15 Mart 2016 Salı

A.SCHECHTER - İRAN ANLAŞMASI NETANYAHU’NUN EN BÜYÜK GALİBİYETİ




İRAN ANLAŞMASI NETANYAHU’NUN EN KÖTÜ MAĞLUBİYETİNİN DEĞİL, EN BÜYÜK GALİBİYETİNİN BİR KANITI
Aşer Schechter (İsrail gazetesi Haaretz’de yazar)
Haaretz, 20.7.2015

Tercüme: Zahide Tuba Kor

Genel kanaat, geçen hafta İran’la tarihî nükleer anlaşmanın ilanıyla birlikte Başbakan Netanyahu’nun siyasi kariyerinde en büyük mağlubiyeti aldığı yönünde.
Nihayetinde İran, Netanyahu’nun son 6 yıllık başbakanlığındaki en temel (hatta kimileri “yegane” de diyebilir) odaklandığı konuydu. Ve bu uğurda tüm köprüleri atmış, hemen hemen tüm diplomatik kuralları ihlal etmiş ve İsrail’in sahip olduğu neredeyse tüm dostlarını kendisine yabancılaştırmıştı…
Netanyahu’nun mağlubiyet söyleminde gerçeklik payı var: Son yıllarda tam anlamıyla bir İran takıntısı içindeydi; sağda solda hararetli bir şekilde Holokost’la paralellikler kurup durdu, Batı ülkelerini dogmatik ve fanatik dini bir rejimin “sempati toplama atağı” ağına düşme konusunda mütemadiyen uyardı… Dolayısıyla yüzeysel baktığımızda vardığımız tek sonuç şu: Netanyahu İran’la anlaşmayı engellemeyebilmek için büyük bir bahis oynadı ama kaybetti.
Yani Netanyahu’nun en fazla mücadele verdiği konunun İran’la anlaşma olduğunu zannedebilirsiniz. Ama böyle değil. Tüm kariyeri boyunca Netanyahu hiçbir zaman bir ideolog olmadı (…), hep siyaseten sağ kalmayı her şeye önceledi.
Genel kanaat Netanyahu’nun geçen hafta çok büyük bir darbe aldığı yönünde. Ama bu yanlış. Şu anda Netanyahu’nun en büyük mağlubiyeti gibi görünen şey, aslında en büyük zaferinin bir kanıtı – ürkütücü gerçek şu ki onun görüşleri İsrail siyasi alanına artık egemen olmuş durumda.
Netanyahu’nun mağlup olduğunu düşünen herkes, onun sol kanattan siyasi rakiplerinin İran’la anlaşmaya nasıl tepki verdiğine dikkatlice bakmalı. Netanyahu’yu anlaşma maddelerini değiştirtmekte başarısız kalmakla suçlayanlar da dahil tüm rakipleri onun ifadelerini tekrarladı: “varoluşsal meselelerde koalisyon ve muhalefet olmaz.”
Mesela muhalefet lideri Isaac Herzog, İran’la anlaşmayı “güvenlik çıkarlarımızı tehlikeye atan kötü bir anlaşma” diyerek hemen kınadı ve Netanyahu ile onun İran politikasına destek sözü verdi, hatta Amerikan siyaset yapımcılarının bu anlaşmayı reddetmeye ikna için Washington’a gideceğini söyleyecek kadar da ileri gitti – sanki Netanyahu’nın en büyük siyasi rakibi değil de dışişleri bakanıymış gibi. 
(…) Herzog ve Siyonist Kampın geri kalanı önümüzdeki aylarda Netanyahu’nun koalisyon hükümetine dahi katılabilir.
İsrail’in diğer muhalefet lideri ve eski maliye bakanı Yair Lapid de İran’la anlaşmayı “Yahudiler için kötü bir gün” sözleriyle kınadı. Herzog’un aksine, -anlaşmayı “İsrail tarihinin en büyük dış politika başarısızlığı” olarak niteleyerek- bunun suçunu Netanyahu’ya attı ve bu politikayı Netanyahu’nun nasıl yürüttüğüne ilişkin bir araştırma komisyonu kurulmasını istedi (…)
(...) Netanyahu’nun kendi bakanlarına gelince, savunma bakanı Moşe Ya’alon anlaşmayı “bir trajedi” olarak nitelendirirken, Kültür Bakanı Miri Regev “İran öldürme konusunda böylece ruhsat almış oldu” dedi.
İronik bir şekilde, Netanyahu’nun mağlubiyeti, gelecek yıllar boyunca onun iktidarda kalmasını teminat altına alacağa benziyor. Fakat onun zaferi (...) şahsi siyasi bekasından çok daha fazla. Bu haftadan zaferle çıkan Netanyahu’nun sadece kendisi değildi, onun dünya görüşü ve inatçı reddiyeciliğiydi asıl zafer kazanan.
İsraillilerin anlaşmaya verdikleri tepkilerdeki homojenlikten de bu görülebilir; siyasi yelpazenin her iki tarafı da hemen Netanyahu’nun tarafını tuttu; (...) parlamentodaki hiçbir milletvekili aksi bir görüş serdetmeye cesaret dahi edemedi, hatta çoğu Netanyahu’nun tabirlerini kullandı. Şahsını eleştiren tayfadan da olsalar, onun temel duruşunu benimseyerek anlaşmayı hemen reddettiler, o kadar çabuk ki metni ciddi bir şekilde incelediklerini düşünmek imkânsız (...)
Gazetecilerin, uzmanların ve sıradan siyasi aklı olan İsraillilerin 1938 Münih Anlaşması benzetmesinden (ki bu Netanyahu’nun en gözde benzetmesiydi) çeşitli Holokost imalarına kadar anlaşmaya tepkilerinden de bunu görmek mümkün. İsrailliler de anlaşmayı kınamakta çok aceleciydiler ve bu da -maddelerine bakmaksızın- anlaşmanın her türlüsünü reddettikleri izlenimi doğuruyor.
(...) Siyasi geleceğini garantileme bağlamında bu savaşı kazandı. Hırpalanmış gibi görünebilir, ama bu sadece çok büyük oynayan fazla iddialı birinin aldığı taze yaralardan başka bir şey değil... İsrail kamuoyunu ve böylece tüm İsrail siyasi sistemini kendi tarafına çekmiş oldu.
(...)
Bu tartışmasızlık, muhalefetsizlik, farklı görüşlerini olmaması hali Netanyahu’nun gerçek zaferdir (...)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder