12 Haziran 2023 Pazartesi

Z.T.KOR: LÜBNAN’DA YAŞAYAN 4 SURİYELİ MÜLTECİ HANIMIN HİKÂYESİ

 

LÜBNAN’DA YAŞAYAN 4 SURİYELİ MÜLTECİ HANIMIN HİKÂYESİ

Zahide Tuba Kor

NOT: Blogda yer alan 850 küsur içeriğe http://ortadogugunlugu.blogspot.com.tr/2018/01/bu-blogda-neler-var.html linkinden toplu olarak ulaşabilirsiniz.

Blogdaki şahsıma ait bütün yazı, tercüme, fotoğraf ve infografikleri kaynak göstermek şartıyla kullanabilirsiniz.


Lübnan ziyaretimde dullara, hastalara ve sakatlara gıda dağıtmanın yanı sıra onlarca Filistinli ve Suriyeli mülteciyle ve Lübnanlıyla röportaj yaptım. İlk olarak, Beyrut-Sayda arasındaki bir ilçede yaşayan 4 Suriyeli mülteci hanımla 19 Mayıs’ta yaptığım röportajları paylaşıyorum. 


2014’te Şam Kırsalı’ndaki Cobar’dan Lübnan’a sığınmış, 4 çocuklu dul bir hanım.

-        Niçin Lübnan’a sığındınız?

“Savaştan dolayı. İlçemiz havadan ve karadan sürekli bombalanıyordu. Ateş altında kaldık. Evimiz yıkıldı. 4 çocuğum vardı ve küçüklerdi. (2011’de en büyük çocuğu 8 yaşındaymış, en küçüğü ise yeni doğmuş.) Sürekli korku içindeydik.”

-        Sığınmak için neden Lübnan’ı tercih ettiniz?

“Çünkü o dönem iki ülke sınırları açıktı. Lübnan’da savaş yoktu ve her bakımdan Suriye’den daha iyiydi.”

-        Lübnan’daki hayatınız nasıldı, göçle birlikte hayatınızda neler değişti?

“İlk başta burada eşimin ailesiyle birlikte yaşıyorduk. Ama kayınpederim öldükten sonra boşandık. Aramızda ihtilaf ve geçimsizlik çoktu. Eşimin ahlakı da bozuktu… Burada çocuklarımla yalnız yaşıyorum, herhangi bir akrabam yok; kimisi Türkiye’ye, kimisi Mısır’a göçtü. Babam öldü; annem, erkek kardeşlerimle birlikte Türkiye’de yaşıyor. Onların da durumları kötü. Maddi destek alabileceğim bir akrabam ve yakınım yok. 20 yaşındaki en büyük oğlum evin geçimini sağlamaya çalışıyor.”

-        Oğlunun aylık geliri ne kadar?

“Oğlum 2 ayrı işte, sabah ve akşam çift mesai olarak çalışıyor ve aylık toplam geliri 40 dolar. Ev kiramız ise 50 dolar. Daha evvel kızım da çalışıyordu ama evlenip hamile kalınca işi bıraktı. Sonra bir çocukla o da boşanıp yanımıza geldi, halimizi daha da zorlaştı. 2. oğlum hem çalışıyor hem üniversite okuyor. Sayda Üniversitesi Business Computer bölümü 1. sınıf öğrencisi. Öğleden sonra saat 5’te okuldan çıkıyor ve gece 12’ye kadar bir işte çalışıyor. Ama aldığı maaş sadece üniversite harcını ve yol masrafını karşılamaya yetiyor, aile bütçesine katkı veremiyor. Hayır kuruluşlarının yardımlarıyla hayattayız. Ev kirasını borçla ödüyoruz. Bu arada çevredeki evlerin kirası asgari 70-100 dolar arasında olduğundan ev sahibi zam yapmak istiyor. Ne yapacağız bilmiyorum.”

-        (20 yaşındaki oğluna sordum) Kaçtan kaça ne işte çalışıyorsun?

“Sabah saat 6’da kalkıyorum. Saat 7-8 arasında Beyrut’taki işime gidiyorum. 4.30 gibi şirketteki işimden döndükten sonra ikinci işime gidiyorum. Gece 12’ye kadar da bir lokantada çalışıyorum.”

-        Yani sadece çalışıyor ve uyuyorsun…

“Evet. Haftada bir günüm sadece sabahtan boş, o kadar. O günün akşamında da lokantada çalışıyorum.”

-        Ailen için yaşıyorsun. Kendine vakit ayıramamaktan şikâyetçi misin? Kendini nasıl hissediyorsun?

 “Elhamdülillah, ailemin hayatta kalabilmesi için çalışıyorum. Kendimi mutlu da hissetmiyorum, durumumdan şikâyetçi de değilim.”

Anne: “Oğlum bizim için hayatını feda etti. Geleceği kalmadı. Ama sağlıklı ya, daha ne isteriz. Sağlık en önemli şey.”

-        (Boşanan 19 yaşındaki kızına sordum:) Senin hayatın nasıldı?

“16 yaşındayken Şamlı 29 yaşında biriyle evlendim, 2 sene sonra boşandım. Bu yaştaki insanın normalde aklı başında ve kişiliği oturmuş olması lazım. Ama öyle değildi. Ahlaksızdı; beni dövüyor, hakaret ediyordu.”

-        Savaşta yaşananlar da boşanmaları tetikleyen bir etken değil mi? Savaş insanların ahlakını bozar.

Anne: “Savaşla birlikte duygularda, bilinçte ve davranışlarda yaşanan değişim anlaşılabilir. Savaşla davranışları değişse bile Allah’a yakın olan kişiye tahammül edilebiliyor. Ama dinden uzaksa ve ahlakı bozuksa boşanmayla neticeleniyor.”

-        Lübnan hükümeti artık Suriyelileri istemiyor. Sizi geri dönmeye zorlarsa ne olacak?

“Asla geri dönmem. Memleketim Cobar yerle bir oldu; evimiz yok. Ben bir anne olarak kızımla geri dönebilirim; başka bir ilçede kiralık ev tutup kızımla çalışarak kendime yeni bir hayat kurabilirim. Ama askerlik çağındaki oğullarım ne olacak? Zorla askere alınacaklar. Suriye’de askerlik savaşla birlikte 10 yıla çıktı. Düşünün 20 yaşında ülkeye dönen gençler askere alınıyor, 30 yaşında terhis ediliyorlar. Ondan sonra geleceklerini kurmak için ne iş öğrenecekler? Oğullarımın geleceğini mahvedemem. İkinci oğlum üniversite okuyor; eğitimini yarım bıraktıramam. Suriye’ye geri dönmek geleceğimizin çalınması demektir. Zorla geri gönderilmek çözüm değil ki.”

-        Son olarak, Lübnanlıların ırkçı muameleyle hiç karşılaştınız mı?

Anne: “Irkçılığın türlü çeşidini yaşadık.”

Oğlu: “İş arkadaşlarımdan biri Suriyeli olduğum için bana çok kötü şeyler söyledi. Ama patronum iyi bir insandı, tarafımı tuttu. Suriyeli olduğumu hep gizliyorum. Lübnan aksanıyla konuştuğum için Suriyeli olduğumu anlayamıyorlar, o yüzden aşağılayıcı sözler sarf edemiyorlar. Eğer ki bir şekilde Suriyeli olduğumu anlarlarsa ‘Hayır, sen asla Suriyeli olamazsın’ diyorlar. O yüzden sadece bir kere ciddi bir ırkçılık yaşadım.”

Kızı: “Çalışmayı ırkçılık yüzünden bırakmak zorunda kaldım. Suriyeliyim diye patronum sürekli ama sürekli beni aşağılıyordu. Kendimi hep kötü hissettiriyordu, dayanamadım.”

Anne: “Alıştık artık. Komşular Suriyeliyiz diye bize doğru düzgün selam vermiyor. Çocuklar kendi aralarında bir atışmaya girdiğinde bütün Lübnanlı komşular ‘Yeter artık, burada çok kaldınız’, ‘Sırtımızda yüksünüz’, ‘Sizi kovacağız’ diyorlar… Küçük oğlum mahallede oynarken bizi aşağılayan bazı Lübnanlı komşular ‘Suriyeliler olarak çocuğunuzun sırtına bir tişört bile satın almaktan acizsiniz’ dediler. Çok üzüldüm. Para biriktirmeye başladım; Suriyeli bir komşumun da yardımıyla oğluma üzerinde gördüğünüz bu formayı aldım. (Üzerinde Ronaldo yazan bir formaydı.) Susup kaldılar; bir daha ağızlarını açıp da aynı lafı edemediler.”

(Yerel ağızla konuşulan Arapçayı anlayamadığım için söylenenleri İngilizceye tercüme eden Lübnanlı STK çalışanı genç, devreye girip kendi hikâyesini şöyle anlattı: “Ben Suriyelilerle kötü tecrübeler yaşadığım için 4-5 sene boyunca yeryüzündeki bütün Suriyelilerden nefret ettim. Ama son 2 yıldır fark ettim ki her memleketin iyisi de kötüsü de vardır. Herkesi aynı potaya sokmayı bıraktığımda siz Suriyelilere karşı düşüncem ve davranışlarım değişti. Şimdi nişanlım bir Suriyeli. O yüzden Lübnanlıların ırkçı davranışlarını anlayabiliyorum. Ben de bir zamanlar öyleydim; ama çok şükür bundan kurtuldum. Bu arada şunu unutmayın: Suriye rejimi Lübnan’ı 30 yıl ordusu ve istihbaratıyla yönetti; siz Suriyeliler rejiminizden neler çektiyseniz Lübnan halkı olarak bize de aynılarını çektirdi. Dolayısıyla Suriyelilere dair algımız geçmişten beri olumsuz.”)

***

2012’de İdlib’in Cisr eş-Şuğur ilçesinden Lübnan’a sığınmış 2 çocuklu dul bir genç hanım.

-        Neden Suriye’yi terk ettin? Ve İdlib ile Hatay komşu olduğu halde neden Türkiye’ye değil de Lübnan’a sığındın?

“Mahallemize yağan bombalar nedeniyle terk ettik. Açıkçası otobüse binerken Lübnan’a gideceğimizin ve burada yıllarımızın geçeceğinin farkında bile değildim. Ne söylendiyse onu yaptım ve kendimi Lübnan’da buldum. Bilinçli bir tercih değildi.”

-        Rejimin Cisr eş-Şuğur ilçesine ilk saldırısı Haziran 2011’deydi ve ilçe nüfusunun kahir ekseriyeti o dönem Türkiye’ye sığınmıştı. Siz ne yaptınız?

“Biz Halep’e akrabalarımızın yanına sığındık, ardından çatışmalar durulunca geri döndük. Ama sonra çatışmalar yeniden başladı. Mecburen Lübnan’a geldik.”

-        Lübnan’da hayatın nasıldı?

“Lübnan’a geldiğimizde hayatımız çok zordu; çünkü eşim tamamen sorumsuz bir adamdı. Yiyecek parası bile vermiyordu; kızım doğduğunda aç kaldığını, süte ihtiyacı olduğunu söylediğimde umursamadı bile. Çocuklarım hastalandığında tedavisi için uğraşmıyor, onları ölüme terk ediyordu. Kızımın bağışıklık sistemi çok zayıftı; en küçük bir virüsle veya mikropla hemen hastalanıyordu. Doktora götürüp tedavi ettirmiyordu. Dayanamadım ve 4 sene evvel boşandım.

Bu süreçte iş bulup birkaç sene çalıştım; ama aldığım ücret evin ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyordu, önemli bir kısmı da hasta olan annemin tedavi masrafına gidiyordu. Annem benimle yaşadığından çocuklarımı ona bırakıp işe gittim. Ama 2 sene evvel vefat edince çocuklarıma bakabilmek için işi bıraktım. Artık hayır derneklerinin yardımıyla geçiniyorum.”

-        Lübnan hükümeti Suriyeli mültecileri geri göndermeyi planlıyor. Ne düşünüyorsun?

“Öncelikle Suriye’de ailem ve hiçbir yakınım kalmadı; bana yardım edecek kimsem yok. Evimiz de yıkıldı. İkincisi, bombardımandan çok korkuyorum; zaten babam Rus hava saldırısında hayatını kaybetti. Üçüncüsü, erkek kardeşlerim Suriye ordusu tarafından aranıyor. Suriye sınırına vardığım anda beni kardeşlerime şantaj yapmak için hapse atarlar. Ben yıllardır erkek kardeşlerimden haber alamıyorum, nerede olduklarını bilmiyorum. Benim için Suriye’ye geri dönmek, ölmek demektir.”

-        Kaç kardeşsin?

“4 kardeşiz. 2 erkek kardeşimin nerede bilmiyorum. Kız kardeşim Suudi Arabistan’da. Onun durumu benimkinden beter. Çünkü burada çocuklarımı BMMYK’nın açtığı okula gönderebiliyorum. Kardeşimin çocukları ise hiç okula gidemedi.”

-        En büyük hayalin ne?

“Elbet bir gün vatanıma döneceğim; ama bundan evvel çocuklarımın en iyi şekilde eğitim almasını istiyorum ki geri döndüğümüzde gelecekleri yitik olmasın. Kendime dair hayalim ise eğitimimi tamamlayabilmek ve avukat olarak çalışmak. Suriye’de liseyi bitirdim, üniversiteye kayıt yaptırdım. Ama çatışma ortamında kızları kaçırdıklarından ailem korktu ve beni evden dışarı salmayıp evlendirdi.”

-        Babanın Rus hava saldırısında hayatını kaybettiğini söyledin. Rus müdahalesi 2015’te başladığına göre baban ülkeden ayrılmadı demektir.

“Evet, babam bizimle gelmedi. ‘Mülteci olarak başka bir ülkeye sığınıp orada sürekli aşağılanmaktansa, kendimi zillete düşürmektense, şerefimle vatanımda ölürüm daha iyi’ dedi. Tek başına kaldı. Saldırılar yoğunlaştığında başka ilçelere gidiyor, hafiflediğinde geri dönüyordu. 2015’te Cisr eş-Şuğur’da Rus bombardımanında can verdi.”

-        Annen Suriye’den ne zaman ayrıldı?

“2014’te. Savaşta bekâr kızlar büyük bir tehlike altındaydı, tecavüze uğruyorlardı. (8 Nisan’da rejimin sistematik tecavüz politikasını Instagram hesabıma yazmıştım, tarihin üzerine tıklayarak okuyabilirsiniz.) Benden 5 yaş küçük kız kardeşimi tecavüzden ve savaştan koruyabilmek için hiç tanımadığımız biriyle, sadece fotoğrafını görerek evlendirdiler. Eşiyle ülkeyi hemen terk ederken annem de kız kardeşimin peşinden Lübnan’a geldi.”

-        Eski eşinden hiç haber alıyor musun?

“Beyrut’ta çalışıyor ama evlatlarını kabul etmiyor. 4 sene evvel kendisinden boşandım. Çocukların bakımı tamamen senin kontrolünde olacak, onları evlat olarak kabul etmiyorum, ne istersen onu yap, benden uzak dur diye bir kâğıt yazdı.”

-        (Lübnanlı STK yetkilisi şunu sordu:) Ayrıldığın eşin namaz kılıyor muydu?

“Hayır. Benimle evlenmeden evvel babama namaz kıldığını söyledi. Ama yalandı; namaz kılmadığı gibi içki de içiyordu. O derece sorumsuzdu ki eve tek kuruş harcamıyordu. Para buldu mu cebine indiriyordu. Ekmek parası bile bırakmıyordu.”

-        Eşin para bulduğunda ne yapıyordu?

“Bakaa’da yaşadığımız dönemde 20 günde bir eve birkaç saatliğine geliyordu, o kadar. Çocuklarım doğmadan evvel yapayalnızdım, geceleri çok korkuyordum; çünkü o bölge hiç güvenli değildi, etrafımız kötü insanlarla doluydu. Eşim kirayı ödemiyordu; Türkiye’den halimizi bilen akrabalar kira parasını yolluyordu. Daha sonra Beyrut’a taşındık ama davranışları değişmedi. Kirayı ödemediğinden ev sahibinin bizi sokağa attığı bile oldu.”

-        Arkadaşların var mı?

“Hayır, yok. Komşularla sadece selamlaşıyoruz. Zaten arkadaşlık kurmayı sevmiyorum.”

-        Lübnan’da ırkçı muameleyle karşılaştın mı?

“Hayır. Lübnanlıların bana muamelesi iyiydi. Eğer öyle olmasaydı ne ben ne de çocuklarım burada yaşayabilirdik. Bekaa’dayken bir mezhebin mensupları Ramazan’da iftarda bize hep yemek getirdi. Beyrut’ta dindar olmayan insanlar bile bize yardım etti.  İyi insanlar sayesinde ayakta kalabildik.”

(Röportajın sonunda ilkokul çağındaki çocuklarıyla sohbet ettim. Kızı sınıfının birincisi, oğlu da ikincisiymiş. Oğlunun arkadaşı yokmuş; nedenini sorduğumda oğlu “Arkadaşlık kurarsam onlar beni ders çalışmaktan alıkoyar” dedi. Annesi, “Çocuklarımın aklı derslerinde” dedi ve ekledi: “Belki de benim yüzümdendir. Onlara bu fikri ben aşılamış olabilirim. Arkadaş insanı kötü yola sürükler, çalışmasını engeller; doğru yola sevk edeni azdır derim hep.” Bunun yanlış bir fikir olduğunu söylediğimizde cevabı şu oldu: “Muhtemelen ben hayattan, insanlardan korkuyorum; çocuklarım da bu korkuyu yaşıyor. Onlara arkadaş edinmeyin demiyorum. Kızım arkadaş edinmeyi başardı. Ama oğlum, mahalledeki çocuklar kötü davranışlı olduğundan onlardan uzak duruyor. Ders çalışmaktan alıkoyuyorlar ve başıma dert açıyorlar, arkadaş edinmeyeceğim diyor... İnsanın milyonla arkadaşı olsun ama nerede duracağını bilsin; ilmi, ailesini ve evini sevsin; kendi değerleri ve prensipleri olsun. Öyle arkadaşlarına kapılıp gitmesin.”

Çocukların bakışında sürekli bir korku hali vardı. Bakışlarıyla beni de korkuttular. Röportajdan sonra başlarını okşamak ve fotoğraflarını çekmek istediğimde huzursuz oldular, annelerinin dizine sığındılar. Fotoğraflarını anneleriyle birlikte çekebildim.)

***

2013’te Lübnan’a sığınmış, baba tarafından soyu aslen Türkiye kökenli olan Şamlı bir dul hanım.

-        Ne zamandır Lübnan’dasınız?

“Ben 2013’ten beri, annem ve erkek kardeşlerim 2012’den beri buradalar.”

-        Niçin Lübnan’a göçtünüz?

“Emniyet en temel sebepti. Şam’ın merkezinde savaş yoktu; ama her gün güvenlik güçleri evlere baskın düzenleniyor, gençleri alıp gidiyordu. Ben evin tek kızıyım ve olaylar şiddetlenirken Cezayir’deydim. Ama 4 erkek kardeşim vardı. En büyük kardeşim askerliğini çoktan yapmıştı ve evliydi. İkincisi, olaylar başladığında askerliğini yapıyordu; bazı asker arkadaşlarıyla problem yaşamış, 6 aylığına hapse atıldı. Hapisten salındıktan sonra ailem onu hemen Lübnan’a kaçırdı. Üçüncü kardeşim 17 yaşındaydı; askerlik çağına girmek üzereydi. Onu da hemen buraya yolladılar. Kaçan kardeşlerime eşlik eden en büyük kardeşim askerliğini çoktan bitirdiği için bir süre Lübnan’da kaldıktan sonra Suriye’ye dönebilirim, hakkımda yakalama kararı da yok, kimse bana bir şey yapmaz diye düşünüp ailesine döndü. Ama bir gece aniden eve baskın düzenleyip tutukladılar; tam 7 yıl hapiste kaldı. 2 sene evvel saldılar ve Lübnan’a geldi.”

-        Kardeşleriniz hapiste neler yaşamış ve serbest kaldıktan sonra durumları nasıldı?

“6 ay hapiste kalan kardeşimi mezarlığa benzeyen bir odaya koymuşlar ve defalarca tavana asmışlar. Aşırı derecede tükendiğinden yürüyemez, hatta ayakta duramaz hale gelmiş. Öldüğünü zannedip başka bir odaya götürmüşler. 2 gün sonra ölmediğini anlamışlar. Bu süreçte askeri mahkemede yargılanıyordu. 6 ay sonunda -mahkeme sürdüğü halde- sağlığı iyice kötüleştiği için salmışlar. Suriye hapishanelerindeki berbat durumu havsalanız almaz. (25 Mart ve 27 Mart’ta Suriye hapishanelerinin nasıl bir yer olduğunu şahitlerin dilinden Instagram hesabıma yazmıştım, tarihlerin üzerine tıklayarak okuyabilirsiniz.) Allah kardeşime ömür vermiş, onca işkenceye rağmen sağ çıktı. Ama hakkındaki dava kapanmadığı için Suriye’ye geri döndüğü anda tutuklanacak.”

(Bu esnada söz karıştığı için 7 yıl hapiste yatan kardeşinin durumunu maalesef öğrenemedim.)

-        Babanız nerede, yaşıyor mu?

“Öldü. Annem ile kardeşlerim 2011-2012’de Lübnan’a geldi. Ama babam işleri nedeniyle Suriye’de kaldı. En büyük kardeşim tutuklandığında Suriye’de sadece babam vardı; 11 ay boyunca onu aradı, bir haber alabilmek için çırpındı. Sonunda ona ‘Oğlun çoktan öldü’ demişler. Bu sözü duyduktan kısa süre sonra 2014’te kalp krizi geçirip öldü. (Benzer şekilde üzüntüden ve kahırdan hayatını kaybeden çok Suriyeli var; ama bunların istatistiği tutulmuyor.)”

-        Allah rahmet eylesin. Peki, kardeşleriniz şu an ne yapıyor?

“2 sene evvel hapisten salınıp Lübnan’a sığınan en büyük kardeşimin 2 çocuğu var ve belediyede çalışıyor. İkincisi, gündelik işçi olarak ne bulursa onu yapıyor. Üçüncüsü, bir süpermarkette çalışıyor. Sonuncusu demircilikle meşgul.

-        Ne zaman ve niçin Cezayir’e gittiniz?

“Cezayirli biriyle evlenmiştim; 2012’de gittim ve 1 sene sonra boşanıp tek çocuğumla Lübnan’a döndüm. İçiyordu. Şiddete uğruyordum; dayak, küfür her şeyi yaşadım. Dayanamadım.”

-        Lübnan hükümeti Suriyelileri geri yollamayı planlıyor. Ne yapacaksınız?

“Allak bullak olmuş durumdayız. Erkek kardeşlerim için çok korkuyorum, hiçbiri Suriye’ye geri dönemez. Çünkü hakkında yakalama kararı olan kişinin bütün aile bireyleri tehlike altındadır. Kardeşim hakkında kapanmamış dava olduğundan ben de dahil ailemizden hiç kimse geri dönemez. En zayıf nokta ailedir. O yüzden yakalama emri olan kişiyi geri dönüp teslim olmaya zorlamak için ailesinden kimi bulurlarsa onu hapse atıyorlar. Geri dönüş biz mülteciler için bir çözüm değil.”

(Dernekte görevli Lübnanlı devreye girerek şunu söyledi: “Hristiyan ve Şii bazı siyasetçiler, Suriyeli mültecilerin ekseriyeti Sünni olduğundan ve ülkede siyasi dengeler mezheplere dayandığından onları istemiyorlar. Sünni Lübnanlılar ise Filistinli ve Suriyeli mültecilere kucak açıyor. Hristiyan olan Suriyeliler, Iraklılar ve Filistinliler vatandaşlığa kabul edildi. Ama Sünniler mülteci konumunda kaldı. Bu yüzden Lübnan Sünnileri olarak Türkiye’yi çok seviyor ve size büyük bir umut bağlıyoruz.”)

“Evet, Suriyeliler olarak biz de. Lübnan’da hepimiz Türkiye’deki seçim sonuçlarını büyük bir heyecanla bekledik ve takip ettik.”

-        Bizim seçimler sizin için neden önemli?

“Genel olarak biz Türkiye’yi ve Türkleri çok seviyoruz. Ben Erdoğancıyım. Onu ne gördüm ne de ondan bir destek aldım. Ama sonuna kadar onunlayım. Türkiye ile ilgili her şeyi yakından takip ediyorum, seçimlerinizi de. Bu arada annem aslen Şamlı, babam ise Türk kökenli. Baba tarafımın lakabı İzoli. Türkiye’deki İzol aşiretindenmişiz. Dedelerimiz aslen Erzurum’danmış. Erzurum-Şam arasında gidip geliyorlarmış. Şam’a yerleşmişler ve onların nesli Suriye vatandaşı olmuşlar. O yüzden Türkiye’ye muhabbetim çok.”

-        Göçle birlikte hayatınızda neler değişti?

“Biz burada 20 sene kalsak da hayatımızda hiçbir olumlu gelişme olmayacak. Sadece yaşlanacağız; bir de oğlum büyümüş olacak… Lübnan’da geçinmek çok zor. Elektrik doğru düzgün yok. Ev kiraları yüksek. 6 kişi 2 odalı bu küçücük evde yaşıyor ve 50 dolar ödüyoruz. Bazen kirayı ödeyebiliyoruz, bazen ödeyemiyoruz.”

-        Oğlunuz okula gidiyor mu?

“5. sınıfa gidiyor. Fransız okuluna yolladım. Çünkü baba tarafı Cezayirli, Frankofon. İleride Cezayir’e giderse onları anlayabilsin istiyorum. Biliyorsunuz Cezayirliler Fransızca-Arapça karışık konuşuyorlar.”

-        Irkçılıkla karşılaştınız mı?

“Ben karşılaşmıyorum. Suriyeli ve Lübnanlı bütün komşularla aramız iyi. Ama annem peçeli olduğu için ona selam vermeyen, tersleyen oluyor. Yine de çok ciddi bir şey yaşamadık.”

***

Lübnan sınırına yakın Kusayr bölgesinden göçmüş, 7 çocuklu, eşi engelli olan orta yaşlı bir hanım.

-        Niçin Lübnan’a sığındınız?

“Savaş nedeniyle memleketimizden ayrıldık, en küçük yavrum 7 günlüktü. Sürekli bombardıman vardı; çocuklarım hep korku içindeydi. 2012’de bir gece uyurken rejimin bombardımanında evimiz isabet aldı ve yıkıldı; enkazdan çıktık.”

-        Savaştan evvel Suriye’de hayatınız nasıldı?

“O kadar güzeldi ki... Evimiz ve arabamız vardı. Geçimimizi sağlıyorduk. Mutlu mesut yaşıyorduk. Eşimin kıyafet dükkânı vardı, sağlıklıydı. Hepsi bitti gitti. Şu an 2 odalı evde 10 kişi yaşıyoruz.”

-        Lübnan’da hayat çok zor. Siz ne gibi zorluklar yaşıyorsunuz?

“Kira, masraflar ve çocuklarımın eğitimi… her şey çok zor. Ulaşım çok pahalı hale geldiğinden son 2 yıldır çocuklarımı okula yollayamaz oldum.”

-        Evinizde çalışan var mı?

“Eşim kalp krizi geçirdi. Ayak bileğindeki rahatsızlık yüzünden yürüyemez oldu, engelli. Sadece 20 yaşındaki oğlum çalışıyor. Gündelik ne iş bulursa onu yapıyor, ama kazancı yetmiyor. 65 dolarlık kiramızı ödeyebilmek için harcamalarımızı en temel ihtiyaçlara göre sıraya soktuk. Oruç tutar gibi yaşıyoruz. Artık meyve falan yiyemiyoruz.”

-        Oğlunun aylık kazancı ne kadar?

“Günlük çalıştığı için belli olmuyor. İşe göre değişiyor. Bazen 3, bazen 6 dolar yevmiye alıyor. Asıl işi dekorasyon. Oğlumun kazancı yetmediğinden ben de ahududu ve asma yaprağı toplayıp paketleyip satıyorum. Günde 1-2 dolar kazanıyorum.”

-        Lübnan hükümeti Suriyelileri geri göndermek istiyor. Sizi de zorla göndermeye kalkışırsa ne yapacaksınız?

“Lübnan’a kaçak yollardan girdiğimiz için çok korkuyoruz. Her şey Allah’ın elinde;  O ne takdir etmişse onu yaşayacağız. Suriye’de başımızı sokabileceğimiz bir evimiz yok. Geri dönmek bir bilinmezliğe sürüklenmek demek. Şu an aile geçimini sağlayan oğlumu Suriye’ye döndüğümüzde hemen askere alacaklar. Savaştan bu yana askerlik 9-10 sene sürüyor. Biz bu süreçte ne yapacağız, ne yiyip ne içeceğiz? Dahası askerler kendi insanımızı öldürüyor. Suriye’de askerlik yapmak haram.”

-        Geri dönebilmeniz için ne gerekiyor?

“Savaşın bitmesi ve ülkenin istikrara kavuşması lazım. Bu gerçekleştiğinde kendi irademizle döneceğiz.”

-        Lübnan’da da Suriye’deki gibi sürekli korku içindesiniz…

“Evet, sürekli korku içindeyiz; ama Suriye’de yaşadığımız korku katbekat fazlaydı.”

-        Bir gelecek beklentin, hayalin var mı?

“Buradan ayrılıp çocuklarımın eğitim alabileceği her neresi varsa oraya gidebilmek. Çocuklarımın psikolojisi altüst oldu; başka çocuklar okula gidip her şeyi öğrenirken kendilerinin cahil kalmalarına çok üzülüyorlar. Ben de kahroluyorum.”

-        Suriye’de yaşayan akrabanız var mı? Onlar ne durumda?

“Var. Onların da hayatı çok zor. Ama bizimki onlarınkinden daha zor. Çünkü onların ekip dikmek için bir arazisi var. Bizim hiçbir şeyimiz yok. Allah’ın rahmeti ve merhameti sayesinde yaşıyoruz.”



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder