4 Temmuz 2025 Cuma

Z.T.KOR: GAZZE: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE DİRENİŞİN TOPRAĞI

 

GAZZE: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE DİRENİŞİN TOPRAĞI

Zahide Tuba Kor

Timaş Yayınları, Haziran 2025, 400 sayfa

Editör: Neval Akbıyık

Kitabı linkten satın alabilirsiniz: https://timas.com.tr/gazze-gecmisten-gunumuze-direnisin-topragi-9786256767539

Bu kitabın ortaya çıkış hikayesini ve içeriğini konuştuğumuz “Söylem tekeli kırıldı, kaynak bir kitaba dönüştü: Gazze” başlıklı, gazeteci İsmail Halis’in “Bin 1” programını (TVNET, 20.6.2025) izlemek için TIKLAYINIZ.

14 Haziran 2025’te Timaş tarafından tarafından düzenlenen kitabın ilk tanıtım toplantısını izlemek için TIKLAYINIZ. 

Blogda yer alan 950 küsur içeriğe http://ortadogugunlugu.blogspot.com.tr/2018/01/bu-blogda-neler-var.html linkinden toplu olarak ulaşabilirsiniz.


GİRİŞ YAZISI

7 Ekim Aksa Tufanı’ndan sonra yaptığım konuşmalar, verdiğim röportajlar ve kaleme aldığım yazılardan oluşan bu kitabın ortaya çıkışının bir hikâyesi var. 30 Haziran 2024’te kışkırtıcı bir haberle Kayseri’deki yüzlerce Suriyelinin arabaları, işyerleri ve evleri yakıldı, yağmalandı ve insanlar saldırıya uğradı; bu yaşananlar önce Suriye’nin kuzeyine, ardından Hatay’dan Gaziantep’e Türkiye’nin farklı şehirlerine şiddet olayları olarak yansıdı, can korkusuyla Suriyelilerin kitlesel geri dönüşü başladı. Aynı dönemde Gazzelilerin de evleri, araçları ve çadırları İsrail bombalarıyla cayır cayır yakılıp yıkılıyor, insanlar feci şekilde can veriyor; sıcak savaşın yaşanmadığı Batı Şeria’da ve Kudüs’te ise Yahudi yerleşimciler hemen her gün Filistinlilerin mülklerine saldırıyor, ateşe veriyordu. Ülkemizdeki ırkçılar ve yabancı düşmanları, tıpkı İsrail gibi, savaş mağduru savunmasız sivilleri hedef alıyorlardı. Sosyal medyada dönen yalanların ve kışkırtmaların haddi hesabı yoktu. Dillendirdikleri argümanlar, İsraillilerin Filistin karşıtı argümanlarına birçok noktada benziyordu, özellikle de insan yerine koymama ve şeytanlaştırma noktasında... Kayseri olayları büyük bir ihtimalle planlıydı. Kayseri’deki Suriyelilerden görüştüklerim “Depremde bu kadar korkmamıştık. Gece hiç kimse yatmadı. Çok korkunç. Evler yakılıyor. Yaşlılar darp ediliyor. Hiç kimse işe gitmedi. İnsanlar rızkından oluyor” dediler. Hatta farklı şehirlerdeki Türk STK çalışanlarından “Suriyeliler ekmek almak için bile sokağa çıkamıyor, günlerdir açlar, bizden ekmek talep ediyorlar” diye mesajlar geldi.

İşte yabancı düşmanlarının sosyal medyada söylem hâkimiyeti kurarak gençlerimizin zihinlerini zehirleme aşamasını geçip bilfiil saldırı eylemlerini kışkırttığı bir ortamda, başta Suriye ve Filistin olmak üzere yıllardır Ortadoğu’yla ilgili çeşitli mecralarda yaptığım çok farklı konulardaki konuşmalarımı ve daha evvel hiçbir yerde yayınlanmamış Ortadoğu seminerlerimi bir YouTube kanalı kurarak halkımızın istifadesine sunma kararı aldım. Bu sayede farklı mecralarda dağınık halde bulunan yaklaşık yüz saatlik seminerlerime ve konuşmalarıma erişim kolaylaşacaktı.

Daha evvel kitap yazmayı hedeflediğim 2024 yılı yazını, tamamen bu kanala yüklenecek videoları hazırlamakla geçirdim. Dört öğrencim de bana teknik destek verdi. İki buçuk ayın sonunda yüklediğimiz yetmiş küsur videoyla Ortadoğu meraklıları için çok faydalı bir kanal ortaya çıktı. Ancak tam Suriye ile ilgili bütün videoları yüklemiş ve 7 Ekim Aksa Tufanı ile ilgili yüklemelere başlamıştık ki Eylül ayında YouTube, kanalımı kapattı. İtirazımız da kabul edilmedi. Sessiz sedasız yenisini kurup kanala video yüklemeye başlamıştık ki yine Aksa Tufanı videoları bahane edilerek Ekim ayında bu kanal da kapatıldı. İlginç olan, kanalımın kapatma gerekçesi sayılan videoların orijinalleri başka YouTube kanallarında aylardır yayında olduğu halde onlara dokunulmamasıydı. Belli ki ortada organize bir şikâyet hamlesi vardı.

Bu olay, 7 Ekim’den sonra ayyuka çıkan bir örtülü ilişkinin vardığı boyutların da adeta ispatıydı. Daha açık bir ifadeyle, ülkemizde Türklüğü koruma kisvesi altında İsrail’e ve Siyonistlere nüfuz ajanlığı yapan ve hizmet eden kesimler vardı. Nitekim YouTube kanalına Aksa Tufanı’nı konu alan konuşmalarımdan evvel yüklenen son Suriye seminerim, ırkçıların yıllardır dillendirdikleri bütün iddiaları tek tek çürütücü bir muhtevadaydı. Bunu fark edip kanalıma karınca misali üşüşmüşler ve videonun altına öfkeli yorumlar yazmaya başlamışlardı. Akabinde, 7 Ekim’le alakalı videolarım yüklenir yüklenmez toplu şikâyete kalkışıp kanalı bir-iki günde kapattırdılar.

Tıpkı Siyonistlerin on yıllar boyunca hakikatleri ters yüz ederek Filistin konusunda gerçek dışı bir söylem tekeli kurmaları, buna meydan okuyucu her türlü görüşü antisemitizmle suçlayıp mahkûm etmeleri, farklı görüşleri dillendirenlere hayatı dar edip seslerini duyurmalarını ve eserlerini yayınlamalarını engellemeleri ve her ülkede kendi söylem ve gündemlerini yayacak adamlar devşirmeleri gibi, ülkemizdeki aşırı sağcılar ve ırkçılar da yıllardır Suriye (7 Ekim Aksa Tufanı’ndan sonra da Filistin) konusunda benzer tutumlar sergilediler. Hakikatleri öylesine ters yüz ettiler ve öyle bir propaganda ağı kurdular ki halkımızın zihnine Suriye ve Suriyelilerle ilgili yerleşen fikirlerin yüzde 90-95’i yalan ve yanlış hale geldi. Bizzat saha çalışmalarıyla, onların kurdukları söylem tekelini kırıcı argümanlar üretmemiz ve yalanlarını ifşa etmemiz her defasında öfkelerini çekti. 7 Ekim Aksa Tufanı sonrası İsrail’in katliamlara başladığı bir ortamda bir anda “Filistinliler topraklarını sattı, Araplar bizi arkamızdan vurdu, Kıbrıs davamızda bize destek vermediler, bize ne Gazzelilerden?” gibi eski argümanları yeniden devreye sokanlar da aynı çevrelerdi. Türklük kisvesi altında yıllardır Suriyeli ve mülteci düşmanlığını körükleyen siyasî ekolden bazılarının Gazzelilerle savaşmak üzere İsrail’e koşmaları, liderlerinin de boykotu kırmak için alenen kampanyalara girişmesi bir tesadüf değildi. YouTube kanalım bu çevrelerin hem Filistinliler ve Gazze hem de Suriyeliler aleyhine yürüttükleri propagandaları ikna edici bir dille çürütücü ve sahadaki gerçekleri ortaya dökücü videolar içerirken buna sessiz kalmaları tabii ki beklenemezdi.

 Yıllardır hep şunu söylerim: Ülkemizde ve dünyada en büyük sorun, doğruları bilenlerin, görüşlerini manipülatörler kadar cesurca dillendirememeleridir. Ve arkalarında propagandada uzman istihbarat teşkilatları bulunmadığından bilgilerini onlar kadar geniş kitlelere yayamamalarıdır. Gençlerin beslendiği yeni medya araçlarının ekseriyetinin Siyonistlerin veya işbirlikçilerinin elinde olması ve bu mecraların alternatif sesleri boğması da gerçeklerin yayılması önünde diğer bir engeldir.

YouTube, kanalımı iki kez kapattığında buna boyun eğip pes etmek veya üçüncü defa yenisini kurmakla boşu boşuna uğraşmak yerine kapatma konusu olan videoları yazıya döküp kalıcı ve kapsamlı bir esere dönüştürmeye karar verdim. Elinizdeki kitabın arka plan hikâyesi işte budur.

Yirmi yıldır Filistin çalışan biri olarak, 7 Ekim 2023’ten sonra Gazze’de bir yıkım ve soykırım başlayınca Türkiye çapında sayısını hatırlamadığım kadar çok konuşmalar yaptım ve röportajlar verdim. Bunların hepsini kitapta yayınlayamazdım. Muhtevayı, konular birbirini tamamlayacak ve en az tekrara düşecek şekilde belirledim. Konuşmaları, röportajları ve yazıları aynen yayınlamak yerine, metinlerde tekrarları en aza indirecek şekilde, bazı bölümleri çıkarırken bilgi boşluklarını tamamlamak üzere bazılarına eklemeler[1] yaptım. Konuşmalar belli bir süreyle kısıtlı, yazılar ve röportajlar da belli bir kelime sayısıyla sınırlı olduğu için bilgileri olabildiğince özet aktarmak zorundaydım. Bu kitapta ise herhangi bir süre veya yer kısıtlamam yoktu. Bu sayede her yeni sunumum öncesinde hazırladığım ayrıntılı notlarımdan oluşan dosyalarımı[2] tek tek açtım ve orijinal metinlerde –süre veya kelime kısıtlaması yüzünden– eksik kalan bilgileri ekledim. Ayrıca bazı röportajları tekrarı önlemek adına kitaba koymazken içlerindeki önemli bölümleri veya cümleleri aynı konuların işlendiği röportaj metinlerine aktardım. Yine konuşmalarımda çok sık karşılaştığım ama bu kitaptakilerde sorulmamış sorulara birkaç konuşma metninin sonunda yer verdim.

Kitap, Filistin’in 1930’lar ve 1940’lardaki işgal süreci ve İsrail’in kuruluşuyla ilgili yazılarımla başlıyor; bu yazılar, bugün Gazze’de yaşananların bir ilk olmadığına ve dış güçlerin geçmişten beri bu iki halka bakışına ve muamelesine ışık tutuyor. Akabinde 7 Ekim’den evvel Gazze’deki gündelik hayatla ve Gazzelilerin karakteriyle ilgili yazıya sıra geliyor; bu yazıyı okuduğunuzda Aksa Tufanı Operasyonu’nun neden yapıldığını daha iyi anlamış olacaksınız. Bu üç yazının ardından kitabın ana konusuna geçiliyor. Burada önce 7 Ekim’le ve Gazze’yle bağlantılı siyasî içerikli röportajlarımı, konuşmalarımı ve yazılarımı; daha sonra insanî içerikli olanları okuyacaksınız. En sonda ise –bugüne de ışık tutan– Lübnan iç savaşı (1975-1990), İsrail işgali (1982-2000) ve bu ülkede bir zamanlar etkin olan Filistin direnişi hakkında verdiğim uzun bir röportaj var. Aksa Tufanı’yla ilgili metinleri büyük ölçüde yayın tarihlerine göre sıraladım ki 7 Ekim 2023’ten bugüne (Haziran 2025) analizlerimde zaman içinde değişen ve değişmeyen unsurlar, olayların gidişatındaki değişim-dönüşümler ve süreklilikler daha iyi fark edilebilsin. Girişe bu kitabın ortaya çıkış hikâyesiyle başladım; sonuç kısmında ise kitabın yazılışı esnasında hem Gazze hem de Ortadoğu’da yaşanan çalkantıları değerlendirdim.

Son beş yılda internet ortamında yayınlanmış sayısı seksene varan Filistin-İsrail temalı konuşmamdan ve onlarca yazımdan sadece küçük bir kısmı bu kitapta yer alıyor. Çok daha fazlasının listesine Ortadoğu Günlüğü blogumdan ulaşabilirsiniz. Filistin ve Filistinliler konusunda zihinlere yerleşmiş sorulara ve yanlış bilgilere cevap verdiğim bazı videolarım da YouTube’un kapatma değil, uyarı gerekçesi olmuştu. Bu videolarım da, Allah nasip ederse, müstakbel kitaplarımdan birinin konusu olacak.

Gazze’yi, Filistin’i ve benzer acılar çeken diğer bölgeleri gerçekten dert edinebilmek ve gündem kılabilmek için önce doğru bilgilere ulaşmak gerekir. Bilgi olmadan bilinç olmaz. Bilinç olmadan zulme ve zalime karşı süreklilik içinde etkili bir mücadele yürütülemez. Tam da bu yüzden zalimlerin yaptığı ilk şey, hakikate erişimi engelleyip kendi bilgi tekellerini kurmak ve kitlelere dayatmaktır; kendilerini kılavuz edinmeyen kitlelerin ise –en azından– zihinlerine şek ve şüphe tohumları ekmek ve onları arafta bırakmaktır. Bir davaya inanmanın ve eyleme geçebilmenin önkoşulu bilmek ve bunun için de okumaktır. İslam’ın ilk emrinin “Yaratan Rabbinin adıyla oku!” ayeti olması bir tesadüf değildir.

Son olarak, bu kitabın ortaya çıkmasında doğrudan ve dolaylı katkısı olanlar var. Öncelikle, 7 Ekim’den sonra bu kitapta yer verdiğim programları organize edenlere, benimle bu röportajları yapanlara ve dergilerinde/internet sitelerinde yayınlanmak üzere yazı talep eden bütün şahıslara ve kuruluşlara müteşekkirim. Yine 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazzeli tanıdıkları üzerinden edindiği saha bilgilerini, insanların savaş koşulları altındaki hayatlarını ve duygu-düşüncelerini benimle paylaşan, merak ettiğim soruların cevaplarını içeriden öğrenerek ulaştıran arkadaşım Emine Çınar’a da teşekkürü bir borç bilirim. Kapatılan YouTube kanalımın kurulması ve videoların hazırlanıp yüklenmesinde teknik destek veren Salih Önaldı, Yusuf Bilal Sarıoğlu, Meryem Ergün ve Sude Zülfikaroğlu’na ne kadar teşekkür etsem az; koskoca bir yaz mevsimini gönüllü olarak benim işlerimi yaparak geçirdiler ve sonunda bütün emeklerimiz zayi oldu. Kanal kapatıldığında videolarımın düzgün bir şekilde metne aktarımı için deşifre programlarını kullanmama izin veren Serbestiyet Genel Yayın Yönetmeni Yıldıray Oğur’a da teşekkür ederim. Timaş Yayınları’ndan Zeynep Süslü Berktaş ve bu kitabın editörlüğünü yapan Neval Akbıyık da emekleriyle teşekkürü hak edenlerden. Ama en büyük teşekkürü hak edenler, 7 Ekim 2023’ten sonra şehir şehir ve ilçe ilçe konuşma yapmaya koşarken de bu kitabı yayına hazırlarken de kendilerini ihmal etmek zorunda kaldığım sevgili annem ve babam; yaşları çok ileri olduğu ve ara sıra rahatsızlandıkları halde, halkımıza doğruları aktarma sorumluluğum nedeniyle onlarla hak ettikleri düzeyde ilgilenemedim. Bir de hiç hak etmedikleri halde yine de teşekkür edeceğim bir güruh var: Siyonistlerle benzer zihniyette olan ve onlara hizmet eden etnik üstünlükçü ve ırkçı güruh. Onların örgütlü kötülüğü olmasa bu kitap ortaya çıkmayacaktı; konuşmalarımda, röportaj ve yazılarımda hızlı geçmek zorunda kaldığım veya giremediğim konuları da ekleyerek daha mufassal bir eser hazırlamama, yani şerleriyle bir hayra vesile oldular.

Gazzelilerin hayatları pahasına sürdürdükleri mücadelenin hem bilgilerimizi ve bilgi kaynaklarımızı sorgulamamıza ve uyanışımıza vesile olması hem de hayatımıza bir mana katması temennisiyle...

Zahide Tuba Kor

İstanbul, 30 Nisan 2025



[1] Ekleme yaparken konuşmanın, röportajın veya makalenin yayın tarihindeki görüşlerimi aynen aktarmaya özellikle dikkat ettim; zira Ekim 2023’ten Mayıs 2025’e olayların gidişatı değiştikçe analizlerimde de elbette bazı değişimler oldu, sonraki görüşlerimi daha evvel söylemişim gibi sunmamaya özen gösterdim. Bu bakımdan kitap, neleri öngörüp neleri öngöremediğim konusunda benim için de bir test oldu. Aynı zamanda nelerin gerçekleştiği, nelerin gerçekleşmesi gerektiği halde –dünyanın görev ve sorumluluklarını yapmaması yüzünden– gerçekleşmediği konusuna da bir ışık tuttu.

[2] Bir çalışma disiplini olarak, ilk kez yapacağım her sunumdan evvel konuyla ilgili olabildiğince ayrıntılı bir araştırma yapıp sunum metinlerimi meseleyi bütün boyutlarıyla ele alacak şekilde hazırlarım. Ancak konuşma süresi genellikle bir-iki saatle sınırlı olduğundan notlarımın hepsini dinleyiciye aktaramam. Bu kitabı yayına hazırlarken sunum metinlerimde kalmış bilgileri de ekleme fırsatı buldum.


Z.T.KOR: İRAN-İSRAİL SAVAŞINI KONU ALAN KONUŞMALARIM

 

İRAN-İSRAİL SAVAŞINI KONU ALAN KONUŞMALARIM

Zahide Tuba Kor

 

NOT: Blogda yer alan 950 küsur içeriğe http://ortadogugunlugu.blogspot.com.tr/2018/01/bu-blogda-neler-var.html linkinden toplu olarak ulaşabilirsiniz.

Blogdaki şahsıma ait bütün yazı, tercüme, fotoğraf ve infografikleri ancak kaynak göstermek şartıyla kullanabilirsiniz.

 

İSRAİL TÜRKİYE’YE SALDIRAMAZ AMA ŞUNU DENEYECEK...

Bekir Develi ile Peynir Gemisi, 27.6.2025

 

GAZZE EKSENİNDE İRAN-İSRAİL SAVAŞI

Üsküdar Hüdayi Şehbal, 21.6.2025

 

GAZZE’NİN GÖLGESİNDE İSRAİL-İRAN SAVAŞI

Aysit Vakfı, 16.6.2025

 

İRAN-İSRAİL ÇEKİŞMESİ

Belkıs Kılıçkaya ile “Bu Ülke” programı, 24TV, 14.6.2025

Doç. Dr. İsmail Sarı ile birlikte

 

İSRAİL'İN DOĞRUDAN SALDIRMADIĞI İKİ MÜSLÜMAN ÜLKE

Yeni Şafak YouTube Kanalı, 26.6.2025

 

İRAN’DA ŞAH REJİMİ GERİ Mİ GELECEK?

Kitaplar ve Diğer Şeyler, 23.6.2025