KATİL ROBOTLARIN
YÜKSELİŞİNİN MÜNİH’TE ÜRKÜTÜCÜ BİR ÖN İZLEMESİ
David Ignatius (Washington
Post gazetesi köşe yazarı, ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar
listesinde yer alan casusluk romanı yazarı)
Washington Post,
16.2.2016
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
Münih Güvenlik
Konferansı yıllık korkular/dehşetler katalogudur. Ama geçen haftanın en kaygı
verici tartışması, İslam Devleti terörizmi değil, gelecek çatışmalarda
kullanılabilecek katil robotlar ve kötücül olarak programlanan “akıllı”
cihazlar gibi yeni nesil silahlardı.
(…) Tartışma
konularından biri “Savaşın geleceği: Makinelerle Yarış” idi. Tartışmanın
önermesi şuydu: Tüm savaşların bir ölçüde siber savaşlara dönüşeceği bir
çatışma çağının arifesindeyiz ve yeni silahlar hardware, software ve
biyolojideki radikal gelişmelerle bağlantılı olacak.
Norveç eski
Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide, elektronik kiralık katil olarak
programlanabilen ve GPS yönlendirmesi, yüz tanıma teknolojisi ve sanal
istihbaratla birleşen gelecek nesil bir silah tahayyül etti. İnsan Hakları
İzleme Örgütü Başkanı Kenneth Roth, bu tarz “katil robotlar”ın askeri
planlamacılar için avantajlarına dikkat çekti: hiçbir zaman yorulmayan, hiçbir
zaman korkmayacak ve acımasızca da olsa tutarlı/istikrarlı/sürekli bir hükümle
hareket edecek bir robot.
Hâlihazırda
Tufts Üniversitesi Fletcher Hukuk ve Diplomasi Okulunun başındaki eski NATO
komutanı emekli amiral James G. Stavridis “Cin artık şişeden çıkacak”
öngörüsünde bulundu. “Savaş hep icat ve intibak süreci olagelmiştir” dedi.
Yüzyıl evvel insanların çoğu denizaltıları ürkütücü ve etik olmayan araçlar
olarak görmüştü. Kara mayınları veya nükleer bombalara kıyasla yeni ileri
teknoloji silahlar etki bakımından daha az zararlı/zehirli ve daha fazla hassas
[yani tam isabet alan] olabilir.
Atlantik
Konseyinin ev sahipliğinde yapılan “Siber Akşam Yemeği”ne katılan misafirler
katil cihazlar dünyasının şafak vaktinin geldiği görüşündeydi. Konuşmacılar,
nesnelerin internetinin (IoT) gelişiyle birlikte kısa bir süre sonra
arabalarda, asansörlerde, buzdolaplarında, termostatlarda ve tıbbi cihazlarda
akıllı çip sayısının 30 milyarı geçeceğine dikkat çektiler. Bu yaygın ve
birbiriyle bağlantılı sistemler az güvenlikli ve hecklenmesi kolay olabilir.
Akşam yemeğinde
birçok teknoloji uzmanı, gelecekle ilgili asıl endişenin veri gizliliği değil
veri güvenliği olabileceğini dillendirdi. Bunu bir konuşmacı şu şekilde
açıkladı: “Benim kan grubumu bilebilirsiniz ama bunu değiştiremezsiniz.”
Heckerlar mali piyasalarda, hastanelerde ve elektrik şebekelerindeki verileri
değiştirebilir hale gelebilirler ve böylece normal iktisadi ve sosyal
faaliyetleri felce uğratabilirler.
Hızla gelişen
teknoloji ve güvenlik arayüzü, burada Amerikan, İngiliz, Hollandalı ve AB’li
istihbarat başkanlarını bir araya getiren sıra dışı panel tartışmalarından
biriydi. İstihbarat başkanları ekseriyetle bu tarz dış politika buluşmalarına
katılmazlar, hele de Almanya gibi, istihbarat teşkilatlarının derin kuşku
duydukları bir ülkedeki toplantıya... Ama Amerikan milli istihbarat başkanı
James Clapper’ın öncülüğünde bu grup, teknolojinin bireylere ve düşmanlara güç
kazandırdığı bir ortamda istihbarat konularında çok daha fazla şeffaflık için
kolektif bir yeni öneri yaptı.
Clapper geçen
hafta Kongre huzurunda yaptığı yıllık tehdit değerlendirmesinde cesur yeni
dünya silahlarına kapı açtı. İslam Devleti’nin ve Rusya’nın Suriyeli
isyancılara saldırılarındaki inanılmaz artış hakkındaki yorumları manşetlere
çıktı. Ama Clapper’ın ifadesinin en sürpriz kısmı teknolojiyle ilgili
kısımlardı, özellikle de nesnelerin internetindeki (IoT) akıllı cihazların çoğunun zararlı/sinsice kullanımı
konusundakiler.
Clapper
Kongre’de dedi ki “Gelecekte istihbarat servisleri IoT’u kimlik saptama,
gözetleme-keşif, izleme-dinleme, yer saptama ve istihdam edileceklerin tespiti
veya ağlara veya kullanıcıların kişisel bilgilerine erişim için kullanabilir.”
İfadesinde, silahlar yapay zekayla imal edildiğinden “önceden sezilmesi veya
çabucak anlaşılması zor olabilecek bir dizi yıkıcı ve aldatıcı taktiklere hedef
olabilirler” uyarısında bulundu.
İran’ın Press
TV kanalı, tahmin edileceği üzere Clapper’ın ifadelerini, Büyük Şeytan’ın
dünyadaki buzdolaplarını casuslar listesine almak üzere olduğuna ilişkin bir
tehdit olarak okudu: “Amerikan istihbaratının başı, Amerikan casusluk
teşkilatlarının yeni nesil akıllı ev aletlerini izleme-takip kapasitesini artırmak
için kullanabileceğini ilk defa itiraf etti” diye İran haber ajansı uyarıda
bulundu.
ABD, Rusya ve
Çin’in gelecek nesil silahları kullanma kabiliyeti gerçekten tedirgin edici.
Ama daha da ürkütücüsü, terörist grupların siber ve diğer ileri teknoloji
ürünleri kullanma kabiliyeti. Clapper’a göre İslam Devleti savaşta zaten
kimyasal silahları kullandı ve örgütün insansız hava araçları üzerinde
çalıştığı biliniyor. Buradaki uzmanlar dedi ki bir sonraki adım biyolojik
silahlar olabilir.
Eide dedi ki
“Tüm endişemizin [salt] nükleer silahlar olduğu eski güzel günleri geri
dönüp hatırlayabiliriz [arayabiliriz]”. Bu bir şaka gibi gelebilir, ta
ki önümüzde [bizi bekleyenleri] düşünene kadar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder