CEPHELEŞMEDEN BÖLÜNMEYE: MISIR’DA
MÜSLÜMAN KARDEŞLER, 2013-2016
Yasser Fathy (İslami hareketler ve demokratikleşme konularında uzmanlaşmış Mısırlı bir araştırmacıdır)
Tercüme: Zahide Tuba Kor
NOT: Özeti, girişi ve sonucunu
aşağıda okuyacağınız bu tercüme, Al Sharq Forum web
sitesinde 16.10.2019 tarihinde yayınlanmıştır. 38 sayfalık
analizin tamamının PDF’sine https://research.sharqforum.org/tr/2019/10/16/cephelesmeden-bolunmeye-misirda-musluman-kardesler-2013-2016/ linkinden ulaşabilirsiniz.
NOT: Blogda yer alan 800 küsur içeriğe http://ortadogugunlugu.blogspot.com.tr/2018/01/bu-blogda-neler-var.html linkinden
toplu olarak ulaşabilirsiniz.
Kaynak göstermeden blogdaki yazı, tercüme ve infografikleri
kullanmamanız önemle rica olunur.
Özet:
§ Rabia Meydanı’ndaki oturma eylemlerinin dağıtılması,
Müslüman Kardeşler cemaati için büyük bir şok oldu; bu durum özellikle
teşkilatın lider kadrosundan ve sembol isimlerden birçoğunun tutuklanmasının
ardından cemaatin liderlik yapısı üzerinde olumsuz bir etki bıraktı. Ancak
teşkilat acziyete düşmedi veya çökmedi; -kendiliğinden ve merkezi olmayan bir
şekilde- gösterileri ve protestoları, Şubat 2014’te örgütsel meşruiyete sahip
bir liderlik olarak “Yüksek İdare Komitesi” kurulana kadar yönlendirebildi.
§ 2014 Ağustos’unda “Özel Eylem Seçeneği”, yani
gösterileri korumak ve polis ile idari makamları şaşırtıp sekteye uğratmak için
-sadece ve sadece belirli durumlarda hedef alma vurgusuyla- şiddetin sistematik
olarak kullanımı kararı alındı. Bu planın ve öncesindeki Altı Aylık Plan’ın
hedefi, siyasi sahneyi değiştirmek için çalışmak ve demokratik gidişata geri
dönüş ufkunu açacak şekilde dışlama ve şiddet baskısını hafifletmekti.
§ 2014 yılı sonunda cemaatin nasıl yönetileceği ve
stratejisi konusunda İrşat Bürosu üyeleri arasında bazı ihtilaflar baş
gösterdi; ancak bu ihtilaflar başlangıçta bölücü bir nitelik taşımıyordu, ta ki
örgütsel mekanizmalara ve bu mekanizmaları yönlendiren üst mercilere sirayet
edene kadar.
§ 2015 Mayıs’ında Genel Mürşit Vekili Dr. Mahmut
İzzet’in, Dr. Muhammed Kemal başkanlığındaki Yüksek İdare Komitesini ilga
kararını yayımlaması üzerine Müslüman Kardeşler içinde alenen bir çatışma
patlak verdi. Dr. Muhammed Kemal, bu kararı, yetkisi olmayanlarca yayımlandığı
için reddetti. Karar, içişleri bakanlığına Mecdi Abdülğaffar’ın tayin
edilmesiyle güvenlik güçlerinin saldırılarını arttırdığı bir döneme denk düştü.
§ İhtilaflar güvensizlik, yoldan sapma suçlaması ve
örgütün üst idari mekanizmasının kararsızlığı yüzünden tırmandı. Eski/yaşlı
ekip, teşkilatta meşru en üst otoriteyi içeride Genel Mürşit Vekili Dr. Mahmut
İzzet ve dışarıda Yurtdışındaki Mısırlılar Derneği başkanı İbrahim Münir Hoca
olarak görüyor ve bu nedenle onun kararını anlayışla karşılayıp kabul ediyordu.
Diğer taraf ise ilk adımı, Müslüman Kardeşler’in çoğunluğunun hükmüne başvurmak
ve seçimlere gitmek olarak görüyor ve bu seçimlerin cemaat içinde üst otoriteye
sahip liderliği belirleyebileceğini savunuyordu. Bu iki bakış açısının bir orta
noktada buluşması imkânsızdı.
§ 2015 Aralık’ında Dr. Mahmut İzzet’in kararını
uygulamaktan sorumlu Yüksek İdare Komitesi başkanı Dr. Muhammed Abdurrahman
tarafından, ikinci Yüksek İdare Komitesini feshetme ve Dr. Muhammed Kemal
idaresine yakın adamlar hakkında soruşturma ve el çektirme işlemlerini başlama
kararı duyuruldu. Aynı zamanda Yurtdışındaki Mısırlılar Derneği Londra şubesi
Dr. Mahmut İzzet’in yönetimi altında, cemaat sözcüsü olan Muhammed Muntasır’ın
görevden alındığını ve yerine Talat Fehmi’nin atandığını ilan etti. Ardından
cemaati temsil eden yeni resmi internet sitesi ve sosyal medya sayfalarının
açıldığı bildirildi.
§ Eski liderlik ile seçilmiş yeni liderlik arasındaki
ihtilafın şiddetini arttıran ve kontrol altına alınmasını zorlaştıran üç faktör
bulunuyor: (i) somut herhangi bir siyasi hedefi gerçekleştirme noktasında yeni
stratejiler denemekten acziyet, (ii) cemaatin lider kadrosunun kah
tutuklamalarla kah tasfiyelerle kah yurtdışına gitmek zorunda bırakılarak
zayıflamasına yol açan, daha evvel eşi benzeri görülmemiş güvenlik baskılarının
arttırılması, (iii) planlama ve değerlendirme konusunda stratejik bir vizyonun
olmaması ve prosedürel ve operasyonel boyutla yetinme.
Giriş
Mısır’da Müslüman Kardeşler, Mübarek devrinde
sınırları belirli siyasi atmosfere uygun bir şekilde, on yıllarca siyasi
durgunluk hâli yaşadı. Ancak Müslüman Kardeşler’in de uzun yıllar uyum
sağladığı bu siyasi ortam Ocak 2011’den itibaren değişti ve (yeni döneme) hızlı
değişim, altüst oluş, muğlaklık ve “belirsizliğin” egemenliğinin yanı sıra
Mübarek dönemindeki alışıldık siyasi aktörlerin ve rakiplerin değişimi
damgasını vurdu.
Ortamın değişmesi
cemaatin beklemediği, hazırlıksız yakalandığı ve -ister liderlik düzeyinde
olsun isterse aşağı kademelerde- iç kültürün tabiatına uymayan bir durumdu.
Olayları değerlendirirken geçmişten gelen korku, teyakkuz ve merkezilik mirası
devam ederken ve bu da cemaati mütereddit ve değişken kılarken, kendi kendine
dayattığı baskılara bağlı olarak tepkisel davrandı ve dolayısıyla daha evvel
kendisine çizdiği sınırları mecburiyetler doğrultusunda bırakmak zorunda kaldı.
Cemaat cumhurbaşkanlığı makamına erişmeyi başardı; ancak sadece bir sene sonra
Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi görevinden uzaklaştırıldı. Kalabalıklara,
çoğunluğa ve demokrasiye önem vermeyen, halkın görüşünü dönüştürmekte mahir
olan, değişim isteyenleri karalayan, iç savaşla tehdit eden ve keskin
kutuplaşmayı destekleyen Mübarek döneminden çok daha baskıcı bir yönetimin
iktidarı eline almasıyla cemaat üzerindeki baskı görülmemiş şekilde arttı.
Rabia Meydanı’ndaki eylemlerin vahşice dağıtılmasıyla, katliamların ve barışçıl
gösterilere karşı şiddetli baskının sürmesiyle ihlaller daha da tırmanırken,
cemaat her defasında mevcut anla nasıl baş edeceğini düşünmeye çalıştı.
Bu çalışmada cemaatin
askeri darbeden bu yana içinden geçtiği aşamalar, bu süreçteki en önemli
özellikler ve olaylar ele alınacak. Liderliğin bozulmasına mukabil teşkilat
dinamizminin devam ettiği birinci aşamayı, cemaatin teşkilat liderliğini
yeniden tesis etmeye ve darbeye karşı stratejiler aramaya çalıştığı ikinci
aşama izleyecek. Üçüncü aşamada cemaat içinde ihtilafların patlak vermesi ve
liderlik kadrosunda ihtilafların tırmanmasının sebepleri açıklanmaya
çalışılacak.
Birinci Aşama: Teşkilatın Değil,
Liderliğin Bozulması
İkinci Aşama: Strateji Arayışı
Üçüncü Aşama: Örgütsel İç İhtilafın Ortaya
Çıkışı ve Bölünmeye Doğru Gidiş
Dördüncü Aşama: Liderlik İhtilafları
Krizinin Tırmanma Nedenlerini ve Cemaati Yeniden Etkinleştirmenin Zorluğunu
Açıklama
Sonuç
25 Ocak Devrimi’nin
patlak vermesinden bu yana Mısır’da siyasi sahne değişken ve karmaşık bir hâl
aldı. Müslüman Kardeşler meydan okumalar ve baskılarla karşı karşıya kaldı ve
her defasında, sadece o anla nasıl baş edebileceğini düşünüp “anlık intibak”
formülüyle sihirli bir çözüm bulmaya çalıştı, ama o sihirli çözümler gelmedi.
Cumhurbaşkanı Mursi’ye ve bütün demokratik geçiş sürecine yönelik darbenin ve
sonrasında Rabia Meydanı’ndaki oturma eylemlerinin dağıtılmasının ardından bazı
cemaat liderleri, sihirli bir çözüm niteliğinde tek bir tedbir olabileceğini
zannettiler: Bazı liderleri değiştirmeyi yeterli sandılar. Veya tüzüğü
düzeltmeyi her derde deva zannettiler. Yahut çekişme ve çatışma ortamında
tabanda seçimler yapmanın sihirli bir çözüm olabileceğini varsaydılar. Belki de
tedbirlilik, gizlenme ve “hiçbir şey” yapmama sihirli bir çözüm olabilirdi...
Bütün bunlar yeni değil; siyasi kriz karmaşık olup kapsamlı-titiz bir siyasi
değerlendirmeye ve bu çapta bir çatışmayla başa çıkmaya uygun siyasi bir akla
ihtiyaç var.
Cemaat liderliği,
stratejisini değiştirip -hükümeti ve baskıcı emniyet birimlerini şaşırtan,
göstericilerin desteğini alan, siyasi otoriteyi ve destekçilerini çözüm bulmak
ve mevcut siyasi durumu değiştirmek için düşünmeye sevk eden- cepheleşmeye ve
meşru müdafaa çerçevesinde sistematik şekilde şiddet kullanmaya karar verdiğinde,
bu düşünme biçimi -baskıların, öldürmenin, kanın ve ihlallerin etkisinin
gölgesinde, bütün barışçıl gösterilerin etkisizliği ve süreksizliği, maliyetin
ve fedakarlıkların da yüksekliği nedeniyle- duyulan şiddetli bir öfkeden
kaynaklanmıştı. Bu düşünce, cemaatin gelişmesi gerektiğine dair genel bir iç
histen kaynaklanıyordu; bu yüzden yeni bir fikri veya ideolojik tasavvurdan
kaynaklanan bir gelişme değil, sahadaki fiili baskılara bir intibak ve cevaptı.
Bu nedenle cemaatin
krizine özünde yönetici elitin krizi denebilir. Cemaatin içinde değişim
isteyenler çok fazlaydı; ancak onlar tek bir vizyona sahip değillerdi.
Baskıların, tehditlerin, meydan okumaların ve başarısızlıkların artmasıyla
birlikte farklı cevapların ve çeşitli vizyon ve değerlendirmelerin ortaya
çıkması doğaldı. Çatışmacı ortam, bütün bunları eritip tek bir hedef etrafında
birleştirmek için uygun değildi; yönetici elit birbiriyle uzlaşamadı, bu da
dağılmalarını, parçalanmalarını ve enerjilerini tüketmelerini kolaylaştırdı.
İç çatışma, sadece
liderliğe değil, -mensupların çoğuna da- cemaatin tecrübelerini objektif bir
şekilde değerlendirme kabiliyetini yitirtti. Cemaati koruma adı altında gerek
Müslüman Kardeşler’in vizyonu ve yönelimleri gerekse daha büyük tecrübelerden
ve potansiyellerden istifade etme hakkındaki tartışmalar dondu kaldı. Bu yolda
görevden el çektirme, soruşturma açma, ayrılma ve diğerlerinin örgütsel
meşruiyetini ortadan kaldırma gibi örgüt içi mücadeleler yaşandı. Devrimci
kararlılık ve devrimci seçenekler başlığı altında aşırılıklar ve hatalar ortaya
çıktı ve bunun da neticesi, daha fazla örgütsel tükeniş ve zikre değer herhangi
bir siyasi etkisi bulunmayan, daha pahalıya patlayan fedakarlıklar oldu.
Bu çatışmanın
tırmanması, farklılıkları ve güvensizliği arttırdı; hiçbir mekanizma veya
girişim bu korkuları ve endişeleri gidermekte başarılı olamadı. Dr. Muhammed
Kemal’in yönetimini reddeden tarihi liderlik, cemaat içindeki kapışma fikrini
tamamen yok etmek istiyordu. Cemaatin idari yapısı olan ve tüm üyelerinin bağlı
bulunduğu Dr. Muhammed Kemal yönetimi acziyete düştü. 2014 Şubat’ından beri
örgütsel meşruiyete sahip olan, yurtdışında cemaati temsil eden bir yapı
kurmayı ve yurtiçinde de cemaati temsilen genç bir sözcü getirmeyi başaran,
tüzükte düzeltme yapmaya, tabanda kapsamlı seçimlere gitmeye ve gençlerin
çoğuna yaklaşmaya çalışan, 2014 Ağustos’undan itibaren yeni strateji ve
vizyonlar denemeye girişen Dr. Muhammed Kemal yönetimi bütün bunlara rağmen, yüksek
perdeden devrimci söylemlerine uygun siyasi hedeflerini gerçekleştirmeyi,
çatışmayı doğru düzgün idare etmeyi ve cemaat içindeki gücünü korumayı,
kendisine bu çatışmayı sürdürmesini sağlayacak gerekli kaynakları tasarrufuna
almayı başaramadı.
Buna mukabil, Dr.
Mahmut İzzet’in meşruiyetini ve kararlarını destekleyen gruptan birçokları,
gelişim ve değişimin tehlikeli sonuçlar doğurduğu kanaatindeydi; tarihi
liderliğin, cemaatin temposunu dizginlemek ve Ocak 2011 öncesi yaygın olan
fıtri temkinliliğe, merkeziliğe ve liderlik tarzına geri dönmek için kullanmaya
çalıştığı pederşahi his ağır bastı.
Dr. Muhammed Kemal’in
Ekim 2016’da öldürülmesinin ardından, kendisine Genel Büro adını veren ve yine
kendisini Dr. Muhammed Kemal’in meşru ve seçilmiş yönetiminin devamı sayan
grupla çekişme devam etti. Grup, Mısır’ın karmaşık siyasi ve güvenlik ortamında
ağır bir iç çekişme ve çatışmayı ve maliyetli bir siyasi kan kaybını miras
aldı. (Dr. Muhammed Kemal yönetiminin şekillendirdiği) Yurtdışındaki Müslüman
Kardeşler Ofisinin istifası sonrası yurtdışındaki sembollerin parçalanması da
arttı; bazı üyeler ayrıldı, bazıları da içerideki yeni genç yönetimle ihtilafa
düştü; bir kısmı bağımsız olarak çalıştı, bir kısmı da tarihi liderlikle
bağlantıya geçti. (Kendisini Mısır içinde Genel Büro olarak isimlendiren) bu
grup, sayıca az olmakla birlikte, üyelerini örgütsel olarak kontrol altına
almaya ve ümitlerini, hayallerini ve vizyonlarını “Vizyon ve Bazı Revizyonlar”
başlıklı belgelerde sunmaya çalıştı. Grup, hâlâ siyasi krizlerle, taşıdığı
mirasın zorluğuyla ve -Müslüman Kardeşler’e veya siyasi sahneye somut- yeni bir
şey sunamama gerçeğiyle yüzleşiyor.
Bu kriz, hangi
taraftan olursa olsun, içerideki ve dışarıdaki genç-yaşlı birçok cemaat
mensubunda derin bir yara bıraktı, hapishaneler ve tutukevlerinde acılara acı
ekledi; cemaat, mensuplarının -kapasiteyi ve etkinliği geliştirme- ümidini
rüzgâr gibi uçurdu gitti. Haziran 2017’de -sayısı 100’e ulaşan genç İhvan
örneklemiyle- yaptığımız bir ankete göre, gençlerin %38’i Müslüman Kardeşler
teşkilatının canlılığına ve etki gücüne yakında tekrar kavuşmasının mümkün
olmadığı görüşündeydi, %36’sı kesin bir öngörüde bulunmakta müteredditti,
sadece %25’lik bir kesim teşkilatın tekrardan çok daha dinamik ve etkin
olabileceği kanaatindeydi.85 Bu oranlar, aynı zamanda iç örgütsel çatışmanın
cemaat mensupları üzerinde bıraktığı hayal kırıklığını da gösteriyordu. Yine
örneklemin %33’ü Mısır’da demokratikleşmeye doğru bir değişikliğin tekrardan
yaşanabileceğini belirtirken, %39’luk bir kesim bunun gerçekleşmesinin imkânsız
olduğunu, %26 ise bu konuda bir tahminde bulunamayacağını söyledi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder