İRAN SURİYE’Yİ ŞİİLEŞTİRMEYE ÇALIŞIYOR
Anchal Vohra (Foreign
Policy dergisinin Beyrut’ta yaşayan yazarı ve Ortadoğu konusunda serbest
çalışan bir TV muhabiri ve yorumcu)
Foreign Policy, 15.3.2021
Tercüme: Zahide Tuba Kor
NOT: “Iran Is Trying to Convert
Syria to Shiism” başlığıyla yayınlanan
yazının İngilizcesini okumak için TIKLAYINIZ.
NOT: Blogda yer alan 850 küsur içeriğe http://ortadogugunlugu.blogspot.com.tr/2018/01/bu-blogda-neler-var.html linkinden toplu olarak ulaşabilirsiniz.
Kaynak
göstermeden blogdaki yazı, tercüme ve infografikleri kullanmamanız önemle
rica olunur.
Suriye eski Devlet Başkanı Hafız Esed’in Baas rejimi,
Ayetullah Ruhullah Humeyni’nin İran İslam Devrimi’ni tanıyan ve ona meşruiyet
sağlayan ilk rejimdi. Ancak Esed, İran’ın daha sonraları Lübnan’da Hizbullah
üzerinden yaptığına benzer bir şekilde Suriye’de nüfuzunu genişletmesine asla
izin vermemekte oldukça dikkatliydi.
Oğlu ve halefi Beşşar Esed’in çaresizliği İran’ın
yayılmacılarına imkân sağladı. On yıl evvel iç savaşın başlamasının hemen
ardından İran kuvvetleri, genç Esed rejimini isyancılara karşı savunmaya
yardımcı olmak için Suriye’ye girdi. Tahran, Lübnanlı vekil gücü Hizbullah ile
birlikte, iç savaşta Suriye rejimini destekledi ve hatta davaya yardım için
Afganistan, Irak ve Pakistan’dan Şii savaşçıları seferber etti. Zamanla İran,
görünüşte Şii türbelerin muhafazası için milis güçlerindeki yerel Suriyeli
savaşçıları devşirdi ve Suriye askeri aygıtının üst kademeleriyle, bilhassa
Hafız Esed’in diğer oğlu Mahir Esed’in komutasındaki 4. Tümen’le ilişkilerini
yoğunlaştırdı.
Bugün artık İran destekli milisler Şam’ın dış
mahallelerini kontrol ediyor ve Suriye-Lübnan sınırındaki stratejik kasabalarda
devriye geziyor. İsrail yakınındaki güney Suriye’de büyük miktarda mevcudiyeti
ve Halep’te birden fazla üssü var ve IŞİD’in 2018’deki yenilgisinden bu yana
Suriye-Irak sınırındaki kasaba ve köylerde kamp kurmuş durumda.
Ancak İran’ın Tahran’dan başlayıp Irak ve Suriye
üzerinden Lübnan’a uzanan nüfuz yayını güvence altına alması sadece silahlar
sayesinde değil. Son birkaç yıldır askeri çatışmalar yatışırken İran, Sünnileri
Şiiliğe geçmeye teşvik etmek veya en azından mezhepçi rakiplerine karşı
tutumlarını yumuşatmak için savaşın mahvettiği ülkede kültürel nüfuzunu
genişletti. Foreign Policy dergisi olarak görüştüğümüz, rejimin
kontrolündeki Suriye topraklarında yaşayan yakın zamanda mezhep değiştirenler ve
arkadaşları, ülkedeki iktisadi çöküşün İran’ın sunduğu avantaları ve ilave
gelirleri görmezden gelmeyi zorlaştırdığını söylüyor.
İran, mezhep değiştirmeyi teşvik için muhtaç
Suriyelilere nakit para dağıtıyor, dini kurslarda yüksek dozda beyin yıkıyor,
İran üniversitelerinde okumaları için gençlere burslar sunuyor, ücretsiz sağlık
hizmetleri veriyor, gıda kolileri dağıtıyor ve turistik mekânlara ziyaretler
düzenliyor. Bu tür küçük adımlar fazla maliyetli değil; ancak fakirleşen
Suriyeliler arasında İran imajını etkilemede çok faydalı olabilir. [Suriye’de
halkın %90’ının fakirlik sınırı altında yaşadığını hatırlatalım. Suriyelilerin iktisadi
durumu ile ilgili linkteki iki yazıyı okumanızı tavsiye ederim. http://ortadogugunlugu.blogspot.com/2021/01/clister-hmamarbachi-2021-suriye-icin.html]
İran, çoğunluğu Sünni olan ve savaştan evvel çok küçük
bir Şii nüfusu bulunan Suriye’nin dini tarihini adeta yeniden yazmaya
çalışıyormuşçasına eski türbeleri restore ediyor ve itibar sahibi Şii şahsiyetler
için yeni türbeler inşa ediyor. Yerel halktan, aktivistlerden ve Suriyeli
uzmanlardan on kadarı Foreign Policy’ye dedi ki İran, nüfuz alanını
koruma ve Lübnan ile Irak’ta olduğu gibi vekiller aracılığıyla kontrol kurma
nihai hedefiyle Sünni Suriyeliler arasından uzun vadeli destek devşirmek için
kendisini iyi huylu ve müşfik bir güç olarak sunmaya çalışıyor.
İranlı milisler, [4 Nisan 2018’de Esed tarafından
imzalanarak yürürlüğe giren, Suriyelilerin 30 gün içinde bir kanıt ibraz etmemesi
halinde mülklerine hükümet tarafından el konulmasına imkan tanıyan ve
mültecilerin geri dönüşünü bir bakıma imkansızlaştıran] bednam 10 sayılı Kararname
uyarınca, savaş sırasında başka yerlere göçmüş Suriyelilerin evlerini satın
almaları için Suriye rejimi tarafından aktif olarak yardım gördü. Bazı milislerin
de mülklere el koyduğu ve Suriye’ye yerleşmeleri için ailelerini Irak ve Lübnan’dan
getirdiği haberleri var.
Suriyeli uzmanlar, bu demografik ve kültürel nüfuzun, -İran’ın
onlar adına siyasi güç iddia edebilmesi için- Suriye’deki Şii sayısını
artırmaya yönelik olduğunu söylüyorlar. Ülkede önemli sayıda Şii olduğu
takdirde İran, Suriye krizi için nihai bir siyasi çözüm tartışılırken onların
çıkarlarını temsil iddiasında bulunabilir ve hükümette, silahlı kuvvetlerde ve
diğer kurumlarda onlara da makam verilmesini talep edebilir. Pek çok kişi, İran’ın
sadece minnettar bir cumhurbaşkanıyla yetinmeyip aynı zamanda sistem içindeki
destekçileri aracılığıyla da ülkede nüfuz kullanmak isteyeceğinden korkuyor;
zira Esed’in, kendisini Arapların safına geri getirmeye çalışan Rusya ve
Birleşik Arap Emirlikleri ile yaptığı anlaşmalara bağlı olarak İran’a desteği [önümüzdeki
süreçte] duraksayabilir.
Ancak Lübnan ve Irak’ın aksine, Suriye ağırlıklı
olarak Sünni bir nüfusa sahip ve bu da onu İran rejimi için zorlu bir görev
kılıyor. Ancak zorluklara rağmen İran caymamış görünüyor.
İsminin açıklanmaması şartıyla Foreign Policy ile
konuşan 24 yaşındaki Ahmed, Suriye’deki Şii cemaatinin en yeni üyelerinden
biri. Suriye’nin doğusundaki Deyrezzor vilayetine bağlı Irak sınırındaki bir
kasaba olan Meyadin’de yaşıyormuş; ancak çatışmalar sırasında ailesiyle birlikte
Türkiye sınırına yakın el-Bab’a kaçmış. Bir arkadaşının kendisine İran milis
gruplarından birine katılırsa tüm endişelerinin sona erebileceğini söylemesi
üzerine 2018’de geri dönmüş. Bir Sünni olarak, Hz. Muhammed’in torunu ve
Şiilerin atası İmam Ali’nin kızının adını taşıyan Seyyide Zeyneb Tugaylarına
katılmış.
Ahmed, Şam’ın 9,6 km güneyindeki Seyyide Zeyneb Türbesi’ne
ev sahipliği yapan ve tamamen İran destekli milislerin sıkı kontrolü altında
bulunan Seyyide Zeyneb mahallesinden Foreign Policy’ye dedi ki “Meyadin’deki
arkadaşım geri dönüp İranlılara katılabileceğimi ve kimsenin bana veya aileme
zarar vermeyeceğini söyledi.”
Ahmed türbede koruma olarak çalışıyor ve ayda 100.000
Suriye lirası (yaklaşık 200 dolar) alıyormuş; ancak böbrek hastası olan babasının
ayda iki kez girdiği diyaliz masraflarını ödemek için daha fazla paraya
ihtiyacı varmış. Katıldığı milis grubunun lideri Şubat ayında Şiiliğe geçerse
maaşını ikiye katlamayı teklif etmiş. Ahmed hemen kabul etmiş. Foreign Policy’e
dedi ki “Geçenlerde milis liderimizle yaptığımız bir toplantıda bize Şiiliğe
girersek terfi edeceğimizi ve para alacağımızı söyledi ve sadece Seyyide Zeyneb’de
birkaç konferans dinledik… Diğer 20 kişiyle birlikte evet dedim; çünkü
hepimizin paraya ihtiyacı var. Şii olursam 200.000 Suriye lirası alacağım.
Babamın tedavisi nedeniyle paraya gerçekten ihtiyacım var. Din umurumda bile
değil.”
Suriye’nin güneybatısındaki Ürdün’e yakın bir şehir
olan Deraa’dan Taim el-Ahmed de önce İran destekli bir milis grubuna katılan ve
daha sonra Şiiliğe geçen bir arkadaşının benzer bir hikâyesini şöyle anlattı: “Terfi
ettirdiler ve ona bir apartman dairesi verdiler. Suriye’deki iktisadi krize
rağmen ücretsiz sağlık hizmeti ve her ay bedava bir tüp alıyor.” Taim el-Ahmed,
bu arkadaşının “sıkıntıya ve tacize maruz kalmadan” ülkenin herhangi bir yerine
seyahat edebilmesi için Suriye istihbaratından güvenlik izni de dahil olmak
üzere diğer Suriyelilerin mahrum bırakıldığı çeşitli faydalar elde ettiğini de söyledi.
Deyrezzor vilayeti belki de bu operasyonların kilit
bölgesi. Vilayetin Irak’la ana geçiş noktası olan Ebu Kemal ilçesi, yakın
geçmişte İran’ın görünüşte zararsız ama manipülatif birçok faaliyetine tanık
oldu. [Burası, İran’ın Suriye’ye ve oradan da Lübnan’a uzanan hava ve kara
lojistik hattının geçtiği kritik önemde bir ilçedir.]
Mesela IŞİD tarafından yıkılan Ebu Kemal’daki Karamiş
parkını restore etti ve ‘Dostlar Parkı’ adını verdi. (Suriye rejimi İran’ı ‘ülkenin
dostu’ olarak tanıtıyor.) Her hafta İranlı milisler parkta başta çocuklar olmak
üzere halkı Şii imamlar hakkında bilgilendirmek ve İran’ı İsrail ve
emperyalizme meydan okuyan erdemli bir güç olarak tanıtmak üzere eğlenceli
faaliyetler düzenliyor.
Bir aktivist olan Ebu Kemal’den Sayah Ebu Velid dedi
ki “Tüm eğlence ve oyunlar, çocukların ve ebeveynlerinin zihinlerini yıkayıp
Şiiliğe çekmek için bir tezgâh.” İlçedeki spor kulübü, İranlı milisler için bir
mutfağa ve restorana dönüştürüldü. Ebu Velid’e göre, tüm futbol stadyumu artık
İran’ın kontrolü ele geçirmesi için fiilen bir üs konumunda.
Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne göre
İran, kısa süre önce Meyadin halkını Şii inancının ilkeleri ve doktrinleri konulu
bir kursa katılmaları için Nur İran Kültür Merkezi’ne davet etti. Kursu geçen
herkese yaklaşık 100.000 Suriye lirası ve bir gıda kolisi verilecek.
İran, Suriye’de bir dizi dini okul, türbe ve hayır
kurumu açtı. Şam ve Halep’te daha az direnişle karşı karşıya kalırken,
Deyrezzor’a yayılmak için İran, genellikle kendi bekalarıyla meşgul ve yükselen
yıldız her kimse onu desteklemeye hazır olan yerel aşiret liderlerinin aklını
çelmek zorundaydı. Bu türden bir kabile olan el-Bakara’nın bazı mensupları,
yalakalıkla İran’ın gözüne girmekte avantajlar gören bir aşiret liderinin
etkisiyle İranlılara olumlu yanıt verdi.
Sınırın diğer tarafında İran’ın menfaatleri, Tahran’ın
desteklediği ancak Irak güvenlik servislerinin bir parçası olarak Haşd-i Şa’bi
bayrağı altında faaliyet gösteren silahlı bir grup olan Asaib Ehlu’l-Hak gibi
milisler tarafından iyi bir şekilde korunuyor. Dahası, Rusya’nın Deyrezzor’a
ilgisizliği İran’ın orada karargâh kurmak için rekabet etmek zorunda olmadığı anlamına
geliyor.
Hâlihazırda ABD’de sürgünde yaşayan eski bir Suriyeli
diplomat olan Bassam Barabandi, İran’ın varlığının ve faaliyetlerinin ülkesinde
müstakbel bir isyanın tohumlarını attığını söyledi. Barabandi, “Fars işgaline
karşı çatışmaların çıkması kaçınılmaz” dedi ve şöyle devam etti: “Önce
İranlılar ve Hizbullah Nusayrilerin çoğunlukta olduğu Lazkiye’ye gittiler.
Ancak Nusayriler, din ve sosyal normlar söz konusu olduğunda serbest bir topluluktur.
Mesela içkilerini severler. Nusayriler İranlılara ‘hoşça kalın ve size iyi
şanslar’ dediler. İranlılar, savaştan en kötü etkilenen Suriyelileri manipüle
etmeyi ve dolayısıyla daha evvel IŞİD’in elinde tuttuğu bölgelerde yayılmayı
daha kolay buldular.”
Suriye-İran ilişkilerinde uzmanlaşmış, Omran Stratejik
Araştırmalar Merkezi çatışma uzmanı Navvar Saban, İran’ın her arka plandan
Suriyeliyle yavaş yavaş ama istikrarlı bir şekilde bağlar geliştirdiğini anlattı.
“İran, Deyrezzor’da ve Kürtlerin elindeki bölgelerde yerel halk aracılığıyla
gayrimenkuller satın aldı. Suriye’de bir örümcek ağı ördü ve adamları her yerde;
orduda, hükümette, hatta Sünni ve Hristiyan işadamları arasında bile.”
Eski Amerikan Başkanı Donald Trump, ‘maksimum baskı’
seferberliği altında İran rejimine sarsıcı yaptırımlar uygulamıştı; ancak İran,
Esed rejimine yönelik açıklanmayan kredi hattıyla Suriye’deki faaliyetlerini
finanse etmeyi sürdürdü. Ağustos 2017’de haber yapmak üzere Suriye’ye gittiğimde,
ülkenin altı yıldır ilk defa gerçekleşen Şam’daki ticaret fuarına katılmıştım.
Stantların çoğu (31 tanesi), jeneratörden bisküviye ve sabuna kadar her türlü
ürünü satan İran şirketlerine aitti. İki sene sonra Suriye-İran Ortak Ticaret
Odası kuruldu ve daha geçen ay bir İran heyeti Suriye’deki iktisadi varlığını
artırma çabalarını güçlendirmek için Şam’a gitti.
Gözlemciler, Trump’ın yaptırımlarına rağmen Suriye’ye
müdahalesini hiçbir şekilde dizginlemeyen İran’ın, yeni Amerikan Başkanı Joe
Biden nükleer anlaşmaya yeniden dahil olduğu takdirde [yaptırımlar
kalkacağından veya hafifleyeceğinden] Suriye’de mezhep değişimini teşvik
eden silahlı milislerini ve hayır kurumlarını paraya boğmasından endişeli. Geçmişte
İran’la nükleer anlaşmanın imzalanmasından iki yıl sonra [2017’de]
Tahran’ın Hizbullah’a finansmanını dört kat artırdığına dair haberler var.
İran’ın kaç Suriyeliyi Şiileştirdiğine veya
fikirlerini yumuşattığına dair elimizde hiçbir veri yok. Ancak onun askeri,
kültürel ve iktisadi genişlemesi, zaten tüm cephelerde kırılgan olan Suriye’de
yeni yeni fay hatları oluşturuyor. İran’ın genişlemesinin bölgedeki mezhepsel
gerilimleri nasıl şiddetlendirebileceğini görmek zor değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder