MURSİ'NİN İDAMI SİSİ'NİN İPİNİ ÇEKEBİLİR
Zahide Tuba Kor
Zahide Tuba Kor
Yeni Şafak gazetesi, 4 Ağustos 2015
Mısır’da askerî darbenin ardından açılan trajikomik siyasi davalarda sona
doğru yaklaşılıyor. Şimdiye kadar İhvan-ı Müslimin hareketinin lider kadrosu dâhil
toplamda bini aşkın kişi, yeterli soruşturma yapılmadan ve adil bir şekilde
yargılanmadan, akıllara ziyan suçlamalarla ve jet hızıyla, toplu olarak idam
cezalarına çarptırılmış durumda.
Davalar, İhvan’ı ve diğer muhalif grupları halk nezdinde tamamen
itibarsızlaştırmaya dönük bir algı operasyonu olarak nitelenebilir. Zira devrik
Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi başta olmak üzere İhvan yöneticileri; şiddeti
teşvik ve kaos çıkarmaktan cinayete, (Hamas, Hizbullah, İran ve Katar’a) devlet
sırlarını sızdırarak casusluktan hapishaneden firar etmeye, yargıya hakaretten
görevi kötüye kullanmaya ve hatta tavuk çalmaya kadar akla hayale gelmez
suçlamalardan mahkum edildiler. İsnat edilen her bir suçun ayrıntılarına
inildiğinde çarpıtmaların boyutunu görüp de dehşete düşmemek elde değil. Tek
bir polisin öldürülmesi ile ilgili davada birkaç günde 683 kişinin idama
çarptırılması örneği üzerinden Mısır “adalet”inin hâl-i pür melalini ortaya
koymakla yetinelim.
ENTELEKTÜEL SERMAYEYİ HEDEF ALAN İDAM KARARLARI
Gelişigüzel yağdırılan idam cezalarından şimdiye kadar kimler nasibini
almadı ki… İhvan’ın lider kadrosu ve mensuplarının yanı sıra listede İsrail’in
Gazze saldırılarında hayatını kaybedenler, yıllardır hapishanelerde yatan mahkûmlar,
saygın akademisyenler, din âlimleri, gazeteciler, insan hakları aktivistleri, öğrenciler,
onlarca Filistinli ve bir de kadın var. Sünni dünyanın ilmî otoritelerinden
Yusuf el-Karadavi; dünyaca tanınan siyaset bilimi profesörü İmad Şahin; 28
yaşındaki genç bir kadın akademisyen ve aktivist olan, Cumhurbaşkanlığı
sırasında Mursi’nin uluslararası medya koordinatörlüğünü yürüten Oxford
Üniversitesinden Sündüs Asım listenin dikkat çekici isimlerinden. İdam listesi,
mahkemelerin ne kadar düzmece olduğunu ve davaların ne kadar özensizce
yürütüldüğünü ele verdiği kadar Mısırlı-Filistinli, kadın-erkek, genç-yaşlı
demeden toplumdaki dinamizmin taşıyıcısı tüm kesimleri sindirme hedefini de
yansıtıyor, üstelik ülkenin entelektüel sermayesini tüketme pahasına…
Peki, idam kararlarının apaçık hukuksuzluğuna rağmen verilen cezalar infaz
edilir mi? Orta yolcu siyasal İslam’ın adeta IŞİD terörüyle bir tutulmaya
kalkışıldığı şu günlerde bu soruya kesin bir dille hayır diyebilmek maalesef
mümkün değil. Gelinen noktada idamların infazını engelleyebilecek belki de tek
güç, uluslararası toplumdan yükselecek tepkiler ve uygulanacak baskılar. Ancak
Cemaat-i İslamî liderlerinin Bangladeş’te idam cezaları bir bir infaz edilirken
sessiz kalan uluslararası toplum, sıra Mısır’daki İhvan mensuplarına geldiğinde
yine üç maymunları oynarsa şaşırmamak lazım. Darbeden bu yana Mısır’da yaşanan
onca zulme rağmen dünyanın tepkisizliği veya çok cılız tepkisi, Sisi
yönetiminin pervasızca adımlarına hep cesaret verdi. Bırakın ciddi bir baskıyı,
hâlihazırda Abdülfettah es-Sisi, ülkesini ve Ortadoğu’yu içine düştüğü
bataklıktan kurtaracak, radikal dincilerle mücadele ederek bölge barışına
katkıda bulunacak bir kahraman olarak uluslararası alanda maddi-manevi destek
görüyor. Bu durum, sadece bölgedeki baskıcı rejimlerin değil, uluslararası
toplumun da ahlaki zeminde çöküşünün bir göstergesi. İşte bu noktada geçmişte
darbelerle gelen idamların yol açtığı travmaları yakinen bilen Türk hükümetinin
Sisi yönetimine ısrarla yönelttiği eleştiriler ve ikazlar aslında son derece önemli.
İDAM CEZALARININ İNFAZI TRAVMAYI DERİNLEŞTİRİR
İdam cezaları infaz edilirse darbeyle birlikte yaşanan travmaların
izlerinin silinmesi neredeyse imkânsızlaşacak ve ülkede barışın ve istikrarın
tesisi bir hayal olarak kalacaktır. Zira siyaset ve seçim sandığıyla meşru
kanallardan değişim ümidine darbe vurulan, zulme karşı tepkisini barışçıl eylemlerle
göstermeye kalkıştığında da kanla bastırılan genç nesillerin önünde boyun eğmekten
ya da şiddete meyletmekten başka bir seçenek bırakılmamaktadır. Mevcut
haksızlıklara ve adaletsizliklere karşı sığınılacak/hak aranacak içte ve dışta
herhangi bir meşru merciin kalmaması karşısında ümidini kaybeden ve zedelenen
adalet duygusu karşısında devletine bağlılığını yitiren gençlerin IŞİD ve
Beytü’l-Makdis gibi türevlerine savrulması işten bile değildir. Unutmayalım
zulüm ve adaletsizlik, terörü besleyen ana kaynaktır. Öte yandan idamların
infazı, kötü bir örnek teşkil ederek muhaliflerini sindirmeye çalışan diğer
baskıcı rejimlere bir ilham kaynağı olacak ve bu durum bölgede halklar ile
rejimler arasında yeni gerilimlere yol açacaktır.
MISIR İÇİN BEDELİ AĞIR OLUR
Tarihinin en zorlu sürecinden geçen İhvan’a gelince, sadece lider kadrosu
değil, ikinci ve üçüncü derece isimleri ve kanaat önderleri de şu anda ya
hapiste ya sürgünde ya da gizlenmektedir. Bir yol ayrımına giren teşkilatın
yönetici kadrosu gençleşmekte; reformcu ve tedrici değişim çizgisini bırakarak
daha devrimci bir pozisyon almaya çalışmaktadır. Bunca yaşanandan sonra bu
kaçınılmazdır. Ancak nice badireler atlatarak teşkilatı bugünlere taşıyan
tecrübeli lider kadronun idamı halinde, rejimin kışkırtmalarına karşı tabanı
tutup gençleri aklıselime davet edecek âkil bir kadro kalmayabilir ve bunun bedeli,
sadece İhvan değil Mısır için de ağır olabilir.
Eğer ülkesine huzur getirmek istiyorsa Sisi yönetiminin, toplumsal
meşruiyetini artırıcı adımlar atmaktan başka bir şansı yok. Toplumun bir
kesimini kâh rızayla ve propagandayla yanına çekmeyi kâh baskıyla sindirmeyi
başarsa da karşısında korku duvarlarını daha 2011 yılında aşmış geniş bir kitle
var. %60-70’i 30 yaş altı gençlerden oluşan 90 milyona yaklaşan nüfusu ile
Mısır, adeta patlamaya hazır bir bomba. Mevcut mağduriyetleri ve
adaletsizlikleri giderme yolunda hızlı, kalıcı ve samimi adımlar atılmadığı;
dışlanan geniş kitlelere yeniden siyasal alanda kendilerini ifade imkânı
tanınmadığı sürece ne bölgede ne de Mısır’da barış sağlanabilir. Mısır ordusunun
içten kaynadığı, çöken ekonominin dış yardımlarla ayakta tutulmaya çalışıldığı,
başta darbeyi alkışlayan kitlelerin baskılar karşısında kendisinden uzaklaştığı
bir süreçte idamların infazı ve bunun yol açacağı infial, Sisi’nin ipinin
çekilmesinde sonun başlangıcı olabilir. Umarız aklıselim galip gelir de
idamların infazından vazgeçilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder