20 Eylül 2017 Çarşamba

ECONOMIST: KÜRTLERİN BAĞIMSIZLIK REFERANDUMU GERİ TEPEBİLİR



KÜRTLERİN ERKEN ATEŞLENEN BAĞIMSIZLIK REFERANDUMU GERİ TEPME RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA

The Economist, 15.9.2017

Tercüme: Zahide Tuba Kor

Muazzam petrol rezervleri ve ihtilaflı statüsüyle Kerkük’ün “barut fıçısı” olarak adı çıktı. Irak’ın kuzeyindeki çok etnili bu vilayet, Kürdistan özerk bölgesinin dışında olsa da Kürtler tarafından yönetiliyor ve Bağdat’taki Araplar üzerinde hak iddia ediyor. Yerel halk için bu belirsizliğin avantajları var. Nitekim Kürt peşmergeler güvenliği sağlıyor, Irak hükümeti faturayı ödüyor. Kerkük’ün heterojen nüfus yapısı, yıllardır Irak’ta yaşanan kimlik savaşlarını büyük ölçüde şehir kapılarında bıraktı ve çok dilliliğini sürdürdü. (…) Vilayet valisi bir Kürt. 2003’te Amerikalılarla Kerkük’e giren peşmergeler üstünlüğü ele geçirmiş olmakla birlikte vilayet yetkililerinin çoğu hala Arap.
Bu çabuk tutuşabilir çakmak kutusu şimdiye kadar gerçek anlamda yanıp tutuşmadı. Ama 25 Eylül’de Kürtlerin tek taraflı referandumu bu durumu değiştirebilir. Rakip Kürt ve Arap kuvvetler vilayette birbirine doğru yaklaşmakta ve genelde soğukkanlı olan Kerküklüler artık korkuyorlar. IKBY lideri Mesud Barzani, sadece üç Kürt vilayetinde değil, peşmergelerin İslam Devleti (İD) cihatçılarından ele geçirdikleri Kerkük ve diğer bölgelerde referandum yapmakta kararlı görünüyor. Irak Başbakanı Haydar el-İbadi referandumun anayasaya aykırı olduğunu duyurdu ve Irak Meclisi referandumu destekleyen Kerkük Valisi Necmeddin Kerim’i görevden aldı. Başbakan’a göre bölgenin statüsü, Kürtlerin izinsiz referandumuyla değil, diyalogla belirlenmeli. Merkezî hükümette üst makamlarda görev yapan iki bakan ve birçok büyükelçi de dahil yüzlerce Kürt işlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Meclis, bir Kürt olan Irak Cumhurbaşkanı Fuad Masum’u güvensizlik oyuyla düşürmeyi düşünüyor. Irak ordusu ve Şii milis gücü Haşd-i Şa’bî teyakkuza geçti. En büyük ve en iyi silahlanmış milis grubu olan Bedir Tugayları’nın lideri, referandumu engellemeye ahdetti ve 23 Eylül’de milislerinin İD’in Irak’ın ortasındaki son kalesi olan Havice üzerinden Kerkük’e ilerleyeceğini duyurdu. (…) Yabancı yardım görevlileri şehri terk etmeyi planlıyor.
Kerkük’ün Kürt Valisi hala meydan okuyor. Sayın Kerim ısrarla diyor ki “İD’in şehre girişini durduran aynı peşmerge Haşd-i Şa’bî’yi de durduracaktır.” Sayın Barzani’nin “Kerkük Kürt şehridir” ve “Kürt halkı Kerkük’ü savunmak için ölmeye hazır” sözlerini tekrarlıyor. İD’in petrol sahalarını ele geçirmesini engellemek için Kürtlerin Batı’nın desteğiyle inşa ettiği 2 metre derinlikli hendekler ve 4 metre yükseklikteki toprak istinat duvarları, Şii milisleri uzakta tutmayı sağlayacaktır ve gelecekteki Kürdistan devletinin sınırlarını teşkil edecektir, diyorlar. Bazı Kürtler, eğer ki çatışma başlarsa Dicle Nehri üzerinde kontrol ettikleri barajlardan su akışını kesmekle tehdit ediyorlar.
Ama referanduma muhalif bu güç de aşılması zor türden. Nitekim üç yıldır İD’le savaşta öncü kuvvet rolüyle Şii paramiliter kuvvetler, savaşla yoğrulmuş ve iyi silahlı olup Irak yönetiminin kasasından onlara en az 1 milyar dolar akıyor. Kürt yönetiminin ise, tam aksine, peşmergelere maaşlarının tamamını ödeyecek kadar bile nakit parası yok.
Kerkük, İD’in bıraktığı boşluğu doldurmak için Arap ve Kürt kuvvetlerin birbiriyle rekabet ettiği batıda Sincar’a ve Suriye içinde Fırat Nehri’ne kadar uzanan birçok parlama noktasından sadece biri. Bunlardan birisinin patlaması tamamını tutuşturabilir. Bölgesel siyasal ağırlığı olan kişiler Kürtlere baskı yapıyorlar. Bu bağlamda MİT Başkanı Hakan Fidan ve İran’ın dış lejyonu Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani referanduma karşı uyarıda bulunmak için Kürdistan’ı turluyorlar. Yine Kürdistan’daki İran Konsolosu, bu yaz ülkesinin Kürdistan’a akan bir nehre “teknik nedenlerle” hızlıca bir baraj inşa ettiğini anlattı. Kürtlere referandum yapılırsa İran’la olan üç sınır kapısının kapatılabileceği de söylendi.
Sayın Barzani, ilk kez 1991’de bir Kürt bölgesinin kurulmasını desteklemiş Batılı müttefiklerinin denize çıkışı olmayan karaya hapsolmuş durumdaki Kürdistan’ı yine kurtarmaya geleceklerini ümit etmişti. Ancak Amerikalılar önceliği Kürtlere değil Irak’ın geleceğine verdikleri konusunda gayet netler. Referandumun İD’in “hilafet”ine karşı ilmek ilmek ördükleri Kürt-Arap ittifakını tehlikeye atmasından ve bunun da tam çöküşteyken cihatçılara yeni bir hayat öpücüğü sunmasından korkuyorlar. Ayrıca Kürdistan’ı ziyaret eden İD karşıtı koalisyonun Amerikalı elçisi Brett McGurk, bir çatışmanın patlak vermesi durumunda ABD’den mali, diplomatik veya askeri herhangi bir yardım beklememeleri konusunda Kürt siyasetçileri uyardı. 14 Eylül’de Sayın Barzani’yle toplantı yapan Irak’ta görevli Batılı büyükelçiler aynı safta durdular.
Kürtler kendi içlerinde derinden bölünmüş haldeler. Sayın Barzani, kendi mahallesi olan KDP yönetimindeki Erbil ve Dohuk’ta büyük mitingler gerçekleştirdi. Ama diğer yerlerde yaşayan birçok Kürt, kendi bölgelerinde Sayın Barzani’nin kumar oynamasından korkuyor. Sayın Barzani’nin kadim rakibi KYB tarafından yönetilen Kerkük ve Süleymaniye caddelerinde referandum afişleri ve bayrakları görmek zor. Süleymaniye şehir pazarına yürürken sandık başına gitmeyi düşünen tek bir Kürt dahi bulamadık. 26 yıldır devam eden özerk yönetim tecrübesinin ardından birçokları, kendi yöneticilerinin bağımsız bir devleti idare etme kabiliyetinden şüphe duyuyor. Kürtlerin askeri gücü birçok fraksiyon arasında bölünmüş halde; 12 yıldır devam ettirdiği IKBY liderliği görevi aslında 4 sene evvel dolmuş olan Barzani’nin yetkilerini zorla elinden almaya çalışmasının ardından Kürt Meclisinin de kapısı 2 yıldır kilitli.
IKBY’nin borçları 20 milyar doları aştı. Kerkük’ün petrol yataklarını ele geçirmesine ve Türkiye üzerinden günde en az 300 bin varil petrol ihraç etmesine rağmen Barzani yönetimi maaş kesintilerine gitmek zorunda kaldı ve aylardır borçlarını vaktinde ödeyememekte. Süleymaniye’deki Şaab Kafe’de konuştuğumuz memurlar Sayın Barzani’nin, hükümetinin iç sıkıntılarını gizleyici bir duman perdesi olarak referandum çağrısı yapmasından şikayetçi. Saddam Hüseyin’in kimyasal silah kullanımının hala travmasını yaşayan bu bölgede dikkat çekici bir görüntü, bir işportacının diktatörün resminin olduğu eski paraları gururla satmasıydı. İşportacıya göre, Saddam ailesinin yönetimi Barzani’ninkinden çok daha iyiymiş. Eğitim masraflarını çıkarmak için işportada Kürt bayrağı satan bir öğrenci de diyor ki Ortadoğu yeni bir başarısız devlet doğmadan bu haliyle çok daha iyi.
Sayın Barzani yanıp sönebilir. İki yıllık aranın ardından 15 Eylül’de meclisi tekrar göreve çağırdı. Sayın Barzani’nin milletvekillerini U dönüşü yapmakla suçlamasına imkân verecek bir referandumu erteleme kararı meclisten çıkmamış olabilir belki ama birçok Kürt siyasetçi onun bu gerilimi tırmandırma politikasını ümitsizlik içinde izliyor. Ortadoğu’nun 30 milyonluk Kürt nüfusu içinde 6 milyonluk Irak Kürtleri haklarının en fazla tadını çıkaran grup. Şimdilerde birçokları 26 yıldır korudukları özerkliklerinin tehlikeye girmesinden korkuyor.

Bazıları bir emsal de gösteriyor. 1946’da Mesud Barzani’nin babası Molla Mustafa Barzani, Kürt güçlerinin İran’ın Mahabad bölgesinde bir Kürt cumhuriyeti ilanına önderlik etmişti. Uluslararası desteği kaybettikten sonra bir seneden daha kısa bir süre içinde Mahabad Kürt Cumhuriyeti yıkılıp gitti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder