19 Ekim 2017 Perşembe

D.IGNATIUS: TRUMP’IN DIŞ POLİTİKA PLANLARI BELKİ DE HİÇ YOK


TRUMP’IN DIŞ POLİTİKA PLANLARIYLA İLGİLİ GERÇEK PROBLEM, BELKİ DE HİÇ BÖYLE BİR ŞEYİN OLMAMASI

David Ignatius  (Washington Post gazetesi köşe yazarı, ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde yer alan casusluk romanı yazarı)
Washington Post, 10.10.2017

Tercüme: Zahide Tuba Kor

Eleştirmenler, Amerikan Başkanı Donald Trump’ın dış politikadaki iddialı laf kalabalıklığından şikâyetçi; ancak Cumhuriyetçi Parti içinden bazıları, daha az görünür bir meseleden dertliler: strateji geliştirme ve uygulamada yavaş davranan kof bir bürokrasinin varlığı.
Şüpheciler, Trump yönetiminin Afganistan, İran, Suriye, Irak ve Rusya gibi temel konularda sonuca ulaştırıcı net ve sistematik planlar açıklamadığından dem vuruyorlar. Bütüncül bir diplomatik strateji varmış gibi görünen Kuzey Kore gibi meselelerde ise Başkan, sıklıkla Twitter taarruzlarıyla veya şahsi nutuklarıyla bunun da altını oyuyor.
Dışişleri Bakanlığında birçok kilit makama henüz atama yapılmadığından, emektar yetkililere göre, izlenecek politikalara karar vermesi ve bunları uygulaması beklenen kurumlar arası süreç “sahipsiz”. Avrupalı diplomatlar, İran’ın problemli davranışları gibi ortak endişe alanlarında politikaların çerçevesini belirleyecek Trump yönetiminden yetkililer bulmakta zorlanmaktan artık bezdiklerini söylüyorlar.
Trump, birçok makamın boş kalmasından tuhaf bir şekilde memnun görünüyor; bu boşlukların etkin adım atmayı engellediğini idrak edemediği ise açık. Salı günü Forbes dergisine verdiği bir mülakatta “Normalde olması gereken atamaların çoğunu genel olarak yapmayacağım; çünkü buna gerek yok” diyerek bu davranışıyla övündü.
En dobra eleştiriler, Arizona Senatörü ve Silahlı Kuvvetler Komitesi Başkanı John McCain ile Tennessee Senatörü ve Dış Politika Komitesi Başkanı Bob Corker’dan geldi. Geçen hafta McCain, yönetimin Afganistan stratejisini nasıl uygulayacağını kamuoyuna açıklamamasının “kesinlikle kabul edilemez” olduğunu söyledi. Corker, Trump “Üçüncü Dünya Savaşı yolunda” uyarısıyla pazar günü manşetleri belirledi; ancak onun daha derin eleştirileri, Beyaz Saray’ın politika üretici bir bağlantı noktası olmak yerine “bir reality şov”a benzemesineydi.
Başkan George W. Bush’un milli güvenlik müsteşarı olan Stephen Hadley “Onlar masayı kurdular, ama hala daha tam oturmuş stratejiler ve politikalar izlemiş değiller” dedi. Ona göre “Bu, farklı bir çeşit yönetim; normal şartlarda 6 ila 8 ay süren geçiş süreci, bu yönetimde muhtemelen 12 ila 14 ay sürecek. Siyasilerin ataması gereken kilit makamların doldurulması ve kurumlar arası sürecin olması gerektiği gibi işler hale gelmesi, işte bu denli uzun bir süre alacak.”
Yönetim Afganistan politikasını detaylı bir şekilde gözden geçirdi ve Trump; Pakistan’a baskı yapma, Afgan hükümetini geliştirme, askeri kuvvetleri biraz artırma ve siyasi çözüm arama gibi bilindik tavsiyelerde bulunan sonuçları 21 Ağustos’ta kamuoyuna ilan etti. Peki ama bu hedefler nasıl hayata geçirilip de başarıya ulaştırılacak? McCain 3 Ekim’de şöyle dert yanıyordu: “Başkan’ın bu ilanı yapmasının üzerinden altı hafta geçmesine rağmen Silahlı Kuvvetler Komitesi ve Kongre, sözkonusu stratejinin önemli ayrıntılarını hala daha bilmiyor.”
Benzer şekilde netliğe kavuşturamama hali İran stratejisini de sarsıyor. Yönetim, yemin edip göreve başladığından bu yana Ortadoğu’da İran’a karşı koymaktan bahsediyor. Ancak politikanın esnekliği, hâlihazırda bir problem teşkil etmeyen şu konuyla önemli ölçüde tüketildi: İran’ın uymasına rağmen Trump’ın iptal etmek istediği nükleer anlaşma.
Senato’nun Cumhuriyetçi üst düzey bir çalışanı diyor ki “İran konusunda mevcut yönetimin ironisi şu ki önceki yönetimin yaptığının bu defa tersinden aynısını uyguluyor. Yani bölgede yayılan İran nüfuzuyla mücadeleye odaklanmak yerine yine İran nükleer anlaşmasını merkeze koyuyorlar, bu defa olumlu değil olumsuz şekilde...”
Geçen hafta Beyaz Saray’da gazetecilere verilen Hizbullah’a karşı sertleşmeye yönelik yeni çabaları tanıtma brifinginde çok az ayrıntı sunuldu. Bu, Wikipedia’dan elde edilebilecek iki sayfalık özet bilgi, Hizbullah’ın bilinen operasyonlarını listeleyen bir harita ve ABD’deki iki Hizbullah ajanının yurtdışına çıktığı ama ülkemize “acil bir tehdit arz etmedikleri”ne ilişkin son dönemdeki bir suçlamayı içeriyordu. Hizbullah’a karşı çabalar, iki örgüt ajanı hakkında bilgi verme karşılığında 5 ve 7 milyon dolar ödül konması suretiyle salı günü kısmen genişletildi.
Politikanın felç olmasının en net tezahürü, “sorumsuz” Obama yönetiminin çokça eleştirilere maruz kaldığı, kanlı bir iç savaşın verildiği Suriye vakası. Başkanlık makamına oturmasının üzerinden yaklaşık dokuz ay geçmesine rağmen Trump, hala daha Suriye veya Irak konusunda bir plan belirlemiş değil; özellikle de hayati bir soru olan, orada küçük bir Amerikan birliği bırakıp bırakmama hususunda. Cumhuriyetçi Senato yetkilisi “Suriye ve Irak’ta strateji askıda” diyor.
Yönetimden üst düzey bir yetkili ise Afganistan stratejisinin gizli versiyonunun eleştirmenlerin arayıp bulamadığı her ayrıntıyı içerdiğini ve daha geniş bir İran stratejisinin de yakında ilan edilebileceği iddiasıyla bu tür eleştirileri boşa çıkarıyor. Ancak aynı yetkili Suriye’de uzlaşmanın “sağlanamadığı”nı kabul ediyor.

Trump’ın hakaretleri ve tahkirleri, kim bilir belki de dikkatlerimizi daha temel bir dış politika probleminden uzaklaştırıyordur: Bazı temel konularda gerçek politika planlarına sıra geldiğinde her şeyin tamtakır kuru bakır olması.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder