SUDAN’DA GEÇİŞ SÜRECİ VE İSLAMİ HAREKETİN
GELECEĞİ
Dr. Hayri Ömer (Sakarya Üniversitesi Ortadoğu
Enstitüsü öğretim üyesidir; Siyaset Bilimi dersleri vermektedir.)
Al Sharq Forum, 30 Nisan 2019
Tercüme: Zahide Tuba Kor
NOT: Bu tercüme, Al Sharq Forum internet
sitesinde 30.4.2019 tarihinde yayınlanmıştır: https://research.sharqforum.org/2019/04/30/sudanda-gecis-sureci-ve-islami-hareketin-gelecegi/?lang=tr
Makalenin Türkçe PDF’sine, Arapça orijinaline
ve İngilizce tercümesine yine Al Sharq Forum’dan ulaşabilirsiniz.
NOT: Bu blogda yer alan 800 küsur içeriğe http://ortadogugunlugu.blogspot.com.tr/2018/01/bu-blogda-neler-var.html linkinden toplu olarak ulaşabilirsiniz. Ayrıca @ztkor Twitter hesabından yabancı basından ve düşünce kuruluşlarından Ortadoğu ile ilgili makale paylaşımlarını, kitap ve kaynak tavsiyelerini vs. takip edebilirsiniz.
Sudan Eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir’in
iktidardan uzaklaştırılmasının ardından Sudan’da İslami hareketin geleceği
konusunda tartışmaların fitili ateşlendi. Bu noktada Müslüman Kardeşler’den
neşet eden hareketlerin, Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Koalisyonu gibi geçiş
sürecinde etkili güçlerin ve ayrıca Askeri Geçiş Konseyi’nin örgütsel
gidişatını ele almak önemli. İslami hareketin geleceğinin temelde geçiş
sürecinin gidişatına, özelde ise asker-sivil ilişkilerinin formülasyonuna bağlı
olduğu ileri sürülebilir. Zaten mevcut tartışmalar geçiş süreci düzenlemeleri
ve eski rejimle baş etme siyasetleri etrafında dönmekte olup temel meydan
okumanın, siyasi katılım noktasında İslamcı bileşenleri yeni sisteme entegre
etme ve dışlama politikasının nereye varacağında saklı olduğu görülebilir.
İslami Harekette Yapısal Gelişmeler
1950’lerden 1960’ların sonuna kadar
Sudan’daki İslami hareket birçok fikri ve örgütsel gelişmeye şahit oldu ve bu
süreçte Müslüman Kardeşler’in görünen yüzü olarak “İslami Misak Cephesi”nin
kuruluşu gerçekleşti. Hareket içindeki modernleşme çabalarına rağmen henüz yeni
doğmuş devlette yaşanan siyasi değişimleri takip edemedi.[1] Bu
nedenle 1970’lerin ortalarında İslami Misak Cephesi yeni bir örgütsel
modernleşme yaşadı ve İslami Cephe kurularak adem-i merkeziyetçi bir yapıya
büründü. Bu yapı da -hareketi geliştirmeye dönük tamamlayıcı fonksiyonlar
mahiyetinde- daveti yaymak, kadın ve iktisat alanlarında çeşitli faaliyetlerin
ortaya çıkmasına katkıda bulundu. Hareket, çoğulculuğu kabul ettiğini ve
iktidara gelişinin ve “muktedir oluşu”nun diğer partileri ve hareketleri
ortadan kaldırma pahasına gerçekleşmeyeceğini ilan ederek “çoğulcu bir iktidar”
formülünü benimsedi; bu da rekabetçiliği kabul ettiği anlamına geliyordu.[2]
[1969-1985 arasında Sudan Devlet
Başkanlığını yürüten Albay] Cafer en-Numeyri’nin iktidarı sırasında 1976’dan
1980’lerin ortasına kadar Cephe, gerek Ümmet ve Demokratik Birlik gibi
geleneksel gerekse modern tarzda siyasi partilerin yokluğunda faaliyet
gösterdi. Bu da mevcut boşluğu doldurma ve hem sokakta hem de kurumlar içinde
yayılma fırsatını verdiği gibi, geniş bir popüler akım yaratarak toplumsal
tabanını genişletmesini ve ayrıca İslami sembollerden birçoğunun ortaya
çıkışını da kolaylaştırdı. Böylelikle İslami Misak Cephesi 1985 Nisan’ındaki
ayaklanmada etkili güçlerden biri oldu. Genel olarak örgütsel adem-i
merkeziyetçiliği, hem hareketin toplumsal alanda yayılmasına hem de devlet ile
ordunun içine sızmasına yardım etti.[3]Bu
sayede Numeyri düşerken Cephe yeni değişimler için hazır vaziyetteydi ve
1986-1989 yıllarındaki üçüncü demokratikleşme aşamasında devreye giren en hızlı
taraf oldu. Milli İslami Cephe’nin ortaya çıkışı İslami hareketin en son
aşaması olarak görüldü ve Müslüman Kardeşler’in siyasi veya davetçi yüzü
sayılmayıp tüm fonksiyonlarını kendi başına icra eden bir yapı addedildi.[4]
Kurtuluş Devrimi olarak bilinen sürecin
ardından 1990’ların başlarında Hasan et-Turabi, bir kez daha Sudan’da Müslüman
Kardeşler hareketini modernleştirme sürecine başladı ve yeni aşamaya uyumlu
kılmak için onu cemaat halinden cemiyete/topluma ve davet formundan devlete
dönüştürmeye çalıştı. Ancak izlenen siyasetlerdeki aleni çelişkiler neticesinde
İslami hareket içinde ardı ardına yaşanan bölünmeler yüzünden arzu edilen sonuçları
alamadığı gibi, hareket iç ve dış kısıtlamalarla da karşı karşıya kaldı. Bu
şartlar altında Sudan’da siyasi değişim için istikrarlı bir örnek kuramayıp
siyasi ve askeri çatışmalara girdi; ülkede yaşanan milli birlik ve bütünlük
kriziyle baş etmede başarısızlığa uğradı.[5]
Bütün bu faktörler İslami hareket içinde
birçok bölünmeye yol açarken özellikle iki ana eğilim öne çıktı:
1.
Sadık
Abdülmecid’in temsil ettiği geleneksel ekol, modernleşme programlarını
reddederek Müslüman Kardeşler’in mirasını yeterli ve uygun gördü. Destekçileri
de Müslüman Kardeşler’in uluslararası teşkilatıyla ilişkisini zayıflatması
nedeniyle modernleşme sürecine karşı temkinli ve mesafeliydi.
2.
İkinci
eğilim zahiri Selefi ekollere en yakını olup çağdaş meydan okumalara karşı
koymaya çalışan yeni fıkhi içtihatlardan hiç haz etmiyordu.
Dahası, siyasi baskılar neticesinde başka gruplar
da ortaya çıktı. Misak Cephesi’nin oluşumu 1960’lardaki siyasi açılım
aşamasıyla uyumluydu; ancak daha sonra ortaya çıkan siyasi kısıtlamalar
Cephenin dağılıp bölünmesine yol açtı.[6]
İslami Hareketin Partileri
1980’lerin başında Milli İslami Cephe’nin
şahit olduğu dönüşümlerin Müslüman Kardeşler’den kopuşu şekillendirdiği
söylenebilir. 1985 ayaklanmasından sonra Cephe, Müslüman Kardeşler’in
uluslararası teşkilatından tamamen koptu. 1989 askeri darbesinden sonraki
olaylar, bilhassa Hasan et-Turabi ile Ömer el-Beşir arasındaki kavga, Sudan’da
siyasal İslam’ın arka planını teşkil eden iki ana grubun belirginleşmesine yol
açtı: İslami Hareket/Milli Kongre ile Genel Halk Kongresi ve ayrıca İslami
hareket içindeki zayıf bileşen olan Müslüman Kardeşler cemaati.[7]
1- Sudan İslami Hareketi/Milli Kongre
Partisi:
Milli İslami Cephe’nin feshinin ardından
Sudan Milli Kongre Partisi 1998’de kuruldu ve Turabi’nin devlet başkanının
yetkilerini sınırlayan kanunlar çıkarmaya kalkışması üzerine 1999’da Beşir ile
Turabi arasında ihtilaflar alevlendi. Bu kriz üzerine bölünme gerçekleşti. Ömer
el-Beşir’in hükümetini destekleyen ve Milli Kongre Partisi’yle bağlarını
sürdüren İslamcılardan oluşan Sudan İslami Hareketi kuruldu. Sudan Devlet
Başkan Yardımcısı Ali Osman Taha genel sekreterlik görevini iki dönem sürdürdü;
ardından ez-Zübeyr el-Hasan bu göreve geldi. Milli Kongre’nin toplumsal
tabanının bir parçasını oluşturuyor.[8]
Milli Kongre’nin kurulmasından itibaren
İşçiler Birliği, Çiftçiler Birliği, Avukatlar Barosu gibi belli başlı örgütleri
ve birlikleri kontrol etmeye yönelmesiyle totaliter özellikleri ortaya çıktı.
Parti muhafazakâr ideolojiyi benimsedi; 2000 yılında yapılan ilk seçimlerde 360
sandalyeli mecliste 355 milletvekilliğini elde etti.[9] Ama
2013’te yönetim, Gazi Selahaddin’in siyasi reform yapma zarureti, Beşir’in bir
kez daha aday olmaması ve siyasi rekabet ortamını hazırlama tekliflerini kabul
etmediğinde bir bölünme yaşandı. Bu tekliflerin akabinde Gazi Selahaddin ve
destekçileri Milli Kongre Partisi’nden ve İslami Hareket’ten kovuldu ve bunun
üzerine Şimdi Reform hareketini kurmaya yöneldiler.[10]
2- Genel Halk Kongresi:
İslamcıların diğer kısmı, İslami hareketin
tarihi meşruiyetinin devamlılığını temsil ettiğini düşündükleri Dr. Turabi’nin
etrafında toplandı; ancak Ömer el-Beşir hükümeti bu hareketi kuşattı. Oysa
İslami hareket, büyük ölçüde, muazzam bir uluslararası ve bölgesel ilişkiler
ağına sahip Turabi’nin liderlik özelliklerine dayanmıştı.[11]
Hasan et-Turabi 2001’de Halk Kongresi
Partisi’ni alelacele kurdu ve parti 2017’ye kadar muhalefet sıralarında olmaya
devam etti. Ancak parti, Turabi’nin vefatının ardından, ulusal uzlaşı
hükümetine katılmayı kabul etti ve bu sayede milli meclise ve yerel yasama
organlarına üyeliğin yanı sıra, birçok bakanlığa ve cumhurbaşkanı yardımcılığı
makamına ortak oldu. Ancak şu an siyasi değişim durumuna yaklaşmaya çalışıyor
ve yönetici elit ile -parti çerçevesi dışında siyasi entegrasyona meyleden-
gençler arasında farklı nesilsel cereyanlara tanıklık ediyor.
Özgürlük ve Değişim Koalisyonu’nun
Örgütsel Çerçevesi
Özgürlük ve Değişim Koalisyonu’nun ilk
açıklaması, 2019 Ocak’ında dört ana gücün himaye ve desteğiyle yayımlandı:
Sudan Meslek Grupları Birliği, Milli Birlik Güçleri, Nida Sudan İttifakı
ve Muhalif Federal Birlik’in yanı sıra Sudan Kongre Partisi. Açıklamada
Beşir’in devrilmesini, adil ve kapsamlı bir barışın gerçekleşmesini ve dört
seneliğine geçiş hükümeti kurulmasını açık açık talep eden bir madde vardı ve bunlar,
koalisyon üyelerinin asgari talepleriydi. Bu yüzden Özgürlük ve Değişim
Koalisyonu, Devlet Başkanı Ömer el-Beşir’in görevden azlinin ardından Sudan
ordusunun ülkeyi iki yıllığına yönetecek bir askeri konsey kurulacağına dair
bildirisini reddetti ve geçiş konseyinin sivil idareye bırakılması konusunda
ısrarcı oldu. Özgürlük ve Değişim Koalisyonu’nun modernliğinden bağımsız
olarak, koalisyon şemsiyesi altında toplanan gruplar kendi içlerinde birçok
tezatla malul görünüyor; belki de bunlardan en önemlisi, örgütsel kırılganlık
ve geçiş süreci ilerledikçe parçalanma ihtimalinin artması.
1- Sudan Meslek Grupları Birliği: Birlik, meslek sendikaları arasında
bir koordinasyon biçimi olup siyasi partiye dönüşmeye çalışmıyor; dolayısıyla
farklı siyasi parti mensuplarını bünyesinde barındırıyor. 2012’de kurulan kadın
üniversite öğretim üyelerinin gayriresmi sendikasının bir uzantısı sayılan bu
birlik, daha sonra 2016’da sekiz sendikayı bünyesine alacak şekilde gelişti.
Muhalefet partilerinin benimsemesi için iktisadi ve siyasi fikirler sunmaya
çalışıyor.
2- Milli Birlik Güçleri: Bu koalisyon, 2009 sonlarında
kurulmuş olup ülkenin 4 büyük partisi -yani (Milli Ümmet Partisi’nden kopan)
Ümmet Partisi, Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey, Halk Kongresi ve Komünist
Parti- başta olmak üzere toplamda 17 partiden oluşuyor. Söz konusu partilerin
ideolojik temayüllerindeki farklılıklar dikkate alındığında siyasi değişimlerle
birlikte dağılabilecek zayıf bir koalisyon olarak sınıflandırılabilir.
3- Nida Sudan İttifakı: Bu ittifak 2014 Aralık’ında
Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da kuruldu. Ümmet Partisi ve Komünist
Parti’nin yanı sıra ittifak içinde şu gruplar yer alıyor: Sudan Kurtuluş
Hareketi, Adalet ve Eşitlik Hareketi, Baas Partisi, Nasırcı Parti.
4- Muhalif Federal Birlik: Ocak 2018’de kurulmuş olup
geleneksel ve modernist gruplar arasında bölünmüş federal partilerin bir
birliği niteliğinde.
5- Sudan Kongre Partisi:[12] Tıpkı milliyetçi partiler gibi, bu
da toplumu değiştirmek için siyasi çalışmalarının temeli olarak Sudan Devrim
Projesini benimsiyor. Kuruluşundan beri bir muhalefet partisi olup Beşir
rejiminin yürüttüğü milli diyaloglara katılmayı hep reddetti ve bu yüzden parti
Eski Genel Başkanı İbrahim Abdurrahman birkaç kez tutuklandı. Sudan Kongre
Partisi, yaşanan son siyasi hareketlilik içinde yer alan ana partilerden biri
olarak ortaya çıktı; hükümet karşıtı gösterilere desteğini ilan etti ve siyasi
söylemine devrimci değişim eğilimi damgasını vurdu. Partinin asıl önemi,
bağımsızlar ile gençlik hareketinin şemsiye örgütü olarak kendini sunması ve
dolayısıyla siyasi düzenin İslamcılar olmadan kurulması talebinde yatmaktaydı.
Mevcut isyan boyunca Kongre Partisi, medyada yapılan halk hareketliliğiyle
ilgili haberlerde en görünür olan gruptu.
Askeri Konsey
Askeri Geçiş Konseyi, kendisini siyasi
hareketliliği tamamlayıcı bir rolde görüyor ve Sudan siyasetindeki çeşitliliği
kapsayıcı bir vizyon ortaya koymaya çalışıyor. Bu yüzden Konsey, siyaseten
herhangi bir tarafı dışlamaya başvurmayacağını ilan etti ve bu çerçevede geçiş
süreci vizyonları için siyasi güçlerle diyaloglara girişti.
Geçiş sürecinin idaresine ilişkin olarak,
tarafların vizyonlarının birbirine yakınlaştığı konular, Askeri Geçiş Konseyi
ile sivil yönetim arasında tamamlayıcı roller etrafında dönerken; bu rollerin
niteliği ve birbiriyle çakışması ile geçiş döneminin süresi ise ihtilaf
noktasını teşkil ediyor. Siyasi güçlerin teklifleri bu sürecin dört seneye
uzatılmasına kadar varırken, ordu ise en fazla iki seneyi savunuyor ve bu
süreçte yahut sonrasında bir uzlaşma hükümeti veya seçilmiş hükümet
kurulmasından yana.
Ayrıca geçiş sürecinde ordu, polis ve
güvenlik aygıtlarının yeniden yapılandırılması özel önem arz ediyor; öyle ki
-Askeri Konsey başkanına göre- uzun zamandır “keyfi ihtiraslar”a göre
şekillendirilmiş birçok güvenlik kurumu bulunuyor. Dolayısıyla Askeri Geçiş
Konseyi, vatandaşların özgürlüklerini garanti altına alacak şekilde ülkedeki
güvenlik sistemini değiştirmeyi hedeflediğini açıkladı. Mevcut göstergelerin
ortaya koyduğu üzere, yeniden yapılandırma eğilimleri, ileride -daha genç
neslin önünü açabilecek şekilde- en üst düzey subayları kızağa çekip emekli
etmek suretiyle İslami Hareket/Milli Kongre’nin mirasını devlet kurumlarından
uzaklaştırmaya doğru gidecek. Ancak hiç şüphesiz en önemlisi, bunun güvenlik
politikasında İslami Hareket/Milli Kongre’nin nüfuzunu zayıflatacak olması.[13]
Siyasal İslam’ın Geleceği
30 yıldır İslami hareket iktisadi, askeri
ve toplumsal alanda devletin kritik noktalarına sızabildi. İslami Kurtuluş
Cephesi’nin [1989’daki] askeri darbesinden sonra Sudan’ın ilk anayasası 1998’de
yürürlüğe girdi ve bu süre boyunca Cephe, parti çoğulculuğunu kabul etmedi.
[Hükümet ile güneydeki isyancı Sudan Halkın Kurtuluş
Hareketi arasında] Barış anlaşmasının imzalanmasının ardından bazı
demokratik ilkeleri garanti altına alan 2005 Anayasası yayımlandı. Ancak yeni
anayasa, bireysel ve genel özgürlüklerin ihlalini durdurmayı veya devlet
müesseselerinde Kurtuluş Cephesi’nin hegemonyasını sınırlandırmayı içermediği
gibi, Milli Kongre üyeleri muhalifleri bastırmakta kullanılan birçok imtiyazı
elde etti.[14]
Fikri açıdan İslami hareket bir milli
kimlik çerçevesi ortaya koyamadı; iktidarı boyunca kuzeydeki Arap kimliği ile
güneydeki Afrika kimliği arasında keskin bir bölünme yaşandı. Bu bölünmenin
akabinde İslamcılar ile diğer siyasi güçler arasında siyasi bir kutuplaşma
meydana gelirken entelektüel elitin rolü geriledi ve liderlik olgusunda
yetersizlik baş gösterdi. Özetle İslami hareketin kendi kendini aşındırma hâli
yaşadığı söylenebilir.[15] Hâlihazırda
İslami hareket, Beşir ve Turabi sonrası meydan okumalarla yüzleşmeye başladı.
Bir zamanlar Beşir devlet gücünü ve otoritesini sağlayıcı bir işlev görürken
Turabi de fikri ve örgütsel dayanağı teşkil ediyordu. Dolayısıyla şu an söz
konusu güç ve kabiliyetlerin yokluğu, -gelecekte rekabet gücünü zayıflatacak
şekilde- İslami hareketin imkânlarında büyük bir eksikliğe işaret ediyor.[16]
Milli Kongre’nin siyasi, askeri ve
iktisadi gücün kaynaklarından uzaklaştırılması ve tecridi, İslamcıların
gerileme ihtimalinin artmasında tek faktör değil. Son dönemde İslami
Hareket/Milli Kongre’nin etkinliğinin gerilemesine bilfiil yol açmış başka
faktörler de var. Bunların başında liderlik özelliği geliyor; ez-Zübeyr
el-Hasan’ın [parti genel sekreterliği] tecrübesi, İslami hareketin etkinliğinin
gerilemesinde ve üyeliğin düşüşünde temel faktörlerden biri olarak görünüyor.
Nitekim o, [selefleri] Hasan et-Turabi veya Ali Osman gibi liderlik sıfatlarına
sahip değil. İkinci faktör, İslamcıların veya Müslüman Kardeşler’in farklı
kanatlarının çatışmalarıyla bağlantılı; bunların en önemlisi ise Beşir ile
Turabi arasında yaşanan çatışma olup bazı aşamalarında her iki tarafın da
kaybettiği sıfır toplamlı bir oyun niteliği kazandı. Üçüncü faktör ise,
bilhassa Mısır’da Müslüman Kardeşler’in iktidara gelmesi ve devrilmesi sonrası,
siyasal İslam karşıtı uluslararası ve bölgesel şartlarla alakalı; bu durum
dikkatleri, diğer İslamcı gruplara sınırlamalar konması ve kontrol altına
alınmasına çevirdi ve genel olarak Müslüman Kardeşler cemaatinden neşet eden
partilerin rekabet gücünü asgari düzeye düşürdü.[17]
Diğer taraftan siyasi yapıya bakıldığında,
Sudan’ın, (geleneksel ve modern) siyasi partilerinin gerek zayıflık ve
parçalanmışlık gerekse canlılık ve siyasi kapasiteden yoksunluk bakımından
[İslami hareketlerle] benzer bir durumda olduğu görülebilir. Askeri Konsey’e
gelince, geçiş sürecini başarmasının önündeki meydan okumalar, askeri ve
güvenlik birimlerini yeniden yapılandırma ve orduya yeniden entegre etme
becerisinde saklı olacak.
Referanslar
[1] Ḥamidi, Muḥammad al-Hashimi. The Making of an Islamic
Political Leader: Conversations with Hasan Al-Turabi. (Boulder, Colo. :Westview
Press, 1998), s. 22-26.
[5] W. J. Berridge, Hasan
al-Turabi: Islamist Politics and Democracy in Sudan (New York:
Cambridge University Press, 2017), s.275.
[7] Hassan Makki. “The Arab Spring and
the Future of Islamists in Sudan”. Center for Strategic Fikr Center for
Studies. 17 Kasım 2014.
[8] Milli Kongre Partisi, https://www.aljazeera.net/encyclopedia/movementsandparties/2014/2/16/حزب-المؤتمر-الوطني-السوداني
Ayrıca bkz. Harry Verhoeven, Water,
Civilisation and Power in Sudan: The Political Economy of Military-Islamist
State (New York: Cambridge University Press, 2015), s.100.
[12] 1986 yılı başında Milli Kongre
Partisi adıyla kuruldu; ancak hükümet de benzer bir isimle (Milli Kongre) başka
bir parti kurdu. İlk kurulan partinin yürüttüğü hukuki mücadele herhangi bir
sonuca ulaşmadığından 2005 yılında Bağımsız Hareket Partisi’yle birleşmesinin
ardından Sudan Kongre Partisi olarak ismini değiştirdi.
[13] Askeri Konsey Başkanı Abdülfettah
el-Burhan ile röportaj, Sudan televizyonu, 21 Nisan 2019, https://www.youtube.com/watch?v=CsEaQ78kaC0.
[14] Arap Araştırma ve Siyaset
Çalışmaları Merkezi, “İslamcılar ve Demokratik Yönetişim Konferansı: Tecrübeler
ve Eğilimler” (Doha, 2012), s. 12-13.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder