ÇİN İÇİN YENİ
BİR ÇALKANTI YILI
David Ignatius (Washington Post
gazetesi köşe yazarı, ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde
yer alan casusluk romanı yazarı)
Washington Post,
14.1.2016
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
Bir sene evvel
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping kendi deyimiyle “Çin Rüyası”nın keyfini sürüyor
gibiydi. Çin ekonomisi güçlü görünüyordu, askeri gücü artıyordu ve Xi iç
siyasette gücünü saldırganca konsolide ediyordu.
Ancak Xi kötü
bir yeni yıla başlıyor. Çin ekonomisi keskin bir şekilde yavaşlıyor ki
Amerikalı analistler, geçen yıl Çin’in gerçek GSYH artışının resmi oran olarak
ilan edilen %6,5’in da altında olduğunu tahmin ediyor. Çin borsası 2016’da %15
değer kaybetti ve para biriminin değeri düştü. Sermaye kaçışı devam ediyor,
muhtemelen geçen yılın ikinci yarısı için tahmin edilen yıllık 1 trilyon dolar
tutarında.
Ancak Çin’in
iktisadi dertleri iç siyasi problemlerine kıyasla idare edilebilir düzeyde.
Xi’nin yolsuzlukla mücadele hamlesi tam anlamıyla bir temizliğe dönüştü. Bu
hamle Çin istihbarat servisini salladı, üst düzey bazı askeri komutanları
devirdi ve ülke çapında Komünist Parti liderlerini korkuttu. Korku içindeki
parti yetkilileri, başlarını belaya sokabilecek kararlardan korunmak için
ortalıkta görünmemeye çalışıyorlar. Bunun yol açtığı felç hali diğer
problemleri daha da içinden çıkılmaz bir hale getiriyor.
2013’e kadar
Obama yönetiminin en önde gelen Asya uzmanı olan Kurt Campbell “Xi eşi benzeri
görülmemiş şekilde güçlü bir pozisyonda. Ancak onlarca yıl evvel inşa edilmiş
kolektif liderlik araçlarını parçaladığı için bu krizin sahibi/müsebbibi de o”
diyor. Xi’nin Asya’da daha fazla güç elde etmek için –ülkeyi bir arada
tutabilecek birkaç araçtan biri olan– milliyetçi dürtüleri “ikiye
katlayacağı”ndan endişeleniyor. Campbell diyor ki “Ölçeği küçültmek zafiyet
göstergesi olacağından Xi bunu göze alamaz.”
Çinliler güncel
iç siyasi meseleleri açıklamak için bazen tarihi mesellerden/kıssalardan
faydalanırlar. Son zamanlarda Çin elitinden bazı kişiler birbirleriyle
konuşmalarında, Xi dönemini Çin’i 1722-1735 arasında yöneten İmparator
Yongzheng’le mukayese ediliyorlar. Yongzheng rüşvete karşı sert bir mücadele
başlatmıştı; ancak Çinlilerin çoğu tarafından gücü gayrimeşru bir şekilde elde
eden bir despot olarak görülmeye başlandı.
Bir Çin
uzmanının e-mailinde belirttiği üzere, “İktidar komplolarından tutun
yolsuzluklara, kötüye giden ekonomiden dış düşman tehdidine kadar o dönemdeki
birçok tarihi olay bugünkü Çin’de tekrarlanıyor”.
Xi’nin
karşılaştığı siyasi meşakkatler, tek parti sistemini içeriden ıslah etmeye
çalışmanın zorluğunu gösteriyor. Tıpkı 1980’lerde Mihail Gorbaçov’un
reformların çürüyen Sovyet Komünist Partisi’ni yeniden canlandırabileceğini
ümit ettiği gibi, 2013’te devlet başkanlığına gelen Xi de Çin’in iktisadi
patlamasının/aşırı iktisadi canlanışının avantasını yiyerek zenginleşen ve
konfora kavuşan Çin Komünist Partisi baronlarına saldırarak işe başladı. Xi’nin
rakiplerinin ekseriyeti eski Devlet Başkanı Jiang Zemin’in himayesindekilerdi,
bu da Xi’nin güçlü düşmanlar edindiği anlamına geliyor.
George
Washington Üniversitesinden Çin uzmanı David Shambaugh, mart ayında Xi’nin reform
hamlesinin ters tepeceğini iddia ederek aykırı görüş serdeden bir isim olmuştu.
Wall Street Journal’da Shambaugh, “Görünüşün aksine Çin siyasi sistemi
fena halde bozulmuş durumda ve bunu Komünist Parti’nin kendisinden başka hiç
kimse daha iyi bilemez. Çin komünist yönetimi son oyuna henüz başladı.” diye
yazmıştı.
Bu siyasi ölüm
ilanı henüz erken olabilir. Ama Xi’nin baskılarının gerek parti içinde gerekse
dışında muhalefeti körüklediği ve bunun da baskıyı daha fazla arttırdığı Çin
uzmanlarının giderek üzerinde ittifak ettiği bir konu haline geldi. Xi
kararlı/azimli bir diktatör; dolayısıyla işin üstesinden Gorbaçov’dan daha iyi
gelebilir, ama üzerinde durduğu yapı kırılgan.
Çin’de son
dönemdeki iktisadi çalkantı, Xi’nin yönetmeye çalıştığı geçiş sürecinin
kaçınılmaz bir sonucu olabilir. O, Çin’i sürekli artan ihracata dayalı, borç
dolu balon ekonomisinden çıkarıp daha sürdürülebilir, tüketici temelli bir
modele taşımak istiyor. Problem şu ki Çin sistemi, borç ve sübvansiyonlarla
ayakta kalan verimsiz kamu iktisadi teşekkülleriyle şişmiş durumda. Xi bundan
vazgeçmenin imkansız olduğunu anladı.
Çin’in lider
kadrosunu iyi tanıyan eski bir Amerikalı yetkili diyor ki “10 trilyon dolarlık
bir ekonomi[k sistemi] yeniden kurmak hiç de kolay değildir.” Ve ekliyor,
“Her şeyin hep birden değiştiği” bir dönemde “Xi bütün bunları tek başına
yapmaya çalışıyor.”
Bu ayki mali
kargaşa, gerçek anlamda bir serbest pazar ile devlet kontrolünü sürdürme
arasında sıkışıp kalan bir Çin’in [yol açtığı] tehlikeleri gösterdi. Borsa
%7 değer kaybettiğinde ve devlet büyük yatırımcılara ellerindeki [hisse
senet]leri[ni] satmama emri verdiğinde kötü planlanmış “sigorta” [Z.T.K. yani değer kaybı %7’yi
gördüğünde Çin borsasının otomatikman işlemlere kapanması] devreye girerek,
muhtemelen [hisse senetlerinin] satışını ve sermaye çıkışını
hızlandırdı. Merkez Bankasının güçlü mü yoksa zayıf bir para birimi mi istediği
konusunda birbiriyle çatışan sinyaller piyasaya güveni sarstı.
Xi aynı anda hem
serbest pazar gazına hem de siyasi frene basıyor. Reformlarda henüz yarı yolda
olan Çin için geçen ayki türbülans bu temel tezatların sürdürülebilir
olmayabileceğini gösterdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder