28 Şubat 2023 Salı

Z.T.KOR ile söyleşi: “BİLGİ SAHİBİ OLMADAN FİLİSTİN DAVASINA SAHİP OLAMAYIZ”

 

“BİLGİ SAHİBİ OLMADAN FİLİSTİN DAVASINA SAHİP OLAMAYIZ”

Söyleşi: Zahide Tuba Kor

Hazırlayan: Rumeysa Betül Tuncay

Genç dergi, sayı 197, Şubat 2023, s.38-39

NOT: Genç derginin 20 SORU 20 DAKİKA sayfasına verdiğim röportajdır. Cevaplarıma küçük eklemeler yaparak burada paylaşıyorum. Eklemelerim kırmızı renktir.

NOT: Blogda yer alan 850 küsur içeriğe http://ortadogugunlugu.blogspot.com.tr/2018/01/bu-blogda-neler-var.html linkinden toplu olarak ulaşabilirsiniz.

 


1.      Orta Doğu çalışmalarına nasıl başladınız? Neden bu alanı seçtiniz?

I. İntifada çocuğuyum. 7-8 yaşlarından itibaren Filistin benim meselemdi ve dualarımdaydı. İslam dünyası ailem sayesinde hep gündemimdi. Ama 7. sınıftan itibaren tek hayalim matematik öğretmeni olmaktı. Çok şükür ki 28 Şubat’ı yaşadım; İmam Hatiplerden puan kırılmasının ilk mağdurlarındanım. Rabbim, küçücük çocukken ettiğim dualar hürmetine, aklımın kıyısından bile geçmeyen uluslararası ilişkileri nasip etti; zorlu bir üniversite mücadelesinden sonra Ortadoğu alanında uzmanlaşmamın kapıları açtı. 28 Şubatçılara müteşekkirim.


2.     Orta Doğu denilince hangi ülkeler aklımıza geliyor? Kavram, siyasi olarak mi coğrafi olarak mı oluşturulmuş?

Nesnel bir coğrafi temele dayanmayan siyasi ve muğlak bir kavram. Hangi ülkelerin Orta Doğu içinde yer alacağı, dönemin siyasi koşullarına göre değişiyor; kavram genişliyor veya daralıyor. Orta Asya, Sahra-Altı Afrika gibi bölgeler hep belli bir kıtaya/coğrafyaya nispetle üretilmiş. Ama Orta Doğu dediğinizde orta neresi, doğu neresi; kimin ortası, kimin doğusu tamamen siyasi bir kavram.


3.     Orta Doğu hakkındaki hangi malumatı veya önyargıyı düzeltmek isterdiniz?

3 aylık okuma gruplarıma başlarken daha ilk derste öğrencilerime şunu söylüyorum: “Bugüne kadar Orta Doğu’ya dair bildiğiniz her şeyi yıkacağım.” Gerçekten de yıkıp verdiğim yoğun okumalar üzerinden bilgilerini yeniden inşa ediyorum.

Tek tek malumat veya önyargı düzeltmektense yanlış bilgilerimizin ve önyargılarımızın temel kaynağı olan zihniyetimizi ve yaklaşımımızı ıslah etmeyi daha önemli görüyorum. Tam da bu yüzden 2021’de Bilim ve Sanat Vakfı’nda “Ortadoğu’ya Yaklaşımımızda Temel Problemler” başlıklı 4 oturumluk bir seminer verdim. (BİSAV TV YouTube kanalından izleyebilirsiniz.)


4.     Kişisel olarak çalışma rutininiz var mıdır? Günün hangi zamanlarını çalışmaya ayırırsınız?

Her günümün yarıdan daha fazlasını çalışarak geçiriyorum. Uykumdan feragat etmem; ama onun dışındaki vaktimde hep çalışırım.


5.     Bir konuyu araştırırken ilk baktığınız, güvenilir bir kaynağınız var mı?

Türkiye Diyanet Vakfı’nın on yılların emeğiyle hazırlanmış İslam Ansiklopedisi. Bunun dışında evimde genişçe bir kütüphanem var.


6.     Orta Doğu araştırmacısı, uzmanı olabilmek için dilin önemi nedir?

Dilini bilmediğiniz bir bölgeyi tam olarak anlayamaz, gerçek anlamda uzmanı olamazsınız. Dili bilince odaklandığınız bölgenin/ülkenin insanlarını, düşünce dünyasını, iç tartışmalarını, yaşanan olayları daha doğru anlama imkânı doğar.


7.     Dil öğrenirken nasıl bir yol izlenebilir?

Okuma, dinleme, yazma ve konuşma becerisini geliştirmenin metotları farklıdır, her birine ayrı emek vermek lazımdır. Türkçenin mantığıyla yabancı dilleri öğrenmeye çalışmayın; çünkü her dilin ayrı bir mantığı vardır ve bunu çözerseniz işiniz kolaylaşır. Dil öğrenebilmek için belirli dönemler tamamen ona odaklanmak lazım. Gençler için yaz tatilleri iyi bir fırsat olabilir. Bir de dili, özellikle Arapçayı matematik zekâya sahip olanlar daha kolay öğrenebilir. Bu vesileyle matematiğin sayılardan ve formüllerden ibaret olmadığını, bir düşünme sistematiği sunduğunu belirteyim.


8.     Aile hayatı ile çalışma hayatınızı nasıl dengeliyorsunuz?

Dengeleyebildiğimi söyleyemem. Gittikçe daha işkolik hale geliyorum.


9.     Ne yapmak veya nerede bulunmak sizi dinlendirir, rahatlatır?

Tabiatın sesini dinlemek. Kuş sesi, rüzgârın veya kıyıya vuran dalganın sesi bile beni dinlendirmeye yetiyor. Veya enstrümantal hafif bir müzik. En çok da bir okuyucumun veya dinleyicimin “Allah razı olsun” ile başlayan cümlesi; bunu duyduğumda bütün yorgunluğum gidiyor.


10.  Maalesef ülkemizde olan “Arap” algısını nasıl yıkabiliriz, dönüştürebiliriz?

Tanışarak ve tanıyarak. İnsanoğlu bilmediğinin düşmanıdır. Bir de ne varsa bizde var kibrini bırakarak.


11.   Gidip gördüğünüz coğrafyalardan sizi en çok etkileyen neresiydi?

Bugüne kadar 15 ülkeye gittim. Beni en çok etkileyen Özbekistan oldu. Tarihte Anadolu’yu İslamlaştıran çok büyük bir ilim ve tasavvuf merkezi olan bu toprakların nasıl fikrî, ilmî ve dinî olarak çoraklaştırıldığını görmek ve dinlemek çok çarpıcıydı. Mimari estetik muhteşemdi. Eski eserleri restorasyonda çok başarılılar.


12.  Filistin’in özgürlüğü için biz neler yapabiliriz?

Biz Filistin konusunda daha hala ilk vahiy olan “Oku!” ayetindeyiz. Gazeteci Ayşe Karabat bana Filistin’le ilgili yazıların çok az okunduğunu söylemişti. Gerçekten de öyle. 30.000 küsur Twitter takipçisi olan Filistin’le ilgili bir internet sitesinde yazıların tıklanma sayısı 30 ile 50 arasında. Bilgi sahibi olmadan bilinç ve dava sahibi olabileceğimizi, Filistin’i fethedebileceğimizi zannederek kendi kendimizi aldatıyoruz. Kısa vadeli, kendimizi tatmin edici davranışları bırakıp uzun vadeli, stratejik adım atabilmeyi öğrenmeliyiz. Filistin’in kurtuluşu İslam dünyasının hemen her alanda yeniden ayağa kalkmasıyla gerçekleşebilir.


13.  Filistin özelinde ne tür bir ilmi çalışma programı önerirsiniz?

Ülkemizde Ortadoğu’yla ilgili en fazla yayının olduğu alan Filistin. Okunabilecek çok iyi kaynaklar var. Öte yandan sadece Filistin’e odaklanırsanız olayları doğru anlayamazsınız. Aynı dönemde Orta Doğu ve dünyada neler yaşandığını da bilmeliyiz. Yani yerel-bölgesel-küresel düzleme eşzamanlı bakabilmeliyiz. Bunu yapmayanlar I. ve II. Dünya Savaşı hep “Büyük İsrail”i yaratmak için çıkartıldı zannediyorlar.  


14.  Medya alanında (özellikle film, dizi, belgesel gibi yapımlar ile) Filistin mücadelesini etkili yansıtmanın kurtuluşa veya en azından Dünya’da görülmeye bir faydası olabilir mi?

Evet olur. Görerek öğrenmek, duyarak veya okuyarak öğrenmekten daha kalıcı bir etki bırakır. Zaten çağımız da görselliğin tekelinde. İsrail’in dünyada kendini meşrulaştırması ve sempati toplamasında medya propagandasının ve Holokost filmlerinin etkisi büyüktür.


15.  Türkiye’nin Orta Doğu’daki pozisyonu ile ilgili kısaca neler söyleyebilirsiniz?

Orta Doğu’da rejimlerin değil ama halkların gönülleri Türkiye’ye son derece açık olup bize çok fazla umut bağlıyorlar. Ama bu umutlarını gerçekleştirebilecek kapasitede miyiz, emin değilim. Evet, önemli bir bölgesel gücüz; devletimiz, kurumlarımız, işadamlarımız ve STK’larımız çok önemli adımlar atıyor. Eskiye kıyasla iyi bir durumdayız. Ama hala birçok alanda uzman eksikliğimiz var. Orta Doğu’yu yeterince tanımıyoruz. Önyargılarımız çok. Temel problem, dünyaya da bölgeye de Türkiye merkezli bakmamız; yaşanan her şeyi kendi deneyimlerimiz, iç tartışmalarımız ve güvenlik kaygılarımız üzerinden okumamız. Oysa bölgenin gerçekliği bambaşka.


16.  Doğru ve gerçekçi bilgiye ulaşmak için hangi haber kanallarını takip etmeyi önerirsiniz?

Yıllardır -Ayşe Böhürler’in “Türk Kahvesi” gibi birkaç program hariç- televizyon seyretmiyorum, gazete okumuyorum. Ortadoğu’yu çoğunlukla Middle East Eye internet sitesinden takip ediyorum. Bunun dışında yabancı haber kanallarını izliyorum. Öte yandan Ortadoğu’ya odaklanan Türkçe iyi haber siteleri de var. Şahsen haber yerine kitap veya analiz okumayı daha elzem görüyorum.


17.  Orta Doğu’da devletlerarası bir birlik kurulamamasının nedeni ne olabilir?

İslam’ın ilk yayılma dönemi hariç İslam dünyasında tam olarak hiçbir zaman birlik sağlanamadı. Aynı anda birkaç hilafetin kurulduğu dönemler de oldu. Bu kadar geniş bir coğrafya tek bir çatı altında yönetilemez zaten. Bence birlik kurma hayallerini bırakıp farklılıklarımızla bir arada nasıl yaşayabiliriz, kader ortaklığını nasıl sağlayabiliriz üzerinde düşünmek daha isabetli olur. Kendi ülkemizde, hatta kendi ailemiz ve akrabamız içinde birbirimizi yerken, anne-babamızın malını bile paylaşamayıp miras kavgasına düşerken, koskoca Orta Doğu’nun birlik olmasını nasıl bekleyebiliriz ki?


18.  Kudüs’e gitmek de Filistin için mücadele etmenin bir adımı olarak görülebilir mi?

Kesinlikle. Gitmediğiniz, görmediğiniz yer sizin değildir derim hep. Türkiye’de son yıllarda Filistin ve Kudüs hassasiyeti, bu alanda bir şeyler yapabilme gayreti gidilip görüldüğü için arttı.


19.  Gençler mutlaka okumalı dediğiniz 3 kitap önerir misiniz?

Değerli insanların hatıratlarını okumak çok önemli. Bunun dışında:

Munsif Merzuki’nin Diktatörlük ile Devrim Arasında Arap Dünyasının Krizleri

Avi Shlaim’in Demir Duvar

Mustafa Halife’nin Salyangoz: Suriye Zindanları


20.  Günümüz gençliğinden ümitli misiniz?

Evet, ümitliyim. Hatta hayatımı gençlere, gençleri yetiştirmeye adadım desem abartmış olmam.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder