İSRAİL’İN KATAR
KRİZİ’Nİ ÖNEMSEMESİ İÇİN BEŞ GEREKÇE
Seth J. Frantzman (Jarusalem Post gazetesi editörü ve yazarı)
Jarusalem Post,
5.6.2017
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
1.
HAMAS’a
darbe vuruyor
Geçtiğimiz 10 yılda
Katar, HAMAS’a destek verdi ve eski lideri Halid Meşal’i son 5 yıldır Doha’da
misafir etti. (...) Katar, HAMAS’a barınak sağlamakla kalmadı, aynı zamanda
mali destek ve diplomatik yardımda da bulundu. Katar’a uygulanan bu yeni baskı,
onu HAMAS mensuplarını kovması için cesaretlendirmekte. Bu sayede Doha’nın örgüte
desteği azalacaktır. Bu, Türkiye’yi de HAMAS’la ilişkilerinde
yalnızlaştırabilir. Şu anda Katarlılar hangi havayollarının ülkelerine uçmaya
devam edeceğine odaklanmış durumdalar; bu şartlar altında Gazze Şeridi için
para harcamak ve HAMAS mensuplarına ev sahipliği yapmak, uğraşmak istemedikleri
bir sorumluluğa dönüşebilir. HAMAS çok daha az müttefikle kaldığını görecek ki
bu da İsrail’in örgütün yolunu değiştirmesine teşvikte elini güçlendirebilir.
Ancak HAMAS’ın yıkılmayıp ayakta olduğunu göstermek için İsrail’e saldırması
daha muhtemel görünüyor.
2.
İsrail’i
Suudi Arabistan, Mısır ve Körfez’e yaklaştırıyor
İsrail, İran’a
karşı durma noktasında Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleriyle ortak menfaatlere
sahip. Doha HAMAS’ı destelediğinden bu yeni kriz, Katar’a karşı duran
devletlerin HAMAS’a ve İran’a karşı İsrail’i bir ortak olarak görmeye teşvik
edebilir. Son yıllarda bu ilişki zaten sessiz sedasız gelişiyor. Ama bu kriz
sayesinde Suudi Arabistan ve Körfez’in yazarları HAMAS’a karşı daha dolambaçsız
ve kesin bir dille konuşup yazabilirler. (...)
3.
Amerikan
nüfuzunun bölgeye geri döndüğünü gösteriyor
Bu krizin arka
planındaki saik, Tump’ın terörün “kökünü kazıma” konuşmasının bölge ülkelerine
harekete geçmeleri için bir açık çek verdiği hissiyatıydı. İsrail, Obama
yönetimi altında zaman zaman kendini tecrit edilmiş hissetmişti, özellikle de
ABD’nin İran’la nükleer anlaşmaya varmasıyla. Şimdi ise İsrailliler ABD’nin
bölgeye geri döndüğü ve müttefiklerinin yanında duracağı beklentisinde.
4.
Terörü
gayrimeşru kılıyor
(...) İsrail, terör
gruplarının komşu devletlerin altını oymadığı istikrarlı bir bölgeyi tercih
ediyor. Ancak Sina’da IŞİD, Gazze’de HAMAS, Golan çevresinde cihatçılar ve
Golan ile Lübnan’da Hizbullah var. Bu bağlamda İsrail, bölgedeki daha büyük bir
istikrarsızlığın kendisi için bir tehdide dönüşeceğini biliyor. Mısır, Ürdün,
Suudi Arabistan ve diğerleri birlikte iş tuttuğu sürece istikrar rüzgârları
İsrail yönüne doğru da esecek. (...)
5.
Genel
anlamda İsrail’in, özelde ise mevcut Netanyahu hükümetinin elini güçlendiriyor
İsrail ilgi odağı olmadığında ve tabii ki baskı altına girmediğinde bundan
faydalanır. Katar Krizi, mevcut İsrail yönetimi için bir lütuf. Zira Başbakan
Netanyahu, çoktandır Mısır ve Ürdün’ün ötesine geçip Körfez’e uzanarak bölgesel
ilişkileri sessiz sedasız geliştirmeye çalışmaktan bahsediyor. (...) Eğer ki
Arap ülkeleri, Filistinlilere kıyasla, İran’dan ve Katar’dan daha fazla endişe
duyarlarsa bu, İsrail üzerindeki baskıyı kaldırır; tam da Filistinlilerin [Z.T.K.
1967 Altı Gün Savaşı’nın yıldönümü olan bugünlerde] 50 yıldır İsrail askerî
yönetimi altında yaşamaya maruz kaldıklarını hatırlatmaya çalıştıkları bir
dönemde… Yıllardır bölge problemlerinin temel kaynağı olarak görülen İsrail
giderek bu konumundan uzaklaşırken, gelinen noktada Filistin meselesi Suriye,
Irak, Yemen, Libya ve şimdi de Körfez’deki daha büyük çatışmaların gölgesinde
kalıyor. Bu, Netanyahu’nun söylemine yarıyor ve 1967’den bu yana 50 yıldır tam aksi
bir etki doğuracağını ümit eden herkesin hevesini kursağında bırakıyor. Kısmen
geri tepişler de olacaktır; zira bölgedeki sesler Körfez’i ve Suud’u “İsrail
hesabına/faydasına” çalışmakla itham edeceklerdir. Suriye ve İran zaten onları
İsrail’le iş tutmakla suçluyor. Ama bu ikili zaten hep İsrail’e karşı çıkan
seslerdi. Bu da demek oluyor ki mevcut krizlerin ortasında İsrail’in bölgedeki
imajı olumlu yönde gelişebilir.
[Z.T.K. Yeri gelmişken, İsrail Savunma Bakanı Avigdor Liberman’ın Katar Krizi’yle ilgili değerlendirmesini
burada kısaca alıntılamak isterim: “Arap devletleri bile bu bölge için riskin
İsrail değil, terörizm olduğunu anladı; bu, işbirliği için bir fırsat.” Bunu
söylettiren Arap liderlerine yazıklar olsun!]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder