ABD SEÇİMLERİ YAHUDİ SEÇMENLER ARASINDAKİ
BÖLÜNMEYİ DERİNLEŞTİRDİ
Zahide Tuba Kor
Anadolu Ajansı, 11.11.2020
NOT: Anadolu Ajansı’nın yazı uzunluğu
standardını çok aştığı için çıkarmak zorunda kaldığım bölümleri ekleyerek
aşağıda paylaşıyorum. Bütün yeni eklemeler kırmızı renklidir.
NOT: Blogda yer alan 800 küsur
içeriğe http://ortadogugunlugu.blogspot.com.tr/2018/01/bu-blogda-neler-var.html linkinden toplu olarak ulaşabilirsiniz.
Kaynak göstermeden blogdaki
yazı, tercüme ve infografikleri kullanmamanız önemle rica olunur.
Özet: ABD seçimleri gerek Yahudiler arasındaki fay
hatlarını gerekse Yahudi-Evanjelik ilişkilerini net bir şekilde gözler önüne
sermesi bakımından önemli.
4 Kasım’da İsrail’in i24 News haber
kanalında Yahudilerin Amerikan seçimlerindeki tutumunun tartışıldığı programda
Evanjelik aktivist Joel Rosenberg durumu iyi özetledi: “Amerikalı Yahudilerin
çoğunluğu Joe Biden’a, İsrailli Yahudilerin ve Amerikalı Hristiyan Evanjeliklerin
çoğu ise Donald Trump’a oy verdi. Artık -ezici çoğunluğu solcu ve Demokrat
olan- Amerikalı Yahudiler ile -sağcı ve Trump destekçisi olan- İsrailli
Yahudiler arasındaki fark kapanamaz şekilde genişlerken, değerler ve çıkarlar
bakımından İsrailli Yahudiler ile Amerikalı Evanjelik Hristiyanlar birbiriyle
örtüşüyor. (…) Trump’ın 2016 zaferinde Evanjelikler belirleyiciydi. Başkan
Trump İsrail’e her ne istediyse verdi. Biden-Harris kazanırsa bu bizim için
yıkıcı olacak.”
İsrailli ve Amerikalı Yahudilerin değerler
ve öncelikler bakımından ne denli ayrıştığını, aynı programda konuşan Amerikalı
Yahudi kadın Haham Rachel Kahn-Troster şu sözleriyle ortaya koydu: “Trump’ın
ırkçılığa varan beyaz üstünlüğünden çok rahatsız ve endişeliyiz. Amerikalı
Yahudiler oylarıyla Trump’ın ve Netanyahu’nun gündemini reddetti. Bizim
önceliklerimiz ABD’nin temel meseleleri olan yeni tip koronavirüs (Kovid-19)
pandemisi, sağlık hizmetleri, kadın ve LGBT hakları gibi konular. Trump,
Ortodoks kesim dışında Amerikalı Yahudilerin değerlerini kesinlikle
yansıtmıyor.”
Yahudi kesimler arasındaki fay hatları
2020 Amerikan seçimleri gerek Yahudiler
arasındaki fay hatlarını gerekse Yahudi-Evanjelik ilişkilerini net bir şekilde
gözler önüne sermesi bakımından önemli. Aslında on yıllardır Amerikalı
Yahudilerin oy kullanma davranışı değişmiş değil. Bu defa farklı olan, Trump’ın
İsrail kartını bir seçim yatırımı olarak alabildiğine kullanması ve İsrail
Başbakanı Binyamin Netanyahu’dan tutun birçok hahama ve kanaat önderine kadar
Ortodoks ve milliyetçi Yahudilerin var güçleriyle Trump’ı desteklemesine ve
teşvikine rağmen Amerikalı Yahudileri bir türlü ikna edememesiydi. Tabii bütün
bu çabalarda hedef salt Yahudi seçmen miydi? Değildi elbet. Asıl hedef,
Amerikan seçmeninin yüzde 20’sini oluşturan ve en çok sandık başına gidip blok
halinde Cumhuriyetçilere oy verme eğilimindeki en büyük grup olan Evanjelik
seçmenlerdi. Hristiyan Siyonistler de diyebileceğimiz Evanjelikler, kendi dini
anlayışları gereği “İsrail’den fazla İsrailci” olmalarıyla meşhurdur.
“Kudüs’ün koruyucusu olduğu için
Trump’a oy vermeniz Tanrı tarafından size emredildi.” [1] Evanjelik
çevrelerde yürütülen propaganda işte buydu. Aslında tarihsel olarak Yahudi
Siyonizminden çok daha önce ortaya çıkan Hristiyan Siyonizmi, İsrail’in
kuruluşu ve bugüne kadar ayakta kalmasındaki en temel unsur olagelmiştir. İster
Cumhuriyetçi isterse Demokrat olsun, gelmiş geçmiş bütün Amerikan başkanları
İsrail’in korunup kollanmasını Ortadoğu politikalarının temeli kıldılar.
Trump’ın ve ekibinin seleflerinden farkı ise temel motivasyonlarının Evanjelizm
olmasıydı. Evanjelikler, İsrail devletini Kitab-ı Mukaddes’teki kehanetlerin
bir tezahürü olarak görürler; ABD’nin kaderinin de İsrail’le sıkı sıkıya bağlı
olduğuna inanırlar. Nihai kurtuluş için İsa Mesih’i dünyaya geri getirtmek
temel öncelikleridir; bunun için de kadim toprakların tümünde İsrail egemenliği
sağlanmalı, bütün Yahudiler İsrail’e göç ettirilmeli ve Kutsal Mabed yeniden
inşa edilmelidir. Trump’a biçilen misyon tam da buydu ve İsrail sağına her
istediğini vererek başladığı bu işi, Mesih’i getirtecek şekilde taçlandırmak
için bir dönem daha seçilmesi elzemdi.
Seçimlerin öncesinde Trump’ın zaferi için
duaya çağıranlar, sadece Evanjelikler değildi. İsrailli ve Amerikalı
(anti-Siyonistler dışındaki) Ortodoks Yahudi gruplar da bu kervana katıldı.
Onlar da Hz. Davud soyundan kendi Mesihlerini bekliyor ve ilahi kurtuluşta
Trump’a önemli roller biçiyor. Ortodoks hahamların Amerikan seçimleri
hakkındaki yorumları, Trump’ın -şahsen hiç dindar olmamasına ve skandallarla
dolu özel hayatına rağmen- nasıl algılandığını ortaya koyuyor. (i24 kanalındaki bir programda Trump’ın
gayriahlaki hayatı ve dengesiz kişiliği gündeme geldiğinde bir yorumcu “Bazen
ilahi kurtuluş günahkar ve ahlakı bozuk insanlar eliyle gelir.” diyerek
Tevrat’tan Yahudilerin kurtuluşunu sağlayan benzer tarihî örnekleri vermiş ve
Trump eliyle ilahi kurtuluşun sağlanacağını vurgulamıştı.) Birkaç örnek verelim:
Haham Batzri, “Şahsi siyasi eğilimlerden
bağımsız olarak, bizim için yaptığı her şey için Trump’ı kutsayıp hayır dualar
etmek tüm Yahudilerin boynuna bir borçtur,” ifadesini kullandı.[2] Batı Şeria’nın kuzeyini kapsayan Samarya
bölge konseyi başkanı Yossi Dagan, “Trump son dört yılda İsrail ve Yahudi halkı
için harika işler yaptı. (…) Obama-Biden yönetiminin sekiz korkunç yılı
hatırımızda. (…) İsrail’i, Yahudileri ve Hıristiyanları seven ve [Batı Şeria’yı
kastederek] Tevrat topraklarını önemseyen herkes (…) İsrail Devleti’nin gerçek dostu
Başkan Trump’a oy vermeli,” dedi.[3]
El-Halil’deki Kiryat Arba Yahudi yerleşimi
Başhahamı Dov Lior, Trump’ı Yahudilerin ilk sürgünden geri dönmesine ve
mabetlerini yeniden inşasına izin veren Pers Kralı Büyük Sirus’a benzetti.
Lior’a göre Trump, “Doğru olanı yapmak için” yaratılmıştır.[4]
Yahudi şeriatının otoritelerinden Haham
Yoel Schwartz’a göre ABD bir kavşaktaydı: “Trump seçilirse, yağmurlar
tarlaların yeşermesini sağlayan bir nimet olacak (…); Biden seçilirse, aynı
nimetler dünyayı yok eden bir tufana dönüşecek. (…) Demokratlar tufan neslinin
günahlarını (eşcinselliği, kürtajı) yayarken Trump dünyayı kurtuluşa
hazırlıyor.”[5]
Seçimlerin ertesi günü Hasidik Yahudi
Haham Isser Zalman Weisberg, Trump’ın kazanacağına neden emin olduğunu
anlatırken Biden ile Demokratları cennette Hz. Havva’yı kandırıp yoldan çıkaran
yılana benzetti. “Bu seçimler Biden ile Trump değil, her insanın kalbini
kaydıran yılan ile onun daha derinlerinde yatan ilahi ruh arasında. (…) Bu
seçimler ekonomi, Covid-19, iklim değişikliğiyle vs. ilgili değil; ilahi düzen
için epik kozmik bir savaş. (…) Yahudi halkının ve tüm dünyanın kurtuluşu
yakın. Bu nedenle Tanrı’nın savaşını vermek ve O’nun seçilmiş halkının yanında
durmak üzere seçilen Trump’a bu misyonunu tamamlama fırsatı verileceğine %1000
eminim.”[6]
Amerikan seçimleri kıyamet ve kurtuluş
üzerinden de değerlendirildi. ABD’nin sonunun geldiği ve bir iç savaşın
kaçınılmaz olduğu vurgulandı. Kabalacı yazar Haim David Targan şöyle dedi:
“Bugün resmen Amerikan İmparatorluğu çağı sona eriyor. Biden kazanırsa, tıpkı
Roma gibi, Amerika sert bir şekilde çökecek ve yanacak. Trump galip gelirse,
Amerikan çağı zarif bir şekilde sona erecek; gücünü, otoritesini ve
egemenliğini tamamen kurtuluş liderlerine devredecek (…) Amerika’nın günleri sayılı.”[7]
Bu söylemler ve Trump’ın eylemleri,
Evanjelik veya Ortodoks Yahudi seçmeni cezbetse de Amerikalı Yahudilerin kahir
ekseriyetini hiç etkilemediği aşikâr. Nitekim son seçimlerde Amerikalı
Yahudilerin yüzde 21’i Trump’a, yüzde 77’si ise Biden’a oy verdi.[8]
2016’da yüzde 24’ü Trump, yüzde 71’i de Clinton için oy kullanmıştı.[9]
İsrailli Yahudiler arasında Trump’a destek ise yüzde 70’lerde. Bu da bize
İsrailli ve Amerikalı Yahudiler arasındaki derin farkı gösteriyor. İsrail’i ve/ya dini değerleri
önceleyen Ortodoks ve milliyetçi Yahudiler Trumpçı, ABD’yi önceleyen
seküler-liberal evrenselci Yahudiler ise Bidencı bir çizgide yer alıyor.
Amerikalı tarihçi ve Siyonizm savunucusu
Gil Troy, “Yahudi Oyu: Amerikan Seçimlerinde Siyasal Güç ve Kimlik” başlıklı
makalesinde[10] 2016 seçimleri sırasında
Yahudiler arasında yaygın olan bir espriye yer vermiş: “Bakın şu işe.
Cumhuriyetçi ve Demokrat başkan adayları Trump ve Clinton’ın damatları Yahudi;
başkanlık ön seçimlerini kazanan ilk Yahudi aday olan Demokrat Bernie
Sanders’ın ise tek bir Yahudi torunu bile yok.” Aslında bu, Amerikan
Yahudiliğini anlamamız bakımından oldukça öğretici.
Amerikalı Yahudiler, 1920’li yıllardan bu
yana Demokrat çizgide; Cumhuriyetçiler ne yaparsa yapsın sağa döndüremiyor.
Çünkü ABD’de Ortodoks olmayan yüzde 90’lık Yahudi kitle modern liberal kültüre
sıkı sıkıya bağlı; geleneksel dini ritüelleri ve duaları modası geçmiş sayıp
dinlerini, Amerikan liberalliğini esas alarak yeniden kurgulamış, önemli bir
kısmı da asimile olmuş durumda. Kurtuluşu Mesih’te değil, liberal bireycilikte
görüyorlar; ABD’yi kendi “Vaat Edilmiş Topraklar”ı sayıyorlar. Sağcı
Cumhuriyetçilerden de, Evanjelik Hristiyanlardan da korkuyorlar, hele de Trump
gibi bir başkandan... Trump’ı “beyaz milliyetçileri ve antisemitleri doğrudan
ve kasıtlı olarak cesaretlendiren nefret dolu bir otoriter lider”[11] olarak
görüyorlar. Avrupa’daki tarihi tecrübelerinin de etkisiyle aşırı sağın sonunda
ırkçılığı ve antisemitizmi doğuracağına inanıyorlar. Dinin de devletin de her
türlü dayatmasına karşılar. Daha hoşgörülü, çoğulcu ve eşitlikçi bir toplum
için ABD’deki sivil haklar mücadelesinin hep ön saflarındalar.
İsrail ise Amerikan tecrübesinden çok
farklı bir çizgide. Sosyalist ve liberal ideolojileri mezceden kurucu Siyonist
kadro sol seküler bir devlet tasarlasa da zamanla hem Ortodoks dini otorite
alanını genişletti hem de parçalı siyasi sistemin de etkisiyle dini ve
muhafazakâr partiler hükümetlerde kilit ve etkin roller oynadı. 1970’lerin
sonlarına doğru sağ partiler siyasi arenada hızla yükselirken, 1990’larda barış
sürecinin başarısızlığa uğraması ve 2. İntifada’nın patlak vermesiyle birlikte
2000’li yıllarda sol partiler iyice eridi. Ülkeyi
uzun yıllar yönetmiş kurucu partinin devamı olan İşçi Partisi, 2020’deki son
seçimlerde sadece üç milletvekili çıkarabildi. Eskinin aşırı sağının günümüzün merkez partilerine
dönüştüğü İsrail siyaseti istikrarlı bir şekilde sağın da sağına kayarken
Amerikalı Yahudilerin siyasi eğilimleriyle tam bir tezat teşkil ediyor. Öte
yandan İsrail’de Trump’a destek sadece dini değil aynı zamanda milli bir temele
oturuyor.
Merkezi ABD’de bulunan PEW şirketinin bir
araştırmasına göre, iki ülke Yahudileri siyasi yelpazede kendilerini bakın
nasıl konumlandırıyor: Amerika’dakilerin yüzde 49’u liberal, yüzde 29’u ılımlı,
yüzde 19’u da muhafazakâr. İsrail’dekilerin yüzde 55’i merkezde, yüzde 37’si sağda, yüzde 8’i ise
solda.[12] Her
iki ülkede de dindar Yahudiler daha sağda, sekülerler ise daha merkezde veya
solda yer alıyor.
Dini konumlanışları da önemli. Günümüzde
ABD’de hakim Yahudi ekollerin oranları PEW araştırmasına göre şöyle:
Ortodokslar yüzde 10 (Ultra Ortodokslar yüzde 6, Modern Ortodokslar yüzde 3),
Reformistler yüzde 35, Muhafazakârlar yüzde 18, Yeniden Yapılanmacı vb. gruplar
yüzde 6, hiçbir gruba bağlı olmayanlar ise
yüzde 30.[13]
Bu ekollerin Yahudiliği liberal değerlere göre modernleştirdiklerini ve çoğu
Yahudi’nin sekülerleştiği ve asimile olduğunu da belirtelim. Dolayısıyla bu
ekollerin bir kısmı Ortodokslarca dinden sapmış olarak görülüyor.
Gelelim Ortodoks Yahudiliğin tek resmi
dini anlayış kabul edildiği İsrail’e. Aydınlanma’nın
etkisiyle 19. yüzyıldan itibaren
Batı’da gelişen modern dini ekollerin her birinin İsrail’de sadece yüzde 2-3
kadar müntesibi var. PEW araştırmasına göre 2015
yılı itibarıyla[14] İsrail toplumu kendisini
şöyle tanımlıyor: yüzde 22 Ortodoks (yüzde 9 ultra Ortodoks, yüzde 13 dindar),
yüzde 78 Ortodoks olmayan (yüzde 29 geleneksel, yüzde 49 seküler).
Bu arada İsrail’de dindarlık ABD’dekinden
çok daha fazla olsa da, iki tarafta da yüzde 20 kadar ateist var ve bunlar
kendilerini etnik ve kültürel temelde Yahudi olarak tanımlıyor.
ABD’deki Yahudilerin seçim tercihleri
Amerikan Yahudi Komitesi’nin (AJC)
anketine göre[15] 2020 seçimlerinde
Yahudilerin oy tercihinde belirleyici birincil ve ikincil öncelikleri Kovid-19,
sağlık hizmetleri, ekonomi, ırk ilişkileri, suçlar ve dış politika; İsrail’i
zikredenlerin oranı ise sadece yüzde 5. Bu öncelik listesinin geçmişte de çok
benzer olduğunu J-Street anketleri ortaya koyuyor. Liberal Yahudi kitlenin oy verme
davranışında İsrail yanlılığından ziyade (kürtaj ve cinsellikle ilgili
konularda) bireysel tercih hakkı öne çıkıyor. Bu oranlar seçmenin sandıkta ve
siyasette Yahudiliklerinden ziyade Amerikalılıklarını ön plana çıkardığını
gösteriyor. Öte yandan oy tercihlerinde İsrail’i göz ardı etseler de normalde
İsrail yanlısılar. Amerikalı siyasetçiler zaten İsrail savunucusu olduğundan
karşılarında İsrail yanlısı ve karşıtı diye iki ayrı aday profili yok.
İsrail yanlısı liberal bir lobi kuruluşu
olan J-Street tarafından 2018 ara seçimleri sırasında yapılan bir ankete göre[16]
Trump’ın başkanlık performansını onaylayan Amerikalı Yahudilerin oranı yüzde
25. İran’la nükleer anlaşmayı destekleyenler yüzde 67, İsrail-Filistin arasında
iki devletli çözümü savunanlar yüzde 83, Batı Şeria’nın her yerinde yeni Yahudi
yerleşim inşasını destekleyenler ise sadece yüzde 23. Bu veriler, Amerikalı
Yahudiler arasında Trump’ın ve Netanyahu’nun değil, Obama-Biden ikilisinin
Ortadoğu politikalarının revaç bulduğunu gösteriyor.
Yine anketlere göre Netanyahu, Amerikalı
Yahudiler arasında epey olumsuz bir imaja sahip ve yıllar geçtikçe bu algı daha
da pekişiyor. Bunda hem kendisinin sağcı kimliği hem de ABD’deki Evanjelik
ekiple sıkı işbirliği etkili.
AJC anketine dönersek, Amerikalı
Yahudilerin yüzde 77’si Trump’ın performansından rahatsız. Beğenenlerin oranı
ise Ortodokslarda yüzde 75, Muhafazakârlarda yüzde 24, Reformistlerde yüzde 20,
Yeniden Yapılanmacılarda yüzde 4 ve laik Yahudilerde yüzde 15.[17] Seçimlerde
Trump’a oy verenlerin ekollere göre dağılımı da bu verilerle örtüşüyor.
Tam da bu noktada Trump İçin Endişeli
Hıristiyanlar ve Yahudiler hareketinin kurucusu Ronald J. Edelstein’in şu
cümlesi anlam kazanıyor: “Yahudi oyu bir tür ümitsiz vaka. Çoğu Yahudi
değişmez. Biz bu nedenle Hıristiyanlara odaklanıyoruz.”[18]
Aynı hareketten Alan Bergstein’in ifadeleri ise daha çarpıcı: “ABD’deki
Evanjelik Hıristiyan desteği olmasaydı İsrail’in sonu gelirdi. Pek çok liberal
Yahudi, İsrail’e ve kendi refahına çok az değer veriyor; onlar bilinçli
cahiller. Hıristiyanlar daha açık sözlü ve mücadeleye daha istekli. (…) 87
yaşındayım. Yahudileri Demokratlara oy vermenin dini hükmü konusunda ikna
etmeye çalışmaktan vazgeçtim. Yahudilerin oy kullanma alışkanlıklarını
değiştirmenin tek yolu, İsrail’e olan bağlılıklarına odaklanmak değil,
cüzdanlarıyla onları korkutmaktır.”[19]
Aslında Amerikalı Yahudilerin seçimlerde
İsrail’i öncelememelerini salt bencil bireysel çıkarlar üzerinden okumak
yanlış. Zira Amerikalı Yahudi seçmenler, iç siyasette İsrail’e desteğin
partiler üstü “milli” bir uzlaşma olduğunun bilincindeler. Biden’ın da Trump
kadar İsrail dostu olduğuna ve Orta Doğu politikasında bambaşka bir paradigmaya
geçmeyeceğine şüphe yok. Aradaki temel fark, Biden’ın İsrail’e dini bir
perspektiften adanmışlıkla bakmaması ve Trump’ın Evanjelik ve Modern Ortodoks
Yahudi ekibini dağıtıp yerine daha seküler ve liberal Yahudileri koyacak
olması. Türkiye’den baktığımızda bunu “ha Ali Veli, ha Veli Ali” diye
görüyoruz. Oysa İsrail’den bakıldığında Biden’ın İran’la nükleer anlaşmaya geri
dönme ve ambargoları kaldırma/hafifletme, mimarı Trump’ın damadı olan sözde
Yüzyılın Anlaşması’nı sahiplenmeyip klasik Amerikan politikasına dönme niyeti
ve bu bağlamda İsrail’in ilhakı politikasına karşı çıkması, sınırsız Yahudi
yerleşim inşasına razı gelmemesi, Filistin tarafıyla diplomatik ilişkileri
yeniden kurup kesilen paraları yollama ihtimali ve iki devletli çözüm için
İsrail tarafına da baskı uygulayacak olması adeta bir Nekbe (Büyük Felaket)
gibi algılanıyor. Tabii Nekbe’ye İsrail’in mi, yoksa bütün yatırımını Trump’a
yapan Netanyahu’nun mu duçar olacağını, eli kulağındaki dördüncü erken seçimin
sonucunda göreceğiz.
***
Son olarak Yahudilerin Amerikan
siyasetindeki etkinliği üzerine birkaç bilgi daha eklemek istiyorum.
Yahudilerin ABD nüfusu içindeki oranı sadece %2 ve dolayısıyla -her ne kadar
tıpkı Evanjelikler gibi- seçimlere %85’lerde büyük bir katılım gösterseler de sonuçlar
üzerindeki belirleyicilikleri son derece düşük.
Gil Troy’un bahsi geçen makalesine göre[20],
“salıncak eyaletler” diye anılan, Yahudi nüfusun da yoğunlukta olduğu Florida,
Pensilivanya gibi iki parti arasında ortadan bölünmüş eyaletlerde kritik
önemdeler. (2000 seçimlerinde Cumhuriyetçi başkan adayı George W. Bush’un
Florida’yı kıl payı kazanarak başkan olabilmesinde Yahudi oylar doğrudan
etkilidir. Florida’da %9,2’lik bir orana sahip Yahudiler, daha ileri yaşlarda
olup -bir istisna olarak- Cumhuriyetçilere oy verme eğilimleri daha fazladır.)
Yahudilerin Amerikan seçimleri üzerindeki asıl etkinlikleri medyadaki
hakimiyetlerinden, lobi faaliyetlerinden ve yaptıkları bağışlardan geliyor.
Bağışlara bağımlı Amerikan siyasi sisteminde Demokratların topladığı bağışların
%50’sinin, Cumhuriyetçilerinkinin de %25’inin Yahudilerden gelmesi önemli bir
ayrıntı. Ayrıca Amerikan Kongresi’nde, yönetimde ve yüksek yargıda Yahudilerin
sayısına baktığımızda %2’lik nüfus oranlarının katbekat üzerinde temsil
ediliyorlar.
[2] https://www.israel365news.com/160211/major-mystic-rabbi-composes-prayer-for-trump-victory-everyone-must-pray/
[3] https://www.israel365news.com/160133/leader-of-samaria-a-vote-for-trump-is-a-vote-for-the-land-of-the-bible/
[4] https://www.israel365news.com/160431/leading-israeli-rabbi-dov-lior-calling-for-americans-to-vote-donald-j-trump/
[7] https://www.israel365news.com/160485/mystical-rabbi-on-election-day-today-formally-ends-the-age-of-the-american-empire/
[8] https://jstreet.org/press-releases/election-night-poll-shows-jewish-voters-overwhelmingly-supported-joe-biden-trumps-margin-even-worse-than-16-election/#.X6fOP2gzZPY
[9] https://www.pewresearch.org/fact-tank/2016/11/09/how-the-faithful-voted-a-preliminary-2016-analysis/
[10] https://rudermanfoundation.org/white_papers/the-jewish-vote%E2%80%A8political-power-and-identity-in-us-elections/
[11] https://www.middleeasteye.net/news/american-jews-largely-back-biden-while-trumps-support-among-christians-appears-slip-poll
[12] https://www.pewforum.org/2016/03/08/comparisons-between-jews-in-israel-and-the-u-s/#israeli-jews-more-observant-than-u-s-jews
[13] https://www.pewforum.org/2016/03/08/comparisons-between-jews-in-israel-and-the-u-s/#israeli-jews-more-observant-than-u-s-jews
[14] https://www.pewresearch.org/fact-tank/2016/03/15/unlike-u-s-few-jews-in-israel-identify-as-reform-or-conservative/#:~:text=About%20four%2Din%2Dten%20Israeli,)%20and%20Hiloni%20(secular).
[18] https://www.israel365news.com/160208/can-combined-christian-jewish-vote-pack-a-punch-for-trump/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder