30 Nisan 2016 Cumartesi

G.FRIEDMAN - BELÇİKA, TÜRKİYE VE IŞİD’İN STRATEJİSİ


BELÇİKA, TÜRKİYE VE İSLAM DEVLETİ’NİN STRATEJİSİ

George Friedman (Amerikalı siyaset bilimci, Stratfor’un kurucusu ve 2015 yılına kadar başkanı, Geopolitical Futures’ın kurucusu ve yöneticisi)
Geopolitical Futures, 22.3.2016

Tercüme: Zahide Tuba Kor

Bu hafta içinde IŞİD tarafından iki saldırı gerçekleştirildi, biri Türkiye’de diğeri Belçika’da. İki saldırının ardı ardına gelmesi bir tesadüf olabilir; ama İslam Devleti (İD), diğer terör örgütlerine kıyasla çok daha stratejik hareket ediyor ve saldırıları koordine etme kapasitesine sahip. Peki, saldırı için niye Belçika ve Türkiye’yi seçtiler?

Birincisi, her iki ülkede de adamları var. Türkiye Müslüman bir ülke ve İD Türklerden adam devşirebiliyor, gerektiğinde diğer adamlarını da Türkiye’ye sevk edebiliyor. Belçika’da da İD’in adam devşirip hücreler oluşturabileceği önemli bir Müslüman nüfus var. Ama tabii aynısı başka birçok ülke için de geçerli.

İlginç olan şu ki, bu saldırılar İD’in stratejik açıdan önemli saydığı ülkelere yönelik yapıldı. Türkiye’nin önemi aşikâr. Ortadoğu’daki büyük güçlerden biri. Şu anda bozulmuş olsa da daha evvel görece yumuşak ilişkileri vardı. Türkiye’yi hedef alarak bir düşmanı vurabileceğini sempatizanlarına gösterdi. Yine İD, -sözkonusu saldırıyla- bu ülke içindeki muhtemel cihatçılarını, Ankara’nın Suriye ve Irak’ta İD’i vurma kapasitesini siyasi ve askeri olarak zayıflatacak şekilde Türkiye’yi hedef alması için cesaretlendireceği ümidinde. İD Türkiye’nin davranışlarını şekillendirmeye çalışıyor. Türkiye’nin bölgede muazzam bir mevcudiyeti sözkonusu ve aynı zamanda İD’e Arap olmayan bakışın da bir sembolü.

Belçika ise sadece Avrupa’nın merkezindeki ülkelerden biri değil, aynı zamanda AB’nin başkenti niteliğinde ve NATO’nın karargahlarına yakın. İD Belçika’yı vurarak düşman saydığı Avrupa’nın da merkezini vurmuş oldu.

İşte bu, bizi stratejik olarak meselesinin kalbine götürüyor. Türkiye ve Avrupa beraberce, İD’le mücadelenin potansiyel bir merkezi. Bu girişimi caydırabilmesinin veya [kendisine karşı] harekete geçme kabiliyetini zayıflatabilmesinin tek yolu/ihtimali, onlara karşı düzenleyeceği terör saldırıları. Eğer operasyonlar başarılı olursa iki şeyi yapacaklar: Birincisi, bu saldırılar, ağır bilançosu yüzünden İD’e düşmanlık konusunda her ülkede halklar nezdinde bir bölünme yaratacak [Z.T.K. yani halk içinden biz niye İŞİD’e karşı mücadeleye bulaşıyoruz şeklinde itirazlar yükselecek]. İkincisi, İD bunu çok sayıda adam devşirebilmek için kullanacak. Kısa vadede olmasa bile, [saldırıların] kaçınılmaz sonucu olarak [Müslüman] halka karşı baskı ve sıkı denetim ileride yeni elemanlar devşirmesini sağlayabilecektir.

İD şu anda konvansiyonel güçlerin ciddi bir baskısı altında ve Irak ile Suriye arasındaki sınır giderek daralıyor. Muhtemel düşmanlarını istikrarsızlaştırması lazım. İstanbul’un merkezindeki Taksim’de turistlere saldırı bir strateji. Avrupa’nın başkentine saldırı da bir başka strateji. İD Suriye ve Irak’ta sıkıştırıldıkça konvansiyonel bir güç olmaktan çıkıp isyancı [örgüt] rolüne bürünüyor. (…)


Bu anlamda İD’in seçenekleri azalıyor. Ama öte yandan kendisine yönelik iki potansiyel tehdit olan Türkiye ve Belçika’ya saldırıyor, bu ülkeler içindeki kaynaklarını kullanıyor ve pozisyonunu güçlendirebilecek karşılıklar üretiyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder