“SURİYE’NİN KUZEYİ, ÇOCUKLUKLARINI YAŞAMAYAN
ÇOCUKLARLA VE GENÇLİKLERİNİ YAŞAYAMAYAN GENÇLERLE DOLU
XX (Azez’de yaşayan Tel Rıfatlı 17 yaşında bir
genç kız. Altı kardeşin ikincisi. 2013-2017 yılları arasında Türkiye’de
yaşamış. Babasının görevi nedeniyle Suriye’ye geri dönmüşler. Şu an lise son
sınıf öğrencisi.)
Suriye/Azez, 26.2.2024
NOT: Blogda yer alan 900 küsur içeriğe http://ortadogugunlugu.blogspot.com.tr/2018/01/bu-blogda-neler-var.html linkinden
toplu olarak ulaşabilirsiniz.
Suriye’nin kuzeyinde gençlerin hayatı nasıl, günlerini
nasıl geçiriyorlar?
Çok şükür ailemin maddi durumu nispeten iyi. Ama
Suriye’de yaşamak maddi-manevi her açıdan zor. Hayat pahalılığı yüzünden Suriye’nin
kuzeyinde artık çok fazla çocuk ve genç çalışmak zorunda. Kız-erkek fark
etmiyor. Küçük çocuklar bile çiçek vs. satıyor. Bu çocukların birçoğu
ailelerini ya savaşta ya depremde ya da pandemide kaybettiler. Veya ailelerinde
hastalar var. Burada özellikle kanser hastalığı iyice yayıldı. Kanserliler için
bağış toplama organizasyonu oluyor; çünkü bazılarının beş kuruş bile parası yok.
O yüzden çocuklar çalışmak zorunda.
Annem, az önce mahallemizdeki beş çocuklu bir
aileden bahsetti. Annenin zihinsel problemleri olup çok hastaymış. Baba da
anneye baktığı için çalışamıyormuş; hanımını tedavi ettirebilmek için dört ay
evvel böbreğini satmış. Oturdukları ev çok kötüymüş. Yiyebilecekleri yemekleri
bile yokmuş. En büyük kızı on yaşında olup ilkokul ikinci sınıfa gidiyormuş.
Küçük kardeşlerine bakabilmek, onlara annelik yapabilmek için okulu bırakmak
zorunda kalmış... Burası, çocukluklarını yaşamayan çocuklarla, gençliklerini
yaşayamayan gençlerle dolu.
Özellikle erkek çocukların birçoğu hem okuyor
hem çalışıyor. Daha iyi imkânı olan çocuklar mahallede arkadaşlarıyla oyun
oynuyor. Lise öğrencilerinin temel derdi ise soruların Türkiye’den geldiği
mezuniyet sınavları. Nasıl geçeceğiz diye kara kara düşünüyorlar. Birçok
üniversite öğrencisi ise maddi sıkıntılarla boğuşuyor. Üniversitelerdeki
gençlerin kız-erkek neredeyse hepsi harç ödeyebilmek için artık hem çalışıp hem
okumak zorunda, ki harçlar öyle büyük meblağlar da değil. Yaklaşık 200 dolar. Nice
başarılı öğrenci sırf üniversite harçları yüzünden okuyamıyor.
Halihazırda eğitim şartları kötü. Özellikle
pandemi başarımızı olumsuz etkiledi. Ayrıca öğretmen maaşları çok az olduğu
için okullarda eğitim süresi de kısaldı. Hatta bazen maaş düşüklüğünden
öğretmenler grev yapıp okula gelmiyor. [Şubat ayındaki Suriye ziyaretlerimde öğretmen maaşını sorduğumda 70 ila 100 dolar arasında değiştiği söylendi.]
Pandemi döneminde eğitim oldu mu? Mesela bizde
uzaktan eğitim yapıldı.
Koronavirüs burada Türkiye’deki kadar
yayılmadığı halde pandemi yüzünden okullar iki yıl tamamen kapalı kaldı. Sadece
9. ve 12. sınıflarda eğitim oldu. Kuzey Suriye, Türkiye’ye bağlı olduğundan orada
alınan kararlar burada uygulanıyor. Mesela ben 7. ve 8. sınıftaydım; hiç eğitim
görmedik, sadece sınavlara girdik. Bazı özel okullarda uzaktan eğitim programı
takip edildi sadece. Bazı aileler çocuklarını evde çalıştırdı. Ama çoğunluk
eğitim görmedi. Bir de bizim eğitim programımız Türkiye’de hazırlanıyor.
Haftada sadece iki saat Türkçe dersi görüyoruz ve henüz A1 seviyesinde değiliz;
ama sınavlarda bize B1 konularını soruyorlar. Çok zorlanıyoruz.
Peki, çocuklar ve gençler boş vaktini nasıl
geçiriyor?
Erkekler, arkadaşlarıyla sokakta vakit
geçiriyorlar. Biz kızlar ise erkekler kadar özgür hareket edemiyoruz. Burası
Türkiye gibi değil. Genç kızların çoğu anneleriyle ev işi yapıyorlar.
Özellikle 16-20 yaş aralığındaki genç
erkeklerde uyuşturucu kullanımı epeyce arttı. Bu arada çocuklarda bile
uyuşturucu kullanımı var. Geçenlerde bir arkadaşı amcamı arayıp 14 yaşındaki oğluna
ağrı kesici Parol diye uyuşturucu verildiğini anlatmış. Oğlunu hastaneye götürüp
kan aldırdığında doktorlar vücudunda az miktarda uyuşturucu tespit etmiş. Çocuk
içtiğinin uyuşturucu olduğunun farkında değil. Ne kadar yaygınlaştığını bu
örnekten anlayın. Kurtarılmış bölgeleri yöneten bir lider, bir başkan yok. Bu
şartlar altında uyuşturucuyu önlemek çok zor.
Savaştan evvel Suriyeliler parklarda ve
bahçelerde çok gezerler, sık sık ev ziyaretleri yaparlardı. Bu gelenek devam
etmiyor mu?
Eskisi gibi dışarıda gezip dolaşacak yerler pek
yok. Zaten tüm Azez’de bir tane park bahçe var. Orada da çok fazla olay
yaşanıyor. Bir de bazılarının âdetinde kızların gezip dolaşması ayıptır. O
yüzden pek dışarı çıkmıyorlar.
Çocuklar ve gençler savaştan nasıl etkilendi?
Çocuklar savaştan fiziksel olarak zarar gördüler,
güçsüzleştiler. Gazze’de şu an olanların benzerini biz yıllar boyunca yaşadık. Dinde
de, uluslararası hukukta da kullanımı yasak olan kimyasal silahlara maruz
kaldılar ve bu silahların sağlık üzerindeki olumsuz etkilerini şimdilerde
görüyoruz. Akciğer kanseri çocuklar var. Bazıları soluk borusu iltihabından
muzdarip. Çeşitli akciğer hastalıkları var. Su kaynaklı hastalıklar da mevcut.
Gençlerde intihar eğilimi çok diye duyuyorum. Doğru mu?
Doğru. Arkadaşlarımdan biri bana “Haram olmasa çoktan intihar etmiştim” dedi. Böyle düşünenlerin sayısı az değil. Azez'de büyük bir alışveriş merkezi var. Bir hafta evvel bir genç orada intihar girişiminde bulundu; fotoğrafları ve videoları her yerde paylaşıldı. Genç, videoda “Hayat çok zor ve artık yaşamaya değer bir şey kalmadı” diyordu. Birçok genç intihar etmeyi aklından geçiriyor. “Bu yaşadığımız nasıl bir hayat?” diye sorguluyorlar. Böyle kötü bir hayatı hak etmediklerini düşünüyorlar.
Arkadaşlarının veya senin mutlu olduğunuz, üzüldüğünüz ve endişe duyduğunuz şeyler neler?
Ben güven içinde yaşıyorum, yeterli gelirimiz
var ve anne-babam hayatta. Çok şükür. Beni en çok üzen, buradaki birçok çocuğun
yetim veya öksüz olması. Birçoğu savaşta ailesinden kayıplar verdi. Bugün acaba
yemek yiyebilecek miyiz endişesiyle yaşayanlar var. Paraları yok, yardım yok. Çünkü
yardım derneklerine yapılan bağışlar, Türkiye’deki deprem ve Gazze’deki savaş nedeniyle
çok azaldı. Sınıfımda bir kız öğrenci var; dört senede bir, sadece tek bir çift
ayakkabı satın alabiliyorlar.
Başarılı
birçok öğrenci maddi imkânsızlık yüzünden üniversiteye gidemiyor. Zaten
buradaki -Gaziantep ve er-Râî dışındaki- üniversitelerin de diplomalarının
uluslararası geçerliliği yok. Buradaki bazı gençler üniversiteyi Türkiye’de
okuyabilmek için çok çaba harcıyor. Buna mukabil Türkiye’de yaşayan Suriyeli
öğrenciler için Türk üniversitelerinde harçlar çok yüksek olduğundan Suriye’ye
geri dönüp burada eğitimine devam eden gençler de var.
Tekrar sormak istiyorum. Seni ve arkadaşlarını
mutlu eden şeyler neler? Hangi anlarda mutluluk hissediyorsunuz?
Bizi mutlu eden bir şey yok. Belki betonarme okulu
olmak ve doğru düzgün sınıfta ders görmek bir mutluluk sebebi olabilir. Benim
okulum konteyner. Yazları sınıflar çok sıcak, yanıyoruz; kışları çok soğuk, donuyoruz.
Suriye’de yaşamak gerçekten çok zor. Birçok öğrenci depresyonda ya da içe
çekilmiş, kendisini toplumdan soyutlamış durumda. Belki psikolojik destek almak
kişiye kendisini iyi hissettirebilir. Ama burada yeterince psikolog ve psikiyatrist
de yok.
Türkiye’de dört sene yaşamışsın, kıyas imkânın
vardır. Türkiye’deki hayat ile Suriye’deki arasında ne gibi farklar var?
Türkiye Suriye’deki gibi bir savaş yaşamadı ve
buradaki savaş da hala bitmiş değil. Dolayısıyla iki ülkedeki hayat birbirinden
çok farklı. İstanbul’un okullarıyla buradakiler arasında büyük farklar var. Alışveriş
mekanları da öyle. Suriye’de hayat özellikle gençler için çok zor, maddi-manevi
baskı altındalar. Ev düzecek paraları olmadığı için evlenemiyorlar. İleride
ailelerinin, çocuklarının geçimini nasıl sağlayacaklarını, onlara onurlu bir
hayatı nasıl sunacaklarını kara kara düşünüyorlar. Suriye’de gençler her şeye
kendi çabalarıyla ulaşmak zorundalar. Ebeveynleri de dahil kimse onların
ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Bir de Türkiye’de kızların tek başına dışarı
çıkma özgürlüğü var. Burada ise kötü gözle bakıldığından, hatta laf
atıldığından biz bunu yapamayız. Üniversite okuma arzusu kızlar arasında artmış durumda. Ama bazı aileler kızlarını üniversiteye
göndermiyor; zaten eş ve anne olacak, üniversite eğitimi almasına gerek yok
diye düşünüyor. Maddi kaygılar da bunda etkili. Bir de burada kız çocuklar fidye için kaçırılıyor. Uyuşturucu
sorunundan daha evvel bahsettim.
Kız çocukları kaçırma yaygın mı?
Kaçırma olayları son iki senede arttı. En büyük
sebep ailelerinden para almak. Burada doğru düzgün iş yok maalesef. İnsanlar
böyle suçlara meyledebiliyor.
Peki, çocukların ve gençlerin anne-babalarıyla
ilişkileri nasıl? Anlattığın şartlar yüzünden aralarında problemler çıkıyor mu?
Çocuklarla değil, üniversite çağındaki gençlerle
aileleri arasında sorunlar yaşanıyor. Bazı gençler Suriye dışına çıkmak,
Türkiye’ye veya Avrupa’ya gitmek istiyorlar; aileleri ise buna izin vermiyor.
Sıkıntılar işte bundan çıkıyor. Yoksa sıkıntı yok. Ebeveyn-çocuk ilişkisi sevgi
üzerine kuruludur, kavga değil.
Kamplarda yaşayan arkadaşların var mı?
Kamplardakiler ile ilçedekiler arasında ne gibi farklar var?
Kamplardaki aileler arasında özel alan ve
mahremiyet diye bir şey yok. Orada yaşamak her açıdan çok zor. Bazılarının kışın
sobası ve herhangi bir ısınma imkânı yok. Kamplardaki öğrencilerle ilçede
yaşayanların eğitim başarısı arasında ise pek bir fark yok.
Savaştan evvelki hayatın nasıldı? Neleri
özlüyorsun? Memleketini, evini hatırlıyor musun?
2007 doğumluyum, savaş ben 4-5 yaşlarındayken
başladığı için öncesini pek hatırlamıyorum. Ama sık sık Halep’e giderdik ve
Halep o zamanlar çok güzel bir şehirdi. Savaştan sonra aileler birbirinden
koptu; bazıları Avrupa’ya, bazıları Türkiye’ye gitti, bazıları da Suriye’de
kaldı. Yaşım küçük olsa da savaşa dair birçok şey hatırlıyorum; saldırıları,
bombardımanları, bazı anlarda anneme öleceğim dediğimi... Mesela 2011’de bayramın
ikinci günü gece çok geç bir saatte rejimin adamları evimizi basıp babamı,
amcamı ve halamın eşini alıp götürdüler. Eve baskın yaptıklarında amcamın eşi
hamileydi; bebeği düşsün diye karnına vuruyorlardı. Çok korkmuştum, babam bir
daha geri dönemeyebilir diye. Dört gün sonra geri döndüğünde babamı tanıyamadım.
Çünkü dövmüşler, dişleri kırılmış, gözünü yaralamışlar. Eve geldiğinde gözünden
kanlar akıyordu. İşkencecilerden biri ayağını babamın kafasına bastırarak
öpmesini istemiş; babam direnince adam kafasını tekmelemiş. Sonra hareket
halindeki arabanın arkasına bağlayıp yollarda sürüklemişler. Yerinden kendi
başına kalkamıyor, tuvalete gitmek için bile yardıma ihtiyaç duyuyordu. Babamla
birlikte amcam ve halamın eşi de geri döndü; ama sadece babam vahşice bir
işkenceye maruz kalmış.
Peki babanı neden dört günde serbest
bıraktılar?
Babamı kaçırmalarının nedeni bir yanlış
anlaşılmaymış. Babamla aynı isimli başka birini arıyorlarmış.
Ben savaş sırasında çekirdek ailemle Türkiye’ye
gittim, diğer akrabalarımız burada kaldı. Saldırılara bağlı olarak Türkiye ile
Tel Rıfat arasında gidip geldik; çünkü annem kardeşime hamileydi ve bombardımandan
çok korkuyordu. Amcalarım 2016’da memleketimiz Tel Rıfat’tan çıktılar. Evimizi biraz
hatırlıyorum; çünkü memleketimiz Tel Rıfat’ta Türkiye’den daha az yaşadım.
Ailen göç sırasında neler yaşadı?
Beş amcam vardı. Hepsi de Tel Rıfat ilçesinin
farklı yerinde yaşıyorlardı. Çok fazla saldırı ve bombardıman oldu. Bu
saldırılarda bir amcam 2015’te vefat etti. Ailesi çok sıkıntı çekti. Vefat
ettiğinde en büyük çocuğu 9 yaşındaydı. Bir keresinde diğer amcam araba
sürerken tam arkasına bomba düşmüş; bir saniye geride olsa ölebilirdi.
Amcalarım 2016’da hiçbir şeysiz, parasız, yiyeceksiz, kıyafetsiz memleketten
ayrılmak zorunda kaldılar. Hepsi de üniversite mezunu; ama hiçbiri diplomasını
bile yanına alamadı. O zamanlar Türkiye’ye giriş de zorlaşmıştı. Bu yüzden
Azez’de çadırda yaşamaya başladılar. Şubat ayıydı ve hava çok soğuktu,
dondular.
Hayallerin ve hayattan beklentilerin neler?
Hayalim, her şeyin tekrar eski günlerine geri dönmesi. Asıl memleketim Tel Rıfat’a dönmek. Anneannem dört sene evvel Halep'te vefat etti. Vefatında yanında değildik, zaten hayatının son dört senesinde de onu görememiştik. Düşünün, annem annesini en son sekiz sene evvel görebildi. Geriye bir tek babası kaldı, ama o da Halep'te yaşıyor; gidip ziyaret edebilmemiz mümkün değil. Diğer hayalim, uluslararası denkliği olan iyi bir üniversitede mimarlık okumak. Türkiye’ye bağlı er-Râî Üniversitesinde tıp dışında yeni bölümlerin açılacağı söyleniyor. Eğer açılırsa oraya gidebilirim.
Son olarak eklemek
istediğin şeyler var mı?
Gençlerin şu an en büyük hayali
uluslararası denkliği olan bir üniversiteye, özellikle de Türkiye’deki
üniversitelere gidebilmek. Suriyeli gençler sahip oldukları becerileri
ve yetenekleri burada kullanamıyorlar maalesef; çünkü yaşadıkları coğrafya buna hiçbir
şekilde imkân vermiyor.
Zahide Tuba hocam eliniz yüreğiniz dert görmesin. Hizmetleriniz öyle kıymetli ki.. RABBİM Alem-i İslâm'ı selamete afiyete kavuştursun.. İyilikleri yaşamak yazmak nasip olsun.
YanıtlaSil