Darbeleri mazur
gören veya gösteren herkesi kınıyor, darbecileri lanetliyoruz
BAŞARISIZ DARBE TEŞEBBÜSÜNDE PUTİN’İN UĞURSUZ ROLÜ
Molly McKew (Washington, D.C.’de yaşayan bir
yazar, dış politika ve strateji uzmanı; 2009-2013 yılları arasında Gürcistan eski
Devlet Başkanı Mikhail Saakaşvili’nin müsteşarıydı)
The Washington Free Bacon, 25.7.2016
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
Türkiye’deki darbe teşebbüsünün ardından Erdoğan’ın “temizlik” harekatından
büyük ölçüde galip çıkan grup, Avrasyacı düşüncenin yerli savunucuları oldu.
Darbe teşebbüsünün yaklaştığı günlerde, modern “Avrasyacılık Hareketi”nin
babası ve aynı zamanda çatışma ve ilhakların habercisi olan Kremlin’in gözdesi
Rus ideolog Alexandr Dugin, Ankara’daydı ve önde gelen Türk Avrasyacıları ve
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakın müttefiklerini ziyaret ediyordu.
Gürcistan’ın ve Ukrayna’nın çoktan tecrübe ettikleri üzere, Dugin’in bir
çatışmanın yakınında tesadüfen bulunması nadirattandır. Kendisi hem modern Rus
yayılmacılığının ideolojik temellerini atar hem de yerel hareketlenmenin bir
nevi öncü takımı işlevi görür.
Daha 2004’te Amerikalı yetkililer Putin’in Türkiye’yi Batı’dan koparmaya
çalıştığı konusunda uyarıda bulunmuştu. Acaba darbeden sonra hızlıca girişilen
yeniden safların belirlenmesi süreci, Rusya’nın Türkiye’yi kendi jeopolitik
yörüngesine sokma amaçlı hibrid savaşının meyvelerini almaya başladığının bir
göstergesi mi?
Bir televizyon darbesi?
Başarısız darbe girişiminin ardından yaşanan (…) binlerce tutuklamalar, (…)
on binlerce işten çıkarmalar (…) Bu denli hızlı bir şekilde “düşman listesi”nin
hazırlanması ve tutuklamalar yapılması, Avrupa yönetimlerinde Türk hükümetinin
darbeden evvel hazırlıkları olduğu noktasında soru işaretlerine yol açtı.
Ama bu son olaylardan mülhem “komplo teorileri”, NATO ve bölgedeki Amerikan
müttefikleri açısından çok derin sonuçlar doğurabilecek Türkiye’deki derin
jeopolitik değişimi hem maskeliyor hem de açığa çıkarıyor.
Rus yetkililerin Türkiye’deki mevkidaşlarını eli kulağında olan darbe için
uyardıkları ve İranlı yetkililerin gece boyunca Türk mevkidaşlarıyla iletişim
halinde olduklarına dair hikayeler dolaşıyor ortalıklarda. Her iki hikaye de
Türkiye içindeki bazı unsurların, Ankara’nın Batılı müttefikleriyle arasındaki
mesafeyi daha da açmak amacıyla darbeden faydalanmaya çalıştıkları hissiyatını
uyandırıyor.
Muhaliflerin hızla temizlenmesi kafa karıştırıcı darbe teşebbüsüne ilişkin
soruları artırdı. Türk ordusu daha evvel dört başarılı darbe gerçekleştirmişti
ve bu, kitaptan saptı.
(…)
Dikkatle incelendiğinde bazı gözlemcilerin niçin darbenin bir tezgah
olduğuna inandığını anlamak hiç de zor değil. Bir ankete göre Türklerin üçte
biri darbenin arkasında Erdoğan olduğuna inanıyor.
Türkiye’deki Avrasyacıların yükselişi, düşüşü ve geri dönüşü
Devlet Başkanı Putin, Dugin’i 2004’ten beri Türk elitlere özel
temsilci/gizli ajan olarak yollamaktaydı. Misyonu, Türkiye’yi Batı’dan
uzaklaştırmak için bir Rus nüfuz ağı kurmaktı. Bu da Dugin’in şu temel fikrine
dayandı: “Yeni bir Avrasya imparatorluğu ortak düşman temel ilkesi üzerine bina
edilecek: Atlantikçiliğin reddi, ABD üzerinde stratejik kontrol ve liberal
değerlerin egemen olmasına karşı çıkma.”
Dugin’in Türk-Slav ittifakı kavramı, Türk ulusalcı çevrelerde, özellikle de
Avrasyacılığı AB’ye ve İslamcılığa bir alternatif olarak gören Kemalistler
arasında destekçi buldu.
Bu fikir bilhassa bazı üst düzey Türk subaylar arasında revaçtaydı.
Rusya’yla daha yakın bağları savunan ve Türkiye’nin NATO’yu terk etmesi çağrısı
yapan bu grubun büyük bir kısmı, Erdoğan’a karşı bir darbe planladığı iddia
edilen “Ergenekon terör örgütü”ne katılma suçlamasıyla tutuklandı. Nisan ayında
temyiz mahkemesi bu suçlamaları reddederek böyle bir örgütün hiçbir zaman var
olmadığına hükmetti.
Karmaşalar dizisinin bir diğer boyutu da şu: Yargıdaki Gülenciler
muhtemelen Ergenekoncuları mahkum etmede etkili bir araç olmuştu, ki bu da
aslında Türkiye’nin uzun “laikçi orduya karşı İslamcı” piyesindeki sahnelerden
biriydi. Daha sonra Ergenekon yargılamaları Erdoğan ile Gülen’in yolları
ayırmasının bir parçasına dönüştü. (…)
Avrasyacıların canlanması, -2013 Gezi olaylarını müteakip Erdoğan’ın
Avrupa’dan uzaklaşmasına paralel olarak- büyük ölçüde gözden kaçan jeopolitiğin
derinden değişiminin bir yansıması olabilir.
Rus baskısı
Darbe boyunca Dugin’in Ankara’da olması ve uzun zamandır bu ülkede
yürüttüğü faaliyetleri, Rusya’nın yıllardan beri iniş-çıkışlı ilerleyen (ki son
yıllarda inişteydi) Türkiye’yi Avrasya yörüngesine çekme çabalarını hatırlatıcı
mahiyette.
Suriye’deki savaş ve IŞİD’in yükselişi bölgedeki dinamikleri değiştirdi.
Putin Esed’i destekleyip silahlandırırken Erdoğan Esed’e görevi bırakma çağrısı
yapan Obama’nın safında durdu. Ankara ile Moskova’nın sıcak ilişkileri
böylelikle sona ererken ve karşılıklı iğneleyici sözler sarf ederlerken bir noktada
Putin Türkiye’de rejim değişikliği çağrısı dahi yaptı. Bu gerginlikler
Türkiye’nin hava sahasını ihlal eden bir Rus jetini düşürmesiyle zirveye çıktı.
Müteakip aylarda Rusya hem Türkiye’ye hem de Cumhurbaşkanına her türden
baskıyı yaptı. (…) ekonomik yaptırımlar uyguladı. Suriye’deki Kürt milisleri
silahlandırarak ve Irak Kürtleriyle ilişkiler kurarak Rusya Türkiye’nin Kürt
ayrılıkçılığı korkularına oynadı. Bu süreçte Rus ve Türk ordularının ilişkileri
de gerginleşti.
Rus savaş gemileri neredeyse her gün Boğazlardan geçti, zaman zaman
Sivastopol’den Tartus’a silah, mühimmat ve asker taşıyarak... Rus iç istihbarat
servisi FSB ajanları Türkiye’de “Rus devletinin düşmanlarına karşı” bir dizi
suikastlar gerçekleştirdi. Bu gelişmelerin her ikisi de Rusların Karadeniz’in
ötesine gittikçe daha fazla uzanmalarına işaret ediyor. Rusya ayrıca Doğu
Akdeniz’e Türk hava sahasını fiilen kapatan sözde “geçit vermeme/bölgeyi tutma
(anti-access/area denial A2/AD)” kapasiteleri konuşlandırdı.
Rus resmi medya organları, Suriye politikası ve Rusya’yla ilişkiler
konusunda Erdoğan ile askeri elit arasında çok derin bir ihtilaf olduğu
hikayesini üretmek için sık sık Türk Avrasyacıların görüşlerinden alıntılar
yaptı. Rusya, içeride Erdoğan’a karşı siyasi bir baskı oluşturmak için Türk
çıkarlarının stratejik olarak yeniden ayarlanması çağrısı yapan grupları
bilhassa Dugin’in ajanları üzerinden aktif bir şekilde destekliyor.
Geriye dönüp bakıldığında görülüyor ki mayıs ayında Başbakan Ahmet
Davutoğlu’nun istifası, mülteciler ve Türkiye’nin Birliğe katılımı
üzerinden AB’yle anlaşma yapma döneminin sonuna gelindiğine işaret ediyordu.
Haziran ayı sonunda Erdoğan, jetin düşürülmesi nedeniyle Rusya’dan özür
dilediğinde Rus baskısının çok açık bir şekilde meyvelerini verdiği görüldü. Ertesi
gün İstanbul Havalimanının Rusça konuşan IŞİD mensuplarınca bombalanması
Türkiye’nin Suriye politikasında yeni bir yaklaşıma ihtiyacı olduğu inancını
güçlendirdi.
Dugin uzunca bir süre Davutoğlu’nu Türkiye’nin Rusya’ya yaklaşmasını
engelleme amaçlı “Amerikan yanlısı komplo”nun bir parçası olarak niteledi. Doğu
Perinçek’in Vatan Partisi’ne üye olan Ergenekon’un ordudaki eski liderinin de
aralarına olduğu [Z.T.K. İsmail Hakkı Pekin’i vs. kastediyor] Dugin’in
dostları, “Erdoğan’a yakın işadamları” tarafından Rusya’yla ilişkileri
iyileştirmek ve Suriye lideri Beşşar Esed’le ilişkileri yeniden kurmak üzere
yollandığını geçen hafta iddia etti.
Geçen hafta yaşanan olaylar muhtemelen Erdoğan’ın Batılı ortaklarıyla
seçeneklerini sınırladı. Darbe teşebbüsünün ardından Putin fazla bir şey
söylemezken Amerikan Dışişleri Bakanı Kerry demokrasi zaafa uğrarsa Türkiye’nin
NATO üyeliğinin tehlikeye girebileceği konusunda uyarıda bulundu.
Darbe üzerinde Rus gölgesi
Kerry darbe gecesini, Rus mevkidaşı Lavrov’la birlikte, Suriye meselesinde
işbirliğine ilişkin yeni bir gizli anlaşmanın ayrıntılarına şekil vermekle
geçirdi. Müzakereler sırasında Kerry, Obama’yı telefonla aradı ve ardından
Beyaz Saray, Türkiye’de demokratik yollardan seçilmiş hükümeti
desteklediklerini belirten bir açıklama yayınladı. Darbenin başarısızlığa
uğradığı netleşene kadar ABD gibi bir açıklama yapan çok azdı.
Bu arada Dugin darbeden iki saat evvel Erdoğan’ın müttefiki Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’le bir araya geldi. Gökçek, Dugin’e
Türkiye’nin vatanseverler ile Gülenciler/Amerikan ajanları arasında bölündüğünü
anlatmış. CIA’in Türkiye’nin Rusya’yla arasını açmak için Gülen Hareketini
kullandığını, Rus uçağını düşüren pilotların Amerika’dan emir alan Gülen
ajanları olduğunu söylemiş.
(…)
Dugin şu anda diyor ki “Amerikan destekli darbe”, Türkiye’nin Rusya’yla
aynı safa geçmesini sağlayan umutsuz son gelişmeydi.
Ancak Rus resmi medyası, Erdoğan’ın darbeye hazırlıklı olduğu, zira
Rusya’nın darbeyle ilgili istihbaratı –Türk ordusunun iletişimini gizlice takip
ettiği Suriye’nin kuzeyindeki dinleme istasyonları üzerinden- alıp önceden
Türkiye’ye haber verdiği hikayesini yaydı. Türk ordusu, daha evvel muhtemel bir
darbe hakkında istihbarat aldığını ve bunun da darbeyi tezgahlayanların
planlanandan evvel harekete geçmelerine yol açmış olabileceğini söylemişti.
Rusya’yla yeniden saf tutma
Gerek [Türk toplumunda] Erdoğan’a destek çıkan (aynı zamanda
Amerikan karşıtı) milliyetçi taşma hali gerekse Erdoğan’ın (Batılı ortaklarıyla
ilişkilerde birtakım sonuçları olacak) kitlesel temizlik harekatı, Türkiye ile
Batı’nın birbirinden uzaklaşmasına hizmet ediyor.
(…) öyle görünüyor ki Rusya’nın askeri, siyasi ve iktisadi alanda
Türkiye’ye karşı aldığı aktif önlemler meyvelerini verdi. Kremlin’in bir diğer
ideologu olan Sergey Karaganov’un darbe teşebbüsünden sadece birkaç gün evvel
söylediği gibi, “Türkiye’yle problemlerimiz karşısında takip ettiğimiz net ve
sert siyasi çizgi başarılı oldu.”
Türkiye’yi Batı’dan uzaklaşmaya zorlamak Dugin’in 1997’den beri izlediği
bir hedefti. (…)
Rusya’nın geçen hafta şansı yaver gitti. Erdoğan’ın askeri temizliği –ki
generallerin dörtte birinden fazlası görevden alındı- bu makamları
Avrasyacıların dolduracağı anlamına gelebilir. (…)
Dugin’in medya hamlesi devam ediyor. ABD ve NATO’yu Karadeniz’den çıkarmak
ve Türkiye’nin NATO’dan çıkmasını sağlamak için bir Rus-Türk ittifakı çağrısı
yapıyor. (…)
Eğer ki Rusya, Türkiye’ye karşı bir reflexive
control (yani hasmı kendi iradesiyle Rusya’nın menfaatine olacak
şekilde bir adım atmaya zorlamak için dezenformasyon yürütme) kampanyası
tasarlamak istediyse bundan daha iyisini yapamazdı. Bu da bir komplo gibi
gelebilir, ama “Rusya siyasi kazanım için hayal ürünlerini/kurguları kullanmayı
çok iyi bilir” fikri hiç de abartı değil. Estonya dışişleri bakanı kısa süre
evvel Rusya’nın, devlet televizyonunda bir savaş göstermek için Baltık Denizi
üzerinde nasıl bir savaş simülasyonu yaptığını anlattı. Eğer ki televizyon için
bir savaş yapabiliyorsa yine televizyon için bir darbe niye yapmasın ki?
Rusya’nın Batı’ya karşı çok cepheli bir hibrid savaş yürüttüğünü ve
Türkiye’nin de, tıpkı Ukrayna veya Baltık ülkeleri gibi, bu savaşın geçmişte de
şimdi de bir hedefi olduğunu göz ardı etmenin derin sonuçları olacaktır. Bu tür
açıklamalar komplo teorileri diye göz ardı edildiği sürece liderler krizle başa
çıkmada sorumluluklarını baştan savabilirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder