ERMENİSTAN, AZERBAYCAN VE TEHLİKELİ BİR ÇATIŞMA
George Friedman (Amerikalı siyaset bilimci, Stratfor’un
kurucusu ve 2015 yılına kadar başkanı, Geopolitical Futures’ın kurucusu ve
yöneticisi)
Geopolitical
Futures, 4.4.2016
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
(…)
Uzak bölgelerdeki savaşlar birçoklarını pek de ilgilendirmez, ama şu
unutulmamalı ki ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan beri müdahil olduğu savaşların
tamamı çıkarlarımızı çok da ilgilendirmeyen uzak bölgelerdeydi. Dağlık
Karabağ’ı anlamak önemli; ABD doğrudan müdahil olacağı için değil, ABD tam da
bu tarz çatışmalara müdahilliğe eğilimli olduğundan...
(…)
Kafkaslar hem stratejik hem de istikrarsız bir bölge. (…)
İlk önce Çarlar ve daha sonra defalarca Sovyetler tarafından belirlenen
Kafkas devletlerinin sınırları son derece keyfi. Mevcut sınırlar adeta
üzerinde savaşmak için çizilmiş. Burası hafızanın eski, ruh halinin/tepkilerin
kısa süreli olduğu bir bölge. Her ülkenin iddiaları ve öfkeleri bir dereceye
kadar meşru. (…) Burası savaşların çok çok uzun yıllar sürdüğü bir alan; zira
bölgenin coğrafi koşulları herhangi bir savaşın neticeye varmasını
zorlaştırıyor. (…) Dağlık Karabağ’ı da bu şekilde görebilirsiniz. Küçük bir
ülkenin küçük bir parçası; ama unutulması veya üzerinde uzlaşılması mümkün
değil.
Bölgede barış varsa eğer, dışarıdan dayatılmıştır. En son emperyal
tecrübe Rusya ve SSCB’yle yaşandı. Kafkaslar stratejik nedenlerle önemli. Zira
Türklerin ve Farsların Rusya’nın kalbine ulaşmasına bir engel. Sovyetlerin
çekilmesinden bu yana bölge geleneksel iç kavgalarla malul; ama dış güçler de
bölgeyi manipüle ediyor ve nüfuzlarını yaymaya çalışıyor. (…)
Bölgedeki joker kartı ABD. 2008’de Rusya’yla savaşından evvel
Gürcistan’ı destekledi; ama o dönemde bölgede Rusları engelleyecek [askeri] birliklere
sahip değildi. ABD Ermenistan’ın Rusya’yla yakın bağlarına karşı çıkıyor; ama
–kendisi için ikincil önem arz eden– bölge politikasını sınırlandıran önemli
bir Ermeni nüfusuna sahip. Azerbaycan’ın insan hakları siciline karşı çıkıyor;
ama Afganistan’a askeri birlik ve teçhizat yollamak için Azeri tesislerini
kullanıyor.
Her büyük gücün bölgede kendi stratejik çıkarları var. Ruslar için
Çeçenistan ve Dağıstan volkanları üzerine inşa edilen Kuzey Kafkasları elde
tutmak stratejik bir zorunluluk. Kuzeyde güvenliğini sağlamak için Rusya güneyi
dengede tutmak ve Türk, İran ve –hepsinden önemlisi– ABD nüfuzuna karşı koymak
zorunda.
(…)
ABD içinse bölge ya hiçbir önem arz etmiyor ya da nadiren önem taşıyor.
Eğer ABD Rusya’yı çevreleme stratejisini uygulayacaksa bu sadece Orta
Avrupa’yla sınırlı tutulamaz. Bu stratejiyi Hazar Denizi çevresindeki ülkelere
de yaymak zorunda. Şimdiye kadar bunu tahayyül etmek oldukça zordu; çünkü
Türkiye, Baltık Denizi’nden [Z.T.K.
Yazar, Karadeniz diyeceğine yanlışlıkla Baltık Denizi demiş olmalı] Hazar
Denizi’ne kadar bu hattı fiziksel olarak engelliyordu. Ama şimdi Ruslarla
ilişkilerinin çökmesiyle birlikte ABD’nin Türkiye’yle ilişkilerini –geçen hafta
Washington’daki kaosa rağmen [Z.T.K. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son Washington
ziyaretini kastediyor]– yeniden canlandırması mümkün ve ardından bölge,
özellikle de Gürcistan ve –İran ve Rusya’yla sınır komşusu tek ülke olan–
Azerbaycan, hayati birer değer haline gelecek.
Dağlık Karabağ’daki savaş bağlamında, –petrol zengini olan ve bu nedenle
[son zamanlarda] bir anda nakit fakirine dönüşen– Azerbaycan için
Ermenistan’da bir başarı, ekonomik problemlerin yaşandığı bir dönemde devletin
yetkinliğinin bir sembolü olacaktır. Azerilerin çatışmaları başlattığına dair
elimde hiçbir delil yok, ama her halükarda onlara bir fırsat sunduğu açık.
Ermenistan’la çatışırken, aslında Rusların bir vekiliyle ve Türklerin
düşmanıyla çatışıyorlar. Bu yüzden Türkiye Azerbaycan’a destek için hemen
ortaya atladı. Bu ne türden bir destek olabilir henüz net değil; ancak
Türkiye’nin elinde de birtakım kaynaklar/araçlar bulunduğundan [oynayacağı
rol] göz ardı edilmemeli. Ruslar hemen arabuluculuk teklif ettiler. Dünyada
istikrara kavuşturucu bir güç olarak kendilerini yeniden konumlandırmaya
çalışıyorlar. Teklifleri ses getirdi/işe yaradı – ki bu da “Acaba çatışmaların
patlak vermesinde Rusların parmağı var mıdır?” sorusunu akıllara getiriyor. Bu
arada ABD geri duruyor ve yavan sözlerle yetiniyor. Henüz sonuç üzerinde hiçbir
çıkarı yok.
Aslında Azerbaycan ve Ermenistan dışında başka herhangi bir devletin de
Dağlık Karabağ üzerinde bir çıkarı yok. Bakü’deyken bir gazeteci bana Dağlık
Karabağ meselesinde ve Azerbaycan’ın bu toprakları geri alma hakkı konusunda
ABD’nin duruşunun ne olduğunu sormuştu. Ben de Dağlık Karabağ’ın kimin elinde
olacağı meselesi ABD’nin hiç de umurunda değil ve bu yüzden Azerbaycan bu
toprakları ister geri alsın ister almasın Washington’ın herhangi bir itirazı
olmayacaktır cevabını vermiştim.
(…) Dağlık Karabağ bu iki taraf dışında çok az ülkenin umurunda olsa da
bölge tarihi olarak hayati bir alanda. (…) Bir çatışma Rusya, Türkiye, İran ve
ABD’yi içine çekebilir. “Çekebilir” kelimesi “çekecektir” ile aynı manayı
taşımaz; ama bu meseleyi ciddiye almak için yeterli bir sebep.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder