İSTİKRARSIZLIĞA DÖNÜŞ: GÖÇ VE BÜYÜK GÜÇ POLİTİKALARI BATI BALKANLARI
NASIL TEHDİT EDİYOR
Francisco de Borja Lasheras (Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nde araştırmacı)
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi, 21.3.2016
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
“İstikrarsızlığa dönüş: Göç ve büyük güç politikaları Batı Balkanları
nasıl tehdit ediyor” başlıklı rapor, Batı Balkanlarda yaşanan yeni “büyük güç”
oyununu inceliyor. Diğer dış politika meydan okumaları karşısında AB, toplu
olarak Batı Balkanlardaki “stratejik topu elinden düşürdü/çuvalladı” ve büyük
ölçüde yönetimsel, zaman zaman da tutarsız bir yangını söndürme yaklaşımını
benimsedi. Çözülmemiş çatışmalar, örtük/potansiyel gerilimler ve zayıf kurumlar
AB’nin dönüştürücü gücü önünde bir engel olmaya devam ediyor. AB’nin sürekli[lik
kazanan] krizleri, gücünü daha da zayıflatarak bölgedeki itibarını ve
cazibesini azaltıyor.
AB’nin hissedilen bu başarısızlığı, diğer güçlere -başta Rusya olmak
üzere Türkiye, Çin ve Körfez ülkelerine- kendi çıkarlarını savunmak için alan
açıyor. Rusya, diğer eski Sovyet coğrafyasında olduğu gibi, burada da bir dizi
rol oynuyor: Bosna, Makedonya ve Karadağ’da yıkıcı/bozucu bir aktör; Batı ve
Avrupa karşıtı muhafazakâr söylemin ve kurbanlık hissiyatının güçlü bir yankı
bulduğu Sırbistan ve bölgenin diğer Ortodoks köşelerinde de siyasi elitlerle ve
milliyetçi gruplarla ortak davalar tesis ediyor. Kremlin’e mahsus anti-liberal
milliyetçiliği pazarlayarak, askeri yardım vaadiyle ve üstü örtülü enerji
tahakkümü tehdidiyle Rusya, Avrupa’nın yakın çevresinde nüfuzunu giderek
artırıyor. Türkiye buna karşı Müslümanları ve Arnavutları cezbediyor. Rusya ve
Türkiye’nin nüfuzu, Batı Balkan ülkelerindeki sosyoekonomik duraklama, beyin
göçü ve gelecek beklentisinin kalmamasıyla birleşince reformlardan geri adım
atılması ve otoriterliğin artması için verimli bir alan sağlıyor. Bu da, doğu
ile batı arasında sıkışan eski Yugoslavya’ya dönen Putinvari veya Erdoğanvari
bölgesel diktatörlerin ortaya çıkmasına yol açıyor.
Rapora göre, Avrupa nüfuzunu yeniden tesis etmek ve jeopolitik rekabetin
en olumsuz etkilerini hafifletmek için AB, artık eski tas eski hamam devam
edemez. Salt genişleme politikası yaklaşımı yeterli değil, hele de AB’nin
dayandığı model içeriden ve dışarıdan sarsılmışken.
(…)
(…) Batı Balkan liderlerini cezbeden Rusya’yla veya diğer dış güçlerle
ittifaka karşı onlara stratejik entegrasyon teklif edilmelidir, tabii AB dış
politikasıyla stratejik uyuşma karşılığında.
(…)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder