2 Ağustos 2017 Çarşamba

D.IGNATIUS: RUSYA’YLA İŞ TUTMAK SURİYE’DE BARIŞIN EN İYİ YOLU OLABİLİR



RUSYA’YLA İŞ TUTMAK SURİYE’DE BARIŞI SAĞLAMANIN EN İYİ YOLU OLABİLİR

David Ignatius (Washington Post gazetesi köşe yazarı, ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde yer alan casusluk romanı yazarı)
Washington Post, 4.7.2017

Tercüme: Zahide Tuba Kor

Tabka/Suriye
Bu Cuma günü Donald Trump, [Z.T.K. G20 Zirvesi için Almanya’nın] Hamburg şehrinde Vladimir Putin’le buluştuğunda her iki devlet başkanının da zihninin gerisinde ABD’nin baş müttefiki Suriye Demokratik Güçleri milis kuvvetinin kullandığı bir sembol olacaktır. Bu sembolde Suriye’yi koyu mavi Fırat Nehri hattıyla ikiye bölen bir Suriye haritası var.
Fırat Nehri, batı tarafta Rusya destekli Suriye rejimi ile doğu tarafta ABD destekli Kürtlerin liderliğini yaptığı SDG arasındaki gayriresmi “çatışmasızlık” hattını çiziyor. Geçtiğimiz haftalarda iki güç, bu hattın işe yarar şekilde düzeltilmesini müzakere ettiler, Esed Gölü üzerindeki bu cephe şehri [Z.T.K. yani Tabka] yakınlarından Fırat Nehri kıyısındaki Kerame ilçesine uzanan aşağı yukarı 130 kilometrelik bir yay çizerek…
Bu tampon bölge üzerinde ABD-Rusya anlaşması ümit verici bir gelişme. Bu hat, ABD ve müttefiklerinin İD’i başkenti Rakka’dan temizlemesine, güneydoğudaki Deyrezzor şehrini ise Rusya ve Suriye rejiminin almasına imkanı veriyor ve böylelikle savaşan tarafların birbirlerine girmesi yerine İD’e odaklanmasını sağlıyor.
G20 zirvesinde Trump ve Putin’in görüşmesi gereken husus, sözkonusu ayrışma hattına ilişkin bu son anlaşmanın Suriye’de daha geniş çaplı bir Amerikan-Rus işbirliğinin modeli olup olmayacağı. Böyle bir geniş çaplı model, İD’in yenilgiye uğratılmasına, savaş yorgunu parçalanmış Suriye’nin istikrara kavuşmasına ve nihayet bir siyasi geleceğin tartışılmasına çabalayacaktır. Peki, bu uygulanabilir mi?
Suriye’de Rus-Amerikan işbirliğinin önünde şu an için devasa bir engel var: Bu, Ukrayna’yı işgal eden, ABD ve Avrupa seçimlerine karışan ve Suriye’ye müdahale eden Rus rejimini meşrulaştıracaktır. Putin’in ismi dahi bu günlerde Kongre’de ve Amerikan medyasında bir zehir gibi ve Trump’a sadece taviz vermeyi düşündüğü için dahi lanetler yağıyor.
Bu olumsuzluklara karşı sadece bir tek olumlu argüman var: Rusya’yla çalışmak, Suriye’de şiddetin düzeyini düşürmenin ve sonunda bu trajik savaştan çıkışı sağlayabilecek daha sakin, daha ademi merkeziyetçi bir ülkenin temelini atmanın belki de tek yolu.
Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ve Savunma Bakanı Jim Mattis’in Rusya’yla seçenekleri araştırmayı desteklediği söyleniyor. Salı günü üst düzey bir Dışişleri yetkilisi dedi ki “Bunun potansiyelini görüyoruz. Şimdiye kadar Rusya bu konuda bizle ciddiyetle çalıştı.”
Ancak Milli Güvenlik Konseyi’nde görev yapan bazı şahinler ve Kongre üyeleri arasında aksi bir görüş de var. Buna göre Rusya’yla birlikte çalışmak, Moskova’nın müttefiki İran ve Beşşar Esed’in Suriye rejimini güçlendirecek ve Suriye’nin geleceğinde onların da bir rol almasına yeşil ışık yakacaktır.
Bu görüşün uç bir versiyonuna göre ABD; İran ve onun Suriye ile Irak’taki Şii milislerinin, Irak’ı Lübnan’a bağlayacak Suriye’nin güneydoğusu boyunca uzanan bir koridor elde etmelerini engellemek maksadıyla askeri harekâta girişmeli. Bu militanca duruş, iki pratik noktayı görmezden geliyor: Birincisi, İran zaten böyle bir koridora sahip; ama bu, ABD veya İsrail’i tehlikeli silah sevkiyatına karşı saldırıya geçmekten durdurmuyor. İkincisi, Şii milislere bir saldırı, ABD’yi Ortadoğu’ya da yayılabilecek uzun ve maliyetli bir savaşın içine çekebilir.
Fırat çatışmasızlık yayının kurulma süreci incelenmeye değer; zira bu, Rusya’nın kamuoyu önündeki ve kapalı kapılar ardındaki hareketlerinin aslında ne denli farklı olduğunu gözler önüne seriyor. ABD’li bir yetkiliye göre, bundan 18 ay evvel bir Rus yetkili ilk kez Fırat Nehri’nin sınır olmasını teklif etmiş. Ama bu resmiyete dökülmediğinden iki ülke geçici/gayriresmi temelde hareket etmiş.
Bu kabataslak çatışmasızlık sistemi üç düzeyde işlemiş. Albaylar düzeyinde günlük yürüyen telefon müzakerelerine ek olarak, Bağdat’taki Amerikan karargâhı ile Tartus’taki Rus karargâhı arasında tuğgeneraller düzeyinde ara sıra temaslar gerçekleşiyormuş. Büyük meseleler ise Amerikalı Korgeneral Stephen Townsend ve onun Rus mevkidaşı Sergei Surovikin’e götürülüyormuş.
Geçen ay Suriye tankları, Amerikalı komutanlara göre gayriresmi ayrım hattının kuzeyine ilerlediğinde bir kriz patlak verdi. Bu küçük Suriye kuvvetine bir Su-22 Suriye savaş uçağı eşlik ettiğinde ABD bu uçağı düşürdü. Ruslar temasları kestiklerini ilan ettiler ki bir ABD’li yetkilinin hatırladığına göre “ilk birkaç saat, son derece riskliymiş.” Ama Ruslar sessiz sedasız görüşmeleri yeniden başlatmış ve Haziran ayı sonuna kadar iki taraf, koordinatları tam olarak çizerek bu yay üzerinde resmen anlaşmış.
Benzer bir Amerikan-Rus işbirliği, geçtiğimiz haftalarda Suriye’nin güneybatısında yükselen tansiyonu da düşürmüş. Bu görüşmeler, sözkonusu bölgeye sınırdaş olan İsrail ve Ürdün tarafından da desteklenmiş. Bu da çatışmanın nasıl yatışabileceğine dair potansiyel bir model sunuyor.

Rusya’yla Suriye’de işbirliği, Moskova’nın eski hareketleri dikkate alındığında, nahoş olacaktır. Ama onları elinin tersiyle itmek de bu kırılgan ülkeyi her an her şeyin yaşanabileceği bir parlama noktasında tutacaktır ki bunun bütün taraflar için işi daha da beter hale sokması kuvvetle muhtemeldir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder