KÜRTLERİN ERKEN ATEŞLENEN BAĞIMSIZLIK
REFERANDUMU GERİ TEPME RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA
The Economist, 15.9.2017
Tercüme: Zahide Tuba Kor
Muazzam petrol rezervleri ve ihtilaflı
statüsüyle Kerkük’ün “barut fıçısı” olarak adı çıktı. Irak’ın kuzeyindeki çok
etnili bu vilayet, Kürdistan özerk bölgesinin dışında olsa da Kürtler
tarafından yönetiliyor ve Bağdat’taki Araplar üzerinde hak iddia ediyor. Yerel
halk için bu belirsizliğin avantajları var. Nitekim Kürt peşmergeler güvenliği
sağlıyor, Irak hükümeti faturayı ödüyor. Kerkük’ün heterojen nüfus yapısı, yıllardır
Irak’ta yaşanan kimlik savaşlarını büyük ölçüde şehir kapılarında bıraktı ve
çok dilliliğini sürdürdü. (…) Vilayet valisi bir Kürt. 2003’te Amerikalılarla
Kerkük’e giren peşmergeler üstünlüğü ele geçirmiş olmakla birlikte vilayet
yetkililerinin çoğu hala Arap.
Bu çabuk tutuşabilir çakmak kutusu
şimdiye kadar gerçek anlamda yanıp tutuşmadı. Ama 25 Eylül’de Kürtlerin tek
taraflı referandumu bu durumu değiştirebilir. Rakip Kürt ve Arap kuvvetler
vilayette birbirine doğru yaklaşmakta ve genelde soğukkanlı olan Kerküklüler
artık korkuyorlar. IKBY lideri Mesud Barzani, sadece üç Kürt vilayetinde değil,
peşmergelerin İslam Devleti (İD) cihatçılarından ele geçirdikleri Kerkük ve
diğer bölgelerde referandum yapmakta kararlı görünüyor. Irak Başbakanı Haydar
el-İbadi referandumun anayasaya aykırı olduğunu duyurdu ve Irak Meclisi
referandumu destekleyen Kerkük Valisi Necmeddin Kerim’i görevden aldı.
Başbakan’a göre bölgenin statüsü, Kürtlerin izinsiz referandumuyla değil,
diyalogla belirlenmeli. Merkezî hükümette üst makamlarda görev yapan iki bakan
ve birçok büyükelçi de dahil yüzlerce Kürt işlerini kaybetme tehlikesiyle karşı
karşıya. Meclis, bir Kürt olan Irak Cumhurbaşkanı Fuad Masum’u güvensizlik
oyuyla düşürmeyi düşünüyor. Irak ordusu ve Şii milis gücü Haşd-i Şa’bî
teyakkuza geçti. En büyük ve en iyi silahlanmış milis grubu olan Bedir
Tugayları’nın lideri, referandumu engellemeye ahdetti ve 23 Eylül’de
milislerinin İD’in Irak’ın ortasındaki son kalesi olan Havice üzerinden
Kerkük’e ilerleyeceğini duyurdu. (…) Yabancı yardım görevlileri şehri terk
etmeyi planlıyor.
Kerkük’ün Kürt Valisi hala meydan
okuyor. Sayın Kerim ısrarla diyor ki “İD’in şehre girişini durduran aynı
peşmerge Haşd-i Şa’bî’yi de durduracaktır.” Sayın Barzani’nin “Kerkük Kürt
şehridir” ve “Kürt halkı Kerkük’ü savunmak için ölmeye hazır” sözlerini
tekrarlıyor. İD’in petrol sahalarını ele geçirmesini engellemek için Kürtlerin
Batı’nın desteğiyle inşa ettiği 2
metre derinlikli hendekler ve 4 metre yükseklikteki
toprak istinat duvarları, Şii milisleri uzakta tutmayı sağlayacaktır ve
gelecekteki Kürdistan devletinin sınırlarını teşkil edecektir, diyorlar. Bazı
Kürtler, eğer ki çatışma başlarsa Dicle Nehri üzerinde kontrol ettikleri
barajlardan su akışını kesmekle tehdit ediyorlar.
Ama referanduma muhalif bu güç de
aşılması zor türden. Nitekim üç yıldır İD’le savaşta öncü kuvvet rolüyle Şii
paramiliter kuvvetler, savaşla yoğrulmuş ve iyi silahlı olup Irak yönetiminin
kasasından onlara en az 1 milyar dolar akıyor. Kürt yönetiminin ise, tam
aksine, peşmergelere maaşlarının tamamını ödeyecek kadar bile nakit parası yok.
Kerkük, İD’in bıraktığı boşluğu
doldurmak için Arap ve Kürt kuvvetlerin birbiriyle rekabet ettiği batıda
Sincar’a ve Suriye içinde Fırat Nehri’ne kadar uzanan birçok parlama
noktasından sadece biri. Bunlardan birisinin patlaması tamamını tutuşturabilir.
Bölgesel siyasal ağırlığı olan kişiler Kürtlere baskı yapıyorlar. Bu bağlamda
MİT Başkanı Hakan Fidan ve İran’ın dış lejyonu Kudüs Gücü Komutanı Kasım
Süleymani referanduma karşı uyarıda bulunmak için Kürdistan’ı turluyorlar. Yine
Kürdistan’daki İran Konsolosu, bu yaz ülkesinin Kürdistan’a akan bir nehre
“teknik nedenlerle” hızlıca bir baraj inşa ettiğini anlattı. Kürtlere
referandum yapılırsa İran’la olan üç sınır kapısının kapatılabileceği de söylendi.
Sayın Barzani, ilk kez 1991’de bir
Kürt bölgesinin kurulmasını desteklemiş Batılı müttefiklerinin denize çıkışı
olmayan karaya hapsolmuş durumdaki Kürdistan’ı yine kurtarmaya geleceklerini
ümit etmişti. Ancak Amerikalılar önceliği Kürtlere değil Irak’ın geleceğine
verdikleri konusunda gayet netler. Referandumun İD’in “hilafet”ine karşı ilmek
ilmek ördükleri Kürt-Arap ittifakını tehlikeye atmasından ve bunun da tam
çöküşteyken cihatçılara yeni bir hayat öpücüğü sunmasından korkuyorlar. Ayrıca
Kürdistan’ı ziyaret eden İD karşıtı koalisyonun Amerikalı elçisi Brett McGurk,
bir çatışmanın patlak vermesi durumunda ABD’den mali, diplomatik veya askeri
herhangi bir yardım beklememeleri konusunda Kürt siyasetçileri uyardı. 14
Eylül’de Sayın Barzani’yle toplantı yapan Irak’ta görevli Batılı büyükelçiler aynı
safta durdular.
Kürtler kendi içlerinde derinden
bölünmüş haldeler. Sayın Barzani, kendi mahallesi olan KDP yönetimindeki Erbil
ve Dohuk’ta büyük mitingler gerçekleştirdi. Ama diğer yerlerde yaşayan birçok
Kürt, kendi bölgelerinde Sayın Barzani’nin kumar oynamasından korkuyor. Sayın
Barzani’nin kadim rakibi KYB tarafından yönetilen Kerkük ve Süleymaniye
caddelerinde referandum afişleri ve bayrakları görmek zor. Süleymaniye şehir
pazarına yürürken sandık başına gitmeyi düşünen tek bir Kürt dahi bulamadık. 26
yıldır devam eden özerk yönetim tecrübesinin ardından birçokları, kendi
yöneticilerinin bağımsız bir devleti idare etme kabiliyetinden şüphe duyuyor.
Kürtlerin askeri gücü birçok fraksiyon arasında bölünmüş halde; 12 yıldır devam
ettirdiği IKBY liderliği görevi aslında 4 sene evvel dolmuş olan Barzani’nin
yetkilerini zorla elinden almaya çalışmasının ardından Kürt Meclisinin de
kapısı 2 yıldır kilitli.
IKBY’nin borçları 20 milyar doları
aştı. Kerkük’ün petrol yataklarını ele geçirmesine ve Türkiye üzerinden günde
en az 300 bin varil petrol ihraç etmesine rağmen Barzani yönetimi maaş
kesintilerine gitmek zorunda kaldı ve aylardır borçlarını vaktinde
ödeyememekte. Süleymaniye’deki Şaab Kafe’de konuştuğumuz memurlar Sayın
Barzani’nin, hükümetinin iç sıkıntılarını gizleyici bir duman perdesi olarak
referandum çağrısı yapmasından şikayetçi. Saddam Hüseyin’in kimyasal silah
kullanımının hala travmasını yaşayan bu bölgede dikkat çekici bir görüntü, bir
işportacının diktatörün resminin olduğu eski paraları gururla satmasıydı.
İşportacıya göre, Saddam ailesinin yönetimi Barzani’ninkinden çok daha iyiymiş.
Eğitim masraflarını çıkarmak için işportada Kürt bayrağı satan bir öğrenci de
diyor ki Ortadoğu yeni bir başarısız devlet doğmadan bu haliyle çok daha iyi.
Sayın Barzani yanıp sönebilir. İki
yıllık aranın ardından 15 Eylül’de meclisi tekrar göreve çağırdı. Sayın
Barzani’nin milletvekillerini U dönüşü yapmakla suçlamasına imkân verecek bir
referandumu erteleme kararı meclisten çıkmamış olabilir belki ama birçok Kürt
siyasetçi onun bu gerilimi tırmandırma politikasını ümitsizlik içinde izliyor.
Ortadoğu’nun 30 milyonluk Kürt nüfusu içinde 6 milyonluk Irak Kürtleri
haklarının en fazla tadını çıkaran grup. Şimdilerde birçokları 26 yıldır
korudukları özerkliklerinin tehlikeye girmesinden korkuyor.
Bazıları bir emsal de gösteriyor.
1946’da Mesud Barzani’nin babası Molla Mustafa Barzani, Kürt güçlerinin İran’ın
Mahabad bölgesinde bir Kürt cumhuriyeti ilanına önderlik etmişti. Uluslararası
desteği kaybettikten sonra bir seneden daha kısa bir süre içinde Mahabad Kürt
Cumhuriyeti yıkılıp gitti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder