RUSYA’YLA İŞ TUTMAK
SURİYE’DE BARIŞI SAĞLAMANIN EN İYİ YOLU OLABİLİR
David
Ignatius (Washington Post gazetesi köşe yazarı, ödüllü
gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde yer alan casusluk romanı
yazarı)
Washington Post,
4.7.2017
Tercüme: Zahide Tuba Kor
Tabka/Suriye
Bu Cuma günü Donald
Trump, [Z.T.K. G20 Zirvesi için Almanya’nın] Hamburg
şehrinde Vladimir Putin’le buluştuğunda her iki devlet başkanının da zihninin
gerisinde ABD’nin baş müttefiki Suriye Demokratik Güçleri milis kuvvetinin
kullandığı bir sembol olacaktır. Bu sembolde Suriye’yi koyu mavi Fırat Nehri
hattıyla ikiye bölen bir Suriye haritası var.
Fırat Nehri, batı tarafta Rusya destekli Suriye rejimi
ile doğu tarafta ABD destekli Kürtlerin liderliğini yaptığı SDG arasındaki
gayriresmi “çatışmasızlık” hattını çiziyor. Geçtiğimiz haftalarda iki güç, bu
hattın işe yarar şekilde düzeltilmesini müzakere ettiler, Esed Gölü üzerindeki
bu cephe şehri [Z.T.K. yani Tabka] yakınlarından Fırat Nehri
kıyısındaki Kerame ilçesine uzanan aşağı yukarı 130 kilometrelik bir yay
çizerek…
Bu tampon bölge üzerinde ABD-Rusya anlaşması ümit verici
bir gelişme. Bu hat, ABD ve müttefiklerinin İD’i başkenti Rakka’dan
temizlemesine, güneydoğudaki Deyrezzor şehrini ise Rusya ve Suriye rejiminin
almasına imkanı veriyor ve böylelikle savaşan tarafların birbirlerine girmesi
yerine İD’e odaklanmasını sağlıyor.
G20 zirvesinde Trump ve Putin’in görüşmesi gereken husus,
sözkonusu ayrışma hattına ilişkin bu son anlaşmanın Suriye’de daha geniş çaplı
bir Amerikan-Rus işbirliğinin modeli olup olmayacağı. Böyle bir geniş çaplı
model, İD’in yenilgiye uğratılmasına, savaş yorgunu parçalanmış Suriye’nin
istikrara kavuşmasına ve nihayet bir siyasi geleceğin tartışılmasına
çabalayacaktır. Peki, bu uygulanabilir mi?
Suriye’de Rus-Amerikan işbirliğinin önünde şu an için
devasa bir engel var: Bu, Ukrayna’yı işgal eden, ABD ve Avrupa seçimlerine
karışan ve Suriye’ye müdahale eden Rus rejimini meşrulaştıracaktır. Putin’in
ismi dahi bu günlerde Kongre’de ve Amerikan medyasında bir zehir gibi ve
Trump’a sadece taviz vermeyi düşündüğü için dahi lanetler yağıyor.
Bu olumsuzluklara karşı sadece bir tek olumlu argüman
var: Rusya’yla çalışmak, Suriye’de şiddetin düzeyini düşürmenin ve sonunda bu
trajik savaştan çıkışı sağlayabilecek daha sakin, daha ademi merkeziyetçi bir
ülkenin temelini atmanın belki de tek yolu.
Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ve Savunma Bakanı Jim
Mattis’in Rusya’yla seçenekleri araştırmayı desteklediği söyleniyor. Salı günü
üst düzey bir Dışişleri yetkilisi dedi ki “Bunun potansiyelini görüyoruz.
Şimdiye kadar Rusya bu konuda bizle ciddiyetle çalıştı.”
Ancak Milli Güvenlik Konseyi’nde görev yapan bazı
şahinler ve Kongre üyeleri arasında aksi bir görüş de var. Buna göre Rusya’yla
birlikte çalışmak, Moskova’nın müttefiki İran ve Beşşar Esed’in Suriye rejimini
güçlendirecek ve Suriye’nin geleceğinde onların da bir rol almasına yeşil ışık
yakacaktır.
Bu görüşün uç bir versiyonuna göre ABD; İran ve onun
Suriye ile Irak’taki Şii milislerinin, Irak’ı Lübnan’a bağlayacak Suriye’nin
güneydoğusu boyunca uzanan bir koridor elde etmelerini engellemek maksadıyla
askeri harekâta girişmeli. Bu militanca duruş, iki pratik noktayı görmezden
geliyor: Birincisi, İran zaten böyle bir koridora sahip; ama bu, ABD veya
İsrail’i tehlikeli silah sevkiyatına karşı saldırıya geçmekten durdurmuyor.
İkincisi, Şii milislere bir saldırı, ABD’yi Ortadoğu’ya da yayılabilecek uzun
ve maliyetli bir savaşın içine çekebilir.
Fırat çatışmasızlık yayının kurulma süreci incelenmeye
değer; zira bu, Rusya’nın kamuoyu önündeki ve kapalı kapılar ardındaki
hareketlerinin aslında ne denli farklı olduğunu gözler önüne seriyor. ABD’li
bir yetkiliye göre, bundan 18 ay evvel bir Rus yetkili ilk kez Fırat Nehri’nin
sınır olmasını teklif etmiş. Ama bu resmiyete dökülmediğinden iki ülke
geçici/gayriresmi temelde hareket etmiş.
Bu kabataslak çatışmasızlık sistemi üç düzeyde işlemiş.
Albaylar düzeyinde günlük yürüyen telefon müzakerelerine ek olarak, Bağdat’taki
Amerikan karargâhı ile Tartus’taki Rus karargâhı arasında tuğgeneraller
düzeyinde ara sıra temaslar gerçekleşiyormuş. Büyük meseleler ise Amerikalı
Korgeneral Stephen Townsend ve onun Rus mevkidaşı Sergei Surovikin’e götürülüyormuş.
Geçen ay Suriye tankları, Amerikalı komutanlara göre
gayriresmi ayrım hattının kuzeyine ilerlediğinde bir kriz patlak verdi. Bu
küçük Suriye kuvvetine bir Su-22 Suriye savaş uçağı eşlik ettiğinde ABD bu
uçağı düşürdü. Ruslar temasları kestiklerini ilan ettiler ki bir ABD’li
yetkilinin hatırladığına göre “ilk birkaç saat, son derece riskliymiş.” Ama
Ruslar sessiz sedasız görüşmeleri yeniden başlatmış ve Haziran ayı sonuna kadar
iki taraf, koordinatları tam olarak çizerek bu yay üzerinde resmen anlaşmış.
Benzer bir Amerikan-Rus işbirliği, geçtiğimiz haftalarda
Suriye’nin güneybatısında yükselen tansiyonu da düşürmüş. Bu görüşmeler,
sözkonusu bölgeye sınırdaş olan İsrail ve Ürdün tarafından da desteklenmiş. Bu
da çatışmanın nasıl yatışabileceğine dair potansiyel bir model sunuyor.
Rusya’yla Suriye’de işbirliği, Moskova’nın eski
hareketleri dikkate alındığında, nahoş olacaktır. Ama onları elinin tersiyle
itmek de bu kırılgan ülkeyi her an her şeyin yaşanabileceği bir parlama
noktasında tutacaktır ki bunun bütün taraflar için işi daha da beter hale
sokması kuvvetle muhtemeldir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder