20 Nisan 2010 Salı

KATAR TÜRKİYE'YE NE KATAR?

Z. Tuba Kor, Anlayış Dergisi, Sayı: 60, Mayıs 2008, sf. 66-68

NOT: Her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.

BAŞ­BA­KAN Tay­yip Er­do­ğan’ın, Ka­tar­lı mes­lek­ta­şı­nın da­ve­ti üze­ri­ne 8. Do­ha De­mok­ra­si, Kal­kın­ma ve Ser­best Ti­ca­ret Fo­ru­mu’nda bir ko­nuş­ma yap­mak ve res­mî te­mas­lar­da bu­lun­mak üze­re 13-15 Ni­san’da Ka­tar’a yap­tı­ğı zi­ya­ret, tar­tış­ma­la­rı be­ra­be­rin­de ge­tir­di. Bir CHP mil­let­ve­ki­li, son beş ay­da Cum­hur­baş­ka­nı, Baş­ba­kan ve se­kiz ba­ka­nın bu ül­ke­ye yap­tı­ğı zi­ya­ret­le­re atıf­ta bu­lu­na­rak “Ka­tar’da ma­den mi bul­duk?” di­ye sor­du. AKP hü­kü­met­le­ri­nin yurt­dı­şı zi­ya­ret­le­ri bu­gü­ne ka­dar de­fa­lar­ca eleş­ti­ri ko­nu­su ol­muş, Mec­lis’te so­ru öner­ge­le­ri ve­ril­miş­ti. Ba­sın­da da ko­nu­ya iliş­kin il­ginç yo­rum­lar yer al­mış­tı; ki­mi­ne gö­re Baş­ba­kan dev­let ka­sa­sın­dan dün­ya tu­ru ya­pı­yor, ki­mi­ne gö­re ise Tür­ki­ye ile ye­tin­me­yip dün­ya li­de­ri ol­ma ih­ti­ra­sıy­la ya­nıp tu­tu­şu­yor­du. As­lın­da, is­tis­na­lar ha­riç, 85 yıl­dır ya “Türk’ün Türk’ten baş­ka dos­tu yok­tur” dü­ze­yin­de­ki slo­gan­lar­la içe ka­pan­ma­ya ya da bü­yük güç­ler­den bi­ri­nin ete­ği­ne ya­pı­şıp iç ve dış po­li­ti­ka­sı­nı “gü­ven­ce” al­tı­na al­ma­ya alış­mış zi­hin­le­rin dış po­li­ti­ka açı­lım­la­rı­nı al­gı­la­ya­bil­me­le­ri el­bet­te ko­lay de­ğil.

As­lın­da yurt­dı­şı zi­ya­ret­le­rin dış po­li­ti­ka­nın önem­li bir un­su­ru ha­li­ne gel­me­si Tur­gut Özal ile baş­la­dı; ar­dın­dan Sü­ley­man De­mi­rel en çok yurt­dı­şı­na çı­kan Cum­hur­baş­ka­nı ola­rak ka­yıt­la­ra geç­ti. An­cak her iki­si­nin de ça­ba­la­rı ka­lı­cı gü­ven or­ta­mı­nı te­sis et­me­ye yet­me­di­ği için zi­ya­ret­le­rin ba­şa­rı­la­rı sı­nır­lı kal­dı. AKP hü­kü­me­ti­nin ni­yet­le­ri­ne yö­ne­lik baş­lan­gıç­ta­ki şüp­he­ler ise za­man­la da­ğıl­dı. Bun­da ye­ni dış po­li­ti­ka an­la­yı­şı­nın ya­nı sı­ra bu po­li­ti­ka­nın mi­mar­la­rı­nın ve uy­gu­la­yı­cı­la­rı­nın da et­ki­li ol­du­ğu aşi­kâr.

Dış po­li­ti­ka açı­lım­la­rı çer­çe­ve­sin­de, Tür­ki­ye’nin gü­ven­li­ği­ni ve is­tik­ra­rı­nı ül­ke sı­nır­la­rı içi­ne odak­la­na­rak sağ­la­ma şek­lin­de­ki ge­le­nek­sel an­la­yış terk edi­le­rek, bu­nu baş­ta kom­şu ül­ke­ler ol­mak üze­re çev­re böl­ge­ler­de­ki ve ni­ha­ye­tin­de ulus­la­ra­ra­sı or­tam­da­ki ba­rış, re­fah ve is­tik­ra­ra bağ­la­yan bir an­la­yış ge­liş­ti­ril­di. Bu bağ­lam­da kâh iyi kom­şu­luk iliş­ki­le­ri ve eko­no­mik iş­bir­li­ği teş­vik edi­le­rek, kâh böl­ge­sel iş­bir­li­ği ça­ba­la­rı­na ön­cü­lük ya­pı­la­rak, kâh ça­tış­ma ve kriz­ler­de ara­bu­lu­cu­luk gi­ri­şim­le­ri ve ba­rı­şı ko­ru­ma fa­ali­yet­le­riy­le, kâh in­sa­ni yar­dım­lar ve ye­ni­den ya­pı­lan­dır­ma prog­ram­la­rıy­la ak­tif ve çok bo­yut­lu bir dış po­li­ti­ka iz­le­ni­yor.

Ar­tık dış po­li­ti­ka ter­cih­le­ri, bel­li ide­olo­jik ka­lıp­la­ra hap­sol­mak­tan ve iç po­li­tik kay­gı­la­ra kur­ban edil­mek­ten kur­tul­muş du­rum­da. Da­ha ön­ce ge­nel­lik­le Ba­tı ile iliş­ki­ler­de ha­yal kı­rık­lı­ğı­na uğ­ra­dı­ğın­da Do­ğu’ya yö­ne­len Tür­ki­ye, ar­tık Do­ğu ve Ba­tı ile olan iliş­ki­le­ri­ni bir­bi­ri­nin al­ter­na­ti­fi de­ğil, ak­si­ne ta­mam­la­yı­cı­sı ve des­tek­çi­si ola­rak gö­rü­yor. Te­mel dış po­li­ti­ka he­de­fi olan AB’ye üye­lik çer­çe­ve­sin­de mü­za­ke­re­ler yü­rü­tü­lür­ken, ABD ile za­man za­man ge­ri­lim­ler ya­şan­sa da or­tak­lık sü­rü­yor; Rus­ya ile ti­ca­ri iliş­ki­ler iyi bir dü­ze­ye ula­şır­ken, Bal­kan­lar, Ka­ra­de­niz, Or­ta­do­ğu, Kaf­kas­lar ve Or­ta As­ya’da iş­bir­li­ği­nin art­ma­sı ve ba­rı­şın te­si­si için gay­ret sarf edi­li­yor; Af­ri­ka, La­tin Ame­ri­ka, Gü­ney ve Do­ğu As­ya gi­bi da­ha ön­ce ih­mal edil­miş böl­ge­le­re ar­tık önem ve­ri­li­yor. Coğ­raf­ya ve ta­rih avan­ta­jı­nın ya­nı sı­ra yu­mu­şak güç so­nu­na ka­dar kul­la­nı­lı­yor. Dış po­li­ti­ka­da bu öl­çek bü­yü­me­si, is­ter is­te­mez ya­ban­cı ül­ke­ler­le te­mas­la­rın ve üst dü­zey zi­ya­ret­le­rin kat­la­na­rak art­ma­sı­nı be­ra­be­rin­de ge­ti­ri­yor.

Üst dü­zey zi­ya­ret­ler­de lis­te­nin baş­la­rın­da AB ül­ke­le­ri ve ABD yer alı­yor. Dış po­li­ti­ka ön­ce­li­ği ol­ma­sı ha­se­biy­le hü­kü­met, da­ha ik­ti­da­ra ge­lir gel­mez AB yo­lun­da yo­ğun bir dip­lo­ma­si tra­fi­ği baş­lat­mış­tı. Ekim 2005’te­ki ka­ra­rın ar­dın­dan baş­la­yan tam üye­lik mü­za­ke­re­le­rin­de baş­ta Kıb­rıs me­se­le­si ol­mak üze­re ya­şa­nan çe­şit­li sı­kın­tı­lar se­be­biy­le sü­reç ya­vaş­la­sa da kar­şı­lık­lı zi­ya­ret­ler sü­rü­yor. Zi­ra kriz dö­nem­le­rin­de ip­le­ri ko­par­ma alış­kan­lı­ğı bı­ra­kıl­mış du­rum­da; prob­lem­le­ri za­ma­na yay­ma ve bu sü­reç­te fark­lı alan­lar­da iş­bir­li­ği­ni sür­dür­me ter­cih edi­li­yor. Bu­nun en iyi gös­ter­ge­si de AB ile iliş­ki­ler­de en bü­yük baş ağ­rı­sı olan Yu­na­nis­tan’la ti­ca­ret hac­mi­nin 2007 iti­ba­rıy­la 3,2 mil­yar do­la­ra ulaş­ma­sı. Ben­zer bir du­rum ABD ile iliş­ki­ler için de ge­çer­li; 1 Mart tez­ke­re kri­ziy­le baş­la­yan (ki bu kriz di­ğer böl­ge­ler­de Türk dış po­li­ti­ka­sı­nın önü­nü aç­tı) ve Er­me­ni me­se­le­si, Irak, PKK gi­bi ko­nu­lar­da de­vam eden sı­kın­tı­la­ra rağ­men bu ül­ke en çok zi­ya­ret edi­len­ler ara­sın­da yer alı­yor.

Ken­di gü­ven­li­ği ve is­tik­ra­rı için kom­şu­lar­la prob­lem­le­ri­ni çöz­me­ye ve çev­re böl­ge­ler­de ba­rış ve is­tik­ra­rı sağ­la­ma­ya odak­la­nan Tür­ki­ye, ya­şa­nan ça­tış­ma­la­rın ve kriz­le­rin ön­len­me­sin­de ara­bu­lu­cu­luk ro­lüy­le öne çı­kı­yor. Za­ten özel­lik­le Or­ta­do­ğu’da ge­rek dev­let­ler ara­sın­da­ki ça­tış­ma­lar­da ge­rek­se iç ça­tış­ma­lar­da bü­tün ta­raf­lar­la ile­ti­şim ku­ra­bi­len ve sö­zü­ne iti­bar edi­len tek ak­tör ola­rak gö­rü­lü­yor. Her­han­gi bir dip­lo­ma­tik iliş­ki­si bu­lun­ma­yan ve­ya iliş­ki­le­ri bo­zul­muş olan ül­ke­ler ara­sın­da me­saj­la­rı mu­ha­tap­la­rı­na ile­ti­yor ve ge­rek­ti­ğin­de ta­raf­la­rı Tür­ki­ye’de bir ara­ya ge­ti­ri­yor. Bu an­lam­da ye­ni sa­vaş se­nar­yo­la­rı­nın gün­dem­den düş­me­di­ği bir sü­reç­te Su­ri­ye-İs­ra­il ba­rış sü­re­ci­nin baş­la­ma­sı için uzun­ca bir sü­re­dir ara­bu­lu­cu­luk gi­ri­şim­le­ri­ni sür­dü­ren Tür­ki­ye, böl­ge­de kış­kır­tı­lan Şi­i-Sün­ni ça­tış­ma­sı­na kar­şı da gi­ri­şim­ler­de bu­lu­nu­yor. Tür­ki­ye’nin bu gi­ri­şim­le­riy­le sa­va­şa ka­rar­lı olan ta­raf­la­ra ge­ri adım at­tı­ra­bil­me­si el­bet­te müm­kün de­ğil. Bu­nun far­kın­da olan Tür­ki­ye, böl­ge­de ik­ti­sa­di alan­da kar­şı­lık­lı ba­ğım­lı­lık yo­luy­la ça­tış­ma­la­rın ma­li­ye­ti­ni ar­tır­ma­ya ve dip­lo­ma­si­ye ön­ce­lik ve­re­rek sa­vaş ka­rar­la­rı­nı öte­le­me­ye ça­lı­şı­yor.

Tür­ki­ye, dış po­li­ti­ka açı­lım­la­rı çer­çe­ve­sin­de ya­pı­lan zi­ya­ret­ler­le olu­şan gü­ven or­ta­mın­da, pek çok böl­ge­sel ör­güt­le ku­rum­sal bağ­lar kur­ma fır­sa­tı el­de et­ti. Ame­ri­ka Dev­let­le­ri Ör­gü­tü, Ka­ra­yip Dev­let­le­ri Bir­li­ği ve Af­ri­ka Bir­li­ği’ne dai­mi göz­lem­ci sta­tü­süy­le ka­tıl­dı. Arap Bir­li­ği ile Türk-Arap İş­bir­li­ği Fo­ru­mu ku­rul­ma­sı­nı ön­gö­ren bir an­laş­ma im­za­la­dı. Gü­ney Do­ğu As­ya Ül­ke­le­ri Ör­gü­tü (ASE­AN) ile Şang­hay İş­bir­li­ği Ör­gü­tü’nün de önü­müz­de­ki dö­nem­de bu lis­te­ye ek­len­me­si için ça­lış­ma­lar sü­rü­yor. 2004’te Prof. Ek­me­led­din İh­sa­noğ­lu’nun İs­lam Kon­fe­ran­sı Teş­ki­la­tı Ge­nel Sek­re­te­ri se­çil­me­si­nin ar­dın­dan Tür­ki­ye’nin teş­ki­lat­ta et­kin­li­ği art­tı; Mart 2008’de ya­pı­lan zir­ve­de ye­ni­den se­çi­len İh­sa­noğ­lu, 2013’e ka­dar bu gö­re­vi yü­rü­te­cek. Tür­ki­ye’nin biz­zat yo­ğun ça­ba­la­rıy­la baş­la­yan ve bu­gün ar­tık ulus­la­ra­ra­sı ka­bul gö­ren Irak’a Kom­şu Ül­ke­ler Plat­for­mu ile Me­de­ni­yet­ler İt­ti­fa­kı gi­ri­şim­le­ri­ni de bu bağ­lam­da zik­ret­mek ge­re­kir.

Tür­ki­ye dış po­li­ti­ka­da­ki et­kin­li­ği­ni 2009-2010 dö­ne­min­de Gü­ven­lik Kon­se­yi ge­çi­ci üye­li­ği ile sür­dür­mek is­ti­yor. Bu bağ­lam­da Ey­lül 2003’te aday­lı­ğı­nı ilan et­ti­ğin­den bu ya­na, dış te­mas­la­rıy­la Ey­lül 2008’de ya­pı­la­cak se­çim­le­re bir ne­vi ha­zır­lık ya­pı­yor. Bü­yük-kü­çük BM üye­si bü­tün dev­let­le­rin bir oy hak­kı­na sa­hip ol­du­ğu bir or­tam­da Tür­ki­ye’nin da­ha ön­ce ih­mal ve­ya göz ar­dı edi­len böl­ge­le­re yap­tı­ğı açı­lım­lar önem arz edi­yor. Bu bağ­lam­da İs­tan­bul’da ger­çek­le­şen, 50 ül­ke­nin ka­tıl­dı­ğı En Az Ge­liş­miş Ül­ke­ler Ba­kan­lar Kon­fe­ran­sı ilePa­si­fik Ok­ya­nu­su’nda­ki 16 ada dev­le­ti­nin dı­şiş­le­ri ba­kan­la­rı top­lan­tı­sı­nı, önü­müz­de­ki ay­lar­da Tür­ki­ye-Af­ri­ka İş­bir­li­ği Zir­ve­si ve Ka­ra­yip­ler Top­lu­lu­ğu Dı­şiş­le­ri Ba­kan­la­rı Fo­ru­mu gi­bi ge­niş ka­tı­lım­lı top­lan­tı­lar ta­kip ede­cek.

Zi­ya­ret­le­rin eko­no­mik öne­mi­ne de de­ğin­mek ge­re­kir. 2001’de­ki Cum­hu­ri­yet ta­ri­hi­nin en ağır kri­zin­den çı­kış­ta ve eko­no­mik ve­ri­le­rin iyi bir dü­ze­ye gel­me­sin­de işa­dam­la­rı­nın da ka­tıl­dı­ğı dış zi­ya­ret­le­rin et­ki­si hiç şüp­he­siz ol­duk­ça bü­yük. Zi­ya­ret­ler sı­ra­sın­da ya­pı­lan te­mas­lar ve im­za­la­nan an­laş­ma­lar sa­ye­sin­de Türk işa­dam­la­rı dün­ya­nın dört bir ya­nın­da ya­tı­rım yap­ma fır­sa­tı bu­lur­ken, da­ha ön­ce risk pa­yı yük­sek ola­rak gö­rü­len Tür­ki­ye’ye ya­ban­cı ser­ma­ye akı­şı­nın da önü açıl­dı. 2002’de 87 mil­yar do­lar olan dış ti­ca­ret hac­mi 2007’de 277 mil­yar do­la­ra ulaş­tı. Ay­rı­ca ener­ji ko­ri­do­ru ol­ma­yı he­def­le­yen Tür­ki­ye’nin dış te­mas­la­rın­da pet­rol ve do­ğal­gaz bo­ru hat­la­rı ile ulaş­tır­ma pro­je­le­ri önem­li bir yer tu­tu­yor. Tür­ki­ye, ik­ti­sa­di alan­da kar­şı­lık­lı ba­ğım­lı­lı­ğı ar­tı­ra­rak, tıp­kı AET/AB ör­ne­ğin­de ol­du­ğu gi­bi, si­ya­si alan­da mev­cut prob­lem­le­rin aşıl­ma­sı­nın ko­lay­la­şa­ca­ğı, ya­ni eko­no­mi­nin ba­rı­şın te­me­li ola­ca­ğı ka­na­atin­de. Bu se­bep­le kar­şı­lık­lı zi­ya­ret­le­ri iki­li iliş­ki­le­rin güç­len­di­ril­me­si, iş­bir­li­ği alan­la­rı­nın çe­şit­len­di­ril­me­si ve si­ya­si di­ya­lo­ğun de­rin­leş­ti­ril­me­si açı­sın­dan önem­li bir adım ola­rak gö­rü­yor.

Körfez Sermayesi, Ekonomik Krizin Can Simidi

Dün­ya eko­no­mi­si­nin kri­ze gir­di­ği bir dö­nem­de AKP’ye yö­ne­lik açı­lan ka­pat­ma da­va­sı iç si­ya­si den­ge­le­ri al­tüst eder­ken, kri­zin Tür­ki­ye’yi de sars­ma­ma­sı için dı­şa­rı­dan sı­cak pa­ra gi­ri­şi­ne ve ya­tı­rım­la­ra ih­ti­yaç du­yu­lu­yor. Pet­rol fi­yat­la­rı­nın re­ko­ra koş­tu­ğu bu dö­nem­de ser­ve­ti­ni ar­tı­ran Kör­fez ser­ma­ye­si öne çı­kı­yor. Ki­şi ba­şı­na dü­şen mil­li ge­li­rin 70 bin do­lar ol­du­ğu Ka­tar ile ti­ca­ret hac­mi, AKP hü­kü­me­ti gö­re­ve gel­di­ğin­den bu ya­na 20 kat art­sa da, ha­li­ha­zır­da 480 mil­yon do­lar dü­ze­yin­de. Do­la­yı­sıy­la ser­best ti­ca­ret an­laş­ma­sı­nın bir an ön­ce im­za­la­na­rak ti­ca­re­tin önün­de­ki en­gel­le­rin kal­dı­rıl­ma­sı ge­re­ki­yor. Ay­rı­ca Do­ğu ile Ba­tı ara­sın­da ener­ji köp­rü­sü ol­ma id­di­asın­da­ki An­ka­ra, pet­rol ve do­ğal­gaz zen­gi­ni böl­gey­le iliş­ki­le­ri­ni ge­liş­tir­mek­te geç bi­le kal­dı; Kör­fez İş­bir­li­ği Kon­se­yi ile ku­rum­sal bağ­la­rın te­sis edi­le­bil­me­si için Kon­sey’e üye Ka­tar’ın des­te­ği önem­li.

Geç­miş­te ol­du­ğu gi­bi bu­gün de Arap ül­ke­si de­nil­di­ğin­de ak­lı­na de­ve, çöl ve be­de­vi­den baş­ka bir şey gel­me­yen Tür­ki­ye’de­ki ba­zı çev­re­ler ide­olo­jik mü­la­ha­za­lar­la bu ül­ke­ler­den uzak dur­ma­ya ça­lış­sa da, dün­ya­nın ön­de ge­len ül­ke­le­ri çok­tan bu böl­ge­ye gir­miş du­rum­da ve eko­no­mik iliş­ki­le­ri ar­tır­mak için ade­ta bir­bi­riy­le ya­rı­şı­yor. Hat­ta mort­ga­ge kri­zi­nin pat­lak ver­me­si­ni mü­tea­kip ABD ve AB ül­ke­le­ri li­der­le­ri bir­bi­ri ar­dı­na Kör­fez’e gi­de­rek mil­yar­lar­ca do­lar­lık an­laş­ma­lar im­za­la­dı­lar. Hü­kü­me­tin do­ğal­gaz­da dün­ya üçün­cü­sü olan ve önem­li bir fi­nans mer­ke­zi ol­ma yo­lun­da hız­la iler­le­yen Ka­tar’a son dö­nem­de ar­dı ar­dı­na yap­tı­ğı zi­ya­ret­le­rin se­beb-i hik­me­ti iş­te bun­lar. An­cak An­ka­ra’da otu­ra­rak sa­de­ce mu­ha­le­fet ya­pa­bi­len­le­rin bu zi­ya­ret­le­rin öne­mi­ni kav­ra­ma­sı el­bet­te müm­kün de­ğil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder