PUTİN SURİYE’YE NEDEN GİRDİ?
George Friedman (Amerikalı siyaset bilimci, Stratfor’un kurucusu ve
2015 yılına kadar başkanı, Geopolitical Futures’ın kurucusu ve yöneticisi)
Geopolitical
Futures, 15.3.2016
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
Rus Devlet Başkanı Putin 14 Mart’ta Suriye’den ana
birliklerini çekmeye başlayacağını duyurdu. Rusya farklı modellerde 70 savaş uçağı
ve 4000’i askın destek personeli konuşlandırmıştı. Bu büyük bir konuşlanma
değildi, ama sahadaki dengeleri hızla değiştirdi. Rusya girmeden evvel Esed
rejiminin köşeye sıkıştığı ciddi ciddi tartışılıyordu. Bu beklentiler Rus
müdahalesiyle değişti.
Beklentilerin niçin değiştiği tam olarak net değil.
Rusların sınırlı sayıdaki sortisi muhaliflerin operasyonel kapasitesini kırmak
için yetmiş olabilir. Başlı başına Rus varlığı bile muhalefetin psikolojisini
değiştirmeye ve iradesini kırmaya kâfi gelmiş olabilir. Aslına bakarsanız
muhalefet o denli parçalanmış ve o denli zayıf bir durumdaki fiiliyatta
herhangi bir şey onu paramparça etmeye yetebilir. Bu konu biteviye
tartışılabilir, ama gerçek şu ki Ruslar girdiler ve istedikleri sonucu elde
ettiler.
Şu soru ortada: Ruslar niye müdahale ettiler? Baba
Esed Sovyetlere yakındı ve SSCB sonrası Rusya bu ilişkileri sürdürmek için
jestler de yaptı. Ama Suriye hiçbir zaman Rus menfaatlerinin merkezinde olmadı
ve başta Ukrayna olmak üzere muhtelif meselelerle boğuşan Rusya’nın –kendi
perspektifinden– nispeten küçük sayılan bu meseleye değerli kaynaklarını
hasretmesi tuhaf. Ama üzerinde düşündüğünüzde gayet anlaşılabilir bir durum, [Suriye’de
Rus menfaatleri] Esed’in ayakta kalmasını sağlamanın ötesinde.
Putin’in Suriye’ye müdahalesinin ilk nedeni, aslında bunu yapmaya
muktedir olduğunu göstermekti. Bu adımla hitap ettiği iki kitle vardı: Rus
kamuoyu ve Batı, özellikle de ABD. Rusya’nın Ukrayna’daki performansı olsa olsa
orta karardı. Kırım’ı hiçbir muhalefet olmaksızın “ele geçirdi” ve doğuda
–bölgeyi tutuşturmakta başarısız olan– bir isyanı teşvik etti. Rus istihbarat
teşkilatı Kiev’de neler olup bittiğini anlamakta ve ona şekil vermekte
başarısız oldu. Daha da önemlisi, petrol fiyatlarındaki büyük düşüş Rusya’da
çok büyük bir ekonomik krize yol açtı. Bu, Moskova için gerek içeride gerekse
dış ilişkilerinde kritik bir andı.
Farklı modellerde savaş uçaklarından müteşekkil bir hava birliği
konuşlandırmak ve aylarca bunları muharebelerde kullanmakla Rusya büyük bir
askeri yeteneği olduğunu ve bunu etkili bir şekilde konuşlandırabildiğini
gösterdi. Nihayetinde diğer ülkelerde olduğu gibi Rusya’da da başarılı, kısa
askeri operasyonlar [kamuoyu nezdinde] büyük destek yaratır. ABD’ye
kendi operasyon alanı olarak gördüğü bölgelere dahi Rusya’nın girme kabiliyeti
ve iradesi olduğunu gösterdi. Rusya [arka bahçesi] Ukrayna’yı dahi
kontrol edemeyen düşüşteki bir güçtür algılamasını önemli bir küresel güçtür
algılamasıyla yer değiştirtti. Doğru olup olmadığı çok da önemli değildi, ama
bunu doğruymuş gibi göstermeye ihtiyacı vardı. Öte yandan bunun içinde doğruluk
payı olduğu da inkâr edilemez.
İkinci nokta daha da tuhaf ve önceki nedenle tam manasıyla örtüşmüyor.
Rusya Suriye’ye ABD’yi çok zor bir durumdan çıkarmak için müdahale etti. ABD Esed
rejimine karşı çıktı ve bir muhalif güçler koalisyonu tarafından rejimin el
değiştirmesini de istedi. Ancak bunun gerçekleşmeyeceği giderek netleşmekteydi.
Esed düşebilirdi ama onun halefi, Esed’le olduğu kadar birbiriyle de çatışan
parçalı bir muhalefetti. Bu belki Esed’e tercih edilebilirdi; ama İslam Devleti
Suriye’nin içine yerleşmiş ve Esed’in zırhlı birliklerinin bir kısmını da
mağlup etmişti – İslam Devleti’nin diğer herhangi bir isyancı gruptan çok daha
büyük bir toprağı kontrol ettiğini söylemeye dahi gerek yok. Eğer Esed düşer de
muhalifler yerine geçerse bir sonraki aşamada İslam Devleti’nin onların yerine
geçmesi muhtemeldi. ABD, İslam Devleti’ni hafife aldığının farkına vardı; İslam
Devleti’nin Şam’ı ele geçirme ihtimali hem gerçekçiydi hem de ABD için kabul
edilemezdi.
ABD’nin siyasi bir problemi de vardı. Sadece Esed’e karşı çıkmakla
kalmamış, Esed karşıtı gruplarla da derinlemesine işbirliği içine girmişti.
Dolayısıyla Esed rejiminin bir anda hamisine dönüşemezdi. Aynı zamanda, o
aşamada, ABD Esed’in düşmesini de göze alamazdı. Rus müdahalesi ABD’nin
problemini çözdü. Esed kurtarıldı. İslam Devleti’nin önü kesildi ve kontrolden
çıkmakta olan durum sınırlandırıldı. Peki, acaba bu [aralarındaki] resmi
bir anlaşmanın ürünü müydü yoksa sadece beklenmedik bir sonuç mu? Hem kağıtlara
imza atıldığı ihtimaline hem de bunun her iki taraf için de beklenmedik bir
sonuç olduğuna şüpheyle yaklaşıyorum. Ruslar Suriye’de Amerikalıların durumunu
tabii ki biliyorlardı: ABD kendi finanse etiği muhalefete güvenmiyordu, İslam
Devleti tarafından sinirleri bozulmuştu ve gerekenleri yapmaktan da acizdi.
Dolayısıyla Rus müdahalesi kendisi için bir problem teşkil etmiyordu.
Mevcut büyük Amerikan hava gücü karşısında Rusya, ya zamanla ABD’yle
koordinasyon içinde hareket edebileceğini farz etmiş ya da bu koordinasyon daha
baştan tartışılmış olmalı. Suriye’de ABD’nin yüzleştiği probleme nasıl bir
çözüm geliştirildiği, 50 yıl sonra gizli belgelerin açıklanmasıyla açıklığa
kavuşturulacak konulardan biri. Bir anlaşma olduğunu söylemiyorum. Diyorum ki
–anlaşma olsun olmasın– Ruslar, ABD’nin bir problemini çözdüklerinin
farkındaydılar ve Amerikalılar da [dışa karşı] tüm söylemlerine rağmen
problemin çözülmekte olduğunu biliyorlardı. Ve bu da Rusların ikinci en büyük
problemlerinde puan toplamlarını sağladı.
En büyük problemleri tabii ki petrol ve bunun bir çözümü de yok. İkinci
büyük problemleri ise Rusların temel menfaatlerinden biri olan Ukrayna, ki bu
ülkenin Batı ittifak sisteminin bir parçası olmasına asla izin veremez.
Rusların temel menfaati Ukrayna’nın askeri açıdan tarafsız kalması; ikincil
derecedeki menfaatleri ise doğusunun bir ölçüde özerklik kazanması ve Rusya’ya
eskisine kıyasla daha fazla hak verecek şekilde Kırım’da bir tür uzlaşma.
Rusya Suriye’deki adımlarının iki amaca hizmet etmesi beklentisindeydi.
Birincisi, –diplomasiye rağmen– Rusya’nın ciddiye alınması gereken bir askeri
güç olduğunu göstermekti. İkincisi, ABD’yi –herkesin gözü önünde Rusya’ya
muhalefetin oldukça riskli hale geleceği, özelde ise Rusları bir hasım güç
değil de bir ortak olarak göreceği– bir pozisyona sokacak şekilde planlandı.
Avrupalılar yaptırımlardan vazgeçilerek bir tür anlaşmaya varılmasını zaten
istiyorlar ve işte [Suriye adımı] buna yardımcı olacaktı.
Suriye[‘ye müdahale], Suriye’yle alakalı değil. Esed’in geleceği
de Ruslar için önemli bir stratejik mesele değil. Rus gücüyle ilgili
algılamaları yeniden şekillendirmek ve [askeri güç] konuşlandırıp,
meseleyi [sahada] çözüp geri dönmeye hazır olduğunu gösterme[kti asıl
mesele]. Askeri gücünü konuşlandıran, bölgede kalan ve bataklığa saplanan
Amerikalıların aksine, Ruslar ne için geldilerse yapıp şimdi de geri
dönüyorlar.
Rusların askeri başarısını mübalağa etmemeliyiz. Kendisinden
istenebilecek siyasi görev/hedef için yeterli düzeydeydi. Bu adım, Rusya’nın
Ukrayna problemini çözmedi, ama müzakereyle sonuca varma şansına da zarar
vermedi. Her halükarda tam kıvamındaydı; ama ABD’nin öyle göründüğü kadar şok
olduğu kanaatinde değilim. Putin için problem şu ki [askeri müdahale] artık
sonlandı ve bunu stratejik problemlere çözüm üretmeye dönüştürmesinin vakti
geldi. Ve soru şu: Acaba bu başarı itibara tahvil edecek mi yoksa siyasi
hafızanın sularında öylece unutulup gidecek mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder