölüm sadece
bir kez yaşanır. Ama çocuklarınla birlikte, endişe ve banka borcu içinde, tüm
birikimini bir anda kaybederek evsiz yaşamaya tahammül edebilmek çok zordur.”
Gazzelilerin çoğunun zaten
fakirlik içinde ve tamamının uzun yıllardır abluka altında yaşadığını
düşünürseniz ev yıkımının ne büyük bir zulüm olduğunu daha iyi anlarsınız. Uluslararası
tepkiyi asgariye düşürmek ve imajını korumak derdindeki İsrail’in temel politikası
mümkün mertebe “öldürmemek ama oldurmamak”tır. Yani insan gibi yaşatmamaktır.
2008 sonunda başlayıp 22 gün
süren Gazze’ye saldırısında 1334 Filistinliyi katletti; ama Gazze çapında
binaların %14’ü ya tamamen yıkıldı (4100 ev) ya da ağır hasar gördü (17.000).
Resmî binaları, işyerlerini, hastaneleri ve okulları bu rakamlar içine katmadım
bile. Peki öldürülenler ile yıkılanların rakamları arasında neden böylesine
büyük bir fark var?
Çünkü İsrail, genellikle 15
dakika öncesinde bir binayı bombalayacağını sahiplerine farklı yöntemlerle kâh
telefonla arayarak kâh mesaj atarak kâh çatıya tık tık yapan ama tahribat
yapmayan bombasıyla bildiriyor. 15 dakikada Gazzeliler sadece canlarını
kurtarabiliyor. İsrail bu yöntemle hem içeriye hem dışarıya “Biz dünyanın en
ahlaklı ordusuna sahibiz” propagandası yapıyor. Zaten ordunun resmî adı “İsrail
Savunma Ordusu”. Yani ordu hep “savunma” yapar, hiç saldırmaz!!
Savaş bitince dünyanın dikkati
Filistin’den ve Gazze’den tamamen uzaklaşıyor. Ama savaşta her şeyini yitirmiş
Gazzeliler bir ömür bellerini doğrultamıyor veya çok zor doğrultuyor. 2014’teki
51 gün süren savaşta 100.000 Gazzeli evsiz kalmıştı; bugün bunlardan 13.000’i
hala evsiz.
Netanyahu, Gazze’den gelen
roketler karşısında demiş ki “bir cehennemde yaşıyoruz”! İsrailliler ya
sığınaklara iniyor ya da yaşadıkları şehirlerden kaçıyor. 2 milyon Gazzelinin
ise 360 km2’lik daracık bir bölgede kaçabileceği hiçbir yer yok.
Gazze’den şu fotoğraf
Filistinlilerin direniş ruhunun bir yansıması. https://twitter.com/ztkor/status/1393903313855393793
Son dönemde Gazze’de koronavirüs
yayılıyordu, Nisan ayında koronavirüs servisleri neredeyse dolmuştu. Toplam vaka
sayısı 100.000, can kaybı ise 1000’di. Aşılananların sayısı da sadece 36.000’di.
İsrail’in bu geniş çaplı saldırılarının virüsün yayılma hızını artırmasından korkuluyor.
Bu arada Gazze’nin tek koronavirüs test merkezini bombaladığını da
hatırlatayım. Şu an hastanelere giden tüm yollar kullanılamaz durumda; halka
yardım da dağıtılamaz olmuş.
Konuşmalarımda yeri geldikçe anti-Siyonist
Yahudileri mutlaka anlatmaya, görüşlerini yansıtmaya çalışırım. Bu ekolün en
önemli temsilcilerinden Naturei Karta grubunun İngiltere temsilcisi haham
Elehanon Beck, Londra’daki Filistin’e destek gösterisinde beş dakikalık bir açıklama
yapmış. Dikkatle izleyin derim. https://www.instagram.com/tv/CO5loeOt8BL/?igshid=h3k7ls5q5zmo
17 Mayıs Pazartesi
“Filistinliler yüz yıldır Mescid-i Aksa’yı
koruyor. Bu bakımdan Filistinlilere çok şey borçluyuz” Ortadoğu uzmanı ve yazar
Zahide Tuba Kor, Filistin’deki son gelişmeleri değerlendirdi. (Fatih Sultan
Mehmet Vakıf Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi’nde yaptığım konuşma DHA
tarafından haber yapılmış.)
18 Mayıs Salı
İsrail üniversite çevresini de
vurdu ve Gazze’nin en büyük kitabevi enkaza döndü. Her türlü kitabın satışının
yapıldığı bu binanın çöküşünün yasını izleyin. Muhtemelen ben de bir Gazzeli
olsam en çok bu yıkımın yasını tutardım... Filistinlilerin kıt imkânlarına
rağmen eğitime çok çok önem verdiğini de bu vesileyle not düşeyim. https://twitter.com/ztkor/status/1394559302724165632
Jerusalem Post’un haberine göre, Gazze’den
atılan kısa menzilli roketlerin üretim maliyeti ortalama 300 ila 800 dolarken,
uzun menzilliler ise bunun 2-3 katı. İsrail’in “Demir Kubbe” füze savunma
sisteminin Gazze’den atılan her bir roketi havada imhasının maliyeti
ise 50 ila 100 bin dolar. https://www.indyturk.com/node/360466/d%C3%BCnya/gazzeden-at%C4%B1lan-bir-roketi-imha-etmek-i%CC%87srail%E2%80%99e-50-ila-100-bin-dolar-kaybettiriyor
Middle East Eye’dan Gazze’de yaşananların bir
özeti... https://www.middleeasteye.net/video/trapped-warzone-ground-gaza
Bugün Filistinlilerin tarihinde
çok önemli bir gün. Muhtemelen 1936’dan beri ilk kez yekvücut olup Gazze’yle
dayanışma için Kudüs’ten Batı Şeria’ya ve İsrail’in içine her yerde genel grev
başlattılar. Filistinlilerin tüm dükkânları kapalı. İsrail’in yıllar yılı büyük
bir özenle böldüğü Filistinlileri 21. yüzyılda birleştiren şey sosyal medya oldu.
https://twitter.com/ztkor/status/1394627532025106436
İsrail’in Gazze saldırısıyla yol
açtığı yıkımın maliyetinin 244 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor. Şimdiye
kadar 1174 konut, 156 çok katlı bina, 73 devlet dairesi tamamen yıkılmış; 7074
konut ise kısmen hasar görmüş durumda. Kullanılmaz hale gelen yollar ve altyapı
zikredilmemiş tabii. https://twitter.com/ztkor/status/1394630929293918210
Şu an Batı Şeria gençleri
sokaklarda İsrail askerleriyle çatışıyor. Bu videodaki gençler, Batı Şeria’nın
el-Bire bölgesinde İsrail askerlerine karşı gösteri yapanlar. İsrail askeri
merkezinin bulunduğu Beyt El’de kontrol noktası yakınlarında 1 Filistinli
öldürüldü, 64’ü yaralandı. İsrail’in göz yaşartıcı bombalar yanında gerçek
mermiler kullandığı söyleniyor. https://twitter.com/ztkor/status/1394689477055062018
İsrail’in propaganda taktiklerini merak edenler için mükemmel bir örneği
paylaşıyorum. @IsraelArabic hesabında Fil suresi yazılarak İsrail’in Gazze’ye
attığı bombalar Ebabil kuşlarına benzetilmiş. Hakkın batıl karşısında zaferine
işaret edilip Hamas’ın bölgeyi ateşe vermek isteyen İran’ın bir kolu olduğu yazılmış.
Bunun Körfez halkına yönelik bir halkla ilişkiler çalışması olduğu aşikâr.
Bunun gibi bir yığın örnek var. İsrail
bizim söylemlerimizi alıp bize karşı kullanmakta pek mahirdir. Bir örnek vermek
isterim. Netanyahu, Filistin yönetimi Batı Şeria’yı paramparça hale getiren
Yahudi yerleşimlerinin varlığına karşı çıkıyor ve müstakbel Filistin devleti
içinde Yahudi (yerleşimleri) olmamasını talep ediyor diye geçtiğimiz yıllarda
Mahmud Abbas hakkında “Yahudilere karşı etnik temizlik yapmaya çalışıyor”
propagandası yürütmüştü. Oysa malumunuz, etnik temizlik 1948’den beri İsrail’in
alamet-i farikasıdır.
19 Mayıs Çarşamba
Filistin’le ilgili çok hoş bir
müzik olmuş. Sanatın gücü işte bu. Ve bizim en temel eksiklerimizden biri
maalesef. Sanat silahtan çok daha güçlü olabildiğinden İsrail’in öldürdüğü
sanatçılar ve edebiyatçılar var. Gassan Kanafani, Naci Ali gibi… https://twitter.com/ztkor/status/1395110851485605890
21 Mayıs Cuma
Dün akşam Bilim ve Sanat Vakfı’ndaki
“Filistin-İsrail Çatışmasında Yenilenen Fay Hatları” panelimiz (https://www.youtube.com/watch?v=0YC37g_18Po&t=27s)
2,5 saat sürdüğünden Gazze’de ateşkese varılsa da bu konuda paylaşım yapamadım.
Ateşkesle ilgili görüşlerimi yazmadan önce Filistinlilerin coşkularını sizinle paylaşmak
istiyorum.
Ateşkesin gece 2’de devreye
girmesinin ardından Filistinliler Mescid-i Aksa’ya koştular. https://twitter.com/ztkor/status/1395641423916158977
Şükür secdesi yaparak Harem-i
Şerif’e girdiler. https://twitter.com/ztkor/status/1395641806864408581
Mescid-i Aksa’daki zafer
kutlamalarından bir görüntü. https://twitter.com/ztkor/status/1395642542146920451
Kudüslüler Eski Şehrin
kapılarındaki İsrail askerlerinin önünden zafer coşkusuyla geçiyorlar. https://twitter.com/ztkor/status/1395644190806134785
İsrail’in Filistinlilerin
toplanmasını engellemek için bariyerler koyduğu ve bu yüzden Ramazan’ın ilk 12
günü şiddetli çatışmaların yaşandığı Şam Kapısı önündeki ateşkes
kutlamalarından. https://twitter.com/ztkor/status/1395645240501997569
Tıpkı Kudüs gibi Batı Şeria’nın
her yerinde sabaha kadar kutlamalar yapıldı. Bu da Filistin Yönetiminin
başkenti Ramallah’tan. “Ramallah’tan izzetli Gazze’ye bin selam” diye sloganlar
atıldı. Hamas’a sevgi gösterisine ve bayraklarının dalgalanmasına normalde Batı
Şeria’da müsaade edilmezdi. Dengeler değişiyor gibi görünüyor. https://twitter.com/ztkor/status/1395647706937311234
Ve 11 gün
boyunca İsrail bombardımanına maruz kalan Gazzeliler... Sabaha kadar
zaferlerini kutladılar. https://twitter.com/ztkor/status/1395648774853300227
Günde birkaç saat elektrik alan
ve yıllardır karanlığa gömülü yaşayan Gazzelilerin “Canımız, kanımız el-Aksa’ya
feda olsun” sloganlarıyla yaptıkları kutlamalardan. Bugün Cuma namazı da gerek
İsrail gerekse Filistin içinde büyük kutlamalara ve olaylara sahne olacak gibi
görünüyor. https://twitter.com/ztkor/status/1395650916418822144
On yıllardır İsrail’in böl-yönet
politikasına maruz kalmış, mülksüzleştirilmiş, fakirleştirilmiş, dışlanmış,
aşağılanmış Filistinliler ilk kez birlik olup direnmenin, İsrail’e geri adımlar
attırmanın coşkusunu yaşıyor. Hayfa’dan Ümmü’l-Fehm’e her yerde direniş selam
gösterileri var.
Bu ateşkes kesin bir zafer mi,
tabii ki değil. Ama tarihlerinde ilk kez Filistinliler İsrail’e evinde bu kadar
zarar vermenin ve kısa sürede ateşkese varılmasının coşkusunu yaşıyor. Artık
20. yüzyıldaki gibi kesin zaferler veya mağlubiyetler yok. Nispi başarılar veya
başarısızlıklar dönemindeyiz.
İsrail tarafında derin bir hayal
kırıklığı var. Halkın çoğu, Hamas’ın askeri kapasitesinin, özellikle de İsrail’in
kuzeyinden güneyine her yerini vurarak hayatı felç eden roketlerinin imhasını
istiyordu. Ama nispeten kısa süren ve kara harekatına cesaret edilemeyen bu
saldırıda Hamas’a beklendiği kadar zarar verilemedi.
Üstelik Hamas bu savaştan
Filistinlilerin nazarında İslam’ın kutsallarını koruyan ve Filistin halkını
savunan bir kahraman olarak çıktı. En önemlisi de bütün Filistinlilere ilk kez
bir özgüven kattı, hele de hakaretler ve aşağılanmalarla geçen Trump
yıllarından sonra… Ayrıca İsrail’in ekonomisinin ve toplumunun felç
edilebileceğini de gösterdi.
Hamas’ın yağan roketleri altında
derin kriz içindeki İsrail siyaseti ve toplumu birleşmeye başlamıştı. Ancak
İsrail’in askeri uzmanlarına göre erken gelen bu ateşkes, siyasal alanda 11
günlüğüne üstü örtülen mevcut çatlakları yeniden su yüzüne çıkaracak gibi
görünüyor. Netanyahu, Ramazan’dan bu yana yaşanan gerilimlerden ve ülkeyi Hamas’la
bir çatışmaya sokmaktan, sonra da örgüte diz çöktürmeden ateşkes ilanından
dolayı eleştirilmeye başlandı. “Bu, Netanyahu’nun savaşıydı” sesleri giderek yükseliyor.
Başbakan kalabilmek için kışkırttığı bir savaş…
Ateşkesin tek taraflılığı çokça
tartışılıyor. İsrail, bugüne kadar Gazze’ye açtığı her savaşın sonunda Mısır ve
diğer aktörlerin arabuluculuğunda tek taraflı ateşkes ilan etti; Hamas da
ateşkesi kabul etti. Zira aksi, “terör örgütü” saydığı Hamas’ı muhatap alıp
meşrulaştırmak olur. Peki, İsrail Hamas’ı hiç mi muhatap almıyor? Alıyor tabii
ki. Ama dolaylı şekilde veya gizlice.
Bu varılan ateşkeste ateşkes
sonrası hiç gündeme alınmamış. Yani orta veya uzun vadeli siyasi taahhütlere
veya esir ve ceset değişimi gibi konulara hiç girilmemiş, Hamas tarafıyla herhangi
bir pazarlık yapılmamış. Oysa İsrailli uzmanların beklentisi beş yıllık
saldırmazlık/sükûnet için dolaylı uzlaşmaya varılmasıydı.
Hamas tarafıyla pazarlık
yapılmadığından büyük bir yıkım yaşayan Gazze’nin yaralarının sarılması için
ablukanın nasıl hafifletileceği gibi kritik konular ele alınmış değil. Velhasıl
ortada kırılgan bir ateşkes var. Ama yeni bir savaşın da maliyetinin ne denli
ağır olduğu görüldü.
Bu savaşın İsrail’e günlük
maliyeti geçmişteki tüm savaşlardan çok çok daha fazla oldu. Yediot Ahranot
gazetesine göre savaşın günlük maliyeti ortalama 37 milyon dolar. Hamas ilk kez
roketleriyle İsrail’in iktisadi merkezlerini vurdu. Boru hatları, limanlar,
fabrikalar, elektrik santralleri vs. cayır cayır yandı. Yere düşen roketlerden
katbekat fazlası ise havada imha edildi. Binlerce roketin havada imhasının
maliyetini de düşünün. Bu konuda daha evvel paylaşım yapmıştım.
Yüksek maliyete rağmen İsrail
önümüzdeki süreçte yaralarını kolayca saracaktır. Ama Gazze’nin -tıpkı 2009 ve
2014’teki gibi- bu saldırıda aldığı yaraları tamamen sarması imkânsız. Altyapı,
iktisadi hayat ve birçok bina bir kez daha çöktü (Gazzeli yetkililere göre 1447
konut tamamen, 13.000’i de kısmen yıkıldı); on binlerce Gazzelinin geçmişini de
geleceğini de yıkarak… Ama moral motivasyon bakımından Gazzeliler çökmüş değil.
Özellikle Mescid-i Aksa’yı savunmuş olmanın ve bütün Filistinlileri ortak bir
davada birleştirmenin memnuniyeti içindeler.
İsrailli uzmanlar, yıllardır ilk
defa ülkelerinin uluslararası imajının bu denli bozulduğunu, sömürgeci ve
ırkçı-ayrımcı bir devlet olarak sunulmaya başlandığını, imajı düzeltmek için
büyük bir çaba sarf etmek zorunda olduklarını söylüyorlar. “Oysa imaj elimizin
en güçlü olduğu alandı” diyorlar. New York’tan Londra’ya dünyanın dört bir
yanında Gazze’ye ve Filistin’e destek mitingleri ve İsrail aleyhine sosyal
medya paylaşımları onları ürkütmüş durumda. Yönetimler İsrail’i savunsa bile
halkların ve sivil toplumun farklı istikamette ilerlediğini görüyorlar. Biz Türkiye’den
İsrail’in gayrihukuki ve gayriinsani uygulamalarına bakıp onu vurdumduymaz
sanıyoruz. Oysa imaj İsrail için her şeydir…
Savaş bitti. Gazzeliler
yaralarını sarmaya, evlerine dönmeye, molozlar altından kullanılabilir
eşyalarını aramaya başladı. Birçok ailenin giyilecek ne bir kıyafeti kaldı ne
de üzerinde yatacağı veya oturacağı bir minderi... https://twitter.com/ztkor/status/1395688939818729476
Mescid-i Aksa’da Filistinliler
huzur içinde Cuma namazlarını eda ettiler. Namaz sonrası kutlama devam ediyor.
Aşırı sağcı Yahudiler ise Gazze’den roket atışlarının başlamasından bu yana Harem-i
Şerif’e baskın yapamamanın hayal kırıklığı içindeler. https://twitter.com/ztkor/status/1395693463530770434
Mescid-i Aksa’da Cuma namazı ve
şehitler için kılınan gıyabi cenaze namazı ardından yapılan Gazze’deki direnişi
kutlama gösterisinden bir video paylaşıyorum. https://twitter.com/ztkor/status/1395695110004805635
Filistinlilerin Hamas’a ve İzzettin
Kassam Tugayları Komutanı Muhammed ed-Deyf’e tezahüratta bulundukları bu kutlama
gösterisinden kısa bir süre sonra İsrail polisi yeniden Mescid-i Aksa’ya girdi
ve kalabalığın dağılması için ses bombaları ve göz yaşartıcı bombalar attı. https://twitter.com/ztkor/status/1395697522295803906
27 haritada Filistin-İsrail
meselesi ancak bu kadar iyi anlatılır. Muhammed Haddad’ın geçen sene el-Cezire
İngilizce için hazırladığı “Filistin ve İsrail: İlhakı Haritalandırmak”
başlıklı çalışması gerçekten çok başarılı. https://www.aljazeera.com/news/2020/6/26/palestine-and-israel-mapping-an-annexation
22 Mayıs Cumartesi
Dünden beri bana Gazze büyük bir
yıkım yaşamışken zafer bunun neresinde sorusu sıkça geldi. Kaldığım yerden
Gazze’deki kırılgan ateşkese ve Filistinlileri nelerin beklediğine dair görüşlerimi
paylaşmaya devam edeceğim ki bu sorunun cevabı daha iyi anlaşılabilsin.
Öncelikle bu gece boyunca Filistin’in dört bir yanında zafer kutlamalarının
sürdüğünü belirtmeliyim.
Yüz yıldır hep yenilgi yaşamış
Filistinlilerde zafer duygusu uyandıran hususlar şunlar:
1. İlk defa İsrail’i kendi
evinde, stratejik noktalar da dahil bu denli yoğun vurdular.
2. Ekonomisini 11 günlüğüne de
olsa felç ettiler, ilk kez yıkımı tattırdılar.
3. Yenilmezlik imajını sarstılar
ki bu son derece önemli.
4. Sosyal medyayı başarıyla
kullanıp İsrail’in ve İsrail yanlısı ana-akım medyanın propaganda tekelini
kırarak uzun yıllar sonra ilk kez uluslararası kamuoyunu İsrail aleyhine bu
denli döndürmeyi başardılar.
5. 1936’dan bu yana içte-dışta
bütün Filistinliler ilk kez birlik oldular; İsrail’e karşı direniş etrafında
birleştiler, aynı sloganları attılar ve İsrail içinde dahi Filistin bayrağını
dalgalandırdılar.
6. İsrail toplumu içinde asimile
olmuş Filistinliler dahi Filistinli kimliğiyle yeniden siyasallaştılar.
7. Hamas Batı Şeria ve Kudüs’te
tabanını artırdı. İsrailli Araplar arasındaki desteği arttı.
8. İsrail kara operasyonuna
cesaret edemedi ve askeri uzmanların operasyonu sürdürme isteğine rağmen 11
günde ateşkes ilan edildi. Hamas’ın askeri yapısına hasar verilse de yok
edilemedi. Hamas hala İsrail’e roket atma kapasitesine sahip. Özetle bunları
sıralayabiliriz.
Peki bunun gerçek bir zafer
olmama nedenleri neler?
1. Gazze’nin yaraları,
geçmişteki her savaştan sonra olduğu gibi bu defa da bütünüyle sarılamayacak.
Ve Gazze Filistinlilerin “ölemediği için yaşamaya devam ettiği” bir yer olarak
kalacak.
2. 14 yıldır süren ambargolar belki
biraz hafifletilebilir ama kalkmayacak.
3. Bu karşılaşmadan ders alan
İsrail, Filistinliler karşısındaki zaaflarını gidermeye çalışacak ve gelecekte iç
siyasi krizden kurtulmak istediği bir evrede veya seçimlerin arifesinde yine
Gazze’ye saldıracak.
4. Şu an bütün Filistinliler
yekvücut görünse de böl-yönet politikasını yeni araçlarla yeniden
etkinleştirecek. Özellikle Hamas ile el-Fetih arasındaki derin rekabet ve
ihtilaf dolayısıyla Gazze ile Batı Şeria yönetimlerinin arasını açmakta hiç
zorlanmayacaktır; ama bu durum zayıf ve köhne Ramallah yönetimi ile yeniden
siyasallaşan Batı Şeria halkını, özellikle de gençlerini karşı karşıya
getirebilir.
5. Gazze’de ateşkes sayesinde
dünya kamuoyunun bölgeye ilgisini dağıttıktan sonra İsrail içinde, Doğu Kudüs’te
ve Batı Şeria’daki isyanı bastırmak için çok daha acımasız yöntemlere
başvuracak. Şu an sokağa çıkmış gençler gece yarısı baskınlarıyla bir bir
tutuklanıyor, gözdağı vermek için İsrail istihbaratı telefonlarına tehdit
mesajları yolluyor, Yahudi yerleşimciler polis veya askerin desteğiyle veya
görmezden gelmesiyle Filistinlilere saldırtılıyor.
6. İsrailli Filistinlilerin
hayat alanı iyice daralacak. Yahudiler ile karışık yaşadıkları bölgelerde bir
arada yaşama imkânı giderek azalacak. Şu an polisin ve İsrail aşırı sağının
Filistinlilerin evlerine, arabalarına, işyerlerine saldırıları devam ediyor.
Filistinliler toplu taşıma araçlarına binmekten ve markete, benzin istasyonuna,
işyerlerine gitmekten, kısaca sokağa çıkmaktan korkuyor. Salı günkü genel greve
katılmış İsrailli Filistinliler bir bir işlerinden atılıyor. Tıpkı İkinci
İntifada yıllarında olduğu gibi Filistinli esnafa karşı boykotlar başlayabilir.
7. İsrail sosyal medyanın
gücünün farkına vardığından Filistinlilerin bu platformlarda etkinliğini
kırmaya çalışacak ve yeni propaganda taktikleriyle uluslararası kamuoyunu
yanına çekmeye, Filistin’e destek veren platformları gayrimeşrulaştırmaya ve
kriminalize etmeye çalışacak.
Burada zikrettiğim ve etmediğim
daha nice taktikle İsrail, şu an Filistinlilerin kendi lehlerine gördüğü ortamı
aleyhlerine çevirmeye çalışacaktır. Ne derece başarılı olacağını veya
olamayacağını şimdiden kestirmek zor. Burada asıl kritik nokta şu:
Maalesef tıpkı bizim gibi dünya
kamuoyu da şiddetli çatışmalar ve ölümler olduğunda bölgeye odaklanıyor. Oysa
tipik bir sömürgeci ve ırkçı-ayrımcı rejim olan İsrail, yıllardır
Filistinlilerin hayatını zehire çeviren ve şu an topyekun isyana yol açan
politikaları hukuki, idari, arkeolojik veya güvenlik kılıfları altında zaten sessiz
sedasız uyguluyordu.
İsrail’in Filistinlilerden
kurtulmaya dönük politikalarının görünmeyen yüzü görünenden çok daha karmaşık,
sinsi ve süreklidir. Sanılanın aksine, İsrail çok fazla adam öldürmez; iktisadi
ve psikolojik çökertme yoluyla öldürmekten beter eder. Odaklanılması gereken
yer işte burası.
Şunu da bilmek gerekiyor:
Ateşkes sadece çatışmanın Gazze ayağını sonlandırdı. Ama Kudüs’te, Batı Şeria’da
ve İsrail içinde düşük yoğunluklu mücadele tırmanarak devam edecek.
Kudüs’le başlayıp Gazze’ye kayan
mücadelede bundan sonraki takip edilmesi gereken en kritik nokta, Netanyahu
sayesinde palazlanan ve cesaretlenen aşırı sağcı ve yerleşimci Yahudi çeteler
ile Filistinliler arasında yaşanan doğrudan veya dolaylı çatışmalar.
İlginç bir nokta da şu:
Kurulduğundan beri İsrail’in propagandası şöyleydi: “Filistin diye bir halk
yoktur, biz geldiğimizde bu topraklar boştu, var olanlar da orada burada
dolanan birkaç bin bedevi Arap’tan ibaretti.” Şimdi kendi medyasında
Filistinliler kelimesi sıkça kullanılıyor...
Önemli bir nokta da şu: Tarih
düz bir çizgide akmaz, dairevi ilerler. Bunun en güzel yansımalarından biri, en
İsrail yanlısı Amerikan başkanı olan Trump’ın uyguladığı birçok politikanın
bugün İsrail aleyhine dönüvermesi. Mesela George Floyd vakası ve Siyahların
Hayatı Değerlidir hareketi olmasaydı, bugün ABD içinde bu denli geniş bir kitle
Filistin’i ve Gazze’yi savunmazdı. Trump’ın beyaz üstünlüğüne dayalı
politikaları karşı tarafı kışkırtmasaydı, beyaz olmayan Amerikalı kitleler
Filistinlilerle böylesine bir özdeşim kuramazdı. Demokrat Parti kadrolarında bu
kadar keskin bir bölünme ve Biden’a baskı olmazdı. Bunlar İsrail için şok edici
gelişmeler. Keza Trump, dört yıl boyunca Filistin yönetimini ve halkını bu
denli ezmese ve yok saymasa, Netanyahu’ya da Yahudileştirme politikası
bağlamında her istediğini sunmasa, Filistin halkı bu şekilde kenetlenip topyekûn
isyan edemezdi. Ânı ve tarihi daha incelikli okuyabilmek lazım. Kısa vadede şer
gibi görünenler orta veya uzun vadede hayra dönebilir yahut hayır görünenler
şerre dönebilir. Kurulan tuzaklar, tuzak kuranın menfaatine işlemeyebilir.
Trump döneminde zafer üzerine
zafer kazanan İsrail, tam da bağımsızlığının yıldönümünde şok üzerine şok
yaşadı. Şu an yaşananlar, hem İsrail’in kendi içinde hem de ABD’deki Yahudiler
arasında kutuplaşmayı derinleştiriyor. Trump döneminde sağcı Yahudi lobilerin
güçlenmesinden rahatsızlık duyan Amerikan Yahudileri arasında yükselen sağ
karşıtı ve ilerici ekoller, bugün Filistin’e çok daha sempatik ve İsrail’i
kıyasıya eleştiren bir tavır sergiliyorlar. Hatta teolojik nedenlerle iflah
olmaz İsrail dostu Evanjeliklerin gençleri bile bugün büyüklerinin aksine İsrail’e
çok daha eleştirel, Filistinlilere ise daha sempatik bakabiliyorlar.
Bugüne kadar İsrail’in Gazze saldırılarında can verenlerin grafiğini paylaşıyorum. İlki 22 gün, ikincisi 1 hafta, üçüncüsü 51 gün, dördüncüsü 11 gün sürdü. Buradan daha evvel söylediğime geliyorum. İsrail fazla öldürmez, ama oldurmaz da. Yani Gazzelilerin belini kolay kolay doğrulamayacakları şekilde büker.
Gazzelileri, bir daha bellerini
doğrultamayacak şekilde çökertmenin resimleri. Küçük bir kısmı yeni evlere
sahip olacak, bir kısmı tamir edip mevcutlarda yaşayacak, bir kısmı derme çatma
kulübe inşa edecek, bir kısmı da akrabalarının evinde sığıntı olacak. https://www.middleeasteye.net/news/pictures-israel-gaza-palestine-return-demolished-homes
Daha önce paylaştığım,
bombalanan Gazze’deki en büyük kitabevinin sahibinin ağlamaklı bir şekilde aşağıdaki
videoda söylediği şu sözler buna iyi bir örnek: “Bu benim rüyamdı. Kitapevini
açabilmek için yıllarca didindim, yemedim, çocuklarımın rızkından kıstım, çok
para harcadım, gece geç saatlere kadar uyumadım.” Yılların emeğini bir İsrail
bombasıyla yitiren, bütün hayali molozlar altında yerle bir olan bu kitapevi
sahibinin şu sözü, kulağımıza en çok küpe olması gereken: “Elhamdülillah ala
külli hal” Yani “Her halimiz için Allah’a hamdolsun”. Her şeyini yitirip
kamplarda sefalet içinde yaşayan Suriyeli mülteciler de hamdı asla dilinden
düşürmez. Nimet içinde yüzdüğü halde en küçük bir aksaklıkta hemen söylenmeye
başlayan bizler için ibret almamız gereken bir hal. https://www.youtube.com/watch?v=wlxS4wGb3uY
Gazzeliler ve Filistinliler, her
şeylerini yitirmek pahasına, yıllardır İsrail’e karşı doğrudan veya dolaylı
direniyor. Bize düşense yaraların sarılması için onlara yardımcı olmak ve dünya
gündeminden düşse bile kendi gündemimizden hiç düşürmemek.
Eğer vaktim olsaydı mutlaka
tercüme edeceğim bir yazıyı sizinle paylaşmak istiyorum. “Filistinliler
Birleşirken İsrail Hiç Olmadığı Kadar Bölünmüş Durumda” başlıklı bu yazı Ortadoğu’da
Adil Barış İçin Yahudi Sesi üyesi Shir Hever’e ait. https://www.middleeasteye.net/opinion/israel-palestine-unite-more-divided-ever
Yara Asi’nin Gazze’nin yeniden inşa edileceğine dair muhteşem bir resmin bulunduğu bir tiviti paylaşıyorum: We will rebuild. By #Palestinian artist Imad Abu Shtayyah https://twitter.com/Yara_M_Asi/status/1395750501648457734
23
Mayıs Pazar
Bu
sabah Filistinliler yine Mescid-i Aksa’dan zorla çıkarıldılar. https://twitter.com/ztkor/status/1396379969463504898
Ve
sabah 7.30’dan itibaren toplamda 125 fanatik Yahudi, İsrailli güvenlik güçlerinin
eşliğinde Mescid-i Aksa’ya baskın yaptı. 20 gündür Mescid-i Aksa’ya
girememişlerdi. https://twitter.com/ztkor/status/1396380047020265472
27
Mayıs Perşembe
Bilmece:
Bir Filistinli genç kaç İsrail askerince tutuklanır? Bu sabah Kudüs’ün
kuzeyindeki Kalandiya Mülteci Kampı’ndan Ahmed Ali Ebû Semre’nin tutuklanma
görüntüsü... Son dönemde bunun gibi binlerce Filistinli genç gece yarısı veya
şafak baskınlarıyla evlerinden toplanıyor. https://twitter.com/ztkor/status/1397827345570992128?s=20
Aynı
bilmece: Bir Filistinli genci kaç İsrail askeri gözaltına alır? İsrail
mahkemesi tıpkı Şeyh Cerrah gibi kritik bir mahalle olan Silvan’daki 7 evin kaderinin
görüşüleceği duruşma sırasında mahkeme önünde 14 yaşındaki protestocu Sultan
Sarhan’ın darp edilerek gözaltına alınma ânını paylaşıyorum. https://twitter.com/ztkor/status/1397831056829595649
Sizce
bu görüntüler gücün mü yoksa güçsüzlüğün mü emaresi, ne dersiniz?
Gücün
iki unsuru vardır: Biri maddi, diğeri manevi. İsrail maddi bakımdan oldukça
güçlü ama manevi gücü sıfır. Tarihten gelen sürgün tecrübeleri ve Holokost
onları dünyanın en korkak milleti yaptı. Aşırı askeri güç tam da bu korkaklığı
örten bir örtü.
Bir
örnek vereyim: Bir arkadaşım 2011’de Filistin’e giderken Ben Gurion Havalimanı’nda
pasaport kuyruğunda yaşananı komik bir olayı anlattı. İsrailli görevli,
işlemler hızlansın diye diğer kuyruktaki Türkleri kendi sırasına çağırmış. Bir
Türk bizim günlük hayatta sıkça kullandığımız üzere “One Minute” yani “Bi’dakika”
demiş. O an pasaportları kontrol eden bütün İsrailli görevliler, oturdukları
yerden ayağa fırlayıp işlemleri durdurup içeriye kaçmışlar. Tabii bizim Türk de
birkaç saat sorguya alınmış. Bütün kafile beklemek zorunda kalmış. Bizim masum
“Bir dakika/One Minute” sözümüz, 2009 Davos Zirvesi’nin de etkisiyle, orada
Hamas roketleriyle eşdeğer hale gelmiş! Korkutmak için iki kelime yeter…
Bu
da İsrailli Filistinlilerin yaşadığı Ümmü’l-Fehm’de bir gencin gözaltına alınma
görüntüsü... Geçtiğimiz haftalarda Kudüs ve Gazze ile dayanışma için İsrail’e
karşı isyan eden binlerce genç bu şekilde tutuklanıyor. Böylelikle İsrail
Filistinli gençleri yeniden kendisine boyun eğdirmeye çalışıyor. https://twitter.com/ztkor/status/1397863464547360769
Aşırı
sağcı Yahudi yerleşimcilerin İsrail ordusuyla işbirliği içinde Filistinlilere
nasıl saldırdığını, evlerini ve arazilerini yaktığını ve öldürdüğünü son
örnekleriyle anlatan Sami eş-Şami ve Şaza Hammad imzalı bir yazıyı paylaşmak
istiyorum. On yıllardır sessiz sedasız devam eden bu olaylar son dönemde sadece
arttı. https://www.middleeasteye.net/news/israel-palestine-west-bank-settler-raids-fears-heightened-violence
Filistinlilere
yönelik bütün bu kitlesel tutuklamaların, aşırı sağcı yerleşimci çetelerin
şiddetinin nedenlerini anlamak isterseniz Jonathan Cook’un bu yazısını mutlaka
okumalısınız. İsrailli Arapların şu an neler yaşadığını da bu yazıyla
öğreneceksiniz. https://www.middleeasteye.net/opinion/israel-palestine-citizens-equality-feeble-coexistence
Anadolu
Ajansı’ndan retweet: “Bu orduya katılmamız yasak çünkü bu ordu dine ve Tanrı’ya
karşı” “Askere gitmektense ölmeyi
tercih ederiz” Dindar Haredi Yahudilerine sorduk: Neden İsrail ordusunda askerlik yapmaya
karşısınız? https://www.aa.com.tr/tr/dunya/dindar-haredi-yahudilerine-sorduk-neden-israil-ordusunda-askerlik-yapmaya-karsisiniz/2250803
28
Mayıs Cuma
Filistinlilerin
evlerini zorla ele geçiren işgalci yerleşimci zihniyetini çok iyi yansıtan
videolardan birini paylaşıyorum. https://www.youtube.com/watch?v=_hwJczFoDhc
Bu
da İsrail’in yurtiçine ve yurtdışına (Arap dünyasına ve Batı’ya) yönelik
propaganda taktiklerini kısaca anlatan, izlenmeye değer bir video. İçeriye,
Hamas karşısında güçlü bir İsrail imajı verirken dışarıya, Hamas saldırısına
maruz kalmış kırılgan bir İsrail numarası yapıyor. https://www.middleeasteye.net/video/explained-israels-contradicting-messages-gaza
İsrail’in
Filistin davasının meşruiyetini sarsmak için yürüttüğü yalanlar üzerine kurulu
propaganda savaşı hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz Marc Owen Jones’un
bu yazısını okuyabilirsiniz. https://www.middleeasteye.net/opinion/israel-palestine-disinformation-censorship-discourse
30
Mayıs Pazar
Amerikan
Yahudileri arasında Filistin’e destek son dönemde giderek artıyor. Asıl
ilginci, İsrail’den fazla İsrailci olan Hristiyan Evanjelik kitlenin gençlerinin
artık İsrail’e daha eleştirel ve Filistin’e daha sempatik bakması. Bu mesele i24
kanalında ele alındı. Mutlaka izleyin derim. https://youtu.be/TcNbQ3xUf4w
Amerikalı
Yahudilerin ve Evanjeliklerin İsrail’e bakışlarını öğrenmek isterseniz, Kasım
ayında Amerikan seçimleri akabinde Anadolu Ajansı için yazdığım şu
yazıyı okumanızı hararetle tavsiye ederim: “ABD Seçimleri Yahudi Seçmenler
Arasındaki Bölünmeyi Derinleştirdi” http://ortadogugunlugu.blogspot.com/2020/11/ztkor-abd-secimleri-yahudi-secmenler.html
https://twitter.com/ztkor/status/1399082891783585799?s=20
İsrail’de
Netanyahu dönemi bitiyor. Donald Trump Amerikan seçimlerini kaybettiği gün
sırada Netanyahu var diye yazmıştım ve her vesileyle bunu belirtmiştim. Gazze
savaşıyla yaşanan siyasal U dönüşüyle koltuğunu kurtarmış gibi görünen
Netanyahu, “erken” gelen ateşkesin tetiklediği ikinci U dönüşüyle 12 yıldır
sürdürdüğü başbakanlığı rakiplerine kaptırıyor.
13
Mayıs’ta “Artık Netanyahu’yu devirmeye dönük yeni bir hükümet kurmaya
çalışmayacağım” diyen Yamina Partisi lideri Naftali Bennett, şimdilerde
Netanyahusuz hükümetin başbakanı olmaya hazırlanıyor. Gelinen noktada Netanyahu,
Ramazan boyunca Filistinlilerle gerilimi ve Gazze ile savaşı boşu boşuna
çıkartmış görünüyor. Gazze savaşı çıktığında İsrail aşırı sağı çok sevinmiş,
sosyal medyada Hamas’a “bizi solcu bir hükümetten kurtardığın için minnettarız”
gibi mesajlar paylaşmışlardı. Şu an tam bir şoktalar.
Bennett,
eski müttefiki Netanyahu’dan çok daha aşırı sağcı ve tam bir Filistin düşmanı. Ancak
seçimlerden ikinci çıkan merkezci Yair Lapid’in -İslamcı Raam Partisi’nin
dışarıdan desteğiyle- sağcı ve solcularla kuracağı “değişim hükümeti”nin
dönüşümlü ilk başbakanı olacak. İlk kez bir Filistinli partisinin desteğiyle
İsrail’de bir hükümet kurulacak olsa da yeni hükümetin Filistinlilere hiçbir
faydası olmayacaktır. Ama Netanyahu aşırının da aşırısı sağcı koalisyonu
kursaydı durumları çok daha zor olacaktı.
Netanyahu
karşıtlığında oluşacak 7-8 partili bu çorba koalisyon fazla ayakta kalamayacaktır.
5. seçime illaki gideceklerdir. Muhtemelen “2 yıl içinde 5. seçim” değil de “3
yıl içinde 5. seçim” diyeceğiz.
Az
evvel i24 kanalında durumu çok iyi özetleyen hoş bir yorum yapıldı: “Bennett,
İsrail’in ilk kippalı başbakanı olacak, ama kippalılar bu hükümete karşılar!”
12 yıllık Netanyahu başbakanlığından sonra yeni koalisyon hükümeti kırılgan ve
istikrarsız olacaktır.
Öte
yandan başbakanlıktan düştüğünde hapis yolu açılacağından Netanyahu son
saniyeye kadar yeni bir numarayla yeniden devreye girebilir. Bugünkü
konuşmasında Netanyahu, “solcu” hükümetin İsrail’i atacağı tehlikelerden
bahsedip sağcı kesimi bunu engellemeye davet etti. Son çırpınışları işe yarar
mı sanmam, ama koltuğu bırakmaktansa ülkeyi savaşa sokacak kadar her şeyi göze
almış bir lider olduğunu unutmamak lazım.
31
Mayıs Pazartesi
i24’ten bir
yorumu paylaşmak istiyorum: “Bundan birkaç ay, hatta birkaç hafta evvel hiç
kimse, sadece yedi milletvekili olan Naftali Bennett’in başbakanlık koltuğuna
oturacağını aklından bile geçiremezdi. Aşırı sağ ile aşırı solu bir araya
getiren böyle bir koalisyon hükümetinin nasıl karar alabileceği ise bir soru
işareti.”
Bennett’in
Yamina Partisi liderleri kendi aşırı sağ tabanından suikast korkusu yaşıyor.
Parti liderlerinin evleri önünde protesto gösterileri var. Koalisyonun
dışarıdan İslami kökenli bir Filistin partisince desteklenecek olması öfke
çekiyor. Kippalı Bennett'in başına kefiye konarak aşağıdaki gibi afişler hazırlanmış.
Ölüm
tehditleri alan Yair Lapid, Naftali Bennett, Ayelet Shaked ve hükümete
katılacak diğer parti liderleri için koruma önlemleri artmış. Netanyahu’nun
dünkü konuşmasından cesaretlenen aşırı sağın hükümetin kurulmasını engellemek
için her şeyi yapabileceği düşünülüyor. İlginç olan, yakın zamana kadar İsrail
sokaklarında “Araplara ölüm!” sloganlarıyla dolanan ve Filistinlilere saldıran aşırı
sağcı çeteler şimdilerde kendi liderlerini hedef alıyor.
Müstakbel
başbakan Naftali Bennett’e tabanından muazzam bir öfke var; bu dönemden sonra
siyasal hayatı tamamen biter diyorlar. Bakanlık paylaşım kavgasında en çetin
geçenin Tarım Bakanlığı olduğu söyleniyor. Bizim tarihimizde tarım üzerinde hiç
böyle bir kavga kopmuş mudur acaba?